SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

BİRR VE SILA BAHSİ

<< 2563 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

28 - (2563) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "إياكم والظن. فإن الظن أكذب الحديث. ولا تحسسوا، ولا تجسسوا، ولا تنافسوا، ولا تحاسدوا، ولا تباغضوا، ولا تدابروا. وكونوا، عباد الله! إخوانا".

 

{28}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Ebû'z-Zinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Zandan sakının! Çünkü zan sözün en yalanıdır. Başkalarının konuştuğunu dinlemeyin! Tecessüs ve münâfese yapmayın! Birbirinize hasedlik çekmeyin! Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Kardeş olun ey Allah'ın  kulları!» buyurdular.

 

 

29 - (2563) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا عبدالعزيز (يعني ابن محمد) عن العلاء، عن أبيه، عن أبي هريرة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "لا تهجروا، ولا تدابروا، ولا تحسسوا، ولا يبع بعضكم على بيع بعض. وكونوا، عباد الله! إخوانا".

 

{29}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdül-âzîz (yâni İbni Muhammed) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Hezeyan konuşmayın! Birbirinize sırt çevirmeyin! Başkalarının konuştuğunu dinlemeyin! Biriniz diğerinin satışı üzerine satış yapmasın! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurmuşlar.

 

 

30 - (2563) حدثنا إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا جرير عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي هريرة. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "لا تحاسدوا، ولا تباغضوا، ولا تجسسوا، ولا تحسسوا، ولا تناجشوا. وكونوا، عباد الله! إخوانا".

 

{30}

Bize İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr, Â'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Birbirinize hasedlik çekmeyin! Birbirinize buğz etmeyin! Tecessüsde bulunmayın! Başkalarının konuştuğunu dinlemeyin! Müşteri kızıştırması da yapmayın! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurdular.

 

 

30-م - (2563) حدثنا الحسن بن علي الحلواني وعلي بن نصر الجهضمي. قالا: حدثنا وهب بن جرير. حدثنا شعبة عن الأعمش، بهذا الإسناد "لا تقاطعوا، ولا تدابروا، ولا تباغضوا، ولا تحاسدوا. وكونوا إخوانا. كما أمركم الله".

 

{M-30}

Bize Hasen b. Aliy EI-Hulvânî ile Aliy b. Nasr El-Cehdamî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Vehb b. Cerîr rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Â'meş'den bu isnâdla :

 

«Birbİrinizle sılayi kesmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize hasediik çekmeyin! Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun!» şeklinde rivayette bulundu.

 

 

31 - (2563) وحدثني أحمد بن سعيد الدارمي. حدثنا حبان. حدثنا وهيب. حدثنا سهيل عن أبيه، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال "لا تباغضوا، ولا تدابروا، ولا تنافسوا. وكونوا، عباد الله! إخوانا".

 

{31}

Bana Ahmed b. Saîd Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Habban rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Süheyl, babasından, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahui Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti:         

 

«Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Birbirinize münâfese yapmayın! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhari «Kitâbu'I-Edeb»'de tahrîc etmiştir.

 

Buradaki zandan murad başkalarına sû-i zanda bulunmaktır. Hattabî diyorki: «Sû-i zan hatırdan gelip geçen şeyler değil, zannı hakikat kabul edip tasdikde bulunmaktır. Zira hatırdan gelip geçen şeylerin önünü almak elde değildir.

 

Kaadî İyad, Süfyân'ın şu sözünü nakleder: «Kul'u günah'a sokan zan, kabul edip konuştuğu zandır. Hatırından geçeni soylemezse günaha girmez.» Bu hususta evvelce izahat vermiştik.

 

Tecessüs: Casusluk etmek, başkalarının gizli şeylerini araştırmaktır. Bu kelime ekseriyetle şer hususunda kullanılır. Gizli şerrin sahibine casus derler. Nitekim hayrı gizleyene de namus denilir.

 

Tahassüs: Başkalarının sözünü dinlemektir. Bazıları; tecessüs bir sırrı başkası için dinlemektir; tahassüs ise kendisi için dinlemektir, demiş. Bir takımları her ikisinin aynı mânâya geldiğini ve ikisinin de bilinmeyen hal ve haberleri öğrenmek istemek mânâsına geldiğini söylemişlerdir.

 

Tenâfüs ve münafese; bir şeyin yalnız kendisinde olmasını istemektir.

 

Hücr: Çirkin söz mânâsına gelir.

 

Müşteri kızıştırmak, başkalarının pazarlığı üzerine pazarlık yapmak meseleleri alışveriş bahsinde görülmüştü.

 

Sû-i zan; tecessüs hasedlik ve emsali şeyler Kur'ân âyetleriyle de haram kılınmışlardır.

 

Sû-i zannın mukabili hüsn-ü zan'dır Sisn-ü zan yâni bir kimsenin hal-ü tavrını iyiye yorarak ondan hayır beklemek müslümana yaraşan bir harekettir. Hüsn-ü zan'nın vâcib olduğu yerler bile vardır. Meselâ; ALLAH Teâlâ hakkında hüsn-ü zan'da bulunmak vâcibdir.