NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
101 - (2016) حدثنا
سعيد بن عمرو
الأشعثي وأبو
بكر بن أبي شيبة
ومحمد بن
عبدالله بن
نمير وأبو
عامر الأشعري
وأبو كريب
(واللفظ لأبي
عامر) قالوا:
حدثنا أبو
أسامة عن
بريد، عن أبي
بردة، عن أبي
موسى. قال:
احترق
بيت على أهله
بالمدينة من
الليل. فلما حدث
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بشأنهم
قال (إن هذه
النار إنما هي
عدو لكم. فإذا
نمتم فأطفئوها
عنكم).
{101}
Bize Saîd b. Amr
EI-Eş'asî ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Muhammed b. Abdillah b. Numeyr, EBû Amir EI-Eş'arî
ve Ebû Kureyb rivayet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dedilerki): Bize Ebû
Usâme, Kureyb'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. şŞöyle
demiş):
Medine'de bir ev
geceleyin sâhiblerinîn üzerine yandı. Bunların hali Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e anlatılınca:
«Şüphesiz ki bu ateş
size ancak düşmandır. O halde uyuduğunuz zaman onu yanınızdan söndürün!»
buyurdular.
İzah:
Cabir hadîsini Buhâri
«Bed'ül-Halk» bahsinde; İbn-i Ömer'le Ebû Musa rivayetlerini «Kitâbu'l-İsti'zan»'da.
îbn-i Ömer rivayetini Ebû Dâvud ile İbn-i Mâce «Kitâbul-Edeb»'de; Tirmizi
«Et'ime» bahsinde; Ebû Musa hadîsini İbn-i Mâce «Kitâbul-Edeb»'de muhtelif
râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Füveysika: Fare
demektir. Bu kelime Fâsık'dan alınma ismi tasgirdir. Fâsık; yoldan çıkan
demektir. Fare de geceleri deliğinden çıkarak çeşitli zararlar yaptığı için ona
bu isim verilmiştir.
Fevâşi: Fâşiyenin
cem'idir. Fâşiye, yayılan demektir ki, murad keçi, koyun, sığır ve deve gibi
yayılarak otlayan hayvanlardır.
Fahme: Aslında kömür
demektir. Arablar bir benzetme yaparak akşamla yatsı arasındaki karanlığa da
fahme demişlerdir.
Nevevi diyor ki : «Bu
hadiste dünya ve âhiret mesâlihini bir araya toplayan muhtelif hayır
nevilerinden cümleler vardır. Şeytanın ezasından kurtulmanın yolu da bu âdabı
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) emir buyurmuş, Allah Tealâ dahi aynı esbabı
onun şerrinden kurtulmaya sebep halketmiştir. Binâenaleyh şeytan kapalı bir
kabı açmaya, bağlı bir tulumu çözmeye, kilitli bir kapıyı açmaya ve bir çocuğa
veya başkasına ezâ vermeye ancak bu esbabı bulduğu zaman muktedir olabilir.
Nitekim sahih bir hadîste : .
"Kul evine
girerken besmele çekerse, şeytan: Bize bunların yanında gecelemek yok (yâni,
bizim bu evdekiler üzerine bir sultamız yok) der." buyurulmuştur...»
Bu rivayetlerde
bilhassa şeytanın şerrinden korunmaya tenbih buyurulmakta, şeytanların
geceleyin etrafa dağıldıkları bildirilerek çoluk çocuğun ve hayvanatın akşamla
yatsı arası olur olmaz yerlere sahnmaması tavsiye edilmektedir. Hadîs-i şerif
bütün rivâyetleriyle şeytanların varlığına ve insanlara çeşitli zararlar
verebileceğine delâlet etmektedir. Maalesef yirminci asır müslümanlarından
birçok zavalıllar dinden istifa «etmiş mürtedîerin menfî propagandalarına
kapılarak şeytan iddiasını istihfafla veya açık açık inkârla karşılıyorlar.
Bizim vazifemiz bu zavallılara bu yaptıklarının açık açık küfür yâni dinden
çıkmak olduğunu hatırlatmaktır. İslâm'ı hiç kabul etmeyenlerle, ondan yeni yeni
çıkmış olanlara Allah'dan hidâyet dilemekten başka sözümüz yoktur. Bizim
kırkbeş milyon müslümanın yaşadığı Türkiye'nin radyolarından onbeş dakikalık
bir yayın süresinde cin, şeytan, melek ve mucize gibi şeylere en azından onbeş
defa efsâne diyen radyo memur ve amirleriyle de uğraşacak vaktimiz yoktur.
Bunun hükümetin lâikliğine ne derecede aykırı bir cüretkârlık olduğunu hükümeti
idare edenler düşünsün. Biz bir defa daha şunu te'kid etmek isteriz ki,
şeytanlar vardır. Bunların varlığına inanmak bir müslüman için zarurîdir.
İnanmayan veya alay edenler derhal dinden çıkarak mürtedler güruhuna dâhil
olurlar.
Bu hadîste senenin bir
gecesinde vebanın (yâni taun hastalığının) yeryüzüne indiği bildiriliyor.
Cevheri vebayı:
«Ekseriyetle ölüme götüren umumî bir hastalıktır.» diye tarif etmiştir.
«Müslim» şarihlerinden
Übbî, Cevheri 'nin bu tarifini beğenmemiş : «Cevherî'nin söylediği veba malûm
olan hastalıktır. Hadîsten anlaşılan bu veba değildir. O başka bir vebadır»
demişse de burada hatâ eden Cevheri değil, kendisi olmuştur. Çünkü yeryüzüne
indirildiği bildirilen veba hastalıktan başka bir şey değildir. Übbî: «İnmenin
hakikati cisimlere mahsustur.» diyor. Bu söz vebanın yere inen bir hastalık
olduğuna münafî değildir. Çünkü hastalıkların mikrob denilen ufak hayvanlardan
meydana geldiği bugün ispat edilmiş bir keyfiyettir. Mikroplar gözle
görülmeyecek kadar ufak da olsalar birer cisimdirler.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) yangına sebebiyet vermemek için evlerde yanan mum, kandil ve
gaz lâmbası gibi şeylerin söndürülmesini emir buyuruyor. Yangına sebebiyet
vermiyeceği kuvvetle kestirilirse söndürmeden bırakmak da caizdir.
- - -
Mahir: Ateş sadece
aleviyle değil dumanı ilede düşmanlık ediyor, söndürülmeden uyunan sobaların
nelere yol açtığı aşikardır.