NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
28 - (2403) حدثنا
محمد بن
المثنى
العنزي. حدثنا
ابن أبي عدي
عن عثمان بن
غياث، عن أبي
عثمان
النهدي، عن
أبي موسى
الأشعري. قال:
بينما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من حائط
المدينة، وهو
متكئ يركز
بعود معه بين
الماء والطين،
إذا استفتح
رجل. فقال
"افتح. وبشره
بالجنة" قال
فإذا أبو بكر.
ففتحت له
وبشرته
بالجنة. قال:
ثم استفتح رجل
آخر. فقال
"افتح وبشره
بالجنة" قال
فذهبت فإذا هو
عمر. ففتحت له
وبشرته
بالجنة. ثم
استفتح رجل
آخر. قال فجلس النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال
"افتح وبشره بالجنة
على بلوى
تكون" قال
فذهبت فإذا هو
عثمان بن
عفان. قال
ففتحت وبشرته
بالجنة. قال
وقلت الذي
قال. فقال:
اللهم! صبرا.
أو الله
المستعان.
{28}
Bize Muhammed b. Müsennâ
El-Anezi rivayet etti. (Dediki): Bize İbnü Ebi Adiy, Osman h. Giyas'dan, o da
Ebû Osman En-Nehdi'den, o da Ebû Mûsa'l-Eş'ari'den naklen rivayet etti. (Şöyle
demiş):
Bir defa Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'nin bahçelerinden birinde dayanmış olduğu
halde yanındaki bir değneği su ile çamur arasına dikmeye çalışırken aniden bir
adam kapıyı çaldı.
Bunun üzerine Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
«Aç! Ve onu cennetle
müjdele!» buyurdular. Bir de baktık Ebû Bekr'miş. Ben ona kapıyı açtım. Ve
kendisini cennetle müjdeledim. Sonra başka bir zat kapının açılmasını istedi.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yine) :
«Aç! Ve onu cennetle
müjdele!» buyurdular. Ben (kapıya) gittim. Bir de baktım Ömer'miş. Ona da kapıyı
açtım ve kendisini cennetle müjdeledim. Sonra başka bir zat kapıyı çaldı. (Bu
sefer) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oturdu. Ve:
«Aç da onu başa gelecek
bir musibet şartıyle cennetle müjdele!» buyurdular. (Kapıya) gittim. Bir de
baktım (gelen) Osman b. Affan'mış. Ona da kapıyı açtım. Ve kendisini cennetle
müjdeledim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in dediğim de söyledim. Osman:
— Allah'ım sabır! Yahut
yardım dilenecek (merci) Allah'dır, dedi.
28-م - (2403) حدثنا
أبو الربيع
العتكي. حدثنا
حماد عن أيوب،
عن أبي عثمان
النهدي، عن
أبي موسى الأشعري؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم دخل
حائطا وأمرني
أن أحفظ
الباب. بمعنى
حديث عثمان بن
غياث.
{m-28}
Bize Ebû'r-Rabi'
El-Ateki rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad, Eyûb'dan, o da Ebû Osman En-Nehdi'den,
o da Ebû Musa'l-Eş'ari'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) bir bahçeye girdi. Bana da kapıyı beklememi emir buyurdu... demiş.
Râvi Osman b. Gıyâs'ın
hadisi mânâsında rivayette bulunmuştur.
29 - (2403) حدثنا
محمد بن مسكين
اليمامي.
حدثنا يحيى بن
حسان. حدثنا
سليمان (وهو
ابن بلال) عن
شريك بن أبي
نمر، عن
سعيد بن
المسيب.
أخبرني أبو
موسى
الأشعري؛
أنه
توضأ في بيته
ثم خرج. فقال:
لألزمن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ولأكونن معه
يومي هذا. قال
فجاء المسجد.
فسأل عن النبي
صلى الله عليه
وسلم فقالوا:
خرج. وجه ههنا.
قال فخرجت على
أثره أسأل
عنه. حتى دخل
بئر أريس. قال
فجلست عند
الباب. وبابها
من جريد. حتى
قضى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم حاجته
وتوضأ. فقمت
إليه. فإذا هو
قد جلس على
بئر أريس.
وتوسط قفها،
وكشف عن
ساقيه،
ودلاهما في البئر.
قال فسلمت
عليه. ثم
انصرفت فجلست
عند الباب.
فقلت: لأكونن
بواب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
اليوم. فجاء
أبو بكر فدفع
الباب. فقلت:
من هذا؟ فقال:
أبو بكر. فقلت:
على رسلك. قال
ثم ذهبت فقلت:
يا رسول الله!
هذا أبو بكر
يستأذن. فقال
"ائذن له،
وبشره
بالجنة" قال
فأقبلت حتى
قلت لأبي بكر:
ادخل. ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يبشرك بالجنة.
قال فدخل أبو
بكر. فجلس عن
يمين رسول
الله صلى الله
عليه وسلم معه
في القف. ودلى
رجليه في
البئر. كما
صنع النبي صلى
الله عليه
وسلم. وكشف عن
ساقيه. ثم رجعت
فجلست. وقد
تركت أخي
يتوضأ ويلحقني.
فقلت: إن يرد
الله بفلان -
يريد أخاه - خيرا
يأت به. فإذا
إنسان يحرك
الباب. فقلت:
من هذا؟ فقال:
عمر بن
الخطاب. فقلت:
على رسلك. ثم
جئت إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فسلمت عليه وقلت:
هذا عمر
يستأذن. فقال
"ائذن له
وبشره بالجنة"
فجئت عمر
فقلت: أذن ويبشرك
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بالجنة.
قال فدخل فجلس
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في القف،
عن يساره.
ودلى رجليه في
البئر. ثم رجعت
فجلست فقلت:
إن يرد الله
بفلان خيرا -
يعني أخاه -
يأت به. فجاء
إنسان فحرك
الباب. فقلت:
من هذا؟ فقال:
عثمان بن
عفان. فقلت: على
رسلك. قال
وجئت النبي
صلى الله عليه
وسلم فأخبرته.
فقال "ائذن له
وبشره بالجنة.
مع بلوى تصيبه"
قال فجئت
فقلت: ادخل.
ويبشرك رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بالجنة. مع
بلوى تصيبك.
قال فدخل فوجد
القف قد ملئ.
فجلس وجاههم
من الشق الآخر.
قال شريك:
فقال سعيد بن
المسيب:
فأولتها
قبورهم.
{29}
Bize Muhammed b. Miskin
El-Yemâmi rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Hassan rivayet etti. (Dediki):
Bize Süleyman (bu zat İbni Bilâl'dır) Şerik b. Ebi Nemr'den, o da Said b.
Müseyyeb'den naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Mûsa'l-Eş'ari haber
verdi.
Ki kendisi evinde abdest
almış, sonra (dışarı) çıkarak: Bugün mutlaka Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)’in yanına gideceğim. Ve onunla beraber olacağım, demiş. Ve mescide
gelmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i sormuş :
— O çıktı; şu tarafa doğru gitti, demişler. Ebû
Musa diyor ki: Ben de onu soruşturarak izinden yola çıktım. Nihayet Eriz
kuyusuna girdi. Ben de kapıda oturdum. Onun kapısı hurma dalından idi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
hacetini görüp abdesti alınca kalkarak yanına vardım. Bir de baktım. Eriz
kuyusunun kenarına oturmuş, kuyunun kenarını ortalamış, baldırlarını açmış ve
onları kuyunun içine sarkıtmış. Ona selâm verdim. Sonra giderek kapının yanına
oturdum. (Kendi kendime) Bugün mutlaka Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)’in kapıcısı olacağım, dedim. Az sonra Ebû Bekr geldi ve kapıyı çaldı.
— Kim o? dedim.
— Ebû Bekr! cevâbım verdi.
— Ağır ol! dedim. Sonra giderek:
— Yâ Resûlallah! Bu (gelen) Ebû Bekr'dir. İzin
istiyor, dedim.
«Ona izin ver! Ve
kendisini cennetle müjdele!» buyurdu. Ben dönüp geldim ve Ebû Bekr'e :
— Gir! Hem Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
seni cennetle müjdeliyor, dedim. Ebû Bekr girdi. Ve Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in sağ tarafına onunla birlikte kuyunun kenarına oturdu.
Ayaklarını da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yaptığı gibi kuyu'ya
sarkıttı. Ve baldırlarını açtı. Sonra ben (kapı yanına) döndüm ve oturdum.
Kardeşimi abdest alırken bırakmıştım. Bana yetişecekti. (İçimden kardeşimi
kasdederek) Eğer Allah filâna hayr murad etti ise, onu (buraya) getirir, dedim.
Bir de baktım. Bir insan kapıyı kıpırdatıyor:
— Kim o? dedim.
— Ömer b. Hattâb'ım! dedi.
— Ağır ol! dedim. Sonra Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e gelerek selâm verdim ve:
— Bu (gelen) Ömer'dir, izin istiyor! dedim.
«Ona izin ver; ve
kendisini cennetle müjdele!» buyurdular. Hemen Ömer'e gelerek:
— İzin verdi. Hem Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) seni cennetle müjdeliyor! dedim. O da girdi. Ve Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte onun sol tarafına kuyu kenarına
oturdu. Ayaklarını da kuyu'ya sarkıttı. Sonra (ben kapı yanına) dönerek
oturdum. Ve (kardeşimi kasdederek) Allah filâna hayır murad etti ise onu
(buraya) getirir, dedim. Derken az sonra bir insan gelerek kapıyı salladı:
— Kim o? dedim.
— Osman b. Affân'ım! cevâbını verdi.
— Ağır ol! dedim ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e gelerek kendisine haber verdim:
«Ona izin ver; ve başına
gelecek bir belâ ile birlikte kendisini cennetle müjdele!» buyurdu. Hemen geldim ve:
— Gir! Hem Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) başına gelecek bir belâ ile birlikte seni cennetle müjdeliyor, dedim. O
da girdi. Fakat kuyu kenarını dolmuş buldu. Ve öbür taraftan onların
karşılarına oturdu.
Şerik demiş ki: Said b.
Müseyyeb: Ben bunu kabirlerine yordum, dedi.
29-م - (2403) حدثنيه
أبو بكر بن
إسحاق. حدثنا
سعيد بن عفير.
حدثني سليمان
بن بلال.
حدثني شريك بن
عبدالله بن
أبي نمر. سمعت
سعيد بن
المسيب يقول:
حدثني أبو
موسى الأشعري
ههنا. (وأشار
لي سليمان إلى
مجلس سعيد،
ناحية
المقصورة) قال
أبو موسى:
خرجت
أريد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فوجدته قد سلك
في الأموال.
فتبعته فوجدته
قد دخل مالا.
فجلس في القف.
وكشف عن ساقيه
ودلاهما في
البئر. وساق
الحديث بمعنى
حديث يحيى بن
حسان. ولم
يذكر قول
سعيد: فأولتها
قبورهم.
{m-29}
Bana bu hadisi Ebû Bekr
b. İshâk rivayet etti. (Dediki): Bize Said b. Ufeyr rivayet etti. (Dediki):
Bana Süleyman b. Bilâl rivayet etti. (Dediki): Bana Şerik b. Abdillah b. Ebi
Nemir rivayet etti. (Dediki): Said b. Müseyyeb'i şunu söylerken işittim: Bana
Ebû Musa'l-Eş'ari şurada rivayet etti. Süleyman köşe tarafına Said'in oturduğu
yere işaret etti,
Ebû Musa demiş ki:
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i murad ederek (evden) çıktım.
Kendisini mallara doğru yol alırken buldum. Ve arkasından gittim. Onu bir malın
içerisine girmiş buldum. Kuyunun çevresine oturdu. Baldırlarını açtı ve onları
kuyuya sarkıttı...
Râvi hadisi Yahya b.
Hassan'ın hadisi mânâsında nakletmiş, yalnız Said'in : «Ben bunu kabirlerine
yordum» sözünü anmamıştır.
29-م 2 - (2403) حدثنا
حسن بن علي
الحلواني
وأبو بكر بن
إسحاق قالا:
حدثنا سعيد بن
أبي مريم.
حدثنا محمد بن
جعفر بن أبي
كثير. أخبرني
شريك بن
عبدالله بن
أبي نمر عن
سعيد بن
المسيب، عن
أبي موسى الأشعري
قال:
خرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يوما إلى
حائط
بالمدينة
لحاجته. فخرجت
في أثره.
واقتص الحديث
بمعنى حديث
سليمان بن
بلال. وذكر في
الحديث: قال
ابن المسيب:
فتأولت ذلك
قبورهم
اجتمعت ههنا.
وانفرد عثمان.
{m-29-2}
Bize Hasen b. Ali El-Hulvâni
ile Ebü Bekr b. İshâk rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Said b. Ebi Meryem
rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer b. Ebi Kesir rivayet etti.
(Dediki): Bana Şerik b. Abdillah b. Ebi Nemr, Said b. Müseyyeo'den, o da Ebû
Mûsa'i-Eş'ari'den naklen haber verdi. Ebû Musa şöyle demiş:
Bir gün Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir haceti için Medine'de bir bahçeye çıktı. Ben
de izinden çıktım...
Râvi hadisi Süleyman b.
Bilâl'in hadisi mânâsında hikâye etmiştir. Bu hadisde şunu da anmıştır : «İbni
Müseyyeb dediki: Ben bunu onların kabirlerine yordum.-Üçü şurada toplanacaklar.
Osman ayrılacak.»
İzah:
Bu hadisi Buhâri
«Fedâilü Ashabi-n-Nebi» ve «Fiten» bahislerinde tahric etmiştir.
Hâit: Bahçe demektir.
Mal: Esas.itibariyle altın
ve gümüş gibi mülk edinilen şeylerdir. Sonra kıymeti olan her maddeye mal
denilmiştir. Arablarca mal denilince ekseriyetle deve kasdedilir. Burada maldan
murad bahçelerdir.
Bi'ri Eriz: Yerinde de
görüldüğü vecihle Medine'de Kûba'ya yakın bir su kuyusudur. Hz. Osman'ın
parmağından Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yüzüğü bu kuyuya
düşmüştü.
Kırf: Kuyunun etrafına
taştan veya ağaçtan çevrilen çemberdir. Aslında yüksek yer demektir.
Hz. Ebû Bekr'le Ömer’in
bu kuyuya ayaklarını sarkıtmaları Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e uymak ve
onun rahatını bozmamak içindir. Çünkü onun gibi oturmasalar, ihtimal onlardan
utanır. Ve ayaklarını kuyudan çıkarırdı.
Hz, Said b.
Müseyyeb'in: «Ben bunu kabirlerine yordum» sözü doğru bir firasetdir. Yâni üçünün
bir arada oturmasını, Öldükten sonra üçünün bir yere defnedileceklerine, Hz,
Osman'in karşılarına oturmasının da vefatından sonra onlardan ayrı, fakat
karşılarına gelen bir yere defnedileceğine yormuştur ki, bunda tamamıyle haklı
olduğunu vukuat göstermiştir. Bugün Hz. Ebû Bekr'le Ömer Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in iki tarafında Mescid-i Nebevi'de Hz. Osman ise onların
karşılarına düşen «El-Bâki'» kabristanında medfundurlar.