KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
51 - (2805) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
شعبة عن أبي
عمران
الجوني، عن
أنس بن مالك،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم
قال
"يقول الله
تبارك وتعالى
لأهون أهل
النار عذابا:
لو كانت لك
الدنيا وما
فيها، أكنت
مفتديا بها؟
فيقول: نعم.
فيقول: قد
أردت منك أهون
من هذا وأنت
في صلب آدم: أن
لا تشرك (أحسبه
قال) ولا
أدخلك النار.
فأبيت إلا
الشرك".
{51}
Bize Ubeydullah b. Muâz
EI-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize
Şu'be, Ebû İmran El-Cevnî'den, o da Enes b. Mâlik*den, o da Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) :
«Allah Tebâreke ve Teâla
cehennemliklerin en hafif azab edilenine: Dünya ve ondaki butun varlıklar senin
olsa, onları fidye verir miydin? diye soracak. O kîmse : Evet! cevabını
verecektir. Bunun üzerine : Ben senden daha Adem'in sulbünde iken bundan daha
ehvenini, şirk koşmamanı (zannederim şöyle dedi)... Benim de seni cehenneme
koymamamı diledim de, sen şirk'den başkasını kabul etmedin, buyuracaktır.»
51-م - (2805) حدثناه
محمد بن بشار.
حدثنا محمد
(يعني ابن جعفر).
حدثنا شعبة عن
أبي عمران.
قال: سمعت أنس
بن مالك يحدث
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
إلا قوله "ولا
أدخلك النار"
فإنه لم يذكره.
{M-51}
Bize bu hadîsi Muhammed
b. Beşşâr rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni; îbni Ca'fer) rivayet
etti. (Dediki); Bize Şu'be, Ebû îmran'dan rivayet etti. (Demişki): Ben Enes b.
Mâlik'i, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'den naklen bu hadîsin mislini
rivayet ederken dinledim. Yalnız:
«Seni cehenneme
koymamamı...» ifâdesi müstesna! Çünkü onu anmamıştır.
52 - (2805) حدثنا
عبيدالله بن
عمر
القواريري
وإسحاق بن إبراهيم
ومحمد بن
المثنى وابن
بشار (قال
إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخرون:
حدثنا) معاذ
بن هشام. حدثنا
أبي عن قتادة.
حدثنا أنس بن
مالك؛
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
"يقال للكافر
يوم القيامة:
أرأيت لو كان
لك ملء الأرض
ذهبا، أكنت
تفتدي به؟
فيقول نعم.
فيقال له: قد
سئلت أيسر من
ذلك".
{52}
Bize Ubeydullah b. Ömer
El-Kavârîrî ile İshak b. İbrahim, Muhammed h. Müsennâ ve İbni Beşşâr rivayet
ettiler. (İshak: Ahbeıana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar.) (Dedilerki):
Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Katâde'den rivayet etti.
(Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuşlar :
«Kıyamet gönünde kâfire:
Ne dersin? Senin yer dolusu altının olsa, bunları fidye verir miydin? diye
sorulacak. Kâfir: Evet! cevabını verecek. Bunun üzerine kendisine: Senden
bundan daha kolayı istenmişti, denilecektir.»
53 - (2805) وحدثنا
عبد بن حميد.
حدثنا روح بن
عبادة. ح وحدثني
عمرو بن
زرارة. أخبرنا
عبدالوهاب
(يعني ابن
عطاء). كلاهما
عن سعيد بن
أبي عروبة، عن
قتادة، عن
أنس، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم بمثله.
غير أنه قال
"فيقال له:
كذبت. قد سئلت
ما هو أيسر من
ذلك".
{53}
Bize Abd b. Humeyd de
rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. H.
Bana Amr b. Zürâra da
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vahhab (yâni; İbni Atâ') haber verdi. Her
iki râvi Saîd b. Ebî Arûbe'den, o da Katâde'den, o da Enes'den, o da Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etmiştir.
Yalnız o:
«Kendisine: Yalan
söyledin, senden bundan daha kolayı istenmişti, buyurulacaktır...» demiştir.
izah:
Bu hadîsi Buhârî
Kitâbu'l-Enbiya ile Kitabu sıfetü Nâr'da tahric etmiştir.
İftida: Kişinin düştüğü
vartadan kurtulmak için mal vermesidir.
Bu hadîsdeki «diledim»
tâbirinden murad; emrettim, demektir. Nitekim rivayetin birinde, senden
istenildi, buyurulması bu mânâyı te'yid etmektedir. Çünkü ehl-i hakka göre
Allah Teâlâ bir şeyi dilediği vakit olmaması imkânsızdır. Ehl-i Hakkın
mezhebine göre Allah Teâlâ var olan şeylerin hepsini hayrıyle, şerriyle
dileyerek yaratır. Bunlar da imanla küfürde dâhildir. Mü'minin imanını, kâfirin
de küfrünü murad eder. Bu bâb da Mu'tezile fırkası muhalefet etmiş: «Allah
kâfirin imânını murad etmiş; küfrünü dilememiştir.» demişlerdir. Bu söz
bâtıldır. Çünkü Allah Teâlâ hakkında âciz isbatını istilzam eder. Bundan Allah
Teâlâ'nın mülkünde dilemediği şeylerin vuku bulması lâzım gelir. Ki, Teâlâ
Hazretleri bundan münezzehdir.
Hadisin mânâsı şudur:
Kıyamet gününde dünya bütün varlıklarıyla kâfirlerin elinde olsa ve azabdan
kurtulmak için bunu fidye olarak vermek ellerinden gelse, hiç tereddüd etmeden
verirlerdi.
Hadîsdeki, yalan
söyledin, tâbiri: Dünyaya dönmüş olsan bunu yapmazdın, yalan söylerdin,
manasınadır. Yoksa âhirette mülk'e kadir olsalar onu gerçekten fidye olarak
verirler.
Hadîs-i şerif Allah
buyuruyor. Allah diyor, gibi sözlerin caiz olduğu da delildir. Selefden
bazıları bunu kerih görmüş: «Allah buyurdu...» denilmesi lâzım geldiğini söylemişlerdir.
Bunun doğru olmadığını evvelce görmüş, bilûmum ulemânın cevaza kail olduklarını
bildirmiştik.