ŞAFİİ el-UMM

CENAİZ

 

CENAZE NAMAZI, NAMAZDA TEKBİR GETİRMEK VE HER TEKBİRDEN SONRA YAPILANLAR

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir kimse cenaze namazı kıldığında dört tekbir getirir. Bu, Peygamberimizden (s.a.v) rivayet edilen bir sünnettir.

 

Bize Rebi' anlattı, ona Şafii, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre rivayet etmiş: Resulullah (s.a.v), Necaşi'nin öldüğü gün yasını tuttu, cenaze namazını kılmak üzere ashabıyla birlikte musallaya gitti. Onların saftutmalarını sağladı ve namazda dört kere tekbir getirdi. Tahric: Muvatta, 1/226-227; Buhari, 1/386; Müslim, 2/656.

 

Bize Malik, İbn Şihab'dan rivayet etti: Ona Sehl b. Huneyf şöyle haber vermiş: Miskin bir kadın hastalanmıştı. Hastalandığı Resulullah (s.a.v)'e haber verildi. Resulullah (s.a.v) hastaları ziyaret eder ve durumlarını sorardL Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: "Eğer ölürse bana haber verin." Ama sahabiler kadının cenazesini gece vakti defnettiler ve Resulullah (s.a.v)'i geç vakit olduğu için uyandırmak istemediler. Sabah olunca, Resulullah (s.a.v)'e kadının öldüğünü haber verdiler. Buyurdu ki: "Eğer ölürse bana haber verin, diye size söylemedim mi?" Dediler ki: "Ya Resulallah! Gece geç vakitte seni uyandırmak istemedik." Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) kadının mezarına gitti, insanların mezarın başında saf tutmalarını istedi ve cenaze namazını kılarak namazda dört kere tekbir getirdi. Tahric: Muvatta, 1/227; Buhari, 1/164; Müslim, 2/659; Sünen el-Kübra, 1/642.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu yüzden biz diyoruz ki: Cenaze namazında dört kere tekbir getirilir, birinci tekbirde Fatiha suresi okunur, sonra Resulullah (s.a.v)'e salavat getirilir ve sonra ölü için dua edilir.

 

Bazıları demişlerdir ki: "Cenaze namazında Kur'an'dan herhangi bir şey okunmaz."

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Biz cenaze namazı kıldık ve Resulullah (s.a.v)'in bu hususta sünnetinin nasılolduğunu öğrendik. Nerede Resulullah (s.a.v)'in bir sünnetini bulursak ona uyarız. Şimdi biri çıkar da "Söylediğiniz tekbir sayısını arttırıyorum, çünkü farz değildir." veya "Tekbir getirmiyorum, sadece ölü için dua ediyorum." dese ona, "Sen sünnete muhalefet ediyorsun." demekten başka bir delilimiz var mıdır? Bu, aynı zamanda "cenaze namazında Kur'an'dan bir şey okunmaz" diyene karşı da bir delildir, ama bu kimsenin konuya ilişkin sünnetten haberinin olmaması başka.

 

Bize İbrahim b. Muhammed, ona Abdullah b. Muhammed, ona Akil, ona Cabir b. Abdullah rivayet etti: Resulullah (s.a. v) cenaze namazını kılarken dört kere tekbir getirdi ve ilk tekbirden sonra Fatiha suresini okudu. Tahric: el-Marife, 3/168.

 

Bize İbrahim b. Muhammed, ona Sa'd, ona babası, ona Talha b. Abdullah b. Avfrivayet etti: Bir cenaze namazını İbnAbbas'ın arkasında saf tutarak kıldım. Cenaze namazında Fatiha suresini okudu. Selam verince bunu sordum, dedi ki: "Cenaze namazında Fatiha suresini okumak sünnettir ve haktır. " Tahric: Buhari, 1/409-410; Nesai, 4/74-75; ibn Carud, el-Muntaka, s. 215.

 

Bize İbn Uyeyne, ona Muhammed b. AcIan, ona Said b. Ebu Said el-Makburi rivayet etti: İbn Abbas'ın, cenaze namazında Fatiha suresini yüksek sesle okuduğunu duydum. İbn Abbas şöyle dedi: "Fatiha'yı yüksek sesle okudum ki cenaze namazında onu okumanın sünnet olduğunu bilesiniz. "

 

Bize Mutarrifb. Mazin, ona Ma'mer, ona da Zühri şöyle rivayet etti: Bana Ebu Emame b. Sehl anlattı, ona da Resulullah (s.a.v)'in ashabından biri şöyle anlatmış: Cenaze namazında sünnet olan şudur: İmam tekbir getirir, ilk tekbirden sonra içinden Fatiha suresini okur, sonra Peygamber (s.a.v)'e salavat getirir, sonra tekbirler arasında ölü için samimi olarak dua eder. Tekbirler arasında Kur'an'dan bir şey okumaz. Sonra içinden selam verir. Tahric: Abdurrezzak, 3/489; el-Müstedrek, 1/360; ibn Ebi Şeybe, 3/644.

 

Bize Mutarrif b. Mazin, ona Ma'mer, ona Zühri rivayet etti ki: Bana Muhammed el-Fihri, Dahhak b. Kays'tan Ebu Emame'nin dediğinin benzerini aktardı. Tahric: Sünen el-Kübra, 1/644.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İnsanlar imamlarına uyarlar ve onların yaptıklarını yaparlar.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İbn Abbas ve Dahhak b. Kays, Resulullah (s.a.v)'in ashabındandırlar. -İnşaallah- Resulullah (s.a.v)'in sünnetinden başkasına sünnet demezler.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bizim arkadaşlardan bazıları, Leys b. Sa'd'dan; o, Zühri'den, o da Ebu Emame'den şöyle rivayet etti: Cenaze namazında Fatiha suresinin okunması sünnettir. Bkz. Nesai, 4/75.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Resulullah (s.a.v)'in ashabı, -inşaallah- Resulullah (s.a.v)'in sünnetinden başkasına sünnet ve hak demezler.

 

Bize Rebi' anlattı, ona Şafil, ona İbrahim b. Muhammed, ona İshak b. Abdullah, ona Musa b. Verdan (el-Kureyşi) rivayet etmiş ki: Abdullah b. Amr b. As, cenaze namazında birinci tekbirden sonra Fatiha suresini okurdu. Tahric: el-Marife, 3/169.

 

Benzeri bir rivayet Ebu Bekir es-Sıddık'tan, Sehl b. Huneyf'ten ve diğer bazı sahabIlerden de bize ulaştı.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenaze namazının niyet getirilerek kılınmasının bir sakıncası yoktur. Resulullah (s.a.v), Necaşi için böyle yaptı. Onun cenaze namazını niyet getirerek kıldı.

 

Bazıları demişlerdir ki: Cenaze namazı niyetle kılınmaz. Bu, ResuluIlah (s.a.v)'in sünnetine aykındır ve bir kimsenin sünnete muhalif hareket etmesi caiz değildir. Bu kimsenin, bu konuda şahsi görüşü ile hareket etmekten başka herhangi bir hadis rivayet ettiğini bilmiyoruz.

 

İmam Şafil (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ölü defnedildikten sonra kabrinin başında cenaze namazının kılınmasının bir sakıncası yoktur, hatta biz bunu müstehab görürüz.

Bazıları "Kabir başında cenaze namazı kılınmaz." demişlerdir. Bu da hiç kimsenin muhalefet edemeyeceği kadar Peygamber (s.a.v)'in sünnetine aykın bir görüştür.

Resulullah (s.a.v), Bera b. Ma'rur ve başkalarının kabirlerinin başında cenaze namazlarını kılmıştır. Tahric: İbn Ebi Şeybe, 3/360.

 

Bize Rebi', ona Şafii, ona Malik, ona Zühri, ona da Ebu Emame b. Sehl rivayet etti: Resulullah (s.a.v), bir kadının kabrinin başında cenaze namazını kıldı ve namazda dört kere tekbir getirdi. Tahric: el-Marife, 7631.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Hz. Aişe de kardeşinin kabrinin başında cenaze namazını kılmıştır. Tahric: İbn Ebi Şeybe, 3/361; Abdurrezzak, 3/518.

 

İbn Ömer de kardeşi Asım b. Ömer'in kab ri başında cenaze namazını kılmıştır. Tahric: Abdurrezzak, 3/519; ibn Ebi Şeybe, 3/361.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenaze namazı kılan kişi her tekbir getirdiğinde ellerini kaldırır. çünkü bu konuda rivayet vardır. Ayrıca diğer namazlara kıyas yapmanın gereği de budur. Resulullah (s.a.v), namaz kılarken ayaktayken getirdiği her tekbirde ellerini kaldırırdı.

 

Bize Rebi', ona İmam Şafii (Allah rahmet etsin), ona Muhammed b. Ömer, onaAbdullah b. Ömer b. Hafs, ona Nafi rivayet etti: İbn Ömer cenaze namazını kılarken her tekbir getirdiğinde ellerini kaldırırdı. Tahric: ibn Ebi Şeybe, 3/296; Abdurrezzak, 3/470.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Said b. Müseyyeb ve Urve b. Zübeyr'den de buna benzer bir rivayet bana ulaştı. Tahric: el-Marife, 3/170.

 

Memleketimizdeki alimlerin de böyle yaptıklarını gördüm. Bazıları, "Sadece ilk tekbirde ellerini kaldırır." demişlerdir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İmam, cenaze namazını kılarken arkasında saf tutanların duyacağı şekilde bir kere selam verir. İsterse iki kere de selam verir.

Bize Malik, ona Nafi rivayet etti: İbn Ömer, cenaze namazını kılarken namazı bitirdiğinde selam verirdi. Tahric: Muvatta, 1/23; Abdurrezzak, 3/494; ibn Ebi Şeybe, 3/307.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenaze namazı ayakta ve kıbleye dönük olarak kılınır. Şayet herhangi bir özür olmaksızın oturarak veya binek sırtında kılınırsa namazın iade edilmesi gerekir. Abdestsiz kılınırsa yine iade edilmesi gerekir. Eğer ölüyü cenaze namazı kılınmadan ve yıkanmadan veya başı kıbleden başka tarafa gelecek şekilde defnederlerse, bana göre mezarındaki toprağın dışarı çıkarılarak kıbleye dönük şekilde mezara yatırılmasının bir sakıncası yoktur. Bazıları şöyle dediler: Eğer cenaze bozulmamışsa tekrar çıkarılır, yıkanır ve namazı kılınır. Ama yıkanmışsa ve cenaze namazı kılınmadan mezara konulmuşsa çıkarılmasındansa kabrinin başında cenaze namazının kılınmasını tercih ederim.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenaze namazına başlarken getirilen ilk tekbirden sonra Fatiha suresinın okunmasını, sonra tekrar tekbir getirilmesini ve bundan sonra da Peygamber (s.a.v)'e salavat getirilmesini, mümin erkekler ve kadınlar için bağışlanma dilenmesini, sonra ölü için özel dua edilmesini uygun görürüm.

 

Dua için belli bir sınırlama yoktur, ben şöyle dua edilmesini tercih ederim: "Allah'ım, bu Senin kulundur, kulunun ve cariyenin oğludur. Senden başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Senin kulun ve Resulün olduğuna şahitlik ederdi. Sen onu daha iyi bilirsin. Allah'ım, eğer iyi biriyse iyiliğini arttır. Derecesini yükselt, onu kabir azabından koru ve kıyamet gününün bütün korkularından koru. Onu güvende olanlardan biri olarak dirilt. Eğer kötülük eden biriyse onu affet. Mağfiretine kavuştur. İyilerin derecelerine ulaştır. Allah'ım! Dünyanın geniş imkanlarını, aileyi ve başka şeyleri seven kişi, onlardan ayrılıp kabrin karanlığına ve darlığına gitti. Amelleri son buldu. Sana onun için şefaatte bulunmaya geldik. Ona rahmet etmeni diliyoruz. Sen ona bizden daha çok acırsın. Allah'ım! Rahmetinin hakkı için ona rahmet et. Çünkü onun Senin rahmetine ihtiyacı var. Senin de ona azap etmeye ihtiyacın yok." Tahric: Muvatta, 1/227; Abdurrezzak, 3/487; ibn Ebi Şeybe, 3/3/292

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bazı arkadaşlarımızın şöyle dediklerini duyduk: "Mezarlığa götürülürken cenazenin önünde yürümek, arkasında yürümekten daha iyidir." Ben bizim yanımızda buna muhalefet eden kimse duymadım. Tahric: Muvatta, 156.

 

Bazıları, "Mezarlığa götürülürken cenazenin arkasında yürümek daha iyidir." demişlerdir ve buna delilolarak da "Ömer'in insanları cenazenin önünde yürütmesinin nedeni yolun darlığıydı." demişlerdir. Sanki biz bu konuyla ilgili bütün delillerimizi sadece Ömer'in uygulamasından almışız gibi. Yine, Ali (r.a)'ın "Cenazenin arkasında yürümek daha iyidir." dediğini delilolarak göstermişlerdir. Bir diğer delil de onlara göre şudur: "Cenaze, tabi olunandır, tabi olan değildir." Yine demişlerdir ki: "Cenazenin arkasında yürümek, ölüm hakkında tefekkür etmeye daha uygundur."

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenazenin önünde yürümenin daha faziletli olduğunun delili, Hz. Peygamber (s.a.v)'in -sonra Ebu Bekir, Ömer, Osman ve diğer sahabllerin- cenazenin önünde yürümüş olmalarıdır. Bunu yaparken hiç şüphesiz halkın kendilerini örnek alacağını, yaptıklarının aynısını yapacaklarını biliyorlardı. Onların halkın geneline bu şekilde öğretmeleriyle cenazenin izlenmesiyle ilgili faziletli davranış ın ne olduğunu da öğreniyoruz. Biz bu hususta faziletli davranışı, ancak onların fiilleriyle bilebiliriz. Onlar bir şey yapmışlarsa ve bunu peşpeşe devam etmişlerse, bu, onun faziletli tutum olduğunu gösterir. Delilolarak Resulullah (s.a.v)'in tutumu yeterlidir, başkasına da ihtiyacımız yoktur. Bununla beraber Peygamberimizden (s.a.v) suhra hidayet imamları bir hususta icma etmişlerse bu da bizim için 'delildir.

 

Dolayısıyla onlar yol dardır diye cenazenin önünde yürümüş değillerdir. Tam tersine Medine veya genel havalisi geniş bir araziydi ve çok sonraları binalar arttı. Bu yüzden nasılolur da yollarının dar olduğu ,söylenebilir? AyrıcaAli (r.a)'dan da arkadaşlarının bu uygulamasına muhalifbir uygulama bilmiyoruz.

 

Biri de şöyle demiştir: "Cenaze, tabi olunan (peşinden gidilen) bir şeydir." Oysa bize göre cenazenin önünde yürümek de onu takip etmekten başka bir şey değildir. Bir insan, bir ihtiyacı için yürüdüğü zaman cenazenin peşinden gitmiş olmaz. Hiç kimse cenazenin önünde yürüyen birinin cenazeyle beraber yürüdüğünden kuşku duymaz.

 

Biri dese ki: "Cenaze tabi olunan bir şeydir." Bana göre bu söz zayıftır. Çünkü cenaze taşınır, kimseye tabi olmaz (peşinden gitmez). Bilakis onunla birlikte tabi olunur ve adamlar onu taşır. Tabi olan ve giden cenaze değildir. Sadece onunla birlikte gidilir. Cenazenin yaptığı bir şey yoktur, ancak cenazenin ardından gidenlerin, onunla beraber olanların bir ameli vardır.

 

Eğer konuyu kanıtlamak ve kanıtını güçlendirmek isteyen biri, "Cenaze hususunda faziletli olan, onu taşımaktır. Taşıyan ise ancak önünde olabilir, sonra onu taşır." dese, bana göre bu da bir görüştür.

 

Cenazenin önünde yürüyen ile arkasında yürüyenin ölümü düşünmesi hususunda herhangi bir farklılık olmaz. Ömrüme andolsun, bir kimse cenaze merasimine katılmak üzere evinden çıktığı halde cenazenin önünde yürürken ölümü düşünmeyi unutursa bunun nedeni sadece gafil olmasıdır. Böyle bir kimsenin cenazenin arkasında yürürken ölümü düşünmeyi unutmamasından emin olunamaz.

 

Bize Rebi', ona İmam Şafii (Allah rahmet etsin), ona İbn Uyeyne, ona Zühri, ona Salim, ona da babası rivayet etti:Hz. Peygamber (s.a.v), Ebu Bekir ve Ömer, cenazenin önünde yürürlerdi. Tahric: Müsned, el-Hamidi, 2/276; Ebu Davud, 3/522, Tirmizi, 3/329; Nesai, 4/56; ibn Mace, 1/475.

 

Bize Müslim b. Halid ve başkaları, onlara İbn Cüreyc, ona İbn Şihab, ona Salim, ona da babası rivayet etti: Hz. Peygamber (s.a.v), Ebu Bekir, Ömer ve Osman cenazenin önünde yürürlerdi. Tahric: ibn Hibban, Mevarid, 194.

 

Bize Malik, ona Muhammed b. Münkedir, ona Rebia, ona da Abdullah b. Hudeyr şöyle rivayet etti: Ömer b. Hattab'ı, Zeyneb binti Cahş'ın cenazesi mezarlığa götürülürken insanları cenazenin önünde yürümeye sevkettiğini gördüm. Tahric: Muvattaı 1/220; Abdurrezzakı 3/445.

 

Bize İbn Uyeyne, ona Amr b. Dinar, ona Saib'in azatlısı Ubeyd şöyle rivayet etti: Ömer'i ve Ubeyd b. Umeyr'i cenazenin önünde yürürken gördüm. Epey ilerledikten sonra bir yerde oturup konuştular. Sonra cenaze yanlarından geçerken ayağa kalktılar. Tahric: ibn Ebu Şeybeı 3/278; Abdurrezzak, 3/461.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İbn Ömer ve diğerlerinin hadisini esas alırız. Yani cenaze kabristana götürülürken önünden gidip cenaze henüz gelmeden bir yerde oturmanın bir sakıncası yoktur. Bunun için cenaze sahiplerinin oturmalarına izin vermelerine de gerek yoktur. Cenaze defnedildiği sırada geri dönmek için de cenaze sahiplerinin iznini almaya da gerek yoktur. Ama bu durumda izin istemelerini tercih ederim.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenazenin omuzlanarak götürülmesini isterim, nereden olursa. Taşınması ise şu şekilde olur: Cenazeyi taşıyan kişi tabutun sol ön kolunu, sonra sol arka kolunu sağ omzuna koyar. Ardından sağ ön kolunu ve sonra sağ arka kolunu sol omzuna koyar. Eğer cenazenin yanında çok insan varsa ve hep birlikte tabutun kollarına doğru yönelirlerse, iki kol arasından kaldırılmasını tercih ederim. Ama tabut nasıl taşınırsa taşınsın taşınması güzeldir. Erkek cenazesi ile kadın cenazesinin taşınması arasında fark yoktur.

 

Cenaze ağır da olsa [ destek amacıyla] kadınlar, erkeğin cenazesini de, kadının cenazesini de taşıyamazlar. Nitekim ben altı ve sekiz kollu tabutla taşınan cenazeler de gördüm. Eğer tabut yoksa tahta üstünde taşınır. O da yoksa tahtırevanla taşınır. Cenaze neyle taşınırsa taşınsın caiz olur.

 

Eğer cenaze acilen kaldınIması gereken bir yerdeyse veya bekletiImesini zorlaştıran bazı ihtiyaçlar hasıl olursa ve bundan dolayı da herhangi bir şeyle taşınması-için gerekli hazırlık yapılırken bozulmasından korkulursa eller üstünde ve omuzlarda taşınabilir.

Cenaze, normal insanın en seri normal yürüyüşüyle götürülmeli. Arkadan gelenleri zayıf düşürecek bir hızda olmamalı. Ama cenazenin bozulmasından veya vücudundan kan vs. akmasından korkuluyorsa mümkün olduğunca hızlı yürünmelidir.

 

Cenaze sahiplerinin yıkamak, kab ir başında beklemek gibi cenaze işlemlerinden herhangi birini yavaş yapmalarını sevmem. Çünkü bu, cenaze merasimine katılanlara eziyet verir.

 

Sonraki için tıkla:

 

ÖLÜYÜ KABRE KOYMA İŞLEMİ İLE İLGİLİ İHTİLAFLAR