ŞAFİİ el-UMM

SALAT

 

ÜZERİNDE NAMAZ KILINABİLEN VE KILINAMAYAN YERLER

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize İbn Uyeyne, Amr b. Yahya el-Mazini, babası yoluyla Resulullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu nakletti: "Kabristan ve hamamlar dışında tüm yeryüzü mescittir. " Tahric: Ebu Davud, Namaz 1/330 no: 492

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu hadis, kitabımın iki yerinde bulunur: Birincisi munkatı bir senetle rivayet edilmiş, diğerini ise Ebu Said, Nebi (s.a.v)'den rivayet etmiştir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Biz böyle söylüyoruz.

 

Hadisin açıklaması olmasa da makul olan budur. çünkü hiç kimsenin necis olan yerde namaz kılması mümkün değildir. Kabristanın toprağı, mevtanın etleri ve onlardan çıkan şeylerle karışmıştır. Hamamlar da idrar, kan ve necasetin girdiği yerlerdir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Kabristanlar genelin defnedildiği yerlerdir. Orası da zikrettiğim gibi ölülerin toprağa karıştığı yerlerdir.

 

Sahrada kesinlikle kabristan olmaz. Bazen bir kavimden bir kişi defnedilir ve bundan Sonra mezarı yerinden hareket ettirilmez. Ona rağmen bir kişinin, sahrada olan bu mezarın yanında yahut üzerinde namaz kılması halinde iade etmesini emretmemekle beraber mekruh bir fiil işlemiş olduğunu sayarım. Çünkü bilinen o ki, geniş arazide toprağa bir veya birden fazla mevtanın defni neticesinde toprağa karışan mevtanın cesedi o toprağı necis etmez.

 

Kabristan olup olmadığını bilmiyorsa, kabristan olmadığı, içinde hiç kimse defnedilmediği ve içinden definden sonra kimse çıkarılmadığı bilgisini netleştirinceye kadar üzerinde namaz kılamaz.

 

Yeri, iki şey necis eder: Bunların birincisi; toprağa karışmasına rağmen varlığı belli olan, ikincisi ise toprağa karıştıktan sonra varlığı belli olmayan şeylerdir.

 

Toprağa karışan ve varlığı fark edilmeyen şey, eğer ceset olup toprağa karışıyorsa, bu cesede ait ölülerin eti, kemikleri ve sinirleri olduğu bilinir. Ama toprağın çokluğu yahut erimesi sebebiyle karıştığı toprak gibi olmuşsa, bu tarz topraklar, üzerine su döküIse de temizlenmez. Kan, insan pisliği ve bunlar hükmünde olanlar, eğer topraktan ayrılmaları halinde toprakla karışımları son buluyorsa, topraktan ayrılmasıyla beraber necaset izale olmuş olur. Çünkü onun izalesiyle beraber altında bulunan toprak yahut başka bir şeyondan ayrılmış olur.

 

Başka bir madde su gibi olup toprakla teması halinde kurur yahut toprak onu kurutur. Buna örnek idrar, içki ve benzerleridir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) sayılanlarla ilgili şöy le dedi: Toprağın, üzerlerinde eser ve renkleri kalmayıncaya kadar su dökülmesi halinde temizlenirler.

 

 

DEVE VE KOYUN YATAKLARINDA NAMAZ KILMAK

 

İmam Şafii (Allahrahmetetsin) şöylededi: Bizeİbrahim b. Muhammed, Ubeydullah b. Talha b. Kureyz'den; o da Hasan'dan, Abdullah b. Muğaffel yoluyla Nebi (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu nakletti: "Eğer siz deve barznağındalatınında iken namaz vakti girerse, oradan çıktıktan sonra namazınızı kılın. Çünkü onlar yaratılmış cinlerden birer cindir. Kızıp dağıldığında nasıl burnunu kaldırıp çektiğini görmez misiniz? Ama siz koyun barznağındalmarahındayken namaz vakti girerse, orada namazınızı kılın. Çünkü orada huzur ve bereket vardır. " Tahric: Sünen, Mescitler 2/56; Sünen el-Kübra, Mescitler 1/267 no: 814; ibn Mace, Mescitler ve cemaat 1/253 

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Biz bunları böyle alıyoruz.

 

Bunun yanımızdaki manası -en doğrusunu Allah bilir- (koyun barınağı ve deve barınağı) şöyle bilinir: İnsanlar koyunları en temiz buldukları yerde yedirir ve istirahat ettirirler. çünkü koyunlar bunu isterler. Develer ise merası olmayan kıraç ve temiz olmayan yerleri seçerler.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Marah / c\~i ve Atın / u-bJI yeryüzünde bulunan iki yere ait iki isimdir. Söz konusu yerlere az gidilmiştir. Marah; toprağı güzel, ekilip biçilen ve kuzey rüzgarına karşı korunaklı yerdir. Atın; develerin su içirildiği kuyunun yakınında olan yerdir. Söz konusu yerde kuyu mevcut olur ve ona yakın yerde suyun doldurulduğu tekne olur. Teknenin içine su doldurulur. Su doldurulan tekneden develer içirilir. Sonra su içiren kişi, onlara yer bulmak için kuyudan biraz uzaklaştırır. İşte bu yerin ismi atın'dır. Atın, develerin otlakları ve barındıkları yerler değildir. Marah ile de koyunların meraları ve kaldıkları yer kastedilmemektedir. Nebi (s.a.v)'in, "Eğer siz deve barınağındal atınında iken namaz vakti girerse, oradan çıktıktan sonra namazınızı kılzn. Çünkü onlar yaratılmış cinlerden cindir." buyruğundaki nehiy, aynen uyuya kalarak namaz kılamadığı vakitteki buyruğu gibidir. Yani, "Bizi bu vadiden çıkarın. Çünkü bu vadide şeytan var. " Tahric: Müslim, Mescitler 1/471- 472 no: 31/680  buyruğuyla şeytana yakın yerde namaz kılmayı hoş karşılamamıştır. Aynı şekilde develere yakın yerde namaz kılınmasını da hoş karşılamamıştır. Necis oldukları için değil, cinlerden yaratılmış oldukları içindir. Yani huysuz oldukları için ...

 

Koyunlarla ilgili şöyle buyurdu: "Onlar cennet hayvanlarından ... " Tahric: Buhari, Müslim, 2/436; Mecmau'z-Zavaid 4/66 Onların meralarında namaz kılınmasını emretmiştir. Yani -en doğrusunu Allah bilir- üzerinde koyun pisliği ve idrarı olmayan mera / yer kastedilmiştir.

 

Dedi ki: Hadis, başka bir mana ihtiva etmiş olamaz. Nebi (s.a.v)'in bu hadisi, tefsire, ondan çıkarılacak delillere ve izaha ihtiyaç duymamaktadır.

 

Dedi ki: Kim üzerinde idrar yahut deve veya koyun pisliği yahut inek veya at veya eşek dışkısı olan yerde namaz kılmışsa, iade etmesi gerekir. Çünkü bunların tamamı necistir. Kim bunlara yakın yerde namazını kılmışsa, namazı geçerlidir. Nebi (s.a.v)'in nehyetmesinden dolayı içinde herhangi bir pislik olmamasına rağmen develerin atınlarında namaz kılınmasını uygun görmem. Ama buna rağmen namaz kılınırsa, geçerli olur.

 

Nebi (s.a.v) namaz kıldığı yerden şeytan geçince onu boğdu ve onun dilinin soğukluğunu elinde hissetmesine rağmen bu fiil namazını bozmadı. Bu da develerin atınlarında namaz kılınmasının nehyedildiğine dair delil teşkil eder. Çünkü onlar cindir. "Bizi bu vadiden çıkarın. Çünkü bu vadide şeytan var. " buyruğuna dayanarak bu hükmü verdik. Tahric: Buhari, Namaz 1/165 no: 461; Müslim, Mescitler 1/384- 385

 

Bu ihtiyari bir durumdur, çünkü cinler, Allah'ın istediği herhangi bir evde bulunabilirler. Bu meseleyi Resulullah (s.a.v)'den başka kimsenin bilme imkanı yoktur.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Develer, barınmak için kirli ve verimsiz yerlere gideyer. Eğer bulundukları yer kirli ve verimsiz bir yer değilse kendileri söz konusu duruma yahut ona yakın duruma getirmek için çalışırlar. Onun için bu yerler namaz kılmak isteyenlerin namaz kılmak için tercih edebilecekleri yerler değildir.

 

Birisi şöyle diyebilir: Deve idrarı (bazı hallerde necis sayılmamıştır.) ve eti yenen hayvanların dışkıları, -sanki- necis yapmadığı için koyun meralarında namaz kılınabileceği emredilmiştir.

Ona denilir ki: O zaman nehiy, develerin barındığı yerler içindir. Çünkü develerin idrar ve pisliği necis yapar. Ama mesele dediğin gibi olmadığı ve hadis bu manayı taşımamaktadır.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Eğer biri, koyunların eti yendiğinden dolayı idradarının necis olmadığını söylüyorsa, ona şöyle denir: Develerin de eti yenmesine rağmen barındıkları yerde namaz kılınması yasaklanmıştır. Eğer Resulullah (s.a.v) idrarları helal olduğu için koyunların meralarında namaz kılınır manasında bunu söyleseydi,(Resulullah bunu kast etmemiştir.) o zaman develeI'in idrarı ve pisliği haram olurdu. Yalnız manası -inşaallah- izah ettiğimiz gibidir.

 

Özet olarak koyun da, deve de temiz hayvanlardır, idrar ve dışkıları ise necistir.

 

Sonraki için tıkla:

 

KIBLE'YE YONELMEK