CEM EDİLEN NAMAZLARIN
VAKİTLERİ
İmam ,Şafii (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Allah (c.c), Kitabında hüküm bildirerek namazı,
vakitleri belli olap farzlar olarak tayin buyurmuştur: .. Vakit, -Allah en doğrusunu bilir- içinde
namaz kılınan ve sayısı belli olan vakittir. Allah (c.c) şöyle buyurdu:
"Namazı kıldınız
mı; gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene
kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli
vakitlere bağlı olarak farz kıhnmıştır.'' (Nisa, 103) namazın rekat sayısı ile
vakitlerinin daha önce topluluklar tarafından nasıl nakledildiğini namazın
farziyeti yerinde zikretmiştik.
Bize Süfyan, Zühri'nin
şöyle dediğini nakletti: Ömer b. Abdülaziz namazı geciktirince, Urve ona şöyle
dedi: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Cebrail indi ve
bana imam oldu. Ben de onunla namazı kıldım. Sonra bir daha indi ve bana imam
oldu. Ben de onunla namazı kıldım. Sonra bir daha indi ve bana imam oldu. Ben
de onunla namazı kıldım. (Bu tekrara beş vakit namazının tamamını sayıncaya
kadar devam etti.)" Ömer b. Abdülaziz şöyle dedi: "Ey Urve! Allah'tan
kork ve dediğine dikkat et." Urve şöyle dedi: "Bunu bana Beşir b. Ebi
Said, babasından, o da Resulullah (s.a.v.)'den naklettiğini haber verdi." Tahric: Taberi, Namaz vakitleri 1/3-4; Buhari, Namaz
vakitleri 1/182 no: 521; Müslim, Mescitler ve namaz vakitleri 1/425 no: 167/610
Bize Amr b. Ebi Seleme,
Abdülaziz b. Muhammed'den; o, Abdurrahman b. Haris'ten; o, Hakim b. Hakim'den;
o, Nafi b. Cübeyr'den; o da İbn Abbas'ın -Allah hepsinden razı olsun-
Resulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu naklettiğini haber verdi:
"Cebrail, Kdbe
kapısının yanında bana iki defa imam oldu. Gölge bir ayakkabı boyu kadar
(batıya) meylettiğinde öğle namazını kıldı. Sonra her şeyin gölgesi kendi
boyunda olduğunda ikindi namazını kıldı. Sonra oruçlu iftar ettiğinde akşam
namazını kıldı. Sonra şafak kaybolduğunda yatsı namazını kıldı. Sonra oruçlu
için yeme ve içme haram olduğunda sabah namazını kıldı. Sonra sonuncu defa, her
şeyin gölgesi kendi boyunda olduğunda öğle namazını kıldı. Yani bir önceki
seferde, ikindi namazı için takdir edilenin misli kadar. Sonra her şeyin gölgesi
iki misli kadar olduğunda ikindi namazını kıldı. Sonra akşam namazını, bir
öncekinin vaktinde, onu geciktirmeden kıldı. Sonra yatsı namazınz, gecenin üçte
biri geçtikten sonra kıldı. Daha sonra tan yeri ağardığında sabah namazını
kıldı. Sonra bakıp şöyle dedi: Ey Muhammed! Bu, senden önce gelen nebilerin
vaktidir. Vakit de bu iki vakit arasındaki vakittir. " Tahric: Ebu Davud, Namaz 1/274 - 278 no: 393; Tirmizi,
Namaz 1/278 - 282
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Biz bundan şu hükmü alıyoruz. Bu vakitler mukim içindir. Ve
muhtemeldir ki, zikrettiğim vakitler; mukim için, seferde olanlar için bir de
özürlüler ve başka sebepler için de olabilir.
Cebrail'in, Nebi
(s.a.v)'e imam olarak namaz kıldığı vakitlerin, bu mana açısından mazeretsiz olarak
mukim için olması ihtimal dahilindedir. Resulullah (s.a.v) Medine'de korku
olmadığı bir zamanda cemetmiştir. Cemettiği vakitte yağmurlu bir hava olduğuna
hamlettik. Ve seferde cemederek namaz kılmasını da, namaz vakitleri arasını
ayırıp her namazı kendi vakti içinde kılınmasına delil teşkil etmiştir. Tabii
ki bu, mukim ve hava yağmurlu olmadığı zaman içindir. Hava yağmurlu olmayıp
kişi de mukim olduğunda, her namazı kendi vakti içinde kılmaktan başka bir eda
şekli caiz değildir. Bu durumda bir namaz vakti içine başka bir namazı dahil
etme hakkı yoktur. Ancak kişi bunu unutarak yaparsa, iki namazın birinde
hatırlar yahut namaz vaktini uykuda olduğundan geçirirse, vaktinde kılamadığı
namazın kazasını yapar. Cemetme hakkı olan bir kimsenin, ikinci cemedeceği
namazın vaktinden sonra ve ilk kılacağı namazın vaktinden önce kılması caiz
olmaz. Vakit bir sınır olup ne aşılabilir ne de öne çekilebilir. Ve yatsı
namazı, gecenin üçte birinden sonraki vakte kadar ne Mısır'da ne de başka bir
yerde geciktirilir. Bu kişinin mukim yahut seferi olması arasında fark yoktur.
Sonraki için tıkla:
NAMAZLARIN VAKTİ