NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
92 - (1869) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن نافع،
عن عبدالله بن
عمر. قال:
نهى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أن يسافر
بالقرآن إلى
أرض العدو.
{92}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Abdullah b.
Ömer'den naklettiği şu hadîsi okudum: Abdullah şöyle demiş :
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Kur'ânla düşman toprağına gidilmesini yasak etti.
93 - (1869) وحدثنا
قتيبة. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
ابن ومح. أخبرنا
الليث عن
نافع، عن
عبدالله بن
عمر،
عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه كان
ينهى أن يسافر
بالقرآن إلى
أرض العدو.
مخافة أن
يناله العدو.
{93}
Bize Kuteybe de rivayet
etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.
Bize İbnl Rumh dahî
rivayet etli. (Dediki): Bize Leys, Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den, o da
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi ki, düşmanın
eline geçer endîşesi ile düşman toprağına Kur'ân-ı Kerimle gidilmesini yasak
edermiş.
94 - وحدثنا
أبو الربيع
العتكي وأبو
كامل. قالا: حدثنا
حماد عن أيوب،
عن نافع، عن
ابن عمر. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (لا
تسافروا
بالقرآن. فإني
لا آمن أن
يناله العدو).
قال أيوب: فقد
ناله العدو
وخاصموكم به.
{94}
Bize Ebu'r-Rabî'
El-Atekî ile Ebû Kâmil de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammâd, Eyyûb'dan
o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Kur'anla sefer etmeyin!
Çünkü ben onun düşman eline geçmeyeceğinden emin değilim.» buyurdular.
Eyyûb: «Gerçekten düşman
onu ele geçirdi; ve onunla size münâzea ettiler.» demiş.
(1869) - حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل (يعني
ابن علية). ح
وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان
والثقفي. كلهم
عن أيوب. ح
وحدثنا ابن
رافع. حدثنا
ابن أبي فديك.
أخبرنا
الضحاك (يعني
ابن عثمان).
جميعا عن
نافع، عن ابن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم.
في حديث ابن
علية والثقفي
(فإني أخاف).
وفي حديث
سفيان وحديث
الضحاك بن
عثمان (مخافة
أن يناله
العدو).
{…}
Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail (yâni İbni Uleyye) rivayet etti. H.
Bize İbni Ebi Ömer de
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân ile Sekafî rivayet ettiler. Bunların hepsi
Eyyûb'dan rivayet etmişlerdir. H.
Bize İbni Râfî' dahî
rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Füdeyk rivayet etti. (Dediki): Bize
Dahhâk (yâni İbni Osman) haber verdi. Bu râvîlerin hepsi Nâfi'den, o da İbni
Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayette
bulunmuşlardır.
İbni Uleyye ile Sakafi'nin
hadîsinde:
«Çünkü ben korkarım.»
cümlesi, Süfyân'Ia Dahhâk b. Osman'ın hadîslerinde ise :
«Düşmanın elîne geçer
korkusu ile..» ifâdesi vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri, Ebû
Dâvûd ve İbni Mâce «Cihâd» bahsinde tahrîc etmişlerdir.
Görülüyor ki, Küffâr
memleketine mushafla gitmek, onun ellerine geçirirler de hürmetini ayaklar
altına alırlar korkusundan yasak edilmiştir. Şayet İslâm ordusu muzaffer olarak
küfür diyarına girer de Kur'ânı Kerim'i tahkir korkusu olmazsa mushafı oraya
götürmekte kerahet kalmaz. İmâm A'zam, Buhari ve diğer bazı ulemânın kavilleri
budur. Nevevi: «sahih olan da budur.» diyor.
İmâm Mâlik'le
Şâfiâler'den bir cemaata göre küfür diyarına mushaf götürmek mutlak surette
memnû'dur.
Hadîs-i Şerîf'de beyan
edilen illet (yâni düşmanın tahkir etmesi korkusu) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) efendimizin sözüdür. Mâlikîler'den bazısı onu İmâm Mâlik'in sözü
zannederek hataya düşmüştür.
Kâfirlere, içinde âyet
bulunan mektup yazmak bilittifâk caizdir. Bu bâbta delil, Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in Hirakl'e yazdığı nâmedir. Kaadî İyâd'ın beyanına göre İmâm
Mâlik'le diğer bâzı ulemâ, üzerinde besmele yazılı veya Allah Teâlâ zikredilen
altı ve gümüş paraları küffara vermek suretiyle muamelede bulunmayı kerih
görmüşlerdir.