ŞAFİİ el-UMM

SALAT

 

KORKU HALİ OLMAKSIZIN NAMAZLARIN KISALTILARAK KILlNABİLECEĞi YOLCULUK

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Resulullah (s.a.v) Mekkeye yolculuk yaparken namazlarını kısaltarak kılmıştır ve bu mesafe dokuz veya on menzildir.

 

Dolayısıyla Resulullah (s.a.v)'in namazları kısaltarak kılması, onun namazlarını kısalttığı benzeri veya daha uzun bir yolculukta namazların kısaltılabileceğinin delilidir. Namazın kısaltılması ile ilgili kıyas, ancak şu iki şeye yapılabilir: Birincisi: Namazın ancak Hz. Peygamber (s.a.v)'in namazı kısaltarak kıldığı mesafe kadar veya daha fazla olan yolculuklarda kısaltılarak kılınması. Hz. Peygamber (s.a.v)'in namazları kısaItarak kıldığı bundan daha az mesafedeki bir yolculuğu gösteren ve bu görüşe muhalefet eden herhangi bir görüş de bilmediğim için bu yönde bir kıyas yapmamız da doğru olmaz.

 

İkincisi: Hz. Peygamber (s.a.v)'in herhangi bir yolculuğunda namazlarını kısaltarak kılması ve bu seferinden daha kısa mesafeli başka bir seferde de namazları kısalttığına dair herhangi bir bilginin bize ulaşmış olmamasıdır. Dolayısıyla ancak bu anlamda sefer adını hak eden bir yolculukta namazlar kısaltılabilir. Tıpkı sefer adını alabilecek bir yolculukta teyemmüm alıp bineğinin sırtında yol hangi tarafa gidiyorsa o tarafa yönelereknafile namaz kılması gibi ... AmaPeygamberimiz (s.a.v)'in iki günlük mesafeden daha kısa mesafeli herhangi bir yolculukta namazları kısalttığına dair bir bilgi bize ulaşmış değildir.

 

Dolayısıyla bana göre bir kişi, iki gece süren kısa mesafeli bir yolculukta namazlarını kısaltarak kılabilir. Bu da kırk altı (46) Haşimi mili eder. Bundan daha kısa mesafeli yolculukta namazlar kısaltılamaz. Ben ise kendimle ilgili bir ihtiyat olarak üç geceden daha kısa mesafede namazların kısaltılarak kılınmasını sevmiyorum ve kendim için geçerli olarak bundan daha kısa mesafelerde namazı kısaltmayı terk etmeyi mubah görüyorum.

 

Biri dese ki: Önceki rivayete gÖre namazların iki günlük yolculukta kısaltılacağına dair bir delil var mıdır? Cevap olarak deriz ki: Evet vardır. İbn Abbas ve İbn Ömer (r.a)'dan bu yönde rivayetler vardır.

 

Bize Süfyan, Amr'dan; o daAta'dan şöyle rivayet etmiştir: İbnAbbas'a soruldu: "Buradan (Mekke) Arafat'a gidersek namazları kısaltalım mı?" O da şu cevabı verdi: Hayır, Asfan'a, Cidde'ye veya Taif'e giderseniz namazı kısaItarak kılabilirsiniz.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu yerlerden Mekke'ye en yakın olanı kırk altı (46) Haşimi mili mesafesindedir. Bu ise yaya ve yüklü bineklerle çıkılan iki gecelik kısa bir yolculuk mesafesi demektir.

 

Bize Malik, Nafi'den rivayet etmiştir: Ben, İbn Ömer ile bir menzillik yolculuğa çıkardım ve o, namazlarını kısaltarak kılmazdı.

 

Bize Malik, Nafi'den; o da Salim'den şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer, Zatu'n-Nusab denilen yere gitmek üzere bineğine bindi ve bu yolculuğunda namazlarını kısaltarak kıldı. Malik dedi ki: Zatu'n-Nusab ile Medine arası dört menzildir.

 

Bize Malik, İbn Şihab'dan; o da Salim'den şöyle rivayet etmiştir: Babam, Riym denilen yere gitmek üzere bineğine bindi ve bu mesafede namazlarını kısaltarak kıldı. Malik dedi ki: Bu mesafe dört menzil kadardır.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir adam, namazlarını kısaltarak kılabileceği en kısa mesafeli yolculuğa çıktığı zaman yolculuğa başladığı menzilinden çıkmadıkça namazlarını kısaltarak kılamaz. Menzilinin köy, belde, şehir gibi bir yerleşim birimi veya çöl obası gibi bir yerleşim birimi olması arasında bir fark yoktur. Eğer yolculuğa bir köyden / beldeden başlıyorsa namazları kısaltarak kılması için o yerleşim biriminin en son evini geride bırakmış olması gerekir. Katedeceği mesafe üzerinde o yerleşim birimine ait evlere bitişik veya ayrı bir evin bulunmaması lazımdır. Şayet menzili çöldeyse menzilinin bulunduğu bölgeyi geride bırakınadıkça namazlarını kısaItarak kılamaz. Mesela menzili bir vadinin eni tarafına düşüyorsa enini kat edinceye kadar, vadinin boyu tarafına düşüyorsa menzilinin bulunduğu yerden iyice uzaklaşıncaya kadar, eğer menzillerin öbeklendiği merkezdeyse menzili, merkezi geride bırakıncaya kadar, şayet dağınık öbekler halinde toplanmışlarsa bu takdirde de menziline en yakın öbeği geride bırakıncaya kadar namazı kısaItarak kılamaz.

 

Eğer yukarıda belirtilen şekilde menzilleri aşmadan namazı kısaltarak kılarsa, kısaltarak kıldığı namazları, aynı yerde yeniden tam olarak kılmalıdır.

 

Bir adam, namazların kısaltılabileceği bir yolculuğa, varacağı yerde dört gün kalmak üzere çıkarsa, sonra başka bir yere yolculuk ederse, kalmaya niyet ettiği yere varıncaya kadar namazları kısaltarak kılabilir. Oraya vardığında içinde burayı kalma yeri değil, geçiş güzergahı edinme niyeti uyanırsa orada namazları tam olarak kılar. Oradan ayrılıp yola çıkarsa namazları kısaltabilir. Kalma (üç gÜnden fazla) niyeti getirirse namazları tam olarak kılar. Çünkü kalmak niyetle olur. Ama bizzat yolcuğa başlayıp yürÜmedikçe yolculuk niyetiyle namaz kısaltılamaz.

 

Eğer bir adam, bir beldeye doğru, orada dört gÜn kalmak ve sonra oradan başka bir beldeye gitmek üzere yolculuğa çıkarsa, ilk başta gitmeye niyet ettiği beldenin mesafesi namazların kısaltılmasını gerektirecek kadar değilse, namazları kısaltarak kılamaz. Sonra bu beldeden ayrılıp namazların kısaltılmasını gerektirecek mesafedeki gitmek istediği beldeye doğru yola çıkarsa dört gün kalmaya niyet ettiği beldeyi gerisinde bıraktığı yerden itibaren namazlarını kısaltarak kılabilir. Aksi takdirde namazları kısaltamaz. Bu ikinci beldeden ikamet ettiği asli beldesine dönmek üzere yola çıkarsa ve mesafe de namazları kısaltmayı gerektirecek kadarsa namazlarını kısaltarak kılar. Durum bu şekildeyse ve birinci beldeden sadece geçmek istiyorsa, yolunu dışından çevirmek istemiyorsa, orada ikamet etmek maksadı yoksa, o takdirde gitmek istediği belde namazların kısaltılmasını gerektirecek mesafedeyse namazlarını yolculuğa çıktığı andan itibaren kısaltarak kılabilir. ÇünkÜ gitmek istediği beldeden daha yakınında olan beldede ikamet etmeye, bir ihtiyacını gidermeye niyet etmemiştir. Orası onun için yol hükmündedir. Ama oraya bir ihtiyacı için giderse ve mesafe de namazlan kısaltmayı gerektirecek kadar değilse namazlarını kısaltarak kılamaz.

 

Bir kimse namazların kısaltılmasını gerektirecek mesafedeki bir beldeye gitmek isterse ve fiilen yola çıkmak suretiyle bu niyeti sabit olursa, o beldeye veya namazların kısaltılmasını gerektirecek bir yere varmadan ikamet ettiği asli beldesine geri dönmeyekararverirse namazlarını tam olarak kılar. Namazlarını tam olarak kılmaya başladıktan sonra önceki beldeye doğru yolculuğunu sürdürmeye karar verirse, o haliyle namazı tam olarak kılar. Ancak namazlarını tam olarak kıldığı yer ile gitmek istediği belde arasındaki mesafenin namazlan kısaltarak kılmayı gerektirecek uzaklıkta olması başka. Bir adamın gitmek istediği beldeye giden iki yol varsa, bu yollardan daha kısa olanını takip ettiği zaman aradaki mesafe namazlan kısaltarak kılmayı gerektirecek kadar değilse, diğerini takip etmesi durumunda aradaki mesafe namazlan kısaltmayı gerektirecek uzaklıkta ise bu adam hangi yolu takip ederse etsin, bana göre, namazlarını kısaltarak kılamaz. Ancak o beldenin namazlan kısaltarak kılmayı gerektirecek uzaklıktaki tek yolu bulunursa namazlarını kısaltarak kılabilir. Ancak kısa mesafeli yolda korktuğu veya üzülmesini gerektiren bir şey varsa yahut uzun mesafeli yolla birleşen bir yol ayırımı bulunuyorsa durum değişir. Durum böyleyse bu takdirde mesafenin namazlan kısaltarak kılmayı gerektirecek uzaklıkta olması şartıyla namazlarını kısaltarak kılabilir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Namazların kısaltılarak kılınması hususunda, hep birlikte Allah'a isyan amacını gütmemeleri şartıyla yolculuğa çıkarlarsa hasta, sağlıklı, köle, hür, kadın, erkek arasında herhangi bir fark yoktur. Ama bir kimse, bir Müslümana veya anlaşmalı bir gaynmüslime karşı isyan etmek veya yol kesmek yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak ya da köleyse efendisine itaatsizlik etmek veya yanında bulunan ve başkasına ait olan bir hakkı vermemek için kaçmak ve benzeri bir günah fiili gerçekleştirmek için yolculuğa çıkarsa bu kimse namazları kısaltarak kılamaz. Eğer kısaltarak kılarsa bu şekilde kıldığı bütün namazlan yeniden ve tam olarak / kısaltmadan kılması gerekir.

 

Çünkü namazı kısaltarak kılmak bir ruhsattır ve ruhsat da günahkar olmayanlara tanınmış bir haktır. Yüce Allah'ın şu ay etini gÖffiıediniz mi?

 

"Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Bakara, 173)

 

Bu durumdaki bir kimse günah ve isyan hali üzereyken mest üzerine meshederek de abdest alamaz, yolculukta namazları cem ederek de kılamaz. Yine nafile namazları da ancak kıbleye dönerek kılabilir. Yolculuğu Allah'a isyan amacına yönelik olan kimse için hafiffetici ruhsatlar geçerli değildir.

 

Mekkeli olup da hac ibadetini yerine getirmekte olan bir kimse, Mina ve Arafat'ta namazları tam olarak kılar. Arafat ve Mina ehli olanlar da. Yine yolculuğu Arafat'a yönelik olmayan, katettiği mesafe de namazların kısaltılmasını gerektiren miktarda olmayan ve Mekke'ye yaklaşmakta olan kimse de aynı hükme tabidir.

 

Namazların kısaltılmasını gerektiren mesafede yolculuk edenler açısından namazları kısaItarak kılmak hususunda yolculuğun yorucu, rahat, takip edilme korkusuyla geçiyor olması, kaçmak için olması veya güvenli bir yer bulma amacına yönelik olması arasında herhangi bir fark yoktur. Çünkü namazların kısaltılması, mesafeyle ilgili bir ruhsattır, yolculuğun yorucu veya rahat olmasıyla ilgili değiL. Eğer bu ruhsat, ancak yolculuğun yorucu olmasıyla ilgili olsaydı bu takdirde binekler sırtında katedilen uzun mesafelerde, kısa mesafelerde, yaya katedilen kısa mesafelerde, yorucu veya korkuyla çıkılan binek sırtındaki yolculuklarda geçerli olmazdı.

 

Bir kimse, Mekke'ye yakın olmakla beraber beldesiyle Mekke arasındaki mesafe namazları kısaltarak kılmayı gerektirecek uzaklıktaysa ve Mekke'de dört gün kalmaya kesin kararlıysa, namazları tam olarak kılar. Bu kimse hac menasikini eda etmek isteğiyle Arafat'a çıkmak üzere hareket ederse ve dört gün kalmayı da istemezse, Mekke'ye döndüğünde namazları kısaltarak kılabilir. çünkü yolculuktaki kalış süresini azaltıyor ve Arafat ile beldesi arasındaki bir yerde namaz kılmış oluyor. Ama Arafat'ta hac menasikini yerine getirdikten Sonra Mekke'de dört gün kalmayı isterse Mina'da, Arafat'ta ve Mekke'de namazlarını tam olarak kılar. Ama Mekke'den ayrılıp yola çıkınca da namazlarını kısaltarak kılabilir.

 

Mekke'ye yolculuk eden bir kimse hac valisi olarak görevlendirilirse, Mekke'ye varıncaya kadar namazlarını kısaltarak kılabilir. Mekke'ye varınca da orada, Arafat ve Mina'da namazlarını tam olarak kılar. Çünkü azledilmediği sürece ikamet edeceği bir beldeye ulaşmış bulunmaktadır. Mekke de onun için böyledir. Bu hususta hac emiri ve kurbanlıkları Harem'e sevk eden görevliler arasında herhangi bir fark yoktur. Aynı şekilde eğer Mekke emiri görevinden azledilirse ve yolculuğa çıkmayı isterse Mekke'den çıkıncaya kadar namazlarını tam olarak kılar. Çünkü Mekke'de bulunduğu sürece, yolculuğa çıkmayı isteyip de henüz yolculuğa fiilen başlamamış kimse hükmündedir.

 

Sonraki için tıkla:

 

YOLCUNUN NAFİLE NAMAZLARI