NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
18 - (1728) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
أبو الأشهب عن
أبي نضرة، عن
أبي سعيد
الخدري، قال:
بينما
نحن في سفر مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم، إذ جاء
رجل على راحلة
له. قال: فجعل
يصرف بصره
يمينا وشمالا.
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (من كان
معه فضل ظهر
فليعد به على
من لا ظهر له.
ومن كان له
فضل من زاد فليعد
به على من لا
زاد له).
قال: فذكر من
أصناف المال
ما ذكر، حتى
رأينا أنه لا
حق لأحد منا
في فضل.
[ش
(فجعل يصرف
بصره) فهكذا
وقع في بعض
النسخ: وفي بعضها:
يصرف فقط،
بحذف بصره.
وفي بعضها:
يضرب. ومعنى
قوله: فجعل
يصرف بصره أي
متعرضا لشيء
يدفع به حاجته.
(من
كان معه فضل
ظهر) أي زيادة
ما يركب على
ظهره من
الدواب. وخصه
اللغويون
بالإبل. وهو
التعين.
(فليعد
به) قال في
المقاييس: عاد
فلان
بمعروفه،
وذلك إذا أحسن
ثم زاد].
{18}
Bize Şeybân b. Ferrûh
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Eşheb, Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-i
Hudrî'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Bir defa biz Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le beraber bir seferde iken devesi üzerinde bir
adam geliverdi. Ve gözünü sağa sola çevirmeye başladı. Bunun üzerine Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Kimin yanında fazla
hayvan varsa onu hayvanı olmayana versin! Ve kimin fazla azığı varsa onu azığı
olmayana versin!» buyurdular.
Râvi demiş ki: Mal
çeşitlerinden söylediğini söyledi. Hattâ bir artan malda hiç birimizin hakkı
olmadığı düşüncesine vardık.
İzah:
Gelen zâtın gözünü sağa
sola çevirmesini, aç olduğunu ve istemeden kendisine yiyecek bir şey
verilmesini imâ içindir. Fahr-i Kâinat (Sallallahu Aleyhİ ve Sellem) Efendimiz
bunu derhal anlamış, fakat kemâl-i nezaketinden dolayı:
«Buna yiyecek verin!»
demeyip;
«Kimin fazla azığı
varsa onu azığı olmayana versin!» buyurmuşlardır.
Zahr: Sırt demektir.
Araplar bu kelimeyi, sırtına binilecek hayvandan kinaye olarak kullanırlar.
Lügat uleması onu deveye tahsis etmişlerdir.
Hadîs-i şerif sadakaya,
cömertliğe, yol arkadaşlarına ve sair eşe-dosta iyilik ve yardımda bulunmaya,
onların ihtiyaçlarını gözetmeye teşviktir. Bu iş asıl kafile reisine düşer. Muhtaç
olanlara yardımı o emredecektir. İhtiyaç sahibinin halini imâ etmesi kâfidir;
açıktan açığa istemesi şart değildir.
Bu hadîs ayrıca yolcuya
yardım edileceğine, muhtaçsa kendisine sadaka verilebileceğine delildir.
Üzerinde elbise, altında hayvan bulunması veya memleketinde zengin olması buna
mâni' değildir. Bundan dolayıdır ki, o halde kendisine zekât da verilebilir.