NAMAZA BİNEK SIRTINDA
BAŞLAYAN, SONRA İNEN VEYA YERDE BAŞLAYIP BİNEK SIRTINDA DEVAM EDEN YAHUT YÜZÜNÜ
KIBLEDEN DÖNDÜREN YA DA YERİNDEN BİRAZ DAHA İLERİ GİDEN ADAMIN DURUMU
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer bir adam şiddetli korku halinde namaza binek sırtında
başlar, sonra yere inerek devam ederse ben onun namazını yeniden kılmasını
yeğlerim. Eğer bu esnada yüzünü kıbleden çevirmemişse namazı yeniden kılması
gerekmez. Çünkü binekten inmek namazın sıhhati açısından hafif bir hareket
sayılır. Ama bu esnada yüzünü ensesinin tarafına dönecek şekilde kıbleden
döndürmüşse namazı yeniden kılması gerekir. Çünkü bu kimse kıblesini terk
etmiştir.
İmam Şafil (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer bu adam binek sırtından atılusa veya rüzgar savurursa,
fırsatını bulur bulmaz bulunduğu yerde kıble tarafına dönmesi şartıyla bu halde
namazını yeniden kılması gerekmez.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Adam yerde namaza başlamış da hayvanın sırtına binerek devam
ettirirse namazı bozulmuştur. Çünkü hayvana binmek, hayvandan inmekten daha
büyük bir ameldir. Ayrıca yere inen kimse hayvana binen kimseye göre namazı
tamamlamaya daha uygun bir vaziyettedir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bir kimse namaz kılma imkanına sahip olmadığı halde -fiilen
savaşmaksızın- korku namazı kılsa, daha sonra, kıldığı bütün namazları yeniden
kılar.
İmam Şafil (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Adam şiddetli korku namazını kılsa, sonra şiddetli korku
hali namazına ek olarak daha hafifkorku namazını kılma imkanını bulsa, onun
daha hafif korku hali namazını kılmasından başkası caiz olmaz. Tıpkı oturarak
namaz kılan birinin ayakta namaz kılma imkanını bulması durumunda ayakta namaz
kılmasından başka türlü namaz kılması caiz olmaması gibi ...
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Şiddetli korku halinden dolayı namazı öne doğru hareket
etmeden, yaya veya binek sırtında kılıyorIarsa, ama korku hali ileri doğru
hareket etmelerini gerektirirse, onlar da yaya veya binek sırtında ileri doğru
hareket ederlerse, onlar bu halleriyle namazdadırlar. Ama herhangi bir ihtiyaç
veya korku olmaksızın ileri doğru hareket ederlerse, ama bu ileri doğru hareket
etmeleri namaz kılan birinin yakın bir yere doğru hareket ederek namazını
kılmaya devam etmesi gibi ise onlar yine namazlarında sayılırlar. Şayet ileri
doğru hareketleri uzak bir yere doğru ise bu takdirde orada tekrar namaza
başlamaları gerekİr. Çünkü bu hareketleri namazı ifsat etmek gibidir. Aynı
şekilde bineğin sırtına binmeleri gerekirse namazda oldukları halde
binebilirler. Ama binmeye ihtiyaçları olmadığı halde binerlerse bineğin
sırtında namaza yeniden başlamaları gerekir. Eğer binek sırtındayken namaza
başlamışlarsa ve bir ihtiyaçları olmadığı halde yerde namaz kılmak için bineğin
sırtından inerlerse, namazları bozulmaz. Çünkü bineğin sırtından inmek hafifbir
hareket sayılır. Ayrıca yerde namaz kılmaları bineğin sırtında kılmalarından
daha sevimlidir bana göre.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Cemaat düşmana pusu kurmuşsa veya hendek, bina / yapı veya
gece karanlığı gibi bir şeyle düşmandan gizlenmişse, namaz için kıyama
kalkmaları durumunda düşman tarafından fark edilmekten korkuyorlarsa, öte
yandan bunlar namazı ancak ayakta kılmaları gereken güçlü bir cemaat iseler
namazı nasıl kılacaklar? Eğer oturarak kılarlarsa yanlış yaparlar, bu yüzden
namazlarını yeniden kılmaları gerekir. Şayet güçlü bir cemaat değilseler ve
namaz için kıyama kalkmaları durumunda düşmanın kendilerini imha etmesinden
korktukları için oturarak namaz kılarlarsa, namazlarını yeniden kılmaları
gerekir. Allah doğrusunu herkesten daha iyi bilir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer düşman onları görecek, onları yüksek bir yerden kontrol
edecek bir konumdaysa ve onların da arkasında bir hendek, sağlam bir sur, kale
veya dağ gibi düşmanın kolayca aşamayacağı bir şey varsa, bu yere çekilmeleri
durumunda düşman da Müslümanların veya koruyucu öncü grubun gözünden
kaybolmayacaksa oturarak ya da kıbleden başka tarafa dönerek yahut başlarıyla
işaret ederek namaz kılmaları caiz olmaz.
Namazı oturarak ve
kıbleden başka tarafa dönerek kılmaları, ancak düşmanı, tertibat alışını, ileri
doğru sızmaya çalışmasını ve yaklaşmasını görme / gözetleme halinde caiz olur.
Çünkü bu halde düşman onlara yaklaşıp ok, mızrak atabilir, kılıçla vurabilir.
Dolayısıyla bu teyakkuz halleri düşmanın kendilerine yaklaşmasını
engelleyebilir. Aynı şekilde düşmanın yaklaşmasını engelleyecek koruyucu bir
birlik de yoksa o zaman oturarak veya binek sırtında kıbleye dönerek veya başka
tarafa dönerek namaz kılmaları caiz olur. Çünkü bu, en büyük korku halidir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bir Müslüman esir düşer de namaz kılmasına izin verilmezse,
eğer işaretle kılmaya imkanı varsa kılmalı ve namazı terk etmemelidir. Aynı
şekilde abdest almaya da imkanı yoksa ve namazı hazarda kılıyorsa teyemmüm
alarak kılmalıdır. Şayet dik durmasına imkan vermeyen alçak tavanlı ve daracık
bir yere hapsedilmişse ya da rükuya ve secdeye gitmesine imkan bırakmayacak
şekilde bir yere bağlanmışsa, nasıl yapabiliyorsa öyle kılması gerekir ve
kesinlikle namazı terk etmemelidir. Bir şekilde namazı kılabilir. Ayrıca bu
haldeyken ve bu şekilde kıldığı bütün farz namazları sonradan kaza etmesi
gerekir. Aynı şekilde oruç tutmasına da engelolunuyorsa, imkanını bulunca orucu
da kaza etmesi gerekir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer haram olan bir içeceği içmeye veya haram olan bir
yiyeceği yemeye zorlanırsa, yapmaması durumunda zarar vermelerinden korktuğu
için bunları yaparsa, imkan bulduğunda kusabiliyorsa kusarak bunları çıkarması
gerekir.
Sonraki için tıkla:
BİNEĞİN
DİZGİNİNE YAPIŞARAK NAMAZ KILMAK