NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
(1633) - وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
حدثنا أبو
داود الحفري
عمر بن سعد،
عن سفيان، عن
ابن عون، عن
نافع، عن ابن
عمر، عن عمر.
قال: أصبت أرضا
من أرض خيبر.
فأتيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فقلت: أصبت
أرضا لم أصب
مالا أحب إلي
ولا
أنفس عندي
منها. وساق
الحديث بمثل حديثهم.
ولم يذكر:
فحدثت محمدا
وما بعده.
{…}
Bize İshâk b. İbrahim de
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvûd El-Haferî, Ömer b. Sa'd'dan, o da Süfyân'dan,
o da İbni Avn'dan, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Ömer'den naklen
rivayet eyledi. Şöyle demiş:
Bana Hayber arazîsinden
bir parça yer isabet etti de, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
gelerek: Bana öyle bir yer isabet ettiki, (şimdiye kadar) bana bundan daha
makbul ve daha nefîs bir mal isabet etmiş değildir; dedim...
Râvi bu hadîsi
yukarkilerin hadîsi gibi rivayet etti. «Ben bu hadîsi Muhammed'e» cümlesini ve
ondan sonrasını zikretmedi.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Şurût» ve «Vasâyâ» bahislerinde; Nesâi «Ahbâs»da tahrîc etmişlerdir.
Hadîs-i şerif Hz.
Ömer'in Hayber arazîsinden hissesine düşen kıymetli bir yeri vakfettiğini
gösteriyor. Bu yer hurmalık olup ismi «Semğ» imiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) ile istişare ederek onun emrini aldıktan sonra yerin aslını vakfetmiş;
ve yeri fakirlere, akrabasına, kölelere yâni başlarını çözerek hürriyetlerine
kavuşturmak için mükâteb olan kölelere, Allah yolunda olanlara yâni hac
kafilesinden geri kalmış çaresiz hacılara yahut ordudan geri kalmış gâzîlere,
yolculara, müsafirlere tesadduk etmiş. Vakfın mütevellisine onun gelirinden
mâruf suretiyle yâni mu'tâd olan haddi aşmamak şartiyle yemeye ve yedirmeye
müsaade etmiştir. Bu hadîs vakfın delîllerindendir.
Vakıf lügatte:
Hapsetmek mânâsına gelir.
Şeriatte de: Malûm bir
malı malûm bir sıfatla hapsetmektir ki, o da hadîs-i şerifte beyan olunduğu
vecihle malın aslını hapsedip gelirini tesadduk etmekle olur. Tafsilât fıkıh
kitaplanndadır.