NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
125 - (2230) حدثنا
محمد بن
المثنى
العنزي. حدثنا
يحيى (يعني
ابن سعيد) عن
عبيدالله، عن
نافع، عن
صفية، عن بعض
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال "من
أتى عرافا
فسأله عن شيء
لم تقبل له
صلاة أربعين
ليلة".
[ش
(عرافا)
العراف من
جملة أنواع
الكهان. قال
ابن الأثير:
العراف
المنجم أو
الحازي الذي
يدعي علم
الغيب، وقد
استأثر الله
تعالى به.
وقال الخطابي
وغيره: العراف
هو الذي
يتعاطى معرفة
مكان المسروق
ومكان الضالة
ونحوهما].
{125}
Bize Muhammed b. Müsennâ
El-Anezî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya (yâni İbni Saîd) Ubeydullah'dan, o
da Nâfi'den, o da Saflyye'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir
zevcesinden, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti:
«Her kim bir arrafa
gelir de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olunmaz.» buyurmuşlar.
İzah:
Arrâfın kâhinlerden
sayıldığını yukarda görmüştük.
İbni Esir Arrâf gibi
bildiğini iddia eden müneccim -yahut kâhindir. Halbuki bu ilmi Allah kendine
tahsis etmiştir, demiş. Hattâbî ve başkaları ise şöyle tarif etmişlerdir :
Arrâf, çalınan ve kaybolan malın yerini bulacağını iddia eden kimsedir.
Arrâfa bir şey soran
kimsenin namazının kabul edilmemesinden murad sevabının yokluğudur. Namazı iade
etmesi gerekmez. Nitekim gasbedilen bir yerde namaz kılmak mekruhtur. Fakat
kazası îcâb etmez. Bu hususta ulemâ müttefiktirler.