NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
148 - (1903) وحدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا بهز.
حدثنا سليمان
ن المغيرة عن
ثابت. قال: قال
أنس:
عمي
الذي سميت به
لم يشهد مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بدرا.
قال: فشق عليه.
قال: أول مشهد
شهده رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
غيبت عنه. وإن
أراني الله
مشهدا، فيما
بعد، مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
ليراني الله
ما أصنع. قال:
فهاب أن يقول
غيرها. قال:
فشهد مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يوم
أحد. قال: فاستقبل
سعد بن معاذ.
فقال له أنس:
يا أبا عمرو!
أين؟ فقال:
واها لريح
الجنة. أجده
دون أحد. قال:
فقاتلهم حتى
قتل. قال: فوجد
في جسده بضع
وثمانون. من
بين ضربة
وطعنة ورمية.
قال فقالت
أخته، عمتي
الربيع بنت
النضر: فما عرفت
أخي إلا
ببنانه. ونزلت
هذه الآية:
{رجال صدقوا
ما عاهدوا
الله عليه
فمنهم من قضى
نحبه ومنهم من
ينتظر وما
بدلوا تبديلا}
[33 /الأحزاب /23]
قال: فكانوا
يرون أنها
نزلت فيه وفي
أصحابه.
{148}
Bana Muhammed b. Hatim
de rivayet elti. (Dediki): Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b.
Muğira, Sâbit'den rivayet etti. (Demişki): Enes şunları söyledi: Bana da kendi
adı verilen amcam Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Bedir'de
bulunmadığını söyledi. Bu ona güç gelmiş. (Dediki):
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu ilk harbde bulunmadım. Allah bana bundan sonra
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte bir harb gösterdi ise işte
ne yaptığımı Allah görüyor!..
Başkasını söylemekten
çekindi. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Uhud
gününde bulundu. Karşısına Sa'd b. Muâz çıktı. Enes ona :
— Yâ Ebâ Amr, nereye? Ah
(şu) cennetin kokusu!.. Onu Uhud'un yanında buluyorum! Dedi. Arkacığından
küffarla harbetti. Nihayet öldürüldü. Ve cesedinde kimi vurmadan, kimi yaralama
ve ok izinden seksen küsur yara bulundu. Kız kardeşi —halam— Rubeyyi' binti
Nadr :
— Kardeşimi ancak parmak
uçlarından tanıyabildim! Dedi. Ve şu âyet indi: «Mu'minlerden öyle adamlar kî,
Allah'a verdikleri sözde sâdık kaldılar. Onlardan bazısı vefat etti; bazısı da
bekliyor. Ama hiç bir tebdil yapmadılar, [Ahzab,23]» Bu âyetin onunla
arkadaşları hakkında indiğini sanırlardı.
izah:
Bu Hadîsin benzerini
Buhârî «Cihâd» bahsinde tahrîc etmiştir.
Hadîsin râvîsi Enes b. Mâlik,
yararlıklarından bahsettiği amcası da Enes b. Nadr'dır. Hadîsin muhtelif
rivayetlerinden anlaşılıyor ki, Hz. Enes b. Nadr Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in ile iştirak ettiği gazada yâni Bedîr'de bulunamamasına çok üzülmüş
ve: «Yâ Resûlâllah, senin müşriklerle yaptığın ilk cenkte bulunamadım ama Allah
bana müşriklerle cengi nasib ederse ne yapacağımı görecektir!» demiş. Bilâhare
kendisine Uhud harbî nasîb olmuş. Orada müslümanların bozulduğunu görünce:
«Allahım, bunların yaptıklarından dolayı senden özür dilerim. Bu müşriklerin
yaptıklarından da sana berâet arzederim!» demiş. Bu arada karşısına bozgun
halde Sa'd b. Muâz çıkmış. Evs kabilesinin reîsi olan bu zât o gün Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber yerinden sabit kalanlardanmış. Enes
(Radiyallahu anh) ona Müslîmin rivayetinde: «nereye?» Buhâri'nin rivayetinde:
«Yâ Sa'd b. Muâz! Cenneti! (dilerim) Yemin olsun onun kokusunu Uhud'un yanında
buluyorum.» diye seslenmiş. Ve harbe atılmış...
Hz. Sa'd: «Yâ
Resûlâllah! Ben onun yaptığını anlatmaya kaadir değilim demiş. «Onu (yâni
cennetin kokusunu) Uhud dağının yanında buluyorum!» sözü hakkında ibni Battal
ve başkaları şunları söylemişlerdir: «Bu sözün hakikat olması muhtemeldir; ve
Hz. Enes hakîkaten cennetin kokusunu duymuştur. Yahud güzel bir koku hissetmiş
de onu cennet kokusu diye anmıştır, Şehidler için hazırlanan cenneti gözünün
önüne getirerek onun burada savaş meydanında olduğunu tasavvur etmiş olması da
caizdir. Bu takdirde mânâ şöyle olur: «Ben pekâlâ biliyorum ki cennet bu yerde kazanılır.
Bundan dolayı ona can atıyorum.»
Hz, Enes'in tanınmaz
hale gelmesi, aldığı seksen küsur yaradan ve müşrikler tarafından ağzı, burnu
ve sair uzuvları kesildiğîndendir.
Hadîs-i şerif: Enes b.
Nadr (Radiyallahû anhj'ın faziletine ve cihadda bezli cân etmenin caiz olduğuna
delildir.