6 - باب سَعْي
الْمُكَاتَبِ
6- MUKATEB KÖLENiN
ÇALIŞMASI
حَدَّثَنِي
مَالِكٌ،
أَنَّهُ
بَلَغَهُ : أَنَّ
عُرْوَةَ
بْنَ
الزُّبَيْرِ،
وَسُلَيْمَانَ
بْنَ يَسَارٍ
سُئِلاَ عَنْ
رَجُلٍ كَاتَبَ
عَلَى
نَفْسِهِ
وَعَلَى
بَنِيهِ، ثُمَّ
مَاتَ، هَلْ
يَسْعَى
بَنُو
الْمُكَاتَبِ
فِي
كِتَابَةِ
أَبِيهِمْ،
أَمْ هُمْ
عَبِيدٌ ؟
فَقَالاَ :
بَلْ يَسْعَوْنَ
فِي
كِتَابَةِ
أَبِيهِمْ،
وَلاَ
يُوْضَعُ
عَنْهُمْ
لِمَوْتِ
أَبِيهِمْ شَيْءٌ.
Malik (r.a)'e
ulaşan bilgilere göre Urve b. Zübeyr ve Süleyman b. Yesar'a şu soru soruldu. Bir
kişi kendi adına ve çocukları adına kitabet anlaşması yapmış bu çocuklar
babalarının yapmış olduğu kitabet borcunu ödemeye çalışacaklar mı? yoksa bu
çocuklar köle mi olmuşlardır? O ikisi de şöyle cevap verdiler:
"Evet
babalarının yapmış olduğu kitabet anlaşmasının borcunu ödemek için
çalışacaklardır. Babalarının ölümünden dolayı onlardan hiçbir indirim
yapılmaz." (Sadece İmam-! Malik'in Muvatta'ında geçmektedir.)
قَالَ
مَالِكٌ :
وَإِنْ
كَانُوا
صِغَاراً لاَ
يُطِيقُونَ
السَّعْيَ
لَمْ
يُنْتَظَرْ بِهِمْ
أَنْ
يَكْبَرُوا،
وَكَانُوا رَقِيقاً
لِسَيِّدِ
أَبِيهِمْ،
إِلاَّ أَنْ يَكُونَ
الْمُكَاتَبُ
تَرَكَ مَا
يُؤَدَّى
بِهِ
عَنْهُمْ
نُجُومُهُمْ،
إِلَى أَنْ يَتَكَلَّفُوا
السَّعْيَ،
فَإِنْ كَانَ
فِيمَا
تَرَكَ مَا
يُؤَدَّى
عَنْهُمْ،
أُدِّىَ
ذَلِكَ
عَنْهُمْ،
وَتُرِكُوا
عَلَى حَالِهِمْ
حَتَّى يَبْلُغُوا
السَّعْيَ،
فَإِنْ
أَدَّوْا
عَتَقُوا،
وَإِنْ
عَجَزُوا
رَقُّوا.
* Malik der ki:
"Çocuklar çalışamayacak kadar küçük iseler büyümeleri için beklenmez ve bu
çocuklar babalarının efendisinin kölesi olurlar. Ancak babaları onlar
çalışabilecekleri yaşa gelinceye kadar taksitlerini ödeyebilecek kadar mal
bırakmışsa köle olmazlar. Bu maldan onlar adına büyüyüp çalışabilecekleri
zamana kadar taksitleri ödenir. Büyüdükleri zaman borçlarını öderlerse
hürriyetlerine kavuşurlar. Ödeyemezler aciz kalırlarsa köle olmaya devam
ederler."
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الْمُكَاتَبِ
يَمُوتُ وَيَتْرُكُ
مَالاً
لَيْسَ فِيهِ
وَفَاءُ الْكِتَابَةِ،
وَيَتْرُكُ
وَلَدَاً
مَعَهُ فِي
كِتَابَتِهِ
وَأُمَّ
وَلَدٍ،
فَأَرَادَتْ
أُمُّ
وَلَدِهِ أَنْ
تَسْعَى
عَلَيْهِمْ،
إِنَّهُ
يُدْفَعُ
إِلَيْهَا
الْمَالُ
إِذَا
كَانَتْ مَأْمُونَةً
عَلَى
ذَلِكَ،
قَوِيَّةً
عَلَى السَّعْي،
وَإِنْ لَمْ
تَكُنْ
قَوِيَّةً
عَلَى
السَّعْي
وَلاَ
مَأْمُونَةً
عَلَى الْمَالِ
لَمْ تُعْطَ
شَيْئاً مِنْ
ذَلِكَ، وَرَجَعَتْ
هِيَ وَوَلَدُ
الْمُكَاتَبِ
رَقِيقاً
لِسَيِّدِ الْمُكَاتَبِ.
* Malik der ki:
"Bir Mukateb ölür ve geride kitabet borcuna kafi gelmeyecek kadar bir mal
bırakır ve geride de bu kitabet anlaşmasında ortak olan bir çocuk ile birde
ümmü veled kalırsa ümmü veled ise hepsinin adına çalışıp bu parayı ödemek
istemektedir. Bu durumda ümmü veled'e güveniliyorsa ve çalışabilecek güce de
sahipse bu mal kendisine verilir. Eğer güvenilmez ve çalışabilecek gücü de
yoksa bu malona teslim edilmez. Kendisi ve çocuk Mukatebin efendisine tekrar
köle olurlar."
قَالَ
مَالِكٌ :
إِذَا
كَاتَبَ
الْقَوْمُ جَمِيعاً
كِتَابَةً
وَاحِدَةً،
وَلاَ رَحِمَ
بَيْنَهُمْ
فَعَجَزَ
بَعْضُهُمْ
وَسَعَى
بَعْضُهُمْ،
حَتَّى
عَتَقُوا
جَمِيعاً، فَإِنَّ
الَّذِينَ
سَعَوْا
يَرْجِعُونَ
عَلَى
الَّذِينَ
عَجَزُوا
بِحِصَّةِ
مَا أَدَّوْا
عَنْهُمْ،
لأَنَّ
بَعْضَهُمْ
حُمَلاَءُ
عَنْ بَعْضٍ.
* Malik der ki:
"Aralarında akrabalık bağı olmayan bir topluluk beraber bir Mukatebe
anlaşması yapsalar bunlardan bir kısmı sorumluluklarını yerine getiremeyecek
hale gelseler ve diğer kısmı da hepsi hürriyetlerine kavuşana kadar çalışsalar
bu çalışan kişiler çalışmayan kişilerin adına ödemiş oldukları parayı hisseleri
nispetinde onlardan alabilirler. Çünkü bu köle topluluğu birbirine kefil olmuş
sayılırlar."