SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ

<< 2808 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

56 - (2808) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب (واللفظ لزهير). قالا: حدثنا يزيد بن هارون. أخبرنا همام بن يحيى عن قتادة، عن أنس بن مالك، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "إن الله لا يظلم مؤمنا حسنة. يعطى بها في الدنيا ويجزى بها في الآخرة. وأما الكافر فيطعم بحسنات ما عمل بها لله في الدنيا. حتى إذا أفضى إلى الآخرة. لم يكن له حسنة يجزى بها".

 

{56}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. Lafız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize Yezîd b. Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmam b. Yahya, Katade'den, o da Enes b. Malik'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Şüphesiz ki, Allah hiç bir mü'mine işlediği hayrı mükafatsız bırakmaz. O hayır sebebiyle hem dünyada dilediği verilir, hem de ahirette mükafatlandırılır. Kafire gelince dünyada Allah için yaptığı hayırlar karşılığında ona rızık verilir. Ahirete vardığında ise onun kendisi ile mükafatlandırılacağı  bir hayrı yoktur.»  buyurdular.

 

 

57 - (2808) حدثنا عاصم بن النضر التيمي. حدثنا معتمر. قال: سمعت أبي. حدثنا قتادة عن أنس بن مالك؛

 أنه حدث عن رسول الله صلى الله عليه وسلم "إن الكافر إذا عمل حسنة أطعم بها طعمة من الدنيا. وأما المؤمن فإن الله يدخر له حسناته في الآخرة ويعقبه رزقا في الدنيا، على طاعته".

 

{57}

Bize Asım b. Nadr Et-Teymî rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir rivayet etti. (Dediki): Ben babamdan dinledim. (Dediki): Bize Katade, Enes b. Malik'den rivayet etti. O da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmişki: Şöyle buyurmuşlar:

 

«Kafir bir hayır işlediği vakit onun sebebiyle kendisine dünyadan bir nimet verilir. Mü'mine gelince, şüphesiz Allah onun hasenatını ahirette biriktirir. Taatından dolayı dünyada da akabinde rıztk verir.»

 

 

57-م - (2808) حدثنا محمد بن عبدالله الرزي. أخبرنا عبدالوهاب بن عطاء عن سعيد، عن قتادة، عن أنس، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمعنى حديثهما.

 

{M-57}

Bize Muhammed b. Abdillah Er-Ruzzî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vehhab b. Ata', Saîd'den, o da Katade'den, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi manasında haber verdi.

 

 

İzah:

Küfür üzere dünyadan giden kafir’in ahirette hiç bir sevabı olmadığına, dünyada Allah için işlediği hayırların hiç bir mükafatını göremiyeceğine ulema ittifak etmişlerdir. Bu hadîs-i şerîf dahî kafirin dünyada yaptığı hayr hasenat karşılığında kendisine dünyada nimet verileceğini, bunların ahirette kendisine bir faydası olmayacağını sarahaten bildirmektedir. Mü'mininse hayr hasenatının karşılığı, hem dünyada hem ahirette verilecektir. Buna hiç bir mani yoktur.

 

Şeriatın bildirdiği bu hakikate itikad vacibdir.

 

Hadîsdeki zulümden murad; terkdir. Yani; Allah mü'minin mükafatını terketmez, demektir. Çünkü zulüm bazan noksanlık manasına gelir. Zulmün hakikati haddi tecavüzdür ki: Bu, Allah Teala hakkında müstehildir.

 

Dünyada iken hayır hasenat işleyen kafir, sonradan müslüman olur ve müslüman ölürse, sahih olan kavle göre, bu hasenatının mükafatını ahirette görecektir.