DEVAM:
31. Hac Esnasında Düşman Muhasarasına Uğrayanın Durumu
وَحَدَّثَنِي
عَنْ مَالِكٍ،
عَنْ
نَافِعٍ،
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ،
أَنَّهُ
قَالَ حِينَ
خَرَجَ إِلَى
مَكَّةَ
مُعْتِمَراً
فِي
الْفِتْنَةِ :
إِنْ
صُدِدْتُ
عَنِ
الْبَيْتِ،
صَنَعْنَا كَمَا
صَنَعْنَا
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ r،
فَأَهَلَّ
بِعُمْرَةٍ،
مِنْ أَجْلِ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ r أَهَلَّ
بِعُمْرَةٍ
عَامَ
الْحُدَيْبِيَةِ.
ثُمَّ
إِنَّ عَبْدَ
اللَّهِ
نَظَرَ فِي
أَمْرِهِ
فَقَالَ: مَا
أَمْرُهُمَا
إِلاَّ
وَاحِدٌ،
ثُمَّ
الْتَفَتَ
إِلَى أَصْحَابِهِ
فَقَالَ : مَا
أَمْرُهُمَا
إِلاَّ وَاحِدٌ،
أُشْهِدُكُمْ
إنِّي قَدْ
أَوْجَبْتُ
الْحَجَّ
مَعَ
الْعُمْرَةِ،
ثُمَّ نَفَذَ
حَتَّى جَاءَ
الْبَيْتَ،
فَطَافَ
طَوَافاً
وَاحِداً،
وَرَأَى
ذَلِكَ
مُجْزِياً
عَنْهُ وَأَهْدَى(
Nafî' anlatıyor:
Abdullah b. Ömer fitne zuhur ettiği zaman Mekke'ye doğru yola çıkınca şöyle
dedi:
«Şayet Beytullah'ı
tavaf etmemize engel olunursa, Resulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem
sağlığında beraber yaptığımız gibi yaparız.» Daha sonra Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in Hudeybiye'de Umre için ihrama girdiği gibi o da Umre için
ihrama girdi. Bilahare Abdullah duruma bakarak:
«Hac da umre de
aynı şeydir.» diyerek arkadaşlarına döndü ve: «ikisi de aynıdır, şahidim olun
ki hacla umreye beraber niyet ediyorum» diyerek sözlerini tamamladı. Daha sonra
Beytullah'a kadar gelerek tek bir tavaf yaptı, bunu kafi görerek kurbanını
gönderdi.
Diğer tahric:
Buharî, Megazî; Müslim, Hac
قَالَ
مَالِكٌ :
فَهَذَا
الأَمْرُ
عِنْدَنَا
فِيمَنْ
أُحْصِرَ
بِعَدُوٍّ،
كَمَا أُحْصِرَ
النَّبِيُّ r
وَأَصْحَابُهُ،
فَأَمَّا
مَنْ
أُحْصِرَ
بِغَيْرِ
عَدُوٍّ، فَإِنَّهُ
لاَ يَحِلُّ
دُونَ
الْبَيْتِ.
İmam Malik'ten:
Biz Medineliler arasında da düşman tarafından muhasara edilen kimsenin durumu,
muhasaraya uğrayan Nebimiz ve ashabının durumu gibidir. Ancak, düşman tarafından
değil de başka bir mani dolayısıyla tavafını yapamazsa Beytullah'ı tavaf
etmeden ihramdan çıkamaz.