NEVEVİ
MİN HAC / NAMAZ
SEHV
SECDESİ
Namazda
yapılması emredilen bir fiili terk eden veya yasaklanan bir fiili işleyen
kimsenin sehiv secdesi yapması sünnettir. Birincisi yani emredilen fiil
namazın bir rüknü ise onu iade etmek vacibtir. Bu
rüknü iade ederken bir ziyadelik meydana gelirse, tertibe uymak bahsinde
geçtiği gibi, bu ziyadelik için sehiv secdesi yapılmalıdır.
Namazın eb'adı sayılan kunut, kunut için kıyam, ilk teşehhüdü okumak ve ilk teşehhüt
için oturmak gibi bir fiil, keza en zahir kavle göre, Peygambere salât ve selâm sehven terk edilirse, sehiv secdesi yapmak
sünnettir. Zayıf kavle göre salât ve selâmı kasten terk edenin sehiv secdesi
yapması gerekmez. Ben diyorum ki, keza sünnet olarak kabul etmemiz halinde
Peygamberin aline salât getirmeyi terk edenin de sehiv
secdesi yapması sünnettir. Allah daha iyi bilir. Namazın sair sünnetlerini
ikmal etmek için sehiv secdesi yapılmaz.
İkincisi
yani yasaklanan fiil, kasten işlendiğinde namazı bozmayan fiil ise, sehven
işlendiğinde sehiv secdesi gerektirmez. Sağa sola bakmak veya iki adım atmk gibi. Kasten yapıldığında namazı bozan ancak sehven
işlendiğinde namazı bozmayan fiil, en sahih kavle göre sehiv seecdesi gerektirir. Namazda sehven çok
konuşmak gibi.
Kısa olan
bir rüknü kasten uzatmak namazı bozar. En sahih kavle göre kasten yapılan kısa
bir rükün sehiv secdesi gerektirir. Mesela i'tidal
yapmak kısa bir rükündür. Keza iki secde arasında yapılan oturuş da en sahih
kavle göre kısa bir rükündür.
En sahih
kavle göre fatiha gibi kavli bir rüknü veya teşehhüdü kasıtlı olarak rükûda
okumak namazı bozmaz. Kavli bir fiil sehven rükûda yapılırsa, en sahih kavle
göre sehiv secdesi gerektirir. Bu mesele, kasten yapıldığında namazı bozmayan
bir fiil, unutularak yapıldığında sehiv secdesi gerektirmez, sözümüzden istisna
edilmiştir.
Bir kimse
birinci teşehhüdü unutur ve doğrulduktan sonra hatırlarsa, bir daha ona dönmez.
Şayet geri dönmenin haram olduğunu bilerek dönerse namazı geçersiz olur.
Unutarak geri dönerse, namazı geçersiz olmayıp yanılmadan dolayı sehiv secdesi
yapar. Keza en sahih kavle göre geri dönmenin haram olduğunu bilimiyorsa namazı geçersiz olmaz. İmam sehven kalkıp geri
dönerse, en sahih kavle göre, cemaatin de ona uyarak dönmesi lazımdır. Ben
diyorum ki; en sahih kavle göre cemaatin dönmesi vacibtir.
Allah daha iyi bilir.
Bir kimse
henüz doğrulmadan teşehhüdü okumadığını hatırlarsa, okumak için geri döner ve
kıyama yakın doğrulmuş ise sehiv secdesi yapar. Şayet birinci teşehhüdü terk
etme niyetiyle kasıtlı kalkar ve kasıtlı teşehhüde döner de kıyama yakm gelmişse namazı bozulur.
Bir kimse
kunutu okumayı unutur ve secdedeyken hatırlarsa geri
dönmez. Henüz secdeye varmadan hatırlarsa kıyama döner ve kunutu
okur. Ancak eğilmesi rükû sınırına varmışsa sehiv secdesi yapması lazım gelir.
Bir kimse
namazın belli bir eb'adını terk ettiğinden şüphe
ederse, onun için secde eder. Yasaklanmış bir fiili işlediğinden şüphe ederse
secde etmez.
Bir kimse
namazda yanılır da sehiv secdesi yapıp yapmadığına şüphe ederse, sehiv secdesi
yapmalıdır. Üç rekât mı yoksa dört rekât mı kıldığından şüphe ederse, bir rekât
daha kılıp sehiv secdesi yapar. Bu şüphesi selâmdan önce zail olsa da en sahih
kavle göre, sehiv secdesi yapması lazımdır. Keza fazla rekât kıldığında
tereddüt eden veya fazla rekât kıldığı muhtemel olanın hükmü de aynıdır.
Her
halükarda vacib olan bir fiili terk ettiğinde şüpheye
düşen ve şüphesi ortadan kalkan kimse secde etmez. Bunun misali şudur: Bir
kimse üçüncü rekâtı mı yoksa dördüncü rekâtı mı kıldığından şüphe eder de
dördüncü rekâta kalkmadan üçüncü rekâtı kıldığını hatırlarsa secde etmez.
Yalnız kıldığı rekâtın dördüncü rekât mı yoksa beşinci rekât mı olduğundan
şüphe ederse sehiv secdesi yapması lazımdır.
Meşhur
kavle göre, bir kimse selâm verdikten sonra her hangi bir farzı terk ettiğinden
şüphe ederse bu şüphenin namaza bir tesiri olmaz.
imama tabi
olarak namaz kılan bir kimse yanılırsa, bu sehvi imam yüklenir. Hatta imamın
selâm verdiğini zannederek selâm verir de sonra imamın selâm vermediği
anlaşılırsa, imamla beraber tekrar selâm verir ve secde etmez.
Cemaat
teşehhüt esnasında niyet ve tahrim tekbirinden başka
bir rüknü terk ettiğini hatırlarsa, imam selâm verdikten sonra kalkar, bir
rekât daha kılar ve secde etmez. İmamın selâmından sonra yanılırsa, imam bu
sehvi yüklenmez.
Mesbûk kişi
imamla beraber selâm verir ve sonra mesbûk olduğunu
hatırlarsa kalkar, namazını bina eder ve sonunda sehiv secdesi yapar.
İmamın
yanılması cemaati de etkiler. İmam secde ederse cemaat da secde eder. Eğer
imam secde etmezse, İmamın kesin görüşüne göre cemaat, imamın selâmından sonra
secde eder.
Mesbûk imama
uyduktan sonra imam yanılırsa, keza en sahih kavle göre imama uymadan önce de
imam yanılırsa, en sahih kavle namaz göre imamla birlikte sehiv secdesi yapar.
Sonra namazın sonunda tekrar sehiv secdesi yapar. İmam sehiv secdesi yapmazsa
İmamın kesin beyanına göre, namazın sonunda mesbukun
sehiv secdesi yapar.
Yapılan
bir kaç sehiv için bir sehiv secdesi yapılır.
Sehiv
secdesi namaz secdesi gibi iki secdedir, imam'm son
kavline göre sehiv secdesi teşehhütten sonra, selâmdan önce yapılır. Şayet
bilerek selâm verirse, en sahih kavle göre secdeyi kaçırmış sayılır. Şayet
yanılarak selâm verir de araya uzun bir fasıla girerse, imam'm
son kavline göre yine secdeyi kaçırmış olur. Fasıla uzun değilse İmamın kesin
görüşüne göre secdeyi kaçırmış sayılmaz. Secde ederse en sahih kavle göre
namaza dönmüş olur.
Cuma
namazında imam yanılır da cemaatle birlikte sehiv secdesi yaptıktan sonra cuma
vaktinin çıktığı anlaşılırsa, namazı öğlen namazı olarak tamamlarlar ve sonunda
sehiv için secde ederler.
Bir kimse
sehiv ettiğini zannederek secde eder ve sehiv etmediği anlaşılırsa, en sahih
kavle göre tekrar sehiv secdesi yapar.