SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1886 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

119 - (1886) حدثنا زكرياء بن يحيى بن صالح المصري حدثنا المفضل (يعني ابن فضالة) عن عياش (وهو ابن عباس القتباني) عن عبدالله بن يزيد أبي عبدالرحمن الحبلي، عن عبدالله بن عمرو بن العاص؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (يغفر للشهيد كل ذنب، إلا الدين).

 

{119}

Bize Zekeriyyâ b. Yahya b. Salih Eİ-Misrî rivayet etti. (Dediki): Bize Mufaddal (yânî İbni Fadâle) Ayyaş'dan —Bu zât İhni Abbâs El-Kıtbânî'dir— o da Abdullah b. Yezîd Ebû Abdirrahmân EI-Hubulî'den, o da Abdullah b. Amr b. Âs'dan naklen rivayet etti ki, Resûllallah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Şehidin her günahı affolunur. Yalnız borç müstesna! buyurmuşlar.

 

 

120 - (1886) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا عبدالله بن يزيد المقرئ. حدثنا سعيد بن أبي أيوب. حدثني عياش بن عباس القتباني عن أبي عبدالرحمن الحبلي، عن عبدالله بن عمرو بن العاص؛

 أن النبي صلى الله عليه وسلم قال (القتل في سبيل الله يكفر كل شيء، إلا الدين).

 

{120}

Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Yezîd EI-Mukrî' rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd b. Ebî Eyyûb rivayet etti. (Dediki): Bana Ayyaş b. Abbâs El-Kıtbânî, Ebû Abdirrahmân El-Hubulî'den, o da Abdullah b. Amr b. Âs'dan naklen rivayet etti ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Allah yolunda ölüm her şeye keffâret olur; yalnız borç müstesna!» buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu rivayetler dahî cihâdın faziletine delildirler Görülüyor ki, cihâd kul hakkının dışında bütün günahlara keffârettir. Ancak keffâret olması hadîsde beyân buyurulan şartlara riâyetledir. Bu şartlar, harbde sırf Allah rizâsı için sebat etmek, ilerlemek, geri dönmemektir. ilerleyip geri dönmemek kaydı, bir gazada ilerleyip başka gazada gerilemekten ihtiraz için olsa gerektir.

 

«Yalnız borç müstesna!» ifâdesi insan haklarına tenbîh içindir. Cihâd ve sair hayırlı ameller yalnız Allah hakları için keffaret olurlar. Kul haklarına keffaret olamazlar.

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in «Evet» cevâbını verdikten sonra «Yalnız borç müstesna!» demesi, o anda bunu vahiy yolu ile anladığına hamledilmiştir.

 

Nitekim «bunu bana Cibril (Aleyhisselâm) söyledi.» ifadesi de bunu gösterir.