NEVEVİ MİN HAC / TAHARE

 

TEYEMMÜM

 

Abdestsiz veya cünüp olan kimse bazı sebeplerden dolayı teyemmüm edebilir:

 

1) Suyun bulunmaması: Seferde olan kimse suyun olmadığını kesin olarak bilirse, araştırma yapmaksızın teyemmüm edebilir. Bu­lunabileceği hususunda tereddütlü ise, eşyasını kontrol etmeli ve kafiledeki arkadaşlarından suyu araştırmalıdır. Bulunduğu arazi düz ise, dört bir yanma bakmalı ve suyu arama ihtiyacını duyarsa, düz arazide normal bir gözün kesebildiği mesafe kadar gidip dönmelidir. Bu mesafede suyu bulamazsa teyemmüm eder. Şayet olduğu yerde ikinci bir vakte kadar beklerse, bulabileceği ümidiyle suyu tekrar araması en sahih kavle göre vacibtir.

 

Yolcu, ihtiyacı için ulaşacağı suyu biîir, canına ve malına bir za­rarın gelmeyeceğinden emin ise gidip suyu alması vacibtir. Suyun bulunduğu yer belirtilen mesafeden daha uzakta ise teyemmüm eder. Namazın son vaktinde suyu bulacağına emin ise, vaktin sonu­na kadar beklemesi daha iyidir. Son vakitte suya kavuşacağını zan­nederse, en zahir kavle göre acele edip teyemmüm etmesi daha iyi­dir. Bulduğu su abdest için yeterli değilse en zahir kavle göre, önce mevcut suyu kullanır ve geri kalan organlar için teyemmüm eder.

 

Bulması halinde yolcunun suyu misli fiyatına satın alması va­cibtir. Ancak parası borcunu kapatacak kadar olur veya yol masrafı için veya değerli bir hayvanın azığı için paraya ihtiyacı varsa suyu satın alması gerekmez.

 

Kendisine su hibe edilir veya suyu çekmek için kendisine bir kova emanet olarak verilirse, en sahih kavle göre kabul etmesi va­cibtir. Ama su parası hibe edilirse kabul etmesi vacib değildir.

 

Yolcu, suyu eşyaları arasında unutur veya kaybederse araştırdıktan sonra bulamazsa teyemmüm eder. En zahir kavle göre sonra namazını kaza eder. Eşyalarını kafilesi arasında kaybedenin namazını kaza etmesi gerekmez.

 

2)  Gelecekte değerli bir mal haline gelse bile, bir hayvanın ihtiyacını karşılamak için suya ihtiyaç duymak.

 

3) Kişinin suyu kullanması halinde bir organının faydasım kayb etmekten korktuğu hastalık. Keza yarasının iyileşmesinin gecikme­sinden veya açıkta olan el ve yüz  gibi bir organında çirkin bir görünüm meydana gelmesinden korkarsa, en zahir kavle göre suyu kullanmaz teyemmüm eder. Şiddetli soğuğun hükmü de hastalığın hükmü gibidir. Bir kimse üzerinde sargı olmayan yaralı bir organında suyu kullanamazsa teyemmüm etmesi vacib olup mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, sağlam kısmımda yıkaması vacibtir.

 

Cünüplü kimse, teyemmüm edip sağlam organını yıkarsa sırayı takip etmesi gerekmez.

 

Abdestsiz   olan  kimsenin  yaralı  organı  yıkadığı  vakit,   arkasından teyemmüm etmesi en sahih kavle göre şarttır. Abdest or­ganlarından iki tanesi yaralı ise, iki teyemmüm gerekir. Yaralı organ sarılı ve sargıyı çıkarmak zor ise, sağlam olan kısmı yıkar ve yu­karıda geçtiği gibi teyemmüm eder. Bununla birlikte yaranın tümünü su ile mesh etmesi vacibtir. Zayıf kavle göre, yaralı organın bir kısmını su ile mesh eder.

 

İkinci bir farz için teyemmüm eden kişinin ilk abdesti veya te­yemmümü bozulmamışsa cünüplü olan azaları tekrar yıkaması ve­ya mesh etmesi gerekmez. Abdesti bozulmuşsa, yaralı organdan sonraki organları yıkaması gerekir. Zayıf kavle göre, her iki halde de (cünüplülük ve abdestsizlik halinde) abdesti yemlemesi lazımdır. Bir başka zayıf kavle göre ise, kendisinde hades hali vuku bulan kimse­nin hükmü, cünüp olanın hükmü gibidir. Ben diyorum ki, sonuncu kavil en sahih olan kavildir. Allah daha iyi bilir.

 

 

Teyemmümün Şartları Ve Rükünleri

 

Teyemmümün iki şartı vardır;

 

1) Temiz olan toprakla teyemmüm etmek. Tedavide kullanılan toprakla ve içerisinde toz bulunan kum ile teyemmüm yapmak caiz­dir. Maden (neft), ufaltılmış saksı, un gibi bir şeyle karışık olan top­rakla teyemmüm yapmak caiz değildir. Zayıf kavle göre içerisindeki nesne az olan toprağı kullanmak caizdir. En sahih kavle göre, kul­lanılmış toprak ile teyemmüm etmek caiz değildir. Kullanılmış top­rak, teyemmüm edilirken organ üzerinde kalan topraktır. Keza en sahih kavle göre organ üzerinden yere düşen toprak da kullanılmış toprak hükmündedir.

 

2) Toprağı teyemmüm organlarına nakletmeyi kastetmek. Şayet rüzgar bir kimsenin eline ve yüzüne toprağı savurur, o da niyet ede­rek teyemmüm yaparsa, bu caiz olmaz. İzin veren kimseye te­yemmüm aldırmak caizdir. Zayıf kavle göre, izin veren kimseye te­yemmüm aldırmanın caiz olması için bir mazeretin bulunması şarttır. Teyemmümün rükünleri ise şunlardır:

 

1)  Toprağı yüz ve kollara sürmek. Yüzdeki toprağı kollara sürmek veya bunun aksini yapmak en sahih kavle göre yeterlidir.

 

2)  Niyet etmek. Niyet edilirken namazı mubah kılmaya niyet edilmelidir. Hades halinin giderilmesine niyet edilmez. En sahih kav­le göre teyemmümün farzım eda etmeye niyet etmek yeterli olmaz.

 

Niyeti toprağı yüze nakletmeye bitişik söylemek vacibtir. Keza niyetin yüzün bir kısmını mesh edinceye kadar devam etmesi de en sahih kavle göre vacibtir.

 

Bir kimse: "Farz ve nafile namaz kılmayı mubah kılmaya niyet ettim." derse, böyle bir teyemmümle her iki namazı kılması mu­bahtır. Sadece farz namaza niyet ederse, mezhep alimlerhıce kabul edilen rivayete göre, hem farz namazı hem nafile namazı kılabilir. Sadece nafileye veya namaza niyet ederse, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre farz namazları değil, yalnız nafile olan namaz­ları kılabilir.

 

3) Önce yüzü, sonra dirseklerle birlikte her iki eli mesh etmek.

 

Toprağı yüzdeki hafif tüylerin bittiği yere kadar ulaştırmak, en sahih kavle göre toprağı organlara naklederken organlar arası sıraya uymak vacib değildir. Bir kimse ellerini toprağa vurup sağ eliyle yüzünü ve sol eliyle de sağ kolunu mesh ederse caizdir.

 

Teyemmüme başlarken besmele çekmek ve elleri iki defa top­rağa vurmak sünnettir. Ben diyorum ki; İmamın görüşüne göre elle­ri iki defa toprağa vurmak vacibtir. Her ne kadar bir bez veya ben­zeri bir şeyi bir defa toprağa vurarak onunla teyemmüm etmek mümkün ise de hüküm böyledir. Allah daha iyi bilir.

 

Teyemmüm alırken önce sağ eli mesh etmek, yüzü mesh eder­ken üst taraftan başlamak ve tozu üfürerek azaltmak sünnettir. Te­yemmümde muvalatm hükmü abdestteki muvalatın hükmü gibidir. Ben diyorum ki; gusülde de muvalatm hükmü böyledir. İlk vuruşta parmakları ayırarak elleri toprağa vurmak sünnettir. İkinci vuruşta parmaktaki yüzüğü çıkarmak vacibtir. Allah daha iyi bilir.

 

Bir kimse su yokluğu sebebiyle teyemmüm eder ve namazda değilken su bulursa teyemmümü bozulur. Susuzluk gibi bir mani yoksa veya kişi namazda olur da namazını sonradan kaza etmesi ge­rekirse, meşhur kavle göre teyemmümü bozulur. Kaza etmesi gerek­mezse teyemmümü bozulmaz. Zayıf kavle göre ise kılınan namaz nafile ise teyemmüm bozulur. En sahih kavle göre, kaza etmesi ge­rekmeyen namazı kesip abdest alması daha iyidir. Namaz nafile olup iki rekâtlık ise teyemmümü bozulur, ikiden fazla rekâta niyet etmiş­se, namazını tamamlar.

 

Bir teyemmüm ile bir farz ve istenen miktarda nafile namaz kümabilir. En zahir kavle göre, nezr edilen namazın hükmü de farz olan namazın hükmü gibidir. En sahih kavle göre bir teyemmüm ile bir farz ve birkaç cenaze namazı kılmak caizdir.

 

Bir kinişe beş vakit namazdan birini unutur da vakti çıkarsa, bir teyemmüm ile her beş vakit namazı kaza etmelidir. İsterse iki defa teyemmüm eder ve ilk teyemümle arka arkaya olan dört na­mazı kılar. İkinci teyemmümle ilk kıldığı namazların dışında dört rekatlı bir namazı kaza eder. Unuttuğu namazlar ayrı ise, iki te­yemümle beş vakit namazı iki defa kaza eder.

 

Farz namazın vakti girmeden teyemmüm yapılmaz. Keza en sahih kavle göre, revâtib ve bayram namazı gibi vakitleri belli olan nafile namazlar için de vakitleri girmeden teyemmüm yapılmaz.

 

Su veya toprak bulamayan kimse, İmamın son kavline göre, -vakte hürmeten- farz namazını abdestsiz de olsa kılar ve sonradan iade eder. Su bulamayan mukim kimse, teyemmüm ederek namazını kılar ve sonradan kaza eder. Su bulamayan yolcu ise, namazını te­yemmüm ile kılar ve sonradan kaza etmez. En sahih kavle göre, yol­culuğunda asi olan kimse ve en zahir kavle göre, şiddetli soğuk se­bebiyle teyemmüm eden kimse, sonradan namazını kaza eder.

 

Abdestin tüm azalarında veya sarılı olmayan yaralı organda suyu kullanamayan kimse, teyemmümle kıldığı namazı sonradan kaza etmez. Ancak yarasından fazla kan akıyorsa kaza eder. Yara ab­dest üzere sarılmış ise, en zahir kavle göre kaza etmez. Abdest üze­re sarılmamışsa (yara ister teyemmüm ister abdest azalarında ol­sun.) abdest esnasında sargıyı açmak vacibtir. Sargıyı açmak sakın­calı ise üzeri mesh edilir ve meşhur kavle göre namaz kaza edilir.