NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
13 - (2833) حدثنا
أبو عثمان،
سعيد بن
عبدالجبار
البصري. حدثنا
حماد بن سلمة
عن ثابت
البناني، عن
أنس بن مالك؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إن
في الجنة
لسوقا. يأتونها
كل جمعة. فتهب
ريح الشمال
فتحثو في
وجوههم وثيابهم.
فيزدادون
حسنا وجمالا.
فيرجعون إلى أهليهم
وقد ازدادوا
حسنا وجمالا.
فيقول لهم أهلوهم:
والله! لقد
ازددتم بعدنا
حسنا وجمالا. فيقولون:
وأنتم، والله!
لقد ازددتم
بعدنا حسنا
وجمالا".
{13}
Bize Ebû Osman Saîd b.
Abdil-Cebbar El-Basri rivâyet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Sâbîl
El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti ki,
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar :
«Hakikaten cennette bir
çarşı vardır ki, ona her hafta gelirler. Derken şimal rüzgârı eserek yüzlerine
ve elbiselerine vurur. Bu suretle güzellik ve cemalleri artar da, ailelerinin
yanına güzellik ve cemalleri artmış olarak dönerler. Aileleri kendilerine :
— Vallahi bizden ayrılalı güzellik ve cemâliniz
artmış, derler. Onlar da:
— Vallahi sizin dahi bizim arkamızdan güzellik
ve cemâliniz artmiş, derler.»
İzah:
Bu hadîsdeki çarşıdan
murad; cennetliklerin toplandığı yerdir. Oraya hafta mikdarı zaman geçtikçe
toplanırlar. Cennette güneş, gece ve gündüz olmadığı için orada hakikatte hafta
yoktur. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şimal rüzgârını hassaten
zikretmesi Arablarca yağmur getiren rüzgâr olduğu içindir. Arablar bu rüzgârı
beklerlerdi. Bir hadîsde bu rüzgâra şimal rüzgârı yerine müsîre denilmiştir.
Müsire, hareket getiren mânâsına gelir. Cennetliklerin yüzlerine cennetin mis
kokusunu ve sair nimetlerini serptiği için ona bu isim verilmiştir.
Elmebârik nâm eserde
şöyle deniliyor: «Buraya cennetlikler toplanır, etraflarını melekler sararlar,
onlara göz görmemiş, kulak işitmemiş ve insan hatırına gelmemiş nimetler
getirirler. Onlar bu nimetlerden istediklerini parasız alırlar, bu da orada
duyulan lezzetlerden bir çeşittir.»