MİRASLA İLGİLİ
İHTİLAFLAR
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Mirasın bölüşmesiyle ilgili hususlarda da ihtilafa düşmüşlerdir:
Zeyd b. Sabit ve onun görüşünü benimseyenler şöyle dediler: "Her mirasçıya
belirlenmiş olan hissesi verildikten sonra bir şeyartarsa, varis olamn asabesi
ve vela (azad edilen kölenin varis olması) sebebiyle ona mirasçı olan kimse
yoksa artan kısım Müslüman cemaate (Beytu'l-mal'a) kalır."
Başkasından da şöyle
rivayet edilmiştir: "Mirasta belirli hisseler ayrıldıktan sonra artan mal,
akrabaya başka bir yolla verilir. Eğer ölen kişinin sadece bir kız kardeşi
varsa, terekesinin yarısını bu kız kardeşi alır; kalan yarısı da yine ona
verilir."
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bazı kişiler: "Mirasta belirli hisselerin fazlasını
niçin ayrı mirasçıya vermiyorsun?" dedi.
"Allah'ın Kitabı'm
delil alarak." dedim.
"Görüşünü
destekleyen şey, Allah'ın Kitabı'mn neresindedir?" dedi. Şöyle dedim:
Allah (c.c) şöyle buyurdu: "Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir
kız kardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kız kardeş ölüp çocuğu
olmazsa erkek kardeş de ona varis olur ... " [Nisa, 4/176]
Ayetin devamında da
" ... Eğer erkekti kadınb daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki
kadın payı kadardır ... " buyurmuştur.
Allah (c.c) tek başına
mirasçı olan kız kardeşin, çocuksuz olarak ölen erkek kardeşinin terekesinin
yarısım alacağım; kız kardeşin de çocuksuz olarak ölen kız kardeşinin
terekesinin tamamına mirasçı olacağını bildirmiştir. Erkek ve kız kardeşler
birlikte mirasçı oldukları takdirde, kız kardeşe, erkek kardeşin aldığı payın
yarısının verilmesini emretmiştir. Allah (c.c), kız kardeşin tek başına ve
erkek kardeşiyle birlikte bulunması halinde mirasla ilgili hükmünü açıklamış ve
kız kardeşin erkek kardeşe eşit olmadığını, onun erkek kardeşin aldığı mirasın
yarısı kadar payalacağını bildirmiştir.
Ölen ve yalnız kız
kardeşini bırakan bir kimseyle ilgili şöyle dersen:
Terekesinin yarısını kız
kardeşi miras yoluyla alır, kalan yarısını da ben red yoluyla yine ona veririm:
Bu durumda tek başına kız kardeşe mirasın tamamını vermiş olursun. Halbuki
Allah, ona, tek başına yahut erkek kardeşiyle birlikte bulunması halinde de
yarım hisse takdir buyurmuştur.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: O şöyle dedi: Ben ona terekenin kalan yarısını miras olarak
vermiyorum, red yoluyla veriyorum.
Şöyle dedim:
"Red" yoluyla dediğinde neyi kastediyorsun? Bu, senin istihsan
ettiğin ve kendi isteğine göre ileri sürdüğün bir şey midir? Senin istemen
halinde bu malı, ölen kişinin komşularına veya uzak akrabalarına verebilir
misin?
Dedi ki: Hakimin böyle
bir yetkisi yoktur; ancak ben, ona bu malı
akrabalık dolayısıyla
veriyorum.
Dedim ki: Bunu, miras
olarak mı?
Dedi ki: Evet, miras
olarak desem ne dersin?
Dedim ki: O zaman,
Allah'ın ona mirasta tanımadığı hakkı sen tanımış olursun.
Dedi ki: Allah'ın şu sözlerine
dayanarak bunu söylüyorum:
"Allah'ın Kitabı'na
göre yakın akrabalar birbirlerine (varis olmaya) daha uygundur." [Enfal,
8/75; Ahzab, 33/6]
Ona şöyle dedim:
"Allah'ın Kitabı'na
göre yakın akrabalar birbirlerine (varis olmaya) daha uygundur." ayeti
nazil olmadan önce insanlar, birbirine anlaşma yoluyla mirasçı oluyorlardı.
Sonra İslam ve hicret yoluyla mirasçı olmaya başladılar. Buna göre muhacir
muhacire mirasçı olmaya başladı. Bir muhacir ölünce, derecesi yakın bile olsa,
muhacir olmayan akrabası ona mirasçı olamıyordu. Bunun üzerine "Allah'ın
Kitabı'na göre yakın akrabalar birbirlerine (varis olmaya) daha uygundur."
ayeti nazil oldu ve mirasın kimlere verileceğini açıkladı.
"Bunun delilini
zikreder misin?" dedi.
Dedim ki: "Allah'ın
Kitabı'na göre yakın akrabalar birbirlerine (varis olmaya) daha uygundur."
Allah, mirasın öncelikle onlara verileceğini belirlemiştir. Görmez misin
akrabalardan kimi mirasçı oluyor, kimi de mirasçı olmuyor? Koca, bazı akrabadan
daha çok miras almıyor mu? Rahim akrabalığını temel alarak mirasçı yapacak
olsan, kızın babaya yakınlık derecesi oğulunki gibi olduğu için ikisine de eşit
miras vermen gerekmez mi? Aynı derecede olan akrabalar da eşit mirasçı
olurlardı. Ayrıca ölen kimseyle kan bağı bulunmayan kocaya göre daha çok miras
alma hakkı doğmaz mıydı?!
Ayet, senin söylediğin
manada olsaydı sen, bize muhalefet etmekle, olana da ters düşerdin. Şöyle ki
kız kardeşini ve azatlılarını hayatta bırakarak ölen kimsenin terekesinin
yarısını kız kardeşine, yarısını da azatlılarına verirdin. Oysa azatlıları,
ölen kimsenin akrabası olmadıkları gibi, Allah'ın Kitabı 'nda da onlar için
belirlenmiş bir pay yoktur.
Dedenin Mirasçı
Olmasıyla ilgili ihtilaf
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Dedenin mirasçı olmasıyla alakalı olarak ihtilaf edilmiştir:
Zeyd b. Sabit şöyle dedi: "Dede, ölenin kız kardeşleriyle mirasçı
olur." Bu; Ömer, Osman, Ali ve İbn Mes'ud'dan da böyle rivayet edilmiştir.
Ebu Bekir es-Sıddık ve
İbn Abbas, dedeyi baba gibi görmüşler ve onun varlığının kız kardeşinin mirasçı
olmasına engelolduğunu saymışlardır. Aişe, İbn ez-Zübeyr ve Abdullah b.
Utbe'nin de bu görüşte olduğu rivayet edilmiştir.
Muhatabım, "Kız
kardeşlerin, dede ile birlikte mirasçı olacakları sonucuna nasıl ulaşıp bunu
sabitleştirdiniz? Bunu Allah'ın Kitabı'ndan bir delille mi, yoksa bir sünnetle
mi yaptınız?" dedi.
Dedim ki: Kitap ve
sünnetle bu konuda açık bir hüküm bulunduğunu bilmiyorum.
Dedi ki: Bu konudaki
rivayetler çelişkilidir. Kıyas ile deliller de dedeyi baba gibi görüp o varken kardeşlerinin
miras almayacaklarım söyleyenlerin lehindedir.
"Bunun delili
nelerdir?" dedim.
Şöyle dedi: Bence
babalık sıfatı, bunu gerektirir. Babayla ve dedeyle anabir kardeşlerin mirasçı
olmayacakları konusunda sizin de ittifak ettiğinizi görüyorum. Siz de dedeye
altıdabirden az hisse vermiyorsunuz. İşte bütün bunlar baba ile ilgili
hükümlerdir.
Ona şöyle dedim: Sırf
babalık (atalık) sıfatına dayanarak dedeyi mirasçı yapmıyoruz.
"Bunu nasıl
yapıyorsunuz?" dedi.
Dedim ki: Bazen babalık
sıfatı kendinde olmasına rağmen de de miras almıyor.
"Bu hangi
durumlarda böyle oluyor?" dedi.
Şöyle dedim: Dede ile
birlikte baba da hayatta olabilir. Oysa (büyük) babalık sıfatı yine onda
mevcuttur. Bu durum, böylece Adem'e kadar gider. Eğer baba hayattaysa onunla birlikte
dede mirasçı olmaz. Ayrıca dede; köle, kafir veya miras bırakam öldürmüş olursa
mirastan mahrum edilir. Halbuki bütün bu hallerde baba ismini taşımaktadır.
Eğer babalık sıfatı mirasçı olmak için tek başına yeterli bir sebep olsaydı,
bütün bu hallerde onun miras alması gerekirdi.
Sadece dede hayattayken
ana tarafını mirastan mahrum edişimiz, babalık sıfatından dolayı değil, bir
haber gereğidir. O haber de: "Biz ana bir kardeşleri oğlun, oğlun ...
kızıyla, mirasçı olmasına engelolduğunu kabul ederiz. Bu kızın nesebi ne kadar
aşağıya doğru giderse durum değişmez." şeklindeki rivayettir.
Dedenin hissesini altıda
birden aşağı indirmediğimiz gibi ninenin hissesini de altıda birden aşağı
düşürmeyiz.
Bütün bunları bir şeye
dayanarak böyle yapmaktayız. Yoksa sadece dede, her anlamda baba hükmünde
olduğu içindeğildir. Dede, bazı yönlerden baba hükmünde ise de her anlamda aynı
hükme tiibi değildir. Eğer öyle olsaydı, uzaktan oğlun kızı (torun) da dede
gibi olurdu. Gerçi biz bu kızla da ana-bir kardeşleri mirastan mahrum
bırakıyoruz. Ninenin hükmü de dedeninki gibi olup ona altıda birden az hisse
vermiyoruz.
Dedi ki: Bizim,
"Dede hayattaysa kaırdeşlere miras vermeyiz." görüşü-
müzü kabul etmeme
konusundaki delilidiz nedir?
"Görüşünüzün kıyastan
uzak oluşudur." dedim.
Dedi ki: Biz, onu
kıyasın ta kendisi dıarak görmekteyiz.
Dedim ki: Sana göre dede
ve kardeşt~n her biri, ölen kimseye, kendiliğinden mi, yoksa başka birisi
yoluyla mı yakın oluyor?
"Bununla neyi
kastediyorsun?" dedi.
Dedim ki: Dede "Ben
ölenin babasımn babasıyım." kardeş de "Ben ölenin babasının
oğluyum." demez mi?
"Evet" dedi.
Dedim ki: Her ikisi de
baba yoluyla yakınlık derecesine göre mirasçı oluyorlar mı?
"Evet" dedi.
Dedim ki: Faraza bir
baba ölmüş, geride c)ğlunu ve babasını bırakmıştır. Bunların mirasları nasıl
taksim edilecektir?
"Altıda beş oğlana,
altıda bir de babaya verilir." dedi.
Şöyle dedim: Oğulun,
babadan fazla miras almaya hakkı olduğuna göre, kardeş ve dede de ölene babası
yoluyla mirasçı olduğuna göre, sen nasıl dede hayatta diye kardeşi mirastan
mahrum edersin? Eğer bunlardan birisi, diğeri sağ olduğu için mirastan mahrum
olması gerekseydi, dedenin kardeş sebebiyle mirastan mahrum bırakılması daha
uygun olurdu. Çünkü kardeşin daha çok miras almaya hakkı vardır. Zira her
ikisinin de ölene yakınlıkları vardır. Ya da daima kardeşe altıda beş, dedeye
de altıda bir hisse vermen gerekir.
Dedi ki: Bu görüşü
almana engelolan nedir?
Şöyle dedim: Bu konuda
ihtilaf edenlerin heps',j dedenin kardeşle birlikte aynı miktarda veya
kardeşten daha fazla miras,tan payalacağına dair ittifak etmişlerdir. Benim
onlara muhalefet etme hakkım yoktur. Burada kıyasa da başvurmam söz konusu
değildir. Çünkü kıyas, onların görüşlerinin hepsinin üstündedir.
Dede ile birlikte kardeşlerin
de mirasçı olacaklarını söyledim. Bu, belirttiğim gibi, kıyasın delaletiyle
sahip olduğum kanaattir.
Benim kabul ettiğim bu
görüş, İslam ülkesindeki [akihlerin eski. ve yeni görüşlerini yansıtmaktadır.
Bununla beraber kardeşlerin mirasçı 01duk1an Kur' an' da mevcuttur; dedenin
mirasçı olduğuna dair Kur'an'da bir hüküm yoktur. Sünnette de kardeşlerin
mirasçı olma hususu, dedenin mirasçı olmasına nisbetle daha kuvvetli bir
meseledir.
Sonraki için tıkla: