FİTİR ZEKATININ /
SADAKASININ ÖLÇEKLERİ
[865] Bize er-Rebi'
haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Nafi'den haber
verdi. O, İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre; Rasulullah (s.a.v.), Ramazan
dolayısıyla fıtır zekatını / sadakasını insanlara kuru hurmadan bir sa yahut
arpadan bir sa' olmak üzere farz kıldı.
[866] Bize er-Rebi'
haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Zeyd b.
Eslem'den haber verdi. O, Iyaz b. Abdullah b. Sad b. Ebu Serh'den rivayet
ettiğine göre, Ebu Said el- Hudri'yi şöyle derken dinlemiştir: Biz fıtır
zekatını Isadakasını bir sa' yiyecek / buğday yahut bir sa' arpa yahut bir sa'
kuru hurma yahut bir sa' kuru üzüm ya da bir sa' keş olarak verirdik.
[867] Bize er-Rebi'
haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Enes b. Iyaz, Davud
b. Kays'tan haber verdi. O, Iyaz b. Abdullah b. Sad'ı şöyle derken dinlemiştir:
Ebu Said el-Hudri dedi ki: Nebi (s.a.v.) zamanında bir sa' yiyecek / buğday
yahut bir sa' keş yahut bir sa' kuru üzüm yahut bir sa' kuru hurma ya da bir
sa' arpa verirdik. Biz bu şekilde, Muaviye hac ya da umre yapmak üzere gelip
insanlara hutbe verinceye kadar böylece devam ettik. İnsanlara söyledikleri
arasında şunlar da vardı: Benim görüşüme göre Şam'ın iki müdd esmer buğdayı bir
sa' kuru hurmaya denktir. İnsanlar da onun bu dediğini kabul etti,
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Fıtır sadakası, buğday türünden, ancak bir sa' olarak
verilir.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Rasulullah (say)'tan sabit olan hurma ve arpadır. Benim
gördüğüm kadarıyla Ebu Said el-Hudri, bunun farziyetini Nebi (say)'a nispet
etmemiştir. O, sadece onların bu şekilde sadaka verdiklerini ifade etmiştir.
Şafii dedi ki:
Rasulullah (say)'ın sünnetine göre, fıtır zekatı / sadakası, kişinin temel
gıdasından ve zekat düşen şeylerden verilir.
Dedi ki: Kişinin
çoğunlukla tükettiği gıda hangisi ise, fltır zekatını / sadakasını ondan öder.
İflas ettiği takdirde,
kendisine borç verecek kimseyi bulsa dahi, ona fıtır zekatı / sadakası düşmez.
Aynı günde yahut ondan sonra eli bollaşır ise, vaktinden itibaren onu çıkarıp
vermesi kap etmez, çünkü onu ödemesi gereken vakitte onu ödemekle yükümlü
değildi. Bununla beraber onu vermesini kendisi için daha çok severim (müstahap
görürüm).
Şafii dedi ki: Kişi,
köleyi fasit bir alışverişle satsa, fıtır zekatı / sadakası satana düşer, çünkü
onu mülkiyetinden çıkarmamıştır. Aynı şekilde onu bir adama rehin verse yahut
da bir adam onun kölesini gasp etse, yine fıtır zekatını / sadakasını ödemek
ona aittir çünkü köle onun mülkiyetindedir.
Şafii dedi ki: Aynı
şekilde bir köleyi muhayyerlik şartı ile satsa ve alışverişin geçerliliğini
tercih etmeden önce Şevval hilali görünse ve bundan sonra alışverişi geçerli
kabul etse, fıtır zekatını / sadakasını ödemek müşteriye ait olur, çünkü o bu
köleye ilk akit ile malik olmuştu. Şayet muhayyerlik satıcının ise, o takdirde
fıtır zekatı / sadakası, şarta bağlı kalır. Onu satın almayı seçerse, fıtır
zekatını / sadakasını ödemek müşteriye aittir. Geri verirse, o takdirde, onu
ödemek satıcıya düşer.
Ebu Muhammed dedi ki: Bu
hususta bir başka görüş daha vardır: Buna göre; fıtır zekatı / sadakası onun
köle üzerindeki mülkiyeti, ancak onu almayı seçmesinden yahut da muhayyerlik
süresinin geçmesinden sonra tamamlanması itibari ile fıtır zekatı / sadakası
satıcıya aittir.
Şafii dedi ki: Adam,
köle durumundaki cariyesini evlendirse, fıtır zekatını / sadakasını ödemekle
yükümlüdür. Mükateb de böyledir. Cariyesini hür birisi ile evlendirecek olursa,
o zaman o cariyenin fıtır zekatını / sadakasını ödemek hür (kocasına) düşer.
Şayet muhtaç ise, o cariyenin fıtır zekatını ödemek efendisine aittir.
Cariyesini hür birisi ile evlendirip kocası ile zifafa sokmamış yahut bunu
engellemiş ise, fıtır zekatını / sadakasını ödemek efendisine aittir. Bir adam
küçük çocuğuna; bir köle yahut bir cariye hibe etse ve küçüğün malı yoksa
onların fıtır zekatının / sadakasının yükümlülüğü babasına düştüğü benim için
açık değildir. Ayrıca onların nafakasını da sağlamakla yükümlü değildir,
cariyenin süt emzirmekte olması yahut da küçüğün olmasa, yapamayacağı
kimselerden olması hali müstesna. O takdirde, küçüğün babası onların
nafakalarını da onlar adına fıtır zekatını / sadakasını da vermekle yükümlüdür.
Dedi ki: Eğer küçüğün
babası, onları kendisine hizmet etmek için alıkoyacak olursa, iyi bir iş
yapmamış olur. Onların fıtır sadakasını ödemekle yükümlülüğü de benim için açık
değildir, çünkü bunlar hiçbir durumda nafakalarını ödemekle yükümlü olduğu
kimselerden değildirler. Ama bu, ancak onun onları alıkoyması sebebiyle, onun
yükümlülüğü olur. Oğlu için süt emziren bir sütanneyi ücretle tutsa, onun fıtır
zekatını / sadakasını ödemekle yükümlü olmaz.
Velisi olmayan kimsenin,
kendi malından zekat / fıtır sadakası çıkarıp vermesi söz konusu olmaz. Eğer
çıkarıp verirse yahut da Mkimin emri olmadan onun dışında bir zekat verirse,
tazminatını öder. Bu mesele hakime dava edilir. Ta ki o eğer buğday, mısır,
ales, arpa, hurma ya da kuru üzüm ise, onun adına çıkartıp vermesi için
birisine emir verir. Bu türden olanlardan ödediğini Nebi (s.a.v.)'in saı ile
bir sa olarak öder. Bana göre bundan hiçbir şey eksiltemez.
Zekat olarak verilmesi
gereken miktarın kıymeti, tespit edilmez. Kıymeti tespit edilecek olursa, o
zaman duru denilen kuru üzümünden bir sa öderse, sekiz sa hurma ödemiş olur,
Şafii dedi ki:
Tanelerden tanenin kendisinden başkasını ödemez. (Onun yerine) Ne un ne
seviklkavrulmuş un ne de değerini öder. Çölde yaşayanların da keş ödememelerini
severim, çünkü keş bunların temel gıdası olsaydı, o zaman temel gıdalarından
öderlerdi. Kat (yonca ise) bir temel gıdadır. Aynı şekilde onlar Hanzal (Ebu
Cehil karpuzu) ını da temel gıda olarak kullanırlar. Şüphesiz olan husus ise,
onlara kendilerine en yakın belde ahalisinin temel gıdasından ödemekle yükümlü
tutulacaklarıdır, çünkü onlar (çölde yaşayan bedeviler) zekat düşmeyen bir
meyveyi temel gıda olarak kullanırlar. Bu sebeple, zekat düşen bir mahsulden
her bir kişi için bir sa' öderler. Çölde ve kasabada yaşayanlar, bu hususta
birbirine eşittir. Çünkü Nebi (s.a.v.), Müslümanlar arasından kimse için
diğerlerinden farklı özel bir şey söylememiştir. Eğer onlar, keş ödeyecek
olurlarsa, onların yeniden ödemeleri şeklindeki kanaat de benim için netlik
kazanmış bir şey değildir. Onların ya da başkalarının aslına zekat düşmeyen ve
keşten başka bir gıdadan fıtır sadakasını ödeyecek olurlarsa, onu iade etmekle
yükümlü olmazlar.
Şafii der ki: Lakin
kıtniyye denilen mahsullerle temel gıda olarak beslenenler olduğunu bilmiyorum.
Eğer temel gıda değilse, ondan verilen zekat yerini bulmaz. Eğer onu temel gıda
olarak tüketenler varsa, ondan zekat / fıtır sadakası onlar için geçerli olur,
çünkü bunların aslı zekata tabidir.
Dedi ki: Kişinin yarım
sa' buğday ve yarım sa' arpa vermesi, temel gıda sı arpa olsa dahi caiz olmaz.
Bir tek zekatı (fitreyi) ancak bir tek sınıftan vermesi caizdir. Eğer temel
gıdası arpa ise, bir kişi için ve daha fazlası için arpa verebilir. Bir ve daha
fazlası için buğday da verebilir, çünkü buğday daha üstündür. Tıpkı zekatta
(davarlarda) daha büyük yaştakini vermenin caiz oluşu gibi. Bununla birlikte
bunu arpanın dengi olarak verdi, denilemez. Böylesi için ancak ona temel
gıdası, olması şartıyla, arpa ödeme imkanı verilmiştir. Yoksa arpada zekat
buğdaydakinden daha aşağıdır, anlamında değildir. Eğer temel gıdası buğday olup
arpa vermek isterse, bunu yapamaz, çünkü arpa onun temel gıdasından daha
aşağıdadır. Tıpkı hem kaliteli hem kalitesiz kuru hurma verme ve ödemesi
gereken yaştakinden daha küçük yaştaki bir davarı verme imkanı olmadığı gibi.
Fakat temel gıdası böyle
ise kalitesiz yarım sa' kuru hurma verebilir. Eğer kendisini kaliteli yarım sa'
hurma vermeye zorlayıp bununla birlikte onu verirse, bu da onun için yeterli
olur, çünkü bu aynı türdendir. Buğday ve arpa ise iki ayrı türdür. Bu sebeple
bir türün zekatta bir başka türe katılması caiz olmaz. Eğer buğdayı varsa
hangisinden dilerse fıtır zekatını / sadakasını verebilir.
Şafii dedi ki: Eğer kuru
hurması varsa, zekat düşenin ortalamasından çıkartıp verir. Daha üstününden
çıkartıp verirse, onu daha çok severim, fakat kurtlanmış, kusurlu olması
halinde ne hurma ne buğday ne de başka şeyi zekat olarak verebilir (yani
veremez). Onu ancak kusursuz alanından verebilir. Vereceği malda, kusur teşkil
edecek türden tadı ya da rengi değişmemiş olduğu sürece kusursuz ve eski
alanından vermesi de caizdir.
FİTİR ZEKATININ /
SADAKASININ ÖLÇEKLERİ İLE İLGİLİ İKİNCİ BAŞLIK
[868] Şafii (Allah'ın
rahmeti ona olsun) dedi ki: Bize Malik, Zeyd b. Eslem'den haber verdi. Onun,
Iyaz b. Abdullah b. Sad'dan rivayet ettiğine göre; Ebu Said el-Hudri'yi şöyle
derken dinlemiştir: Biz, fıtır zekatını / sadakasını bir sa' yiyecek / buğday,
bir sa' kuru hurma, bir sa' arpa yahut bir sa' kuru üzüm ya da bir sa' keş
olarak verirdik.
[869] Bize Enes b. Iyaz,
Davud b. Kays'tan haber verdiğine göre o, Iyaz b. Abdullah b. Sad'ı şöyle derken
dinlemiştir: Ebu Said el- Hudri dedi ki: Bizler Nebi (s.a.v.) zamanında bir sa'
yiyecek / buğday yahut bir sa' keş ya da bir sa' kuru üzüm yahut bir sa' kuru
hurma yahut da bir sa' arpa olarak verirdik. Biz bunu Muaviye hac ya da um re
yapmak üzere gelip de insanlara hutbe verinceye kadar böylece çıkartıp vermeye
devam ettik. İnsanlara söyledikleri arasında: Ben, Şam'ın esmer buğdayından iki
müdd bir sa' kuru hurmaya denk geldiği görüşündeyim. Daha sonra insanlar da bu
kanaati kabul etti.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Biz, Nebi (s.a.v.)'tan nakledilen rivayeti kabul ederiz.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Kişi buğday, mısır, ales, arpa, kuru hurma, kuru üzümden
temel gıda olarak çoğunlukla kullandığından (fıtır) zekatını / sadakasını
verir. Bu türlerden zekatını / fıtır sadakasını ödeyecek olursa, Rasulullah
(s.a.v.)'ın sa'ı ile bir sa' öder. Taneden çıkardığını (ununu) ödemez, ancak
danenin kendisini öder. Sevik (kavrulmuş un) ve un da ödeyemez, kıymetini de
ödeyemez. Çölde yaşayanlar da gıda olarak kullandıkları yonca, Ebu Cehil
karpuzu ya da başka bir şeyi yahut da zekat ödemesinde caiz olmayan bir mahsulü
(fıtır zekatı olarak) ödeyemezler. Temel gıdası buğday, mısır, ales, arpa, kuru
hurma ve kuru üzümden birisi olan kendilerine en yakın belde ahalisinin gıdası
türünden ödemekle, yükümlü tutulurlar. Eğer keş verirlerse, bu da onlar için
kabul edilir, ama kendileri ya da başkaları keşin dışında aslına zekat düşmeyen
herhangi bir şey öderlerse, onu iade ederler.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Ben herhangi bir kimsenin kıtniyye ile beslendiğini
bilmiyorum. Eğer bir kimsenin temel gıdası ise, onu verebilir, çünkü onun
aslına zekat düşer. Eğer o, onun temel gıdası değilse, onu vermek caiz olmaz.
Bir kimsenin yarım sa' buğday ile yarım sa' arpa -temel gıdası arpa olsa dahi -
vermesi caiz değildir. Ancak aynı türden zekat vermesi caizdir. Kendisinin ve
nafakasını sağladığı bazı kimselerin adına buğday vermesi diğer nafakasını
sağladığı bazıları için arpa vermesi caizdir. Nitekim zekatta (hayvanlardan)
daha üst yaştakini vermesi de caizdir. Şayet temel gıdası buğdayalup arpa
ödemek isterse, bunu yapamaz, çünkü arpa onun temel gıdasından daha düşüktür.
Kaliteli ve kalitesiz kuru hurmayı karıştırarak vermesi de ödemekle yükümlü
olduğu bir şeyden daha aşağısını vermesi de hakkı yoktur, ama adi hurma onun
temel gıdası ise ve ondan verirse, onun için geçerli olur. Eğer kuru hurması
olan birisi ise onun ortalamasından zekat verir, fakat kuru hurma yahut buğday
ya da daha başkasının kurtlanmış ve kusurlu olması halinde bunları zekat olarak
vermesi caiz değildir, vereceğini ancak kusursuz olarak verebilir. (Fıtır
sadakası için de böyledir.)
Sonraki için tıkla:
PAYLAŞTIRILMADAN
ÖNCE FİTİR ZEKATlNIN / SADAKASININ KAYBOLMASI