NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
86 - (1864) وحدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
عبدالله بن
حبيب بن أبي
ثابت عن
عبدالله بن
عبدالرحمن بن
أبي حسين، عن
عطاء، عن
عائشة. قالت:
سئل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عن
الهجرة؟ فقال
(لا هجرة بعد
الفتح. ولكن
جهاد ونية.
وإذا
استنفرتم
فانفروا).
{86}
Bize Muhammed b.
Abdillâh b. Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti.
(Dediki): Bize Abdullah b. Habîb b. Ebî Sabit, Abdullah b. Abdirrahmân b. Ebî
Hüseyn'den, o da Atâ'dan, o da Âîşe'den, naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e hicret (in hükmü) soruldu, da :
«Fetihden sonra hicret
yoktur. Ve lâkin cihâd ve niyet (vardır). Sefere çağırıldığınız zaman hemen
gidin!» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsin Mücâşi'
rivayetini Buhârî «Cihâd» ve «Megâzî» bahislerinde; İbni Abbâs rivayetini
«Hacc» ve «Cihâd» da tahrîc etmiştir.
«Hicret, ehli için
geçmiştir.» cümlesinden murâd: sahiplerine meziyyet kazandıran faziletli hicret
Mekke'nin fethiden önce idi. O kimlere nasîb oldu ise oldu ve zaman geçti; demektir.
«Ve lâkin islâm, cihâd
ve hayır üzerine (bey'at bakîdir.)» yâni siz hayrı, islâmiyet, cihad, ve iyi
niyet gibi şeylerde arayın! Hicret sebebi île hayır kazanmak Mekke'nin fethi
ile sona ermiştir; ama bunlarla onu pek âlâ tahsil edebilirsiniz; demektir.
Hadisin bir rivayetinde
:
«Hicret yok» diğerinde
«fetihden sonra hicret yoktur!» buyuruluyor.
Ulema bunu iki suretle
te'vîl etmişlerdir. Birinci te'vîle göre mânâ şudur: Mekke fethedildikten sonra
artık oradan hicret yoktur. Çünkü orası islâm beldesi olmuştur; ondan hicret
tasavvur edilemez.
îkinci te'vîl:
Sahiplerine meziyyet kazandıran faziletli hicret yoktur. O Mekke'nin fethinden
önce Medine'ye göç edenlere mahsustur. Ve geçmiştir; zîra islâmiyet artık
kuvvet bulmuştur. Bu te'vîl daha sahihtir. Ulemâ hicreti beş kısma
ayırmışlardır :
1- Habeşistan'a hicret.
2- Mekke'den Medîne'ye
hicret.
3- Kabilelerin Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hicreti.
4- Müslüman olan
Mekke'lilerin hicreti.
5- Allah'ın yasak
ettiği şeyden hicret.
Allâme Aynî bu beş
çeşid'e ikinci Habeşistan hicreti ile küfür diyarında dînîni meydana
çıkaramayan müslümanların hicretini ve âhir zamanda fitneler çıkınca Şam'a
yapılacak hicreti de ilâve ediyor. Filhakika îmâm Ahmed'in rivayet ettiği bir
hadîsde bu Şam hicretinden bahsedilmektedir.
Hicret hakkında birçok
hadisler vardır. Ayni, Sahîh-î Buhârî şerhinde bunları sıralamıştır. Bunların
hemen hepsi buradaki hadîs mânâsındadırlar.
Ulemâ küfür diyarından
hicretin kıyamete kadar devam edeceğini söylemişlerdir,
«Sefere çağrıldığınız
zaman hemen gidin!» ifadesinin mânâsı: Şayet hükümdar sizi cihâda davet ederse
hemen icabet ederek gidin! Demektir. Bu cümle cihâdın farz-ı kifâye olduğuna
delildir. Ümmetin bâzı ferdlerinin ifâsı ile diğerlerinden de borç sakıt olur.
Ancak memleketi kâfirler îstîlâ ederlerse cihâd farz-ı ayın da olur.
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) zamanında cihadın hükmü ne olduğu ihtilaflıdır. Esah kavle göre
farz-ı kifâye idi. Mamafih farz-ı ayn olduğunu söyleyenler de vardır.