ŞAFİİ el-UMM

USÜL

 

HAKKINDA KUR'AN NASSI VE HZ. PEYGAMBER'İN SÜNNETİ DE BULUNAN FARZLAR

 

Allah (c.c) şöyle buyurdu: "Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın). Eğer cünüp oldunuzsa yıkanıp temizlenin ... " [Maide, 5/6]  Başka bir ayette de Allah, " ... cünüpken de -yolcu olan müstesna gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın ... " [Nisa, 4/43] buyurmuştur. Allah (c.c) cünüp olan kimsenin temizliğinin abdest almakla değil gusül ile olacağını beyan buyurmuştur.

 

İmam Şafil (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Hz. Peygamber de abdesti Allah'ın indirdiği gibi uygulamıştır; yüzünü, dirseklere kadar ellerini yıkamış; başını meshetmiş ve topuklara kadar ayaklarını yıkamıştır.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize Abdülaziz b. Muhammed, Zeyd b. Esleme'den, Ata b. Yesar'dan, İbn Abbas yoluyla Nebi (s.a.v)'den şöyle rivayet etmiştir: "Her uzvunu birer kere yıkayarak abdest aldı." Tahric: Buhari,Abdest, 1/311, no: 157.

 

İmam Şafii şöyle dedi: Bize Malik, Amr b. Yahya'nın, babası Amr b. Yahya'nın, dedesi olan Abdullah b. Zeyd'e şöyle dediğini nakletti: "Bana Hz. Peygamber ( s.a.v)'in nasıl abdest aldığını gösterir misin?" Bunun üzerine Abdullah "Evet" dedi ve abdest suyu getirmesini rica etti. Suyu iki eline dökerek, onları ikişer kere yıkadı, sonra üçer kere ağız ve burnuna su verdi, sonra da üç kere yüzünü yıkadı. Daha sonra dirseklere kadar kollarını ikişer kere yıkadı, bundan sonra da iki eliyle başını meshetti, ellerini başında götürüp getirdi; yani elleriyle başının ön kısmından başladı, sonra ensesine kadar götürdü ve başladığı yere kadar geri getirdi. En sonunda da ayaklarını yıkadı. Tahric: Muvatta, Taharet. 1/347, no: 1; Buhari, vudu, 1/347, no: 158; Müslim, Taharet, 1/210, no: 235.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Allah'ın "Yüzünüzü yıkayın ... " ayetinin zahiri, "yıkama" sözünün ifade ettiği en az fiili gösterir ki bu da bir kere yıkamaktır. Bu ayetin zahiri, birden fazla yıkama anlamına da gelebilir.

 

Hz. Peygamber (s.a.v) de abdest alırken uzuvlarını birer kere yıkamış ve böylece Kur'an'ın zahiriyle mutabık kalmıştır. Bu ise "yıkama" sözünün ifade ettiği en az fiildir. Kur'an'ın zahiri bundan daha fazlasına da delalet edebilir. Hz. Peygamber (s.a.v), abdest uzuvlarını ikişer ve üçer kere yıkamıştır. Hz. Peygamber abdest alırken uzuvlarını birer kere yıkayınca anladık ki birer kere yıkamak yeterli olmasaydı o, uzuvlarını birer kere yıkayarak abdest alıp namaz kılmazdı. Abdest alırken uzuvları birer kereden fazla yıkamak, ihtiyaridir. Bir kere yıkamak ihtiyari olarak caiz olup bundan azı yeterli olmaz anlamındadır.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu farz da daha önce anlattığım farzlar gibidir: Bu konudaki hadisin terk edilmesi halinde Kitab'ın hükmü yeterli gelir. Bu konuyla ilgili hadis rivayet edilmiş olması da o hadisin Allah'ın Kitabına tabi olduğunu gösterir. Muhtemeldir ki sahabilerin bu konuda hadis rivayet etmeleri, Hz. Peygamber abdest alırken çoğunlukla abdest uzuvlarını üçer kere yıkamış olmasındandır. Abdest alırken üç kere abdest uzuvlarını yıkamanın ihtiyari bir durum olduğunu anlatmak içindir. Üçten az yıkamanın yeterli gelmeyeceğini ve üç kere yıkamanın farz olduğunu söylemek için değildir.

 

Buyruldu ki: "Kim bu şekilde -uzuvlarını üçer kere yıkayarak- abdest alır, sonra da nefsini kötülükten alıkoymuş bir şekilde iki rekat namaz kılarsa, Allah günahlarını bağışlar." Abdest alırken uzuvları birden fazla yıkamanın daha faziletli olduğunu ve abdestteki bu fazla yıkamanın nafile bir iş olduğunu ifade etmek içindir. Tahric: Müslim, Taharet, 1/208, no: 227; Buhari, vudu, 1/311-312, no: 159.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Hz. Peygamber abdest alırken dirseklerini ve topuklarını yıkamıştır. Ayet ise bu uzuvların yıkanmaları gerektiğine delil teşkil ettiği gibi, yıkama işinin bu uzuvlara kadar olacağına da delilolabilir. Muhtemeldir ki sahabiler, bu konuda hadis rivayet ederken, bu hususa da açıklık getirmek istemişlerdir. Ayetin zahirine uygun olan da bu uzuvların yıkama işlemi içine dahil edilmeleridir.

 

İşte bu, Kur'an'ın beyanıyla birlikte sünnetin beyanıdır. Bu ve bundan önceki beyan, -ilim ehlinin yanında- Kur'an'ın farz kılması sebebiyle başka bir şeye ihtiyaç duymayan beyanlardandır. Ama başkalarına göre ise bu iki beyan birbirinden farklıdır.

 

Resulullah (s.a.v) cünüplükten dolayı gusül yapılırken; cinsel organın yıkanmasını, namaz için abdest alır gibi abdest alınmasını, sonra da gusül yapılmasını sünnetiyle beyan buyurmuştur. Biz de böyle yapmayı severiz.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir kimse tam olarak gusül abdesti aldıktan sonra, nasılolursa olsun, bu guslün onun için yeterli olduğu konusunda; kendilerinden hadis öğrendiğim ilim ehlinden bir kimsenin muhalif olduğunu bilmiyorum.

 

Farz olan cünüplükten dolayı gusletmektir. Gusülde -bu söylediğimizden- farklı yöntem tercih etmiş olabilirler. Ancak gusülün, abdestte olduğu gibi bütün ayrıntılan üzerinde durulmamıştır. Resulullah (s.a.v), nelerden dolayı abdest almanın gerekli olduğunu ve gusülü gerektiren cünüplüğün ne olduğunu beyan etmiştir. Çünkü bunların bir kısmı Kur'an'da nas olarak gelmemiştir.

 

 

Sonraki için tıkla:

 

KUR'AN'DA YER ALAN VE ÖZEL OLDUĞU SÜNNET TARAFINDAN BEYAN EDİLEN FARZLAR