TAZİYEDE BULUNMAK
Taziyede, mutlaka riayet
edilmesi gereken bir sının ve sayısı olan bir söz mevzubahis değildir.
Bize Rebi', ona Şafii, ona
el-Kasım b. Abdullah b. Ömer, ona Cafer b. Muhammed, ona babası, ona da dedesi
şöyle rivayet etti: Resulullah (s.a.v) vefat edip taziyeler sunulunca birinin
şöyle dediği duyuldu: "Allah her musibet için bir tesellidir, her helak
olanın halefidir, her yitip gidenin bedelidir. O halde Allah'a güvenin, O'na
umut bağlayın. Çünkü asıl felakete uğrayan kişi diye sevaptan mahrum kalan
kişiye denir." Tahric:
el-Müstedrek,3/57-58.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Salihlerden bir topluluk farklı taziye ifadeleri
kullanmışlardır. Ben yukandaki sözün söylenmesini, ölen için rahmet dilenmesini
ve geride kalanlar için de dua edilmesini sevenm.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Ölü can verdiği anda, evde, mescidde, kabre götürülürken ve
definden sonra taziye sunulabilir. Ne zaman taziye de bulunulsa bulunulsun
güzeldir. Ama bir kişi cenaze merasimine katılacaksa, taziyeyi ölünün
defnedilmesinden sonrasına bırakması daha iyi olur. Fakat biri ölümden dolayı
fazla feryat figan ediyorsa, o sırada onu teselli etmek maksadıyla taziyede
bulunmak uygundur. Küçük, büyük, kadın herkese taziye sunulur. Ama taziye
sunulacak kadının genç olmaması gerekir. Genç kadına mahremi dışındakilerin
muhatap olmasını sevmem.
Ölünün komşularının,
yani akrabalarının adamın öldüğü gün ve gecesinde ailesi için onları doyuracak
yemek yapmalarını severim. Bu sünnettir. Ayrıca büyük bir şereftir de. Bizden,
önceki ve sonraki hayır ehlinin davranışıdır. Çünkü Cafer'in ölüm haberi
gelince Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Cafer ailesi için yemek
hazırlayın. Çünkü bugün onları yeterince meşgul edecek bir işleri var. "
Bize Rebi', ona İmam
Şafii (Allah rahmet etsin), ona İbn Uyeyne, ona Cafer, ona babası, ona da
Abdullah b. Cafer rivayet etti: Cafer'in ölüm haberi geldiğinde Resulullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: "Cafer ailesi için yemek hazırlayın. Çünkü bugün
onları yeterince meşgul edecek bir işleri var ya da bir meşguliyetleri var
(ifadedeki tereddüt Süfyan'dan kaynaklanıyor). " Tahric: Ebu Davud, 3/497; Tirmizi 3/314; ibn Mace, 1/514;
el-Müstedrek,1/327.
Sonraki için tıkla: