NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
13 - (2673) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
جرير عن هشام
بن عروة، عن
أبيه. سمعت
عبدالله بن
عمرو بن العاص
يقول:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول "إن
الله لا يقبض
العلم
انتزاعا
ينتزعه من
الناس. ولكن
يقبض العلم
بقبض العلماء.
حتى إذا لم
يترك عالما،
اتخذ الناس
رؤسا جهالا،
فسئلوا
فأفتوا بغير
علم. فضلوا وأضلوا".
{13}
Bize Kuteybe b. Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr, Hişam b. Urve'den, o da babasından naklen
rivayet etti. (Demişki): Ben Abdullah b. Amr b. Âs'ı şöyle derken işittim. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i
«Şüphesiz Allah ilmi
insanlardan çekip alıvermez. Lâkin ilmi, ulemâyı almakla kaldırır. Nihayet hiç
bir âlim bırakmadığı vakit, İnsanlar bir takım cahilleri baş edinirler. Onlara
sual sorulur, ilimsiz fetva verirler; bu suretle hem saparlar, hem saptırırlar.»
buyururken İşittim.
13-م - (2673) حدثنا
أبو الربيع
العتكي. حدثنا
حماد (يعني
ابن زيد). ح
وحدثنا يحيى
بن يحيى.
أخبرنا عباد بن
عباد وأبو
معاوية. ح
وحدثنا أبو
بكر بن أبي شيبة
وزهير بن حرب.
قالا: حدثنا
وكيع. ح
وحدثنا أبو
كريب. حدثنا
ابن إدريس
وأبو أسامة
وابن نمير
وعبدة. ح
وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان.
ح وحدثني محمد
بن حاتم.
حدثنا يحيى بن
سعيد. ح
وحدثني أبو بكر
بن نافع. قال:
حدثنا عمرو بن
علي. ح وحدثنا
عبد بن حميد.
حدثنا يزيد بن
هارون. أخبرنا
شعبة بن
الحجاج. كلهم
عن هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
عبدالله بن
عمرو، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثل
حديث جرير.
وزاد في حديث
عمر بن علي: ثم
لقيت عبدالله
بن عمرو، على رأس
الحول،
فسألته فرد
علينا الحديث
كما حدث. قال:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول.
{m-13}
Bize Ebu'r-Rabi'
El-Atekî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad (yâni İbni Zeyd) rivayet etti. H.
Bize Yahya b. Yahya da
rivayet etti. (Dediki); Bize Abbad b. Abbâd ile Ebû Muâviye haber verdiler. H.
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe ile Züheyr b. Harb da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet
etti. Ii.
Bize Ebû Kureyb dahi
rivayet etti. (Dediki): Bize İbni İdris ile Ebû Usâme, İbni Numeyr ve Abde
rivayet ettiler. II.
Bize İbni Ebî Ömer de rivayet
etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. II.
Bana Muhammed b. Hatim
de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd de rivayet etti. H.
Bana Ebû Bekr b. Nâfi'
dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b. Ali rivayet etti. H.
Bize Abd b- Humeyd dahî rivayet
etti, (Dediki): Bize Yezid b, Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be b.
Haccâc haber verdi. Bu râvilerin hepsi Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da
Abdullah h. Amr'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen
Cerîr'in hadîsi gibi rivayet ettiler. Ömer b. Ali'nin hadîsinde şu ziyade de
vardır:
«Sonra Abdullah b. Amr'a
sene başında rastlayarak kendisine sordum da, bize hadîsi eskiden rivayet
ettiği gibi iade etti. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i
buyururken işittim, dedi.»
13-م 2 - (2673) حدثنا
محمد بن المثنى.
حدثنا
عبدالله بن
حمران عن
عبدالحميد بن
جعفر. أخبرني
أبي، جعفر عن
عمر بن الحكم،
عن عبدالله بن
عمرو بن
العاص، عن
النبي صلى الله
عليه وسلم.
بمثل حديث
هشام بن عروة.
{m-13-2}
Bize Muhammed b. Müsennâ
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Humran, Abdu'l-Hamid b. Ca'fer'den
rivayet etti. (Demişki): Bana babam Ca'fer, Ömer b. Hakem'den, o da Abdullah b.
Amr b. Âs'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi.
Ravi Hişâm b. Urve'nin hadîsi gibi rivayet etmiştir.
14 - (2673) حدثنا
حرملة بن يحيى
التجيبي.
أخبرنا
عبدالله بن
وهب. حدثني
أبو شريح؛ أن
أبا الأسود
حدثه عن عروة
بن الزبير.
قال: قالت لي
عائشة:
يا
ابن أختي !
بلغني أن
عبدالله بن
عمرو مار بنا
إلى الحج.
فالقه فسائله.
فإنه قد حمل
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم علما
كثيرا. قال
فلقيته فساءلته
عن أشياء
يذكرها عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. قال
عروة: فكان
فيما ذكر؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "إن
الله لا ينتزع
العلم من
الناس
انتزاعا. ولكن
يقبض العلماء
فيرفع العلم
معهم. ويبقى في
الناس رؤسا
جهالا.
يفتونهم بغير
علم. فيضلون
ويضلون".
قال عروة:
فلما حدثت
عائشة بذلك،
أعظمت ذلك وأنكرته.
قالت: أحدثك
أنه سمع النبي
صلى الله عليه
وسلم يقول
هذا؟
قال عروة: حتى
إذا كان قابل،
قالت له: إن
ابن عمرو قد
قدم. فالقه. ثم
فاتحه حتى
تسأله عن
الحديث الذي
ذكره لك في
العلم. قال
فلقيته
فساءلته. فذكره
لي نحو ما
حدثني به، في
مرته الأولى.
قال عروة:
فلما أخبرتها
بذلك. قالت: ما
أحسبه إلا قد
صدق. أراه لم
يزد فيه شيئا
ولم ينقص.
{14}
Bize Harmele b. Yahya
Et-Tü'cîbî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki):
Bana Ebû Şüreyh rivayet etti. Ona da Ebu'l-Esved, Urve b. Ziibeyr'den naklen
rivayet etmiş. Urve (Demişki): Bana Âişe şunu söyledi:
— Ey kız kardeşimoğlu!
Duydum ki, Abdullah b. Amr hac'ca giderken bize uğrayacakmış. Onunla görüş de
kendisine (bir şeyler) sor! Çünkü o Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den çok
ilim nakletmiştir. Urve demiş ki: Bunun üzerine ben kendisiyle görüşerek ona
birçok şeyler sordum. Onları Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den
naklen söylüyordu.
Urve şöyle demiş:
Anlattıkları meyanında şu da vardı. Nebi (Salîallahu Aleyhi ve Sellem):
«Şüphesiz Allah ilmi
İnsanlardan çekip ahvermez. Lâkin ulemâyı kabzeder, onlarla birlikte İlmi de
kaldırır. Ve insanlar arasında bîr takım câhil başlar bırakır. Bunlar insanlara
ilimsiz fetva verirler; bu suretle hem saparlar, hem saptırırlar.» buyurdular.
Urve şöyle demiş: Ben bu
hadîsi Âişe'ye rivayet ettiğim vakit onu pek büyük gördü ve yadırgadı.
— Sana kendisinin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bunu söylerken işittiğini anlattı mı? dedi,
Urve demiş ki : Ertesi
sene olunca Âişe bana :
— İbni Amr gelmiş onunla görüş, sonra ona söz
aç, tâ ki ilim hakkında sana anlattığı hadîsi kendisine sor! dedi. Ben de
kendisiyle görüşerek ona bir şeyler sordum. Ve bu hadîsi bana ilk defada
anlattığı gibi anlattı.
Urve şöyle demiş :
Âişe'ye bunu haber verdiğim vakit:
— Onun doğru söylemekten başka bir şey
yapmadığını zannederim. Sanırım ki, bu hadîse hiç bir şey ziyâde ve noksan
etmemiştir.» dedi.
İzah:
Bu hadîslerden Hz. Enes
rivayetini Buharı ile Nesâî «Kitâbu'l-İlim»'de; Ebû Musa ile Ebû Hureyre rivayetlerini
Buhârî «Kitâbu'l-Fiten»'de tahric etmişlerdir.
Bu hadîslerde
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kıyametin küçük alâmetlerinden
bazılarını beyan etmiştir. Ki onlar ilmin kaldırılması, cehlin yerleşmesi;
şarabın içilmesi, zina'nın meydana vurması; erkeklerin azalması, hercümercin
çoğalması; cimriliğin kalblere yer etmesi, câhillerin baş olmasıdır.
îlmin kaldırılmasından
murad; kalblerden silinmesi değil, ulemânın azalmasıdır. Nitekim bu cihet
rivayetlerin bazısında tasrih edilmiştir.
İlmin yerini cehil
alacak ve bir takım câhiller dinî hususatta başa geçerek kendi reyleriyle fetva
vereceklerdir. Kaadî İyâd: «Bu hâl zamanımızda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in haber verdiği gibi zuhur etmiştir.» diyor. Şeyh Kutbuddin: «Ben
derim ki, Kaadî'nin zamanında bunca ulemâ bulunmasına rağmen, bu sözü
söylemişse, bizim zamanımıza ne buyrulur.» demiş; Allâme Aynî de şunları
söylemiştir: Şeyh Kutbu'd-Din zamanında bunca fukaha, dört mezbebden ulemâ ve
büyük muhaddisler bulunduğu halde bunu söylemişse; bizim zamanımıza ne denir?
Beldeler ulemâdan hâli kalmış. Cahiler ta'yin suretiyle fetva ve tedris
mevkilerinin başına geçirilmiştir. Artık biz selâmet ve afiyet dileriz.
Biz de deriz ki: Gelin
bir de bizim zamanımızı görün. Artık bunlar moda oldu. Kendi fikrine göre fetva
verenlere bugün aydın din adamı deniliyor. La havle velâ kuvvete illâ billab...
İçkinin resmen alıp
yürümesi, zinanın açığa vurması vesaire kıyamet alametleri hiç bir devirde
bugünkü kadar açık ve pervasız görülmemiş ve işitilmemiştir. Allah müslümanlara
intibahlar nasîb etsin.
Mahir
-------------------:
Ben bunu hazırlarken
Merhum Ahmed Davudoğlu'dan yaklaşık 40 yıl sonra idi. Şimdi artık medya var;
görsel işitsel olarak herhangi bir fitne karasal tv, radyo, uydu, fiber optik kablo, wi-fi, GSM, blutooth
gibi yollarla ulaşmadık yer bırkmadı. Artık halk ayaklanmaları sosyal paylaşım
ağları GSM mesajları e-mail lerle organize ediliyorlar.
Diyanet işlerinin
kurduğu alo fetva hattı telefon la hizmet veren, insanlara dinlerinin inceliklerini
öğreten bir sistem gibi lansa edilliyor ama iki kaynak kitap okuyarak çok kolay
bir şekilde operatörü alt edebilirsiniz. (Yıl 2011)
---------------------
Erkeklerin azalması
harblerde öldürülmeleri sebebiyle olacaktır. Nitekim İkinci Dünya Harbi'nden
sonra bilhassa Almanya'da bu hal kendini göstermiş, kadınlar çoğalınca ahlâk
kökünden yıkılıp gitmiştir.
Zamanın yaklaşmasından
murâd ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bâzıları bundan kıyametin yakınlığı
kastedildiğini söylemiş; bir takımları zevk-ü safadan senenin ay, ayın hafta,
haftanın gün gibi kısa geleceğini; daha başkaları günlerin, gecelerin hakikaten
kısalacağını söylemişlerdir. ?
Hz. Âişe'nin Abdullah
b. Amr hakkındaki sözleri onu itham için değil, hadisi karıştırmış olmasından
yahut hikmet kitablarından okuyup da, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Selleın)'den duydum sanarak söylemesinden endişe ettiği içindir. Hz. Abdullah
ikinci sene aynı hadîsi tekrar edince Âişe (Rndiyallahu anha)'nın kalbi mutmain
olmuş, onu hakikaten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğine
kanaat getirmiştir, Onun hadîsinde ilme teşvik ve âlimin faziletini itiraf
vardır.