NEVEVİ
MİN HAC / NAMAZ
KORKU
HALİNDE NAMAZ / SALATU’L-HAVF
Korku
halinde kılınan namazın birkaç şekli vardır:
1- Düşman
kıble cihetinde ise; imam cemaatı iki saf halinde dizer ve her iki safla namaza
durur. İmam secdeye varınca bir saf onunla birlikte her iki secdeyi yapar.
Diğer saf ise nöbet tutar. İmam beraberindeki safla birlikte ayağa kalktığında
nöbet tutanlar secde yaparak imama yetişirler. İlk defa nöbet tutanlar imamla
beraber ikinci rekâtın secdesini yaparlar. Bu sefer diğer saf nöbet tutar. İmam
oturunca nöbet tutanlar da secde ederler. İmam ve cemaat teşehhüdü okur ve
selâm verirler. Resûlüllah (a.s.) "Usfan" denilen köyde namazı bu
şekilde kildırmıştır. Bir saffm iki grubu her iki rekâtta nöbet tutması da
caizdir. Keza en sahih kavle göre bir grubun nöbet tutması da caizdir.
2- Düşman
kıble cihetinde değilse, imam cemaatı iki guruba ayırır ve her guruba ayrı ayrı
namaz kıldırır. Resûlüllah (a.s.)
"Batn-ı Nahl" denilen yerde namazı bu şekilde kıldırmıştır. Veya bir
grup düşmana karşı durur ve imam diğer gruba bir rekâtı kıldırır. İkinci rekât
için kıyama kalktıklarında cemaat niyet ederek imamdan ayrılır, namazı yalnız
başına tamamlarlar ve düşmana karşı nöbet tutmaya giderler. Nöbet tutanlar da
gelip ikinci rekâtta imama tabi olurlar. İmam teşehhüde oturunca kendileri
kalkar ikinci rekâtı kendi başlarına kılarak teşehhütte imama yetişirler ve
imamla birlikte selâm verirler. Resûlüllah (a.s.) "Zat-ı Rikka"
denilen yerde namazı bu şekilde kıldırmıştır. En sahih kavle göre bu şekilde
kılman namaz, Batn-ı Nahl'de kılman namazdan faziletlidir. İmam ikinci gurubu
beklerken kıraati yapar ve teşehhüdü okur. Bir kavle göre imam, ikinci gurubun
kendisine yetişebilmesi için kıraat ve teşehhüdü geciktirir.
İmam
akşam namazını kıldırdığında önce birinci guruba iki rekâtı kıldırır sonra da
ikinci guruba bir rekâtı kıldırır. En zahir kavle göre namazı bu şekilde
kıldırmak, birinci guruba bir rekât, ikinci guruba iki rekât kıldırmaktan
faziletlidir. İmam namazı kıldırırken ikinci gurup için teşehhütte veya üçüncü
kıyamda bekler. En sahih kavle göre kıyamda beklemesi daha faziletlidir. Dört
rekâtlı bir namazı kıldırırken de her bir guruba iki rekâtı kıldırır. Şayet her
bir gruba birer rekât kıldırırsa, en zahir kavle göre hepsinin namazı
sahihtir.
Her bir
grubun yanılması o gurubun birinci rekâtlarını kapsar. Keza en sahih kavle
göre, ikinci grubun yanılması ikinci rekâtı kapsar. Birinci gurubun ikinci
rekâttaki yanılmaları birinci gurubu kapsamaz. İmamın birinci rekâtta
yanılması ise bütün gurupları kapsar. İkinci rekâttaki yanılması birinci
gurupları kapsamaz.
Namazı bu
şekillerde kılarken silâh taşımak sünnettir. Bir kavle göre ise vacibtir.
3- Savaş
veya korku şiddetlendiğinde kişi süvari olsun yaya olsun imkan bulduğu şekilde
namaz kılar. Bu esnada
kıbleyi
terk etmekte mazur sayılır. Keza ihtiyaç sebebiyle çok davranışta bulunması
halinde en sahih kavle göre mazur sayılır. Fakat bağırmak mazeret
sayılmamaktadır. Silâh affedilemeyecek derecede kana bulaşmış ise, namaz
esnasında bırakılması lazımdır. Bırakma imkanı yoksa namaz onunla birlikte
kılınır ve en zahir kavle göre kaza edilmesi gerekmez.
Savaş
esnasında rükû ve secde yapma imkanı bulamayan, bunları imâ ile yapar ve secde
ederken rükûdan daha fazla eğilir.
Mubah
olan her savaş ve hezimet esnasında, bu şekillerden birine göre namaz kılmak
caizdir. Yangın, sel ve yırtıcı hayvandan korkup kaçan veya mali sıkıntı
sebebiyle alacaklısı tarafından hapis edilmekten korkup kaçan kimsenin de bu
şekillerden birine göre namaz kılması caizdir. En sahih kavle göre, Arafat'ta
vakfeyi kaçırmaktan çekinen ihramh kimsenin namazını bu şekillerden birine göre
kılması caiz değildir. Uzaktaki bir karartıyı düşman zannederek namazını korku
namazı şeklinde kılan, bu karartının başka bir şey olduğu anlaşılırsa en zahir
kavle göre, namazını kaza etmesi gerekir.