NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
169 - (1919) حدثنا
محمد بن رمح
بن المهاجر.
أخبرنا الليث
عن الحارث بن
يعقوب، عن
عبدالرحمن بن
شماسة؛ أن
فقيما اللخمي
قال لعقبة بن
عامر:
تختلف
بين هذين
الغرضين،
وأنت كبير يشق
عليك. قال
عقبة: لولا
كلام سمعته من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، لم
أعاينه. قال
الحارث: فقلت
لابن شماسة:
وما ذاك؟ قال:
إنه قال (من
علم الرمي ثم
تركه، فليس
منا، أو قد
عصى).
{169}
Bize Muhammed b. Rumh b,
Muhacir rivayet etti. (Dediki) Bize Leys, Haris b. Ya'kub'dan o da Abdurrahman
b. Şumase' naklen haber verdiki Fukeym-i Lahmî, Ukbe b. Amir'e :
— Şu iki hedef arasında gidip geliyorsun.
Halbuki sen yaşlısın bu sana zor gelir demiş. Ukbe:
—> Resûlullah
(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim bir soz olmasaydı ben buna
katlanmazdım. Cevabını vermiş. Haris diyor ki; Bunun özerine ben ibnü Şumase'ye
:
— Ne o? diye sordum.
— Nebi (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): «Her kîm
atıcılığı öğrenir de sonra terkederse bizden değildir. Yahud muhakkak isyan
etmiştir,» buyurdu dedi.
İzah:
Görülüyor ki Hadîsi
Şerif atıcılığı öğrendikten sonra ihmal ederek unutmanın şiddetle mekruh olduğuna
delalet ediyor. Bundan yalnız özürlüler müstesnadır. Yani bedenî bir ârıza veya
hastalık gibi özürden dolayı vaktiyle öğrendiği atış ve saire talimleri unutan
kimse muaheze olunmaz. Özürsüz terk edenlerse «Bizden değildir» denilmek
suretiyle muahezeye şayan görülmüşlerdir. Hadislerde geçen «Bizden değildir»
cümlesinin Bizîm yolumuzda değildir; Bizim emrimizle amel etmiş sayılmaz»
manalarına geldiğini daha önce görmüştük.