YÜZÜ YIKAMAK
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Allah (c.c) şöyle buyurdu:
"Yüzlerinizi yıkayın ... " (Maide, 6) Bilindiği gibi yüz; başın
saç bitimi, kulakların altı ve sakalın bitimi arasında kalan bölge ve çene altı
olan kısımdan ibarettir. Bazı insanların alınlarının ön ve yanlarında saç
çıkmakta ve alınlarını daraltmaktadır. Bazılarının da alınları normalden daha
açık olabilmektedir. Bunların ikisi de kastedilen yüzler değildir. Buna rağmen,
alnında normalden daha fazla saçı olan kişinin, abdest alırken o fazladan saç
çıkan yerleri de yüzüyle beraber yıkaması müstehabdır. Ama terkinde de bir
mahzur yoktur. Eğer kişinin sakalı yüzünde seyrek bir biçimde çıkmışsa bu
kişiye düşen, sakalı hiç çıkmamış gibi yüzünü yıkamasıdır. Sakalı, sakal
yerlerini tamamen kapatacak şekilde çıkmışsa, ihtiyaten bu kişi de tamamını
yıkar. Sakalı tamamen yüzünü kapatan kişinin tamamen yıkamasını, vacip olduğunu
bildiğimi vacip kabul ettiğim için söylemiyorum. "Bilmiyorum" dememin
sebebi; çoğunluğun "tamamının yıkanması gerekir" şeklindeki görüşünün
ve genelin dediğinin uygunluğundandır. Buna göre yüz; kıl yokmuş kabul edilen
yere denir. Ancak kirpik, kaşlar, bıyık ve dudakla çene arasında olan kıllar,
kılsızmış gibi kabul edilir. Göründüğü üzere yüz; yüz yüze geldiğimiz, yani
yüzleştiğimiz yerdir. Çünkü başkalarıyla onunla yüz yüze geliriz. Üzerinde
kirpik, kaş, bıyık, sakal olan ve yukarıdan aşağıya kadar sınırları belirlenen
açık yerler yüzümüzdür.
Yüzün açık olan
yerlerini yıkamamak caiz olmaz. Çünkü yüzün, alt kısmı ile üstü ve yanları
bellidir. Bunların dışında kalanlar yüzden bir kısım değildir. Sakalla ilgili
iki durum vardır: Sakalın uzantısı olan ve gözün altından kulakların yanına
kadar uzanıp saçla az da olsa birleşen kısım, kaşlar hükmünde olup bu kısmı da
yıkamak gerekir. Zikrettiğim gibi bu kısım yüzün sınırları içinde
bulunmaktadır. Bu kısmın kılları da kaşların kıllarına benzer bir şekilde sık
olmadığından yıkamak gerekir. Ama çene ve civarı, sakalın bulunduğu yerleri
sadece yüzeysel yıkamak kafi gelir.
Yüzün doğalolan
kıllarını mutlaka yıkamak gerekir. Sakalın bittiği yerin alt kısmını yıkamayı
vacip olarak görmemekteyim. Yıkanması vacip olmadığına göre kılların arasını,
su tene ulaşacak şekilde de yıkamak vacip değildir. Sakalını yıkarken, üzerinde
kıl olmayan yüzünü yıkadığı gibi yıkar. Yahut başın dörtte birini mesh ettiği
suyu kafasına nasıl ulaştırması gerekmiyorsa sakalın dibine de suyu ulaştırması
gerekmez.
Ama sakalı seyrekse,
kılların arasına su geçecek şekildeyse yıkaması lazım gelir. Yahut yeni çıkan
bir sakal olduğundan kılları az ise gene kılların arasından ten e ulaşacak
şekilde yıkamak gerekir. Ama sakal çoğalır ve derinin tamamını örtecek kadar
olursa yüzünü sakalın üzerinden yıkaması kafi gelecektir. Bu sakalın kılları
çok olup sakal yerindeki derisini tamamen kapattığından kendisi artık yüzünü
yıkarken sanki sakalı yokmuş gibi davranıp sakalın üzerini yıkamakla yüzünü yıkamış
olur. Sakaldan olup yüzün üzerinde bulunan tüm sakalın üzerinden suyun
geçmesini müstehab görürüm. Eğer bu yapılmazsa yüzden olan kısmın üzerinden
suyu geçirirse ... Bu hususta iki görüş vardır:
Birincisi: Sadece yüzün
üzerinde bulunan sakalını yıkaması kafi gelmez. çünkü sakal, yüzden bir kısım
olarak aşağı inmektedir.
İkincisi: Suyu yüzünün
üzerinde bulunan sakalının üzerinden geçirmesi kafi gelecektir. [Bu beyanlar
uzun sakallar içindir.]
Sonraki için tıkla: