|
|
HİCRETİN
5.YILI
Sabah
olunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye döndü. Müslümanlar
silahlarını bıraktılar. Sa'ad bin Mu'az için de onu yakından ziyaret etmek
amacıyla mescitte bir çadır kuruldu. Öğle vakti olduğunda Cebrail, Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek:
"Silahı
bıraktın mı?" diye sorunca, Nebi: "Evet." dedi. Cebrail:
"Halbuki Melekler silahları bırakmadı. Allah sana Kurayzaoğulları üzerine
yürümeni emrediyor, şimdi ben de onlara gidiyorum" dedi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir münadiye şöyle çağırmasım emretti:
"Kim
dinleyip itaat eden bir kişi ise, ikindi namazını Kurayzaoğulları yurdunda
kılsın."
Hz.
Ali'ye sancak vererek öne geçirdi ve insanlar da peşpeşe bu orduya katıldılar.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kurayzaoğulları'nın bulunduğu yere
vardı, bazı kimseler yatsıdan sonra ancak varabildiler. Ve orada ikindi
namazını kıldılar. Bundan dolayı da Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onları ayıplamadı.
Kurayzaoğulları'nı
bir ay, ya da yirmi beş gün süreyle muhasara altında tuttu. Muhasaranın sıkıntısı
kendisini gösterince, Kurayzaoğulları, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e haber göndererek kendilerine Ebü Lübabe bin Abdu'l-Münzir'i
göndermesini söylediler. Ebü Lübabe Evs Kabilesi'nden, Ensar'dan bir kişiydi.
"Onunla istişare etmek için bize gönder" deyince Nebi de gönderdi.
Kurayzaoğulları O'nu görünce, erkekler ayağa kalktılar, kadınlar ve çocuklar da
ağlaşmaya başladılar. Kalbi yumuşadı. Onlar: "Allah'ın Resülü'nün hükmünü
kabul ediyor ve bu hükme rıza gösteriyoruz" dediler. Fakat Ebü Lübabe
boğazına işaret ederek, bu hükmün kesilmek olduğu anlamına: "Olur"
diye cevabını verdi. Ebü Lübabe der ki: "Oradan ayrılır ayrılmaz Allah'a
ve Resülü'ne hainlik ettiğimi anladım ve şöyle dedim: Allah'a yemin ederim
Allah'a isyan ettiğim bir yerde durmam." Bunun üzerine gerisin geri oradan
ayrılıp gitti. Ve kendisini Mescidin direklerine bağladı. "Bu halden Allah
tövbemi kabul etmedikçe böyle kalacağım." dedi. Allah onun tövbesini kabul
etti ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun bağlarını bizzat çözdü.
Kurayzalılar
daha sonra Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hükmünü kabul ederek,
savaşmayı bıraktılar. Evsliler: "Ey Allah'ın Resülü, bunlara Hazrec'in
dostlarına nasıl davrandınsa bizim dostlarımıza da öyle davran" dediler.
Ki Hazreclilerin dostları Kaynukaoğulları idi ve bunlardan daha önce söz
etmiştik. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Bunlar
hakkında Sa'ad bin Mu'az'ın vereceği hükmü kabul ediyor musunuz?" deyince,
hepsi: "Ediyoruz" diye cevap verdiler. Sa'ad'ı alıp bir merkebe
bindirerek getirdiler. O'nu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
huzuruna çıkartırken de şöyle diyorlardı: "Ey Ebü Amr, dostların hakkında
güzel hüküm ver, iyilikle davran." Bu şekilde ona ısrar ettiklerini
görünce, şöyle dedi: "Şu anda Sa'ad'ın Allah yolunda hiç kimse tarafından
kınanmaması gereken bir andır." Onların pek~çoğu bu sözlerinden onları
öldürmek istediğini anladı. Sa'ad, Resuıullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
huzuruna varınca, şöyle buyurdu: "Efendinize kıyamda bulununuz"
veyahut da "en hayırlınıza" ifadesini kullandı. Hazır bulunanlar da
ayağa kalktılar, O'nu merkebinden indirdiler ve tekrar: "Ey Ebü Amr,
dostlarına iyilikte bulun, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlar
hakkında hüküm vermeyi sana bıraktı" deyince, Sa'ad: "Allah adına
size söz veriyorum, gerçekten onlar hakkında hüküm vermek bana mı
verildi?" Onlar: "Evet" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in bulunduğu tarafa dönerek, saygısından dolayı gözlerini kapadı ve
şunları söyledi: "Burada hazır bulunanlar da buna şahit midirler?"
Onlar: "Evet" dedikleri gibi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) dahi: "Evet" dedi. Bunun üzerine Sa'ad şöyle dedi: "Ben,
savaşçılarının öldürülmesi, kadınlarının ve çocuklarının esir edilmesi,
mallarının da ganimet olarak paylaştırılması hükmünü veriyorum." Bu sefer
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'na: "Andolsun onlar hakkında
Allah'ın yedi göğün üstünden vermiş olduğu hükmünü verdin."
Daha
sonra bulundukları yerden inmeleri istendi. Neccaroğullarından bir kadın olan
Bint el-Haris'in evinde hapsedildiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Medine çarşısına çıktı ve orada bir takım çukurlar kazdırdıktan sonra oraya bir
takım kimseleri göndererek boyunlarını uçurttu. Bunlar arasında Huyeyy bin Ahtab,
reisIeri Ka'ab bin Esed de vardı. Bunların sayısı altı yüz ya da yedi yüz kişi
idi. Yedi yüz ile sekiz yüz arasında olduğu da söylenmiştir. Huyeyy bin Ahtab
elleri kolları bağlanmış olarak getirildi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i görünce: "Allah'a yemin ederim, sana düşmanlık yaptığımdan
dolayı kendimi kınamıyorum. Fakat kim Allah'a kötülük yaparsa gerçekten kötü
olur." dedikten sonra halka dönüp şunları söyledi: "Allah'ın emrinde
herhangi bir sakınca yoktur. Bu mukadder bir kaderdir, bir savaştır,
İsrailoğulları'nın aleyhine tecelli etmesi yazılmıştır." dedikten sonra
yere oturtuldu ve boynu uçuruldu. Onlardan kadın olarak yalnızca bir kişi
öldürülmüştür. O da bir kötülük işlemişti. Bu kadın da: Erefe bint Ariza'dır.
Kurayzaoğulları'ndan
Sa'lebe bin Sa'ye, Üseyd bin Sa'ye ve Esed bin Ubeyd Müslüman oldular.
Daha
sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mallarını paylaştırdı. Süvariye
üç pay verilmişti. İkisi atın, birisi de süvarinin kendisi içindi. Atı olmayan
piyadeler için ise bir pay ayrılmıştı. O gün savaşa katılanların atlarının
sayısı otuz altı idi. Bu ganimetlerden hums (beşte bir) da devletin payı olarak
ayrılmıştı. Atlara iki payın ve devlete beşte birinin verildiği ilk ganimet
budur. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisi için ise
Kurayzaoğulları'ndan Reyhane bint Amr bin HunMe'yi ayırmış, onunla evlenmek
istediyse de kadın: "Beni cariyen olarak bırak. Bu benim için de daha
hafif bir sorumluluk olur, senin için de" dedi. Kurayzaoğulları'nın işi bu
şekilde bitince Sa'ad'ın yarası yeniden kanamasına devam etti, böylelikle
Allahü Teala O'nun duasını kabul buyurmuş oldu. Sa'ad bin Mu'az Peygamber
Mescidindeki çadırında bulunuyordu. Vefat etmeden önce Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Ebü Bekir ve Ömer de yanında bulundu. Aişe annemiz der ki:
"Ben, odamda olduğum halde. Ebü Bekir'in ve Ömer'in O'nun için
ağladıklarını duydum. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise hiç kimse
için ağlamazdı. Üzüntüsü arttığı zaman sakalını tutardı."
Kurayza
Fethi Zilkade (24 Mart - 22 Nisan 627) içerisinde ve Zilhicce'nin (23 Nisan -
22 Mayıs 627) ilk günlerinde olmuştu. Hendek Gazvesi'nde Müslümanlardan altı
kişi Kurayza Gazvesi'nde ise üç kişi şehit olmuştu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN ALTINCI
YILI (23 Mayıs 627 - 11 Mayıs 628)
/ LİHYANOĞULLARI GAZVESİ