SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FİTNE VE KIYAMET ALAMETLERİ BAHSİ

<< 2892 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

25 - (2892) وحدثني يعقوب بن إبراهيم الدورقي وحجاج بن الشاعر. جميعا عن أبي عاصم. قال حجاج: حدثنا أبو عاصم. أخبرنا عزرة بن ثابت. أخبرنا علباء بن أحمر. حدثني أبو زيد (يعني عمرو بن أخطب) قال:

 صلى بنا رسول الله صلى الله عليه وسلم الفجر. وصعد المنبر فخطبنا حتى حضرت الظهر. فنزل فصلى. ثم صعد المنبر. فخطبنا حتى حضرت العصر. ثم نزل فصلى. ثم صعد المنبر. فخطبنا حتى غربت الشمس. فأخبرنا بما كان وبما هو كائن. فأعلمنا أحفظنا.

 

{25}

Bana Ya'kub b. İbrahim Ed-Devrakî ile Haccâc b. Şâir hep birden Ebû Âsım'dan rivayet ettiler. Haccac dediki: Bize Ebû Âsim rivayet etti. (Dediki): Bize Azra b. Sâbit haber verdi. (Dediki): Bize İlba b Ahmer haber verdi. (Dedikî): Bana Ebû Zeyd (yâni; Amr b. Ahtab) rivayet etti. (Dediki):

 

ResûIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize sabah namazını kıldırdı ve minbere çıkarak tâ öğle vakti gelinceye kadar bize hutbe okudu. Müteakiben inerek namazı kıldırdı. Sonra (yine) minbere çıktı ve bize ikindi vakti gelinceye kadar hutbe okudu. Sonra inerek namazı kıldırdı. Sonra tekrar minbere çıktı ve bize güneş kavuşuncaya kadar hutbe okudu. Artık bize olmuş ve olacak her şeyi haber verdi. Bunları en iyi bilenimiz, en belleyişli olammızdır.

 

 

İzah:

Hz. Huzeyfe hadîsini Buhâri «Kitâbu'l-Kader»'de tahric etmiştir.

 

Ulemadan bazıları Hz. Huzeyfe'nin sözündeki «illâ»'nın hazfı lâzım geldiğini söylemişlerdir. Çünkü bu kelime cümleden atılmazsa mânâsı: «Ben sır biliyorum...» demek olur. Halbuki Huzeyfe hazretleri Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in fitneleri bir meclisde cemaat arasında söylediğinden bahsetmektedir. Binâenaleyh hem cemaat arasında konuşmuş, hem de Hz. Huzeyfe'ye sır olarak söylemiş mânâsına gelir ki, bu iki söz birbirini nakzeder. Cümleden illâ atılırsa mânâ düzelir. Ve şöyle olur : «Bana gizli bir şey söylemedi, hepimize birden anlattı.» Nitekim Hz. Huzeyfe'nin hadîsin sonunda : «Onları belleyen belledi, unutan unuttu.» demesi de bu mânâyı teyid eder. Bu babdaki ilmin ona mahsus olması arkadaşları dünyadan gittiği ve kendisinden başka bilen kalmadığı içindir. Bununla beraber Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Huzeyfe'ye başka bir yerde sır söylemiş olabilir. Bu takdirde Huzeyfe (Radîyallahu anh): İşittiklerimin hepsini size anlatmama bir mâni yoktur. Yalnız bana sır olarak söyledikleri müstesna demek istemiştir.

 

Hadîsin ikinci rivâyetindeki temsil hakkında Kaadî lyâd şunları söylemiştir. Bazıları bu cümlede râviler tarafından yapılma bir bozukluk olduğunu söylemişlerdir. Doğrusu şöyledir : Nasıl ki, bir adam uzun zaman birinden ayrıldığı vakit onun yüzünü hatırlamaz, sonra onu gördüğünde tanır.»