ŞAFİİ el-UMM

HAC

 

BAŞKASI ADINA HACCEDEMEYEN KİMSELER

 

[965] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) haber verip dedi ki: Bize Müslim b. Halid ez-Zenci, İbn Cüreyc'den haber verdi. O, Atadan şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (s.a.v.), bir adamı, "filan kişi adına lebbeyk" derken dinlemiştir, Nebi (s.a.v.) ona: "Eğer sen kendin haccettiysen filan adına lebbeyk diyebilirsin. Aksi takdirde önce kendi adına hac yap sonra onun adına haccet" buyurdu.

 

[966] Bize Süfyan, Eyyüb'dan haber verdi. O, Ebu Kilabe'den dedi ki: İbn Abbas, bir adamı: Şu Şübrüme adına lebbeyk derken işitince, İbn Abbas: Sen ne diyorsun, Şübrüme ne oluyor? deyince o: Kendisine akrabalığını söz konusu etti. İbn Abbas: Peki kendi adına haccettin mi? sorunca o, hayır dedi. İbn Abbas ona: "Önce kendi adına haccet sonra Şübrüme adına haccec dedi.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Nebi (s.a.v.) Hasamlı kadına, babasının yerine haccetmesini emretmesi ile ilgili hadiste çeşitli hususlara delil vardır:

 

Bunlardan birisi; açıklamış olduğumuz üzere bunun iki türlü güç yetirişten birisi olduğudur. Ona babası adına haccetmesini emretmesi, onun yerine hac emrini verdiği bir halde bulunuyordu ve bu onun adına borç ödemeye benziyordu / benzetiyordu. Böylelikle babası bu halde iken bedeni ile yapacağı ameli başkasının onun yerine yapmasının caiz olup onun için geçerli olduğunu açıkladı ve bu manada namazdan farklı olduğunu gösterdi. Onun yerine hacceden kimse, ister akrabası olsun ister başkası olsun fark etmez.

 

 

Diğer taraftan Rasulullah (s.a.v.), bir kadına bir erkeğin yerine haccetmesini emretmiştir. Her ikisinin ortak yanı ise, giyilecek elbise dışında ihramın bütün yasakları ve hükümleri hususunda ortak olduklarıdır. Bu sebeple kadın- erkek ihramın bir bölümünde birbirlerinde farklılık arz ederler. Durum böyle olduğuna göre, bir erkeğin erkek yerine haccetmesi ve bir kadının bir başka kadının yerine -erkeğe göre- haccetmesi daha uygundur. Tavus'tan ve başkalarının Nebi (s.a.v.)'tan kaydetmiş olduğumuz nakledilen rivayetler ile birlikte hepsi caizdir. Bütün bunlar dolayısıyla bu hususta ayrıca başka bir habere ve nassa da ihtiyaç kalmamaktadır. Bir kimseye hac vacip olmadığı halde, bedenen de haccedemiyor ise, ondan başka birisinin de onun yerine haccetmesi vacip değildir. Haccetmekle yükümlü olmadığı halde, yakın bir akrabasının onun yerine haccetmesini yahut da kim olursa olsun, yerine haccedecek birisini ücretle tutmasını severim (müstehab görürüm). Eğer azık ve binek temin edemeyen fakir birisi ise, bedeni de sağlıklı ise ve hacdan bir süre önce varlıklı hale gelinceye kadar böyle kalırsa, bu süre zarfında da çıktığı takdirde hacca yetişemeyecek olup bir başka hac mevsimi gelmeden önce ölürse, ona kaza edilmesi kap eden bir hac düşmez. Haccedebilecek imkanı bulamayacağı bir zaman içerisinde varlıklı olsa ve hac ayları gelinceye kadar varlıklı hali sürse, ama hacca yetişmek için yaşadığı beldedeki insanların yola çıkacağı vakit gelmeden kendisi artık azık da binek de bulamayacak bir hale düşse, sonra o senenin haccından önce yahut da elinin rahatlayacağı bir başka hac vakti gelmeden önce ölürse yine ona hac düşmez. Ona haccın düşmesi, ancak baliğ olup güç yetirebilecek halden sonra haccedebileceği bir süre geçse, sonra da haccı kaçırıncaya kadar zaman geçse o takdirde vacip olur. Eğer varlıklı olmakla birlikte hacdan alıkonulan birisi ise, kendisi adına bir başkasını haccettirmesi yahut da ölümünden sonra onun yerine haccetmesi vacip olur. Bu husus ise başka bir yerde yazılmış / zikredilmiş bulunuyor.

 

Sonraki için tıkla:

 

HAC KARŞILIĞINDA ÜCRET ALMAK