ŞAFİİ el-UMM

CENAİZ

 

ŞEHİDLERİN CENAZE MERASİMLERİ

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Savaşta müşrikler Müslümanları öldürseler, öldürülen Müslümanlar yıkanmazlar ve cenaze namazları kılınmaz. Yaraları ve kanlı halleriyle defnedilirler. Aileleri onları istedikleri şekilde kefenlerler. İsterlerse -başkalarının kefene benzeyen elbiseleriyle kefenlenmeleri gibi- [şehitler de böyle kefenlenebilirler]. Bunlar da gömlek, önlük, rida ve sarıktır, başkası değiL. İsterlerse bu elbiseleri çıkarır ve başka bir elbiseyle kefenleyebilirler. Başka zamanlarda vefat eden insanlara yapıldığı gibi yapılır. Onların da vefat ederlerken üzerlerinde olan elbiseleri çıkarılır. Uhud şehitlerinden bazılarını çizgili bir kumaş la kefenlediklerini duymadınız mı? Onların üzerinde hiç şüphesiz -inşaallah- silah ve elbise vardı. Bazı insanlar, "Şehitler öldürülürlerken üzerlerinde olan elbiselerle kefenlenirler; kürk, kuşak veya keçe gibi şeyler çıkarılır." demişlerdir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir kimsenin deri giysisiyle, ayakkabısıyla veya kuşağıyla defnedildiğine dair bir haber bize ulaşmamıştır. Ama kuşak ve elbisenin tamamı ise onunla kefenlenmesinde bir sakınca görmüyorum. Çünkü insanların çoğunun giydiği bir elbisedir. Ama postun giysi olarak kullanıldığı bilinmemektedir.

Bazı insanlar, "Şehitlerin namazı kılınır ve yıkanıdar." demişlerdir. Buna delilolarak da eş-Şa'bi'nin şöyle rivayet ettiğini söylemişlerdir: Hz. Hamza'nın cenaze namazı yetmiş defa kılındı. Şöyle ki: Dokuz cenaze getirildi, Hamza da onuncuları oldu, bu şekilde namazları kılındı. Sonra dokuz cenaze kaldınlırken Hamza'nın cenazesi bekletildi. Sonra dokuz cenaze daha getirildi ve yine Hamza ile birlikte onların namazları kılındı. Hamza'nın cenazesi, üzerinde yetmiş cenaze namazı kılınıncaya kadar orada durmuştur. Tahric: es-5ünen el-Kübra, 4/12; Abdurrezzak, 3/546-547; Darekutni, 2/78; Ebu Davud, 2/461.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Uhud'da yetmiş iki Müslüman şehit olmuştu. Eğer eş-Şa'bi'nin dediği gibi onar kişilik gruplar halinde cenaze namazları kılınmış sa kılınan namaz sayısı yedi veya sekiz olur. Hadi biz fazlasını alalım ve diyelim ki kalan iki kişiyle birlikte de Hamza'nın cenaze namazı kılındı, bu da eder dokuz namaz. Nereden çıktı yetmiş namaz? Eğer yetmiş tekbir kastetmişse, biz de, onlar da cenaze namazında dört tekbir getirildiğinde hemfikiriz. Bu durumda kılınan dokuz namazda otuz altı tekbir getirilmiş olur. Otuz dört nereden geldi? Bu hadisi rivayet eden, kendinden utanmalıdır. Bu gibi hadisleri iki gözüyle yeniden gözden geçirmesi gerekir.

 

Tevatür sayılacak sağlamlıktaki rivayetlerde Resulullah (s.a.v)'in Uhud şehitlerinin cenaze namazını kılmadığı ve "Onları yaralarıyla birlikte defnedin. "dediği belirtilmiştir. Biri dese ki: "Cenazeleri yıkanır, ama namazları kılınmaz." Ona karşı sunulacak şudur: Bu sözünle sen hadisin bir kısmını terk ediyor, bir kısmını alıyorsun.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Muhtemelen müşrikler topluluğu tarafından öldürülen Müslümanların cenazelerinin yıkanmaması ve cenaze namazlarının kılınmaması, yaralı halleriyle Allah'ın huzuruna çıkmalarının irade edilmesidir.

 

Çünkü Resulullah ( s.a. v)'den şöyle rivayet edilmiştir: "[Şehidin] Yara(sı)nın kokusu misk kokusudur, rengi de kan rengidir' " Tahric: Muvatta, 2/461; Buhari, 2/306-307; Müslim, 3/1496.

 

Allah'ın lütfuyla cenaze namazlarınm kılınmasına ihtiyaçları kalmamıştır. Ama bu, geride kalan Müslümanlar için de bir hafifletmedir. Çünkü kalabalık müşrik topluluğuyla savaştıkları için yaralanmış olabilirler. Ayrıca müşriklerin geri dönüp peşlerine düşmesi endişesi de vardır. Yine bir an önce ailelerine dönmek ve aileleri de onları bir an önce görmek isteyebilir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Buna delalet eden hususlardan biri, ileri gelen Müslümanların, şehit olduğu halde Hz. Ömer'in cenazesini yıkamaları ve namazını kılmalandır. Ama Ömer savaş hali dışında şehit olmuştu. Karın ağrısından ölen, yanarak ve boğularak can veren, göçük altında kalan kişi de şehittir. Ama onlarla beraber olan kişiler açısından savaş hali gibi bir durum söz konusu değildir. Ama savaş meydanında yaralanıp savaş bittikten ve güvenlik sağlandıktan sonra bir müddet yaşarsa ve bu esnada hiçbir şey yiyemez de ölürse, öldüğünde şehittir, ama yıkanır ve namazı kılınır.

 

Bize Malik, ona da Nafi', İbn Ömer'den şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattab öldürüldüğünde yıkandı, kefenlendi ve namazı kılındı. Tahric: el-Marife, 3/146; Muvatta, 1/463.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir çocuk veya bir kadın savaşta öldürülürse diğer şehitler için yapılan muamelenin aynısı onlara da yapılır; yıkanmazlar, cenaze namazları kılınmaz. Bir kimse savaş meydanında silahla veya başka bir şeyle yaralanma, hayvanların ayakları altında kalma veya ölüme sebebiyet verebilecek başka bir hadise neticesinde ölürse, silahla vurulup ölen kişi için öngörülen muamelenin aynısı ona da yapılır.

 

Bazıları çocuklarla ilgili olarak bizden farklı düşünüyorlar ve diyorlar ki: Çocuğa şehit gibi muamele edilmez. Bazı sahabiler de bizimle aynı görüşteydiler. Çocuk şehittir, çünkü hiçbir günahı yoktur, dolayısıyla yaşlılardan daha üstündür.

 

Bize Rebi', ona da imam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle anlattı:

 

Bizim arkadaşlardan biri Leys b. Sa'd'dan; o, Abdurrahman b. Ka'b b. Malik'den; o da Cabir b. Abdullah'tan şöyle duymuş: Resulullah (s.a.v) Uhud şehitlerinin cenaze namazını kılmadı ve onları yıkamadı. Tahric: Buhari, 1/413.

 

Bizim arkadaşlardan biri Usame b. Zeyd'den; o, ez-Zühri'den; o da Enes b. Malik'den şöyle duymuş: Resulullah (s.a.v) Uhud şehitlerinin cenaze namazını kılmadı ve onları yıkamadı. Tahric: Ebu Davud, 3/498; İbn Hanbel, 3/128.

 

Bize Süfyan, ona Zühri anlatmış ve Muammer de kesin doğru olduğunu ifade ederek ibn Ebu Suayr'dan şöyle rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v), Uhud şehitlerine baktı ve şöyle dedi: "Ben bunlara şahitlik ediyorum, onları kanları ve yaralarıyla birlikte defnedin. '' Tahric: Nesai, 4/78; Abdurrezzak, 3/540.  

 

Sonraki için tıkla:

 

YIKANAN VE CENAZE NAMAZI KILINAN MAKTÜL VE BEDENİ BULUNAMAYANLAR