İyiliğe Karşılık Vermek |
8685- Enes b. Milik der
ki: Muhacirlerden bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar (Ensar) kadar az
olan şeyleri paylaşan, çok olan şeylerden de bolca veren başka bir topluluk
görmedik. Sıkıntılarımızı giderirken rahatlıklarına bizi ortak ettiler. Ancak
buna karşılık sevapIarın tümünü almış olmalarından endişe ediyoruz"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara dua edip
yaptıklarına teşekkür ettiğiniz sürece (iyiliklerinin) karşılığını veya
benzerini vermiş olursunuz" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/653 (2487).
8686- Enes bildiriyor.
Muhacirler: "Ey Allah'ın Resulü! Ensar, sevapIarın tümünü aldılar"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara dua edip
teşekkür ettiğiniz sürece, hayır (hepsini almış olmazlar)" buyurdu.
Lafız İbn Avine'nin
lafzıdır.
Tahric: İsnadı ceyyiddir.
Ebu Davud 5/158 (4812).
Eb-u'z-Zübeyr - Cabir
8687- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kişiye bir iyilik yapıldığı zaman imkanı varsa bunu
karşılıksız bırakmasın. imkanı yoksa iyiliği övsün. Övmesi durumunda verilen
şey için şükretmiş olur. iyiliği gizli tutan kişi de, nankörlük etmiş olur.
Kendisine verilmeyen bir şeyle verilmiş gibi övünen kişi, yalandan iki giysi
giymiş (çıplak) kişi gibidir. "
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 5/158 (4813).
8688- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud, edeb (5/158).
Ali der ki: "Bir
önceki hadiste ismi zikredilmeyen ravinin burada ismi zikredilmiştir. O da
Şurahbil b. Sa'd el-Ensari'dir. Künyesi Ebu Sa'd'dır."
İsmail b. Ayyaş bunu
Umara b. Gaziyye kanalıyla rivayet etmiş, ancak hata etmiştir. - Tirmizi 4/379
(2034).
8689- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yemeğe davet edildi.
Yanında da ashabından birkaç kişi vardı. Yemeği yedikten sonra Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kardeşinize bunun (yemeğin) karşılığını
verin" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Nasıl vereceğiz?" diye
sorduğumuzda: "Bereketli olmasını dileyin" buyurdu. Biz de bereketli
olması için dua ettik. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize
doğru döndü ve: "Kişiye bir iyilik yapıldığı zaman (imkanı varsa) bunu
karşılıksız bırakmasın. imkanı yoksa da bu iyiliği övsün. Bunu yapmayan
nankörlük etmiş olur. Kendisine verilmeyen bir şeyle (verilmiş gibi) övünen
kişi yalandan iki giysi giymiş (çıplak) kişi gibidir" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
8690- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişiye bir iyilik yapıldığı zaman imkanı varsa bunu karşılıksız
bırakmasın. imkanı yoksa bunu başkalarına anlatsın. Anlatması durumunda verilen
şey için şükretmiş olur. Kendisine verilmeyen bir şeyle verilmiş gibi övünen
kişi yalandan iki giysi giymiş (çıplak) kişi gibidir. ''
İsnadı zayıftır.
8691- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişiye bir iyilik yapıldığı zaman imkanı varsa bunu karşılıksız
bırakmasın. imkanı yoksa bunu başkalarına anlatsın. Anlatması durumunda verilen
şey için şükretmiş sayılır. Kendisine verilmeyen bir şeyle verilmiş gibi övünen
kişi yalandan iki giysi giymiş (çıplak) kişi gibidir.'' --- İsnadı bu şekilde
gelmiştir.
İsnadı zayıftır.
8692- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişiye bir iyilik yapıldığı zaman imkanı varsa bunu karşılıksız
bırakmasın. imkanı yoksa bunu başkalarına anlatsın. Anlatması durumunda verilen
şey için şükretmiş olur. Kendisine verilmeyen bir şeyle verilmiş gibi övünen
kişi yalandan iki giysi giymiş (çıplak) kişi gibidir.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (6/90), Bezzar, Müsned (2/396), İbn Adiy, el-Kamil (4/1383), İbn
Ebi Dünya, Mekarimu'l-Ahlak (365) ve Haditi, Fadilatu'ş-Şükr (83).
8693- Başka bir kanalla
önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadı zayıftır.
8694- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Allah için sizden bir şey isteyene istediğini verin. Allah
için size sığınan kimseyi himaye edin. Size iyilik yapan kişiye bunun
karşılığını verin. imkanınız yoksa karşılığı olduğuna kanaat getirinceye kadar
ona dua edin. Allah için himayenizi isteyene de yardım edin. ''
Saib b. Ömer, Yahya b.
Abdillah b. Sayfi'den mürsel olarak Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kendisine bir nimet ihsan edilen kişi buna şükretsin" buyurduğunu
bildiriyor.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Tirmizi, zekat (5/82) ve Ebu Davud, zekat 2/310 (1672) ile edeb 5/334 (5109).
8695- Başka bir kanalla
(Saib'den gelen) bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadı mürsel ceyyiddir.
8696- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İnsanlar'a
teşekkür etmeyen, Yüce Allah'a da şükretmiş olmaz.'' buyurmuştur.
Ebu Ubeyd der ki:
"......" ifadesinden kasıt, bir nimetin birine verilmesi ve o nimetin
kendisinde kalmasıdır.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 5/157-158 (4811) ve Tirmizi 4/339 (1954).
8697- Usame b. Zeyd'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah'a en çok
şükredenler. insanlara (iyiliklerine karşı) en çok teşekkür edenlerdir"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 1/171 (425) ve İbn Adiy, el-Kamil (5/1974) Bak:
Heysemi, Mecmau 'z-
Zevaid (8/181).
8698- Numan b. Beşir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
''Az'a şükretmeyen, çok'a da şükretmez. İnsanlar'a teşekkürü bilmeyen Yüce
Allah'a da şükretmez. Yüce Allah'ın nimetlerinden bahsetmek şükürdür. Verilen
nimetleri gizli tutmak ise nankörlüktür. Cemaat de rahmettir. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (4/278, 375), Bezzar, Müsned (2/253), Haraiti, Fadiletu'ş-Şükr
(82) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Emsal (111).
8699- Eş'as b. Kays'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içinizden
Allah'a en çok şükredenler, insanlara (iyiliklerine karşı) en çok teşekkür
edenlerdir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıf,
şahidleriyle birlikte hasen bir hadistir. Taberalli, M. el-Kebir 1/236 (648),
Ahmed, Müsned (S/2l2), Hatib, el-Cami' (1/247), Tayalisi, Müsned (s. l4ı), İbn
Ebi Dünya, Kadau'l-Havaic (73) ve Haraiti, Fadilatu'ş-Şükr (79).
8700- Hz. Aişe der ki:
Yaşlı bir kadın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip
giderdi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu güler yüzle karşılar
ve ikramda bulunurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Hiç
kimse için yapmadığın şeyleri bu yaşlı kadın için yapıyorsun" dediğimde,
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zamanında bize, Hatice'nin
yanına gelirdi. Sevileniere ikramda bulunanın imandan olduğunu bilmiyor
musun?" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Abdirrahman es-Sülemi, Adabu's-Suhbe (24).
8701 - Hz. Aişe der ki:
Yaşlı bir kadın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelince:
"Sen kimsin?" diye sordu. Kadın: "Cessame (sevimsiz)
elMüzeniyye" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Aksine sen Hassane (sevimli) el-Müzeniyye'sin" buyurdu ve:
"Nasılsınız? Haliniz nasıl? Sizi görmeyeli ne haldesiniz?" diye
sordu. Kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun!
İyiyiz" karşılığını verdi. Kadın çıkınca: "Ey Allah'ın Resulü! Bu
kadına neden bu kadar çok ilgi gösterdin?" diye sordum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Aişe! Zamanında bize. Hatice'nin yanına
gelirdi. Eski tanıdıklara iyi davranmak da imandandır" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbnu'l-A'rabi, Mu'cem (75) ve Kudar, Müsnedü'ş-Şihab (82)
Hadisi bu şekilde buldum.
Başkası ise rivayet ederken kadının "Hassane" ismi yerine
"Hannane" ismini söylediğini, Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Aksine sen Hassane el-Müzeniyye'sin" buyurduğunu aktarır.
Bunu da İman bölümü içinde zikrettim.
8702- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelen bir kadına ikramda
bulunurdu. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bu kadın kim ki?" diye
sorduğumda: "Hatice zamanında bu kadın yanımıza getirdi. Eski tanıdıklara
iyi davranmak da imandandır" buyurdu.
Hadisi bu şekilde buldum.
Bu isnadla da garibtir (tek kanallıdır).
Tahric: İsnadı garibtir.
Sehavi, Makasidu'l-Hasene (s. 189-190).
8703- Muhammed b. Cübeyr,
babasından bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir
esirleri konusunda: ''Şayet Mut'im (b. Adiy) hayatta olsaydı ve onlar hakkında
benimle konuşsaydı serbest bırakırdım'' buyurdu."
Tahric: Yahya b. Rabi'yi
tanımıyorum. Sahih bir hadistir. Buhari, hums (4/56) ile meğazi (5/20).
Süfyan der ki:
"Mut'im'in, zamanında Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iyiliği
dokunmuştu. İnsanlar içinde de yapılan bir iyiliği en çok Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılıksız bırakmazdı."
8704- Ebu Katade der ki:
Necaşi tarafından gönderilen heyet geldiği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bizzat onların hizmetini görmeye başladı. Ashabı: "Ey Allah'ın
Resulü! Bu görevi senin yerine biz yaparız" deyince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar benim ashobıma karşı gereken ikromı
yaptılar. Ben de bunun karşdığını onlara vermek isterim" buyurdu.
Talha b. Zeyd bunu
Evzai'den rivayette tek kalmıştır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Mekarimu'l-Ahlak (366).
8705- Ata b. Yesar
bildiriyor: Ay tutulması hadisini aktarırken Abdullah b. Abbas şöyle demiştir:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cehennemi de gördüm ki bu güne
kadar öylesi bir manzara görmüş değildim. Cehennem ahalisinin çocuğunun
kadınlardan olduğunu da gördüm" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü!
Neden?" diye sorulunca: "Nankörlüklerinden" buyurdu.
"Allah'a karşı mı?" diye sorulunca da şöyle buyurdu: "Kocalarına
karşı, yapılan iyiliklere karşı nankörce karşılık veriyorlar. Kadınlardan
birine bir ömür iyi davransan bile bir kusurunu gördüğü zaman ''Zaten senden
hiç hayır görmüş değilim'' demeye başlar."
Buhari ile Müslim,
Sahih'de Malik'ten rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, iman (1/13), salat (1/111-112), küsuf (2/27-28) ile nikah (6/151) ve
Müslim, küsuf (1/627).
8706- Esma binti Yezid
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıkınca kadınlar
Mescid'in bir kenarında bulunuyordu. Ben de içlerindeydim. Kadınlar tarafından
bir ses veya bir gürültü işitince: "Ey kadınlar! Cehennem odununun çoğunu
sizler oluşturacaksınız" buyurdu. Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) konuşmada herkesten çok cüretkar olduğum için: "Ey Allah'ın
Resulü! Neden?" diye seslendim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Size bir şey verildiği zaman şükretmez, verilmediği zaman da
şikayet edersiniz" buyurdu ve: "Nimete nankörlük etmekten
sakının!" diye ekledi. "Ey Allah'ın Resulü! Nimete nankörlük nasıl
oluyor?" diye sorduğumda: "Kadın biriyle evli olur. Ondan iki veya üç
çocuğu da olmasına rağmen ''Senden asla bir hayır görmüş değilim'' der"
buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 24/168 (426,427), Ahmed, Müsned (6/452-453), Humeydi,
Müsned 1/179 (366) ve Buhari, el- Edebu'l-Müfred (1048).
8707- Ebu Said el-Hudri
anlatıyor: İki adam Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdi ve
satın alacakları devenin parası konusunda ondan yardım istedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardım olarak onlara bir dinar verdi. Yanından çıktıklarında
Ömer b. el-Hattab ile karşılaştılar. Yaptığı yardımdan dolayı Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) övüp güzel şeyler söylediler ve teşekkürlerini
bildirdiler. Ömer b. el- Hattab, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına girince iki adamın söylediklerini aktardı. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ama filan kişiye on ile yüz dinar arası bir şeyler
verdim de (teşekkür babından) hiçbir şey demedi. Bazen biriniz benden bir şey
ister de aldığını cebine koyup gider. Oysa aldığı ateştir" buyurdu. Ömer:
"Ey Allah'ın Resulü! O zaman neden ateş olan bir şeyi bize
veriyorsun?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz
benden istemekten geri durmuyorsunuz. Yüce Allah da cimri davranmamı istemiyor"
buyurdu.
Ali b. el-Medini der ki:
"Bu hadisi kendisinden rivayet edildiğine göre Ebu Bekr b. Ayyaş, A'meş -
Ebu Salih - Ebu Said kanalıyla rivayet etmiştir. Ancak benim yanımda doğrusu
Cerir'in hadisi olmasıdır."
Tahric: Beyhaki'nin
hocası ile onun da hocası olan Ali b. el-Fadl'ı tanımıyorum. Ebu Ya'la, Müsned
2/490 (1327), İbn Ebi Dünya, Mekarimu'l-Ahlak (398) ve Bezzar, Müsned
(1/436-437).
8708- Ebu Said der ki:
Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Filan kişinin seni anıp hayırlı şeyler
söylediğini işittim. Dediğine göre ona iki dinar vermişsin" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ama filan kişi bu yönde bir şey
söylemiş değil. Oysa ona on ile yüz dinar arası bir şeyler vermiştim"
buyurdu. Sonra: 'Bazen biriniz yanımdan cebine bir şeyler koyarak çıkıyor. Oysa
aldığı şey ateşten başka bir şey değildir" buyurdu. Ömer: "Ey
Allah'ın Resulü! O zaman neden veriyorsun?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne yapayım? Onlar istiyor, Allah da cimri
davranmamı istemiyor" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (3/4, 16), İbn Ebi Dünya, Mekarimu'l-Ahlak (397), Bezzar, Müsned
(1/437) ve Hakim, Müstedrek (1/46).
8709- Ebu Said'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlara
teşekkür etmeyi bilmeyen kişi, Yüce Allah'a da şükredemez" buyurmuştur.
Tahric: Tirmizi 4/339
(1955).
Kavi olmayan bir isnadla
aynı kıssa ile A'meş - Ebu'z-Zübeyr - Cabir b. Abdillah - Ömer b. el-Hattab
kanalıyla rivayet edilmiştir. - Hakim, Müstedrek (1/46).
Hadis İsmaill'nin
Mu'cem'inde zikredilmiştir. Ancak mahfuz olmadığı için burada aktarmadım.
8710- Enes der ki:
Dilencinin biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bir hurma verilmesini söyledi. Ancak dilenci
bu hurmayı az görüp almadı. Başka bir dilenci gelince ona da bir hurma
verilmesini söyledi. Dilenci: "Sübhanallah! Allah Resulü'nden bir
hurma!" deyip kabul edince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
cariyeye: "Ümmü Seleme'ye git ve yanındaki kırk dirhemi bu adama vermesini
söyle" buyurdu.
İsnadında bir sakınca
yoktur.
8711- Enes b. Malik der
ki: Dilencinin biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince
kendisine bir hurma verilmesini emretti. Dilenci: "Sübhanallah!
Peygamberlerden bir peygamber bir hurmayı mı sadaka olarak veriyor!"
deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu hurmada birçok
zerre miktarı iyilik sevabı olduğunu bilmiyor musun?" karşılığını verdi.
Başka bir dilenci gelince, ona da bir hurma verdi. Dilenci:
"Peygamberlerin birinden bir hurma mı? Hayatta olduğum müddetçe bu hurmayı
yanımdan ayırmayacağım ve devamlı bunun bereketini temenni edeceğim"
deyince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona biraz mal verilmesini
emretti ve kısa sürede adamın bütün ihtiyaçları karşılandı.
İsnadı zayıftır.
8712- Enes der ki: Eşhel
kabilesinin temsilcisi olan Useyd b. Hudayr, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi ve Zufur oğullarından çoğunluğu kadın olan bir aileye yardım için
konuştu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diğer müslümanlar arasında
taksim ettiği şeylerden birazını ona verdi ve: "Ey Useyd! Elimizdeki her
şeyi dağıttıktan sonra bize geldin. Bize yiyecek getirildiğini duyduğun zaman
yanıma gel ve bu ailenin durumunu hatırlat" buyurdu.
Bir süre geçtikten sonra
Hayber'den Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arpa ve hurmadan oluşan
yiyecek geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen yiyecekleri
müslümanlar arasında taksim etti. Sonra Ensar'a payını ziyadesiyle verdi. Sonra
bu aileye de ziyadesiyle bir miktar ayırdı. Useyd teşekkür babından: "Ey
Allah'ın Resulü! Allah seni en güzel şekilde mükafatlandırsın" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizi de ey Ensar, Yüce Allah en
güzel şekilde mükafatlandırsın! Bildiğim kadanyla hepiniz iffetli ve
sabırlısınız. Benden sonra başkalarının sizlere tercih edildiğini göreceksiniz.
(Kıyamet gününde) Havuz başında benimle buluşuncaya kadar buna sabredin"
buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Adiy, el-Kamil (5/1879-1880).
8713- Usame b. Zeyd'in
bildirdiğine göre Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem} şöyle buyurmuştur:
"Kişi kendisine bir iyilik yapıldığı zaman yapana ''Allah sana hayırlar
ihsan etsin'' dediği zaman teşekkürünü en güzel şekilde yapmış olur. "
Tahric: Beyhaki'nin
hocasını tanımıyorum. Hadis de hasendir. Tirmizi 4/380 (2035).
8714- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Yahudi adamın söylediği o
iki beyiti bana bir daha tekrarlasana" buyuronca şöyle dedim:
Yahudi olan filan kişi
şöyle dedi:
"Varsa imkanın,
zayıf olanı tutup kaldır
Zira gün gelir onun da
durumu düzelir
Seni över veya iyiliğinin
karşılığını verir
Yardımın için seni öven
de karşılığını vermiş olur."
Bunun üzerİne Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah canını alsın! Ne güzel
söylemiş' Cebrail de bana Yüce Allah'tan ''Ey Muhammed! Kendisine bir yardım
veya iyilik yapılan kişi eğer karşılık olarak elinden sadece yapanı övmek geliyorsa
onu övsün. Zira iyilik yapanı öven kişi karşılığını vermiş gibi olur'' şeklinde
bir haberle geldi. ''
Ebu Abdillah İse bunu:
"Kendisine bir iyilik yapılan kişi, eğer karşılık olarak elinden sadece
yapana dua etmek ve onu övmek geliyorsa bunu yaparak iyiliğin karşılığını
vermiş olur" lafzıyla aktarmıştır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Haraiti, Fadilatu'ş-Şükr (87) ve İbn Ebi Dünya, Kadau'l•Havaic (76).
8715- Mansur b. Hatim
el-Horasani der ki: İbn Aişe'nin yanındayken bana: "Ey Horasanlı! Şükretme
konusunda Vakıdi'den bildiğin şiir var mı?" diye sordu. Ona şu beyitleri
okudum:
"Varsa imkanın zayıf
olanı tutup kaldır
Zira gün gelir onun da
durumu düzelir
Seni över veya iyiliğinin
karşılığını verir
Yardımın için seni öven
de karşılığını vermiş olur."
Bunun üzerine Mansur, Hz.
Aişe'den naklen şu hadisi aktardı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana şöyle buyurdu: "Cebrail'in bana bildirdiğine göre kıyamet
gününde Yüce Allah gelmiş geçmiş tüm insanları bir araya toplar. Sonra kuluna:
''Ey kulum! Filan kişinin sana yaptığı iyiliğe teşekkür ettin mU'' diye sorar.
Kul: ''Ey Rabbim! Hayır! Ben sana şükrettim. zira nimet senden gelmişti'' der.
Yüce Allah da: ''Eliyle nimeti sana verdiğim kişiye teşekkür etmediysen bana da
şükretmiş olmazsın'' buyurur."
Sonra bana şöyle dedi:
"Bu hadisin altına şu iki beyiti de yaz: "Yapılan her iyilik bir
ganimettir Nankör ya da şükreden birine Şükreden karşılığını vermiş olurken
Nankör olanın da cezası
Allah katındadır.''
Bu hadis ilk isnadla daha
uygundur. Ancak her iki isnad da zayıftır. Doğrusunu da Allah bilir. Bu iki
beyiti İbnu'l-Mübarek'in söylediği de rivayet edilmiştir.
İsnadı zayıftır.
8716- Abdula'la b. Hammad
der ki: Bilgelerden birinin şu dizeleri okuduğunu işittim:
"Yapmayı düşündüğün
iyilik için de sana teşekkür ederim
Zira iyilik yapmayı
düşünmen de bir iyiliktir
Takdir bu iyiliğini
yaptırmazsa da kınamam seni
Zira her şey takdire göre
gerçekleşir."
Başkası ise rivayet
ederken "Rızık takdir edildiği zaman sahibine ulaşır" lafzını
kullanmıştır.
Tahric: İsnadı ceyyiddir.
Hatib, Tarıh (12/76).
8717- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı:
"Takdir bu iyiliğini
yaptırmazsa da kınamam seni
Rızık takdir edildiği
zaman sahibine ulaşır" lafzıyla rivayet edilmiştir.
Ravilerinin çoğunu
tanımıyorum.
8718- Abdullah b. Bişr:
"Ebu Hafs Ömer b. Nasr en-Nehrevani iyilik yapma konusunda bana şu
beyitleri okudu" demiş ve bir önceki iki beyiti zikretmiştir.
İsnadı hasendir.
8719- Ubeydullah b.
Muhammed, arkadaşlarından bildiriyor: "Hüsnüniyeti için arkadaşına
teşekkür etmeyen kişinin, kendisine yaptığı iyilik için de teşekkür etmeyeceği
söylenirdi."
İbn Ebi Dünya ise bunu
Muhammed b. el-Hüseyn'den rivayet ederken "Abdullah b. Muhammed et- Teymi
der ki: "Şöyle denilirdi..." lafzını kullanır. - İbn Ebi Dünya,
Kadau'l-Havaic (91).
8720- Ebu Abdirrahman
es-Sülemi der ki: Ali b. Ömer el-Hafız bana
İbnu'r-Ruml'ye ait olan
şu beyitleri okudu:
"Bana yaptığın
hiçbir ihsanı az görmem
Bana iyilik yapmayı
düşünmen bile bir iyiliktir iyiliğin tekrarı en güzelidir denilir Sen de
iyilikleri tekrarlamakla bilinirsin Ben de alıştım senden gelen iyiliklere
Yine iyilik yap ki
alışılması gereken iyiliktir."
8721- Hammad b. Zeyd der
ki: "Sakif kabilesinin azatlılarından Ya'la b.
Hakim'in Şam'da öldüğü
haberi annesine verildi. Burada da annesinden başka akrabası yoktu. Bundan
dolayı Eyyub (es-Sahtiyani) teselli için üç gün boyunca
Eyyub
es"Sahtiyanl'nin bu yaptığı da tanıdıklara gereken değeri verme başlığı
altında zikredilebilir.
İsnadı hasendir.
8722- Halid er-Rab ai der
ki: "Cezası geciktirilmeyen günahlardan bazılarının da zulüm, akrabalık
bağlarını kesme, hıyanet ve yapılan iyiliğe nankörlük olduğunu
konuşurduk."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hatib, Tarih (7/397).
8723- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi bir
topluluğa iyilik yapar da kendisine teşekkür etmezlerse onlara beddua etmesi
halinde bu duasına icabet edilir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Ukayli, ed-Du'afa (4/299), Hatib, Tarih (7/173) ve Deylemi,
Müsnedü'l-Firdevs 3/571 (5790). Bak: İbn Hacer, el-Lisan (3/394-395)
Abdulhamid der ki: Nasr
b. Seyyar da: "Allahım! Bessam ailesine bir iyilikte bulundum, ama buna
şükür etmediler. Allahım! Sen onlara silahın acısını tattır" diye dua
etti. Bundan dolayı bu ailenin hepsinin de ölümü kılıçla oldu.
Nasr b. Kudeyd'in Ebu
Amr'dan bildirdiğine göre Şu'be: "Eşraftan olanlar yalan söylemezler"
demiştir.
Aynısı Abdullah b.
el-Mübarek kanalıyla Nasr b. Seyyar'dan rivayet edilmiştir.
Zibban b. Faid'in, Sehl
b. Muaz'dan, onun da babasından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde Yüce Allah üç
kişiyle konuşmaz ve onlara nazar etmez. Bunlardan biri, birileri tarafından
kendisine yapılan iyiliğe nankörlük eden ve onlardan beri olduğunu söyleyen
kişidir." Bu hadisi anne babaya iyilik konusu içinde zikrettik (hadis no.
7503).
8724- Ebu Ya'la
bildiriyor: İbnu'l-Hanefıyye, "İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil
midir?"[Rahman 60] ayetini açıklarken: "Bu ayet hem iyiler, hem de
kötüler hakkındadır" demiştir.
İsnadında bir sakınca
yoktur.
8725- Muhammed b.
el-Hanefıyye der ki: ''İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil
midir?"[Rahman 60] ayeti hem iyiler, hem de kötüler için geçerlidir.
İbnu'l-Hanefıyye'den
mahfUz olan söz budur. Zayıf bir isnadla Hz. Peygamber'den de (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir....
Tahric: İsnadı ceyyiddir.
Buhari, el-Edebu'l-Müfred (130), İbn Cerir, Tefsir (27/153) Bak:
Kurtubi,
el-Camiu'i-ahkami'l-Kur'an (17/183) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/714).
8726- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah ''İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?''[Rahman 60]
ayetini hem kafirteri, hem de müslümanları kapsayacak şekilde indirmiştir. ''
Heysem b. Adiy el-Kufi,
hadisleri metruk olan biridir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (7/2563) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/714).
8727- Ebu Ubeyd der ki:
İbnu'l-Hanefiyye, ''İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?''[Rahman 60]
ayetini açıklarken: "Bu ayet hem iyiler, hem de kötüler için
geçerlidir" demiştir. Burada iyi kötü ayrımı yapılmamıştır. Kendisine
iyilik yapılan kişi iyi de olsa kötü de olsa bunun (Allah katında) mükafatı iyi
olacaktır. Hz. Peygamber'den de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna işaret eden
hadisler rivayet edilmiştir.
Tahric: Ebu Ubeyd,
Garibu'l-Hadis (4/349-350).
Ebu Ubeyd der ki:
İsmaiTin Eyyub'den şunu rivayet ettiğini işittim: Bana bildirildiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hırsızlıktan dolayı eli kesilen bir
adamın bulunduğu çadıra geldi ve: "Bu yaralı kulu kim barındırdı?"
diye sordu. "Fatik (veya Hureym b. Fatik)" dediklerinde, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım' Bu yaralı kulu barındırdığı için
Fatik'in mallarına bereket ver" diye dua etti. - Ebu Ubeyd, Garibu'l-Hadis
(4/350) ve Zamahşeri, el-Faik (3/116).
Ebu Ubeyd der ki:
Haccac'ın bana bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Onlar içleri çektiği halde
yiyeceği miskine, yetime ve esire yedirirler"[İnsan 8] ayetini açıklarken:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Müslümanların elindeki
esirler sadece müşriklerden idi" demiştir. - Ebu Ubeyd, Garibu'l-Hadis (4/350-351)
ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/371).
Ebu Ubeyd der ki:
"Yüce Allah burada müşriklerden olan esirlere bile iyilikte bulunanları
övmüştür."- Ebu Ubeyd, Garibu'l-Hadis (4/351).
Bundan dolayı Ebu Ubeyd
iyiliğin ayrım yapmadan herkese yapılması gerektiğini düşünmüştür.
8728- Bekkar b. Vehb der
ki: Vehb b. Münebbih'in şöyle dediğini işittim: "Yapılan bir iyiliğe
karşılık vermemek de ölçüye riayet etmemek (tatfıf) demektir ki Yüce Allah:
"Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline"[Mutaffifin 1]
buyurur.''
Tahric: İsnadı ceyyiddir.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/442).
8729- Ebu Abdirrahman
es-Sülemi bildiriyor: Muhammed b. Hasan el-Basri bana Mansür el-Fakih'e ait
olan şu beyitleri okudu: "İyiliğin bedeli şükürdür İyinin yardımı da
azıktır Dirilerin dilinde anılmak Ölülerin yaşaması demektir
İnsanlar arasında cömert
olarak anılması İyiliklerine karşılık olarak kişiye yeterlidir."
Kötülük yapana şer'!
ölçüler içinde kötülükle karşılık verme ise genelin sahip olduğu bir huydur.
Ancak hilim sahibi olanlar ve ahlaki meziyetleri taşıyanlar böylesi
davranışları hoş görmeyi ve affetmeyi daha uygun görmüşlerdir. Güzel ahlak
konusu içinde bu yöndeki rivayetler zikredilmişti.
8730- İbn Şevzeb
anlatıyor: Mekhul'un yanındaydık. Süleyman b. Musa da yanımızdaydı. Bir ara
adamın biri geldi ve Süleyman'a dil uzatmaya başladı. Süleyman da susup
herhangi bir karşılık vermiyordu. Süleyman'ın kardeşlerinden biri gelip adama
cevabını verince Süleyman: "Yerine karşılık verecek sefihleri olmayan
kişiler küçük düşerler" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Adiy, el-Kamil (4/1114) ve İbn Asakir, Tehzibu Tarihi Dimaşk (6/287).
8731- Ebu Bekr Muhammed
b. el-Hüseyn der ki: Salih b. Cenah'ın şöyle dediğini işittim: "Bil ki
insanlardan kimine hilimle yaklaşırsan sana kabalık eder, kabalık edersen sana
halim davranır. Ona kötülük ettiğinde iyilikle karşılık verir, iyilik ettiğinde
kötü davranır. Ona haksızlık ettiğinde sana insaflı davranır, ona insaflı
davrandığında da sana zulmeder. AhHıkı böyle olan kişinin huyundan seni
koruyacak bir huya, küstahlığından koruyacak bir küstahlığa, kabalığından
koruyacak bir kabalığa ihtiyaç vardır. Aksi halde seni küçük düşürür. Zira
bazen hilim, boyun eğmek anlamına gelir. Kendi yerine karşılık verecek
sefihleri olmayan kişiler küçük düşer. Bilim sahibi bir mürşidi olmayan da
daLHete düşer. Bazen kaba davranmanın iyiliğe faydası konusunda da şöyle derim:
"Şayet senin hilme
ihtiyacın oluyorsa
Benim de bazen kabalığa
ihtiya (:lm oluyor
Hilim için dizginleri
hilimden olan bir atım var
Kabaiık için de eyeri
kabaiıktan olan bir atım
Beni düzeltmek
isteyenlere ben gayet düzüm
Beni eğmek isteyenler de
ben gayet eğriyim
Kabalığı kabul etmem ne
dostuma, ne kardeşime
Ancak bazı durumlarda
kabalığa ihtiyaç duyarım
Bazıları bunun çirkin
olduğunu söyleyebilir
Doğrudur, ancak saygının
küçük düşürülmesi de çirkindir.''
Tahric: Cahiz, el-Burhan
(s. 261-262), İbn Abdilberr, Behcetü'l-Mecalis (1/618), Safedi, el-Vafi
bi'l-vafiyat (16/255), İbn Abdirabbih, İkdu'l-Ferid (3/14) ve İbn Hibban}
Ravdatu'l-Ukala (s. 120).
8732- Ebu Abdirrahman
es-Sülemi bildiriyor: Ali b. Ahmed b.
Muhammed bana Ebu Firas
b. Hamdan'a ait olan şu beyitleri okudu:
"Arasan insanlar
içinde nice kişi bulursun Sana saygı duymayan veya küçük görmediğin Rezil olan
kişilerle oturmaktan sakın
Ki onlarla olmak
tamamıyla acziyettir."
8733- Cafer b. Muhammed
es-Sadık der ki: "İşlenen kusurlar karşısında öfkelenmeyen kişiye iyilik
yaptığında teşekkür edilmez."
Tahric: İbnu'l-Cevzi,
Sıfatu's-Safve (2/170).
8734- (İmam) Şafii der
ki: "Öfkelendirilmesine rağmen kızmayan kişi eşektir. Gönlü alınmasına
rağmen razı olmayan kişi de şeytandır."
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: