NEVEVİ MİN HAC / NAMAZ

 

CUMA NAMAZI

 

Cuma namazı mükellef, hür, hastalık ve benzeri bir mazereti olmayan ve mukim olan her erkeğe farz-ı ayındır. Cemaati terk et­meyi mubah kılan bir özrü taşıyan mukim kimseye, mukâteb köle­ye, keza en sahih kavle göre bir kısmı hür olan köleye cuma namazı farz değildir. Öğle namazı sahih olan kimsenin kendisine farz ol­madığı halde cumayı kılması sahihtir. Kendisine cuma farz olmadığı halde camiye giren kimse cuma namazını kılmadan camiden ayrıla­bilir. Fakat vakit girmişse hasta olanın camiden ayrılması haramdır. Ancak namazı beklemekle hastalığı artarsa ayrılabilir.

 

Çok yaşlı veya yatalak olan kişi binek bulur da binek üzerinde gitmekle kendisine meşakkat dokunmazsa, cumaya gitmesi farzdır. Kendisini camiye götürecek bir rehber bulan âmâya da cuma na­mazı farzdır.

 

Cumayı kılmaları sahih olan kırk kişilik köydeki cemaata cu­ma farz olduğu gibi; cuma namazı kılınan beldenin, cuma kılınma­yan köye bakan tarafında yüksek sesle sükunet vaktinde okunan ezanı duyan karşı köydeki cemaata da cuma namazı farzdır. Aksi halde kendilerine farz değildir.

 

Cuma namazı kendisine lazım gelen kişinin cuma günü zeval­den sonra yolculuğa çıkması haramdır. Ancak yolda cumayı kılma im­kanı varsa veya arkadaşlarından geri kalıp zarar görürse yolculuğa çıkması caizdir. Yapılan yolculuk mubah ise, İmamın son kavline göre zevalden önce yola çıkmanın hükmü, zevalden sonra yola çıkmanın hükmü gibidir. Yolculuk, ibadet için yapılan haca gitmek gibi bir yol­culuk ise, zevalden önce yola çıkmak caizdir. Ben diyorum ki; en sahih kavle göre, itaat (bir farzı eda etmek) için yola çıkmanın hükmü, mubah olan yola gitmenin hükmü gibidir. Allah daha iyi bilir.

 

Kendilerine cuma farz olmayan kişilerin öğleyi cemaatle kılmaları en sahih kavle göre sünnettir. Bir Özür sebebiyle cumaya gidemeyenlerin özürleri gizli ise, öğleyi gizli kılarlar. Özrünün orta­dan kalkması mümkün olan kimsenin cuma namazından ümit kesinceye kadar öğleyi geciktirmesi sünnettir. Özrü olanların dışında kadın ve kötürümlerin acele ederek öğleyi vaktinde kılmaları sünnettir.

 

Diğer namazlar için gerekli olan şartlarla birlikte cumanın sa­hih olmasının şartları şunlardır:

 

1- Cuma namazı Öğle vaktinde eda edilmelidir. Cumanın kazası olmaz. Şayet vakit dar olur da cuma namazı için yeterli olmazsa, öğle namazı kılınır. Cemaat namazı bitirmeden vakit çıkarsa, na­mazı bina ederek öğle namazı olarak tamamlarlar. Bir kavle göre na­mazı yeni baştan kılarlar. Mesbûk (cumanın bir rekâtına yetişen) kimse namazını mesbuk olmayanlar gibi tamamlar. Zayıf kavle göre ise namazını cuma namazı olarak tamamlar.

 

2- Cuma namazı, yurt edinilmiş binaların sınırı dahilinde , kılınmalıdır. En zahir kavle göre, sahrada devamlı olarak kalsalar , bile çadırlarda yaşayanlara cuma namazı vacib değildir.

 

3- Kılman cumadan önce veya onunla birlikte başka bir cuma kıhnmamalıdır. Ancak belde büyük olur ve belde halkının bir cami­de toplanması zor ise, birkaç camide kılmak sahihtir. Zayıf kavle göre bir ihtiyaç olmaksızın birkaç camide kılınan cuma sahihtir. Bir başka zayıf kavle göre ise, Bağdat şehrinde olduğu gibi büyük bir ne­hir beldeyi ikiye bölmüş ise, her bir bölümü bir belde hükmünde olup, her bölümde kılman cuma sahihtir. Bir başka zayıf kavle göre ise şayet birkaç köy birleşirse, cuma namazı birleşen köyler adedince her mahallede kılmabilir.

 

İhtiyaç olmaksızın cuma bir beldede birkaç camide kılmırsa, ilk önce kılman cuma sahihtir. Bir kavle göre ise devlet başkanının bulunduğu caminin cuması sahihtir. Önce kılmış olmanın Ölçüsü iftitah tekbiridir. Zayıf kavle göre önce kılmanın ölçüsü, selâmı tam vermiş olmaktır. Bir başka zayıf kavle göre ise, önce kılmış olmanın ölçüsü hutbeye ilk başlamaktır.

 

İki camide cuma namazı beraber kılınır veya beraber kılındığından şüphe edilirse, cuma namazı yeniden kılınmalıdır. Önce kılan cami belli değilse veya cami belli olduğu halde hangi ca­mi olduğu unutulursa, öğle namazı kılınmalıdır. Bir kavle göre ise cuma namazı tekrar kılınmalıdır.

 

4- Cemaat: Cuma namazını cemaatle kılmanın şartı, diğer na­mazları cemaatle kılmanın şartı gibidir. Bununla birlikte cuma ce­maatinin sayısı en az kırk kişi olmalıdır. Bu kırk kişi mükellef, hür, erkek ve bulundukları yeri ihtiyaç olmaksızın ne yazın ne de kışın güç etmeyecek şekilde vatan edinmiş olmaları şarttır. En sahih kav­le göre, cemaat sayısı hasta olan mukim kişiyle de tamamlanabilir. İmamın kırk kişinin dışında olması şart değildir.

 

Hutbe okunurken cemaatin tümü veya bir kısmı dağılırsa, gıyaplarında okunan hutbe geçerli olmaz. Şayet araya uzun bir fasıla girmeden dönerlerse, hutbeyi okunan kısma bina etmek caiz­dir. Keza cemaat hutbeden sonra ayrılır ve araya uzun bir fasıla gir­meden dönerlerse, okunan hutbeye binaen namazı kılmak caizdir. Uzun bir fasıladan sonra dönerlerse, en zahir kavle göre hutbenin yeniden okunması vacibtir. Namaz tamamlanmadan cemaat imam­dan ayrıhrsa, namaz batıl olur. Bir kavle göre ise cemaatten iki kişi kalırsa namaz batıl olmaz.

 

En zahir kavle göre köle, çocuk veya misafir olan bir kimsenin cuma namazında imam olması sahihtir. Bu takdirde cemaatin sayısı imamdan başka en az kırk olmalıdır. İmam cünüp veya abdestsiz ol­duğu ortaya çıkar ve imamdan başka cemaatin sayısı kırk ise, en za­hir kavle göre cemaatin cuması sahihtir. Aksi halde cuma sahih olmaz. Bir kimse, cuma namazında abdesti olamayan bir imama rükûda tabi olursa, en sahih kavle göre o rekât kendisi için sayılmaz.

 

5- Cuma namazından önce iki hutbe okumak. Hutbenin beş rüknü vardır:

 

a) Allah'a hamd etmek.

 

b) Resûlüllah'a Salât ve selâm getirmek. Hamd ve salâtm lafzı bilinen lafızlardır.

 

c)  Takvayı tavsiye etmek. En sahih kavle göre takvanın belli bir lafzı yoktur. "Allah'a itaat ediniz" gibi vaaza delalet eden bir lafız ile takvayı tavsiye etmek yeterlidir.

 

Bu üç rüknün her iki hutbede bulunması gerekir.

 

d)  Birinci veya ikinci hutbede bir ayet okumak. Zayıf kavle göre, ayet birinci hutbede okunmalıdır. Bir başka zayıf kavle göre her iki hutbede de okunmalıdır. Bir diğer zayıf kavle göre hutbede bir ayet okumak vacib değildir.

 

e) İkinci hutbede dua lafzı ile mü'minler için duada bulunmak. Zayıf kavle göre mü'minler için duada bulunmak vacib değildir.

 

 

Hutbenin şartlarına gelince onlar da şunlardır:

 

1- Hutbenin tümü Arapça olmalıdır.

 

2- Hutbenin ilk üç rüknü arasında tertib olmalıdır.  (Önce hamd sonra salât okunmalı ve daha sonra takva tavsiye edilmelidir.)

 

3- Hutbe zevalden sonra okunmalıdır.

 

4- Gücü yeten kişi her iki hutbeyi ayakta okumalıdır.

 

5- Her iki hutbe arasında oturmak.

 

6- Cuma namazı şartlarını taşıyan kırk kişi hutbeyi işitmelidir. İmamın son kavline göre, hutbe esnasında konuşmak haramdeğildir. Susup hutbeyi dinlemek ise sünnettir. Ben diyorum ki en sahih kavle göre, rükünler arası tertibe riayet etmek şart değildir. Allah daha iyi bilir. En zahir kavle göre her iki hutbe arası ve her iki hutbe ile namaz arası muvalata riayet etmek, hatibin hades ve ne­casetten hali bulunması ve avret kısmının kapalı bulunması şarttır.

 

Hutbenin sünnetleri ise şunlardır:

 

1- Hutbeyi minber üzerinde veya yüksek bir yerde okumak.

 

2- Hatip camiye girerken minberin yanında bulunanlara selâm vermesi.

 

3- Hatip minbere çıktığında cemaate yönelmesi ve oturmadan onlara selâm vermesi.

 

4- Hatibin minberde oturması ve huzurunda ezan okunması.

 

5- Hutbenin açık, anlaşılır ve kısa olması.

 

6-  Hatip hutbeyi okurken her hangi bir şey için sağa sola dönmemesi.

 

7-  Hatip hutbeyi okurken kılıç, asa veya benzeri bir şeye da­yanması.

 

8- Hatibin her iki hutbe arasında oturması ve İhlas suresi gibi bir sureyi okuyacak kadar beklemesi.

 

9-  Hatip hutbeyi bitirince müezzinin kamet okumaya başla­ması.

 

10- Hutbeyi bitirir bitirmez mihraba ulaşması için hatibin ace­le etmesi.

 

11-  Hatibin birinci rekâtta cuma suresini ve ikinci rekâtta Münafikun suresini açıktan okuması.

 

 

1. Cuma Gününde Yapılması Sünnet Olan Şeyler

 

Cuma namazına giden kişinin yıkanması sünnettir. Zayıf kav­le göre cuma günü herkesin yıkanması sünnettir. Zamanı ise, cuma günü şafaktan itibaren başlar. Namaza gitmeye yakın bir zamanda yıkanmak daha faziletlidir. Her hangi bir özürden dolayı yıkanama­yan kimse, en sahih kavle göre teyemmüm eder.

 

Ramazan ve kurban bayramı namazı, güneş ve ay tutulması namazı ve yağmur duası için yıkanmak da sünnettir. Cenazeyi yıka­yan kimsenin yıkanması, deli ve baygın olan kimse ayılmca ve kafir olan müslüman olunca yıkanması sünnettir. Ayrıca hac ibadeti eda edenin de yıkanması sünnettir.

 

Bu yıkanmaların en faziletli olanı, cenazeyi yıkayan kimsenin yıkanmasıdır. Ondan sonra cuma namazı için yapılan yıkanmadır. İmamın ilk kavline göre cuma günü için yıkanmak daha faziletlidir. Ben diyorum ki; burada İmamın ilk görüşü en zahir olandır. Zira alimlerin çoğunluğu, cenazeyi yıkayan kimsenin yıkanmasının daha faziletli olduğunu tercih etmişlerdir. Bu konuda bir çok sahih hadis varit olmuştur. İmamın son kavline delil olacak sahih bir hadis yok­tur. Allah daha iyi bilir.

 

Cuma namazına sükunetle yürüyerek erkenden gitmek, yolda ve camide Kur'ân-ı Kerimi okumak veya bir zikirle meşgul olmak, Ön sa­fa geçmek için oturanların omuzları üzerinden atlamamak sünnettir.

 

Cuma günü beyaz elbiseleri giymek, hoş koku sürünmek, uzamışlarsa tırnakları kesmek ve kötü kokuları izale etmek sünnet­tir. Bıyıkları kısaltmak, koltuk altlarını yolmak ve kasık tıraşı olmak da sünnettir. Ben diyorum ki; cuma gecesi ve günü Kehf suresini okumak, çokça dua etmek ve Resûlüllah'a çokça salât ve selâm ge­tirmek sünnettir. Müezzin iç ezam okumaya başlayınca, kendisine cuma namazı farz olanın alış veriş ve diğer işlerle meşgul olması ha­ramdır. Şayet bu esnada bir muamele yapmış ise sahihtir. Ezandan önce ve zevalden sonra alış verişle meşgul olmak mekruhtur. Allah daha iyi bilir.

 

Cuma namazının ikinci rükûunda imama yetişen kişi cumayı idrak etmiş sayılır. İmam selâm verdikten sonra bir rekât daha kıla­rak cumayı tamamlar. İkinci rükûdan sonra imama yetişen cumayı kaçırmış sayılır. İmam selâm verdikten sonra namazım dört rekât halinde öğle namazı olarak tamamlar. En sahih kavle göre, ikinci rükûdan sonra imama uyan kimse cuma namazına niyet eder.

 

İmam hades hali veya başka bir sebeple cuma veya başka bir namazdan ayrılırsa, en zahir kavle göre cemaattan birini yerine ge­çirmesi caizdir. Fakat cuma namazında tayin edilen halef, hades ha­li peyda olmadan önce imama uymuş olmalıdır. En sahih kavle göre halefin hutbe esnasında veya birinci rekâtta hazır bulunması şart değildir. Halef olan kişi cumanın birinci rekâtında imama yetişmişse, hem kendisinin hem de cemaatin cuması tamam olur. Birinci rekâtta imama yetişmemişse, en sahih kavle göre imamın dışında cemaatin cuması tamam olur.

 

Mesbûk kişi imamın yerine geçerse, namazın düzeninde imamın namazına uyar. Cemaate bir rekâtı kıldırınca teşehhüde oturur bu esnada kendisinden ayrılmaları veya onu beklemeleri için cemaate işaret eder. En sahih kavle göre herhangi bir namazda ce­maatin mesbûk olan imama uymaya yeniden niyet etmesi lazım de­ğildir.

 

Cuma namazında fazla izdiham sebebiyle secde edecek yer bu­lamayan -secdenin şartlarına riayet etmek suretiyle- mümkün ise, Önündeki kişinin sırtına kafasını koyarak secde eder. En sahih kav­le göre bekleyip îma ile secde etmez. Sonra imam daha rükûa var­madan imkan bulursa secde eder. Secdeden kalktığı vakit imam kıyamda ise, kendisi de kıraati yapar. Eğer imam rükûa varmış ise, en sahih kavle göre kendisi de rükûa varır ve mesbûk olan kimse hükmünde olur. İmam rükûdan kalkar ve o rekâtın sonunda selâm vermezse, imamın bulunduğu düzene uyarak namazına devam eder ve sonradan bir rekât daha kılar. Şayet imam selâm verirse cuması geçmiş olur.

 

İmam rükûa varıncaya kadar secde etme imkanı yoksa, bir kavle göre kendi namazının düzenine riayet eder. En zahir kavle göre imamla birlikte rükûa varır ve en sahih kavle göre bu onun için ilk rükû olur. Bu rekâtı birinci rükûa ve ikinci secdeye bitişmiş oldu­ğundan en sahih kavle göre, bu rekâtla cumayı idrak etmiş sayılır.

 

İzdiham sebebiyle secde edemeyen kimse namazın düzeninde imama uymanın vacib olduğunu bilir ve kendi namazının düzenine göre secde ederse, namazı batıl olur. Şayet unutarak veya bilmeye­rek kendi namazının düzenine göre secde ederse bu secde sayılmaz. Kıyama kalkıp kıraati ve rükûu yaptıktan sonra ikinci bir secde ya­parsa, bu secde geçerli olup bununla bir rekâtı tamamlamış olur. En sahih kavle göre, bu rekât ile cumayı idrak etmiş olur. Ancak imam namazını tamamlamadan Önce her iki secdeyi tam olarak yapmış ol­ması şarttır. Bir kimse birinci secdeyi unutur ve imam ikinci rükûa varıncaya kadar secde yapmazsa, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre imamla birlikte rükûa varır.