|
|
Melekler
tarafından kendilerine gizli kalan İblis'in isyan ve azgınlığı öğrenildikten,
Adem'e secde etmeyi terk edip isyan ettiği için Allah tarafından
azarlanmasından, isyan üzerinde ısrar edip azgınlığa devam ettiğinden
dolayı Allah tarafından lanet edilip
kendisine: ''Cennetten çık, çünkü sen artık kovuldun. Kıyamete kadar sana lanet
okunacaktır.'' (Hicr suresi, ayet 34, 35) buyrulduktan, cennetten kovulup
yeryüzü ile sema dünyanın saltanatı ve cennetin muhafızlığı elinden alındıktan
sonra, Hz. Adem Allah tarafından cennete yerleştirildi.
İbn
Abbas ile İbn Mes'ud anlatıyorlar: "Adem (A.S.), cennete yerleştirildiği
zaman o tek başına dolaşıyordu ve ülfet edip ünsiyet duyacağı bir eşi de yoktu.
Adem (A.S.), bir ara uykuya dalmıştı ki, uyandığında bir kadının başı ucunda
oturduğunu gördü. Allah, onu Hz. Adem'in kaburgasından yaratmıştı. Adem (A.S.)
ona: ''Sen kimsin?'' diye sordu. O: ''Ben bir kadınım'' diye cevap verdi. Bunun
üzerine Hz. Adem: ''Niçin yaratıldın?'' dedi. O: ''Benimle ülfet edesin'' diye
karşılık verdi. Melekler, Hz. Adem'in bilgisinin derecesini ölçmek için ona:
''Ey Adem! Bu kadının adı nedir?'' diye sordular. Adem (A.S.): ''Havva'dır''
cevabını verdi.
Onlar:
''Niçin Havva adı verildi?'' dediler. Hz. Adem: ''Diriden yaratıldığı için bu
adı aldı'' karşılığını verdi. Bundan sonra Allah Adem (A.S.) için: ''Ey Adem!
Sen eşinle birlikte cennete yerleş, cennet nimetlerinden neresinden isterseniz
ikiniz de bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın ... '' (Bakara suresi, ayet
35) buyruldu."
İbn
İshak, ehl-i kitaptan ve Abdullah bin Abbas (R.A.) gibi diğer ilim
sahiplerinden kendisine ulaşan haberlere göre şunları söylüyor: "Allah
(C.C.), Hz. Adem'i uykuya daldırdıktan sonra sol tarafındaki kaburgalarından
birini aldı ve bunun yerini hemen etle kapattı. Hz. Adem uykuda iken bu
kaburgadan Havva'yı yarattı. Adem (A.S.) uyanınca yanı başında Havva'yı gördü
ve: ''Etim! Kanım! Canım (ruhum veya eşim)!'' dedi ve Havva'ya sevgi duyarak
ona kalbiyle bağlandı. Allah, Adem (A.S.) için kendisinden (kaburgasından) bir
eş yaratıp onunla eşleştirdikten sonra ona: ''Ey Adem! Eşinle birlikte cennete
yerleş, cennet nimetlerinden neresinden isterseniz bol bol yiyin, fakat şu
ağaca yaklaşmayın, yoksa ikiniz de zulmedenlerden olursunuz.'' (Bakara suresi,
ayet 35) buyurdu."
Mücahid
ve Katade'den aynı rivayet nakledilmiştir.
Allah
(C.C.), Hz. Adem'i ve eşini cennette yerleştirdikten sonra onları imtihan
etmek, kendileri ve çocukları (nesli) hakkındaki ilahi kaza ve hükmü yerine
getirmek için bir ağacın meyvesi hariç diğer bütün meyvelerden istedikleri gibi
yemelerine müsaade etti, fakat şeytan onların kalplerine vesvese soktu. Aslında
Şeytan'ın Hz. Adem ve Havva'nın yanlarına gelmesi şöyle oldu: O, cennete girmek
istediği zaman cennetin muhafızları onu cennete sokmadılar, bunun üzerine
İblis, Adem (A.S.) ve Havva ile konuşabilmek için kendisini cennete kadar
götürüp içerisine koymaları hususunda bütün yer yeryüzündeki hayvanların
yanlarına geldi ve onlara teklifte bulundu, fakat bütün hayvanlar onun bu
teklifine karşı çıktılar. İşte bunun üzerine o, yılan'ın yanına geldi ve ona:
"Eğer beni cennete sokarsan, seni himayeme alır, Ademoğullarından
korurum." dedi. İblis'in bu sözleri üzerine yılan onu azı dişlerinden iki
tanesinin arasına alarak cennete soktu. Yılan, o zamana kadar, Allah'ın
yarattığı en güzel hayvanlardan biri olup dört ayak üzerinde yürüyordu ve Buht
(Arap-Acem develerinin birleşmesinden meydana gelen melez) devesine benziyordu;
ayrıca üzeri de örtülü (tüylü) idi. İşte bu hadiseden sonra Allah onu tüysüz,
çıplak ve karnı üzerinde sürünerek yürüyen bir hayvan haline getirdi.
İbn
Abbas bu hususta: "Yılanı nerede bulursanız öldürünüz, Allah'ın düşmanı
İblis'in yılana olan himaye vaadini boşa çıkarınız." diyor.
Yılan
cennete girdiğinde İblis onun ağzından dışarı çıktı ve feryat ederek Hz. Adem
ile Havva'ya karşı acı acı ağlamağa başladı. Onun bu ağlayışını duyan Hz. Adem
ve Havva buna çok üzüldüler. Bunun üzerine onlar İblis'e: "Seni ağlatan
nedir?" diye sordular. İblis onlara: "Sizin için ağlıyorum, çünkü siz
öleceksiniz ve içinde bulunduğunuz bu nimet ve kerametlerden
ayrılacaksınız." diye karşılık verdi. Onun bu sözleri Hz. Adem ile
Havva'ya tesir etti. Sonra İblis, onların yanına gelerek kalplerine vesvese
(tereddüt) soktu ve: "Ey Adem! Sana, ebediyet ağacına ve yıkılışı olmayan
sonsuz bir devlete ulaşmanın yolunu göstereyim mi?" dedi. Hemen bunun
arkasından ilave ederek: ''Rabbiniz bu ağacı başka bir şey için değil, ancak
iki melek olacağınız yahut ebedi kalıcılardan bulunacağınız için yasak etti,
dedi ve onlara: "Şüphesiz ki, ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim"
diyerek yemin etti.'' (Araf suresi, ayet 20, 21); yani siz iki melek olarak ve
yahut melek olmasanız bile ebediyen cennette kalacaksınız diye yemin etti ve:
''Bu suretle ikisini de aldatıp (o ağaçtan yedirerek) cennetteki
mertebelerinden düşürdü.'' (Araf suresi, ayet 22).
İblis'in
vesvesesinin tesirinde daha çok Havva kaldı. Hz. Adem, ihtiyacını tatmin için
Havva'yı çağırdı, fakat o: ''Buraya kadar gelmedikçe bu işe yanaşmam.'' dedi.
Bunun üzerine Adem (A.S.) onun söylediği yere geldi, fakat bu defa Havva: ''Bu
ağaçtan (buğdaydan) yemedikçe bu işe yanaşmam.'' dedi. Nihayet her ikisi bu
ağaçtan yediler ve yer yemez her ikisinin avret yerleri göründü. Onların
cennette giydikleri elbiseleri ise ince bir deriden ibaretti. Avret yerleri
açılan Hz. Adem ve Havva, cennet yapraklarından üst üste yamayıp açılan
yerlerini örtmeye başladılar. Bir rivayete göre, bu yaprağın incir ağacının
yaprağı olduğu söylenir. Yasaklanan bu ağacın meyvesinden yiyen ise abdest
bozmak mecburiyetinde kalırdı. Hz. Adem, bu sırada cennette koşarak dolaşmağa
başladı. Bunun üzerine Allah ona: ''Ey Adem! Benden mi kaçıyorsun?'' buyurdu.
Hz. Adem: ''Ey Rabbim! Senden değil, senden utandığımdan dolayı kaçıyorum.''
dedi. Allah (C.C.): ''Ey Adem! seni bu işe kim Sevketti?'' diye sordu. Adem
(A.S.): ''Havva tarafından bu işe
itildim.''
diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah: ''Her ay ondan kan (hayız
kanı)
akıtacağım. Ben onu akıllı ve vakarlı olarak yaratmıştım; şimdi ise onu hafif
akıllı kılacağım. Ben onun kolaylıkla gebe kalıp, yine kolaylıkla doğum
yapmasını sağlamıştım. Şimdi ise onun zahmetle hamile kalıp, zahmetle
doğurmasını takdir edeceğim ve doğum esnasında defalarca onu ölüme maruz
bırakacağım.'' buyurdu. Eğer Havva'nın başına bu musibet ve imtihan gelmeseydi,
kdınlar hayız görmeyeceklerdi ve hepsi de akıllı ve vakarlı olup, kolayca
hamile kalıp kolayca doğuracaklardı.
Bundan
sonra Allah (C.C.) Hz. Adem'e: ''Senin yaratıldığın toprağa öyle bir lanet
edeceğim ki, bu lanet sebebiyle yeryüzünün meyveleri dikene dönecektir.''
buyurdu.
İşte
o vakitler cennette ve yeryüzünde sidr (Arabistan kirazı) ve talh (Muğaylan)
ağaçlarından daha üstün bir ağaç yoktu.
Allah
(C.C.) yılan için de şunları söyledi: ''Mel'un İblis senin içine girip kulumu
(Adem'i) aldattı. İşte bu yüzden sen öyle bir lanete uğradın ki, bu sebeple
rızkın toprak, ayakların karnının içinde olacaktır. Ayrıca sen Adem
oğullarının, onlar da senin düşmanın olacak, sen rast geldiğinde onlardan
birinin ökçesinden yakalayacaksın, o da rast geldiği yerde senin başını
ezecektir. Birbirlerinize düşman olarak yeryüzüne ininiz.'' Burada birbirlerine
düşman olarak yeryüzüne inecek olanlar Adem, İblis ve yılandır. Böylece Allah
(C.C.)
onları yeryüzüne indirdi. Ayrıca Allah, Hz. Adem ve Havva'nın içerisinde
bulunduğu nimet ve üstünlüğü ellerinden aldı.
Anlatıldığına
göre, Said bin Müseyyeb yemin ederek: "Adem (A.S.) aklı başında iken bu
ağaçtan yemedi; ancak Havva'nın kendisine sunduğu şaraptan sarhoş olup
Havva'nın onun elinden tutarak ağacın yanına getirmesinden sonra bu ağaçtan
yedi." diyor.
Ben,
Said bin Müseyyeb'in bu sözüne hayret ediyorum. Çünkü Allah (C.C.) cennet
şarabını tavsif ederken: ''(Cennetteki şaraptan) sarhoş olmak yoktur.'' (Saffat
suresi, ayet 47) buyurmaktadır. Bu ayet karşısında nasıl olur da o bu sözü
söyleyebilir?
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA