NAMAZ / KIBLE |
I. KIBLEYE DÖNMENİN HÜKMÜ
A. KIBLEYE DÖNME GÜCÜNE SAHİP OLAN
KİMSELER AÇISINDAN
B. KIBLEYE DÖNME GÜCÜNE SAHİP OLMAYAN
KİMSELER AÇISINDAN
A. KIBLEYE DÖNME
GÜCÜNE SAHİP OLAN KİMSELER AÇISINDAN
Gücü yeten kimsenin
namazında kıbleye dönmesi şarttır.
Gücü yeten kimsenin
kıbleye yüzüyle değil göğsüyle dönmesi şarttır. Çünkü Yüce Allah şöyle
buyurmuştur: (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu
(yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun alacağın bir
kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey
müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa
çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok
iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. [Bakara,
144]
Nereden yola çıkarsan
çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu emir Rabbinden sana
gelen gerçektir. (Biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
[Bakara, 149]
(Evet Resulüm!) Nereden
yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede
olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler
(kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir
delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size
olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız. [Bakara, 150]
"Mescid-i Haram'a
dönmek"ten kasıt onun bulunduğu yöne dönmektir.
Kıbleye yönelmek namaz
dışındaki bir fiilde farz olmadığından bu ayetlerde namazın kastedildiği
kesindir.
[*] - Nebi (s.a.v.)
namazını doğru kılamayan Hallad b. Rafi' ez-Zerk! el-Ensari'ye şöyle demiştir: Namaz
için kalktığında güzelce abdest al, sonra kıbleye dön. (Buhari, İsti'zan, 6251;
Müslim, Salat, 884)
[*] - Buhar! ve
Müslim'in rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) Kabe'ye dönerek iki rekat namaz
kıldı ve daha sonra "kıble burasıdır" dedi.
[*] - Nebi (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: Beni nasıl namaz kılıyorken gördüyseniz namazınızı öyle
kılın. (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, Ezan, 11,219)
Kıbleye dönmeksizin
kılınan namazın sahih olmayacağı konusunda icma vardır. (İcma, 29)
"Kıble"
sözlükte yön anlamına gelir. Bununla kastedilen Kabe' dir.
Nevevi "kıbleye
dönmek" yerine "Kabe'ye dönmek" dese daha iyi olurdu; çünkü
yönelinmesi istenilen kıble Kabe' dir. "Kıble" sözcüğü dini
terminolojide Kabe'nin hakiki ismi olmuştur, başka bir anlamda kullanılmaz.
Kıble adının verilmesinin nedeni namaz kılan kişinin oraya mukabele etmesi
[yönelmesildir. "Kabe" adının verilmesi oranın yerden
yüksekliğisebebiyledir. Bir görüşe göre ise "küp şeklinde olması"
sebebiyle bu isim verilmiştir.
B. KIBLEYE DÖNME
GÜCÜNE SAHİP OLMAYAN KİMSELER AÇISINDAN
Kendisini kıbleye
döndürecek birini bulamayan hasta, kıble yönünden farklı bir yöne bakan tahta
vb. bir şeye bağlandığı için kıbleye dönemeyen kimse gibi kıbleye dönme gücüne
sahip olamayan kimseler bulunduğu hal üzere namazlannı kılarlar, daha sonra
namazlannı iade etmeleri farzdır.
El-Kifaye' de şöyle
denilmiştir: "İadenin farz olması, kıbleye dönmenin şart olduğunun
delilidir" .
O halde metinde
"gücü yeten kimse" diye kayıt konulmasına gerek yoktur; çünkü kıbleye
dönmekten aciz kimsenin de daha sonradan namazını kaza etmek zorunda olması,
onun dönmesinin de farz olduğunu göstermektedir. Bu yüzden et-Tenbih ve
el-Havi'de bu kayıt zikredilmemiştir.
Subki bu kaydın
zikredilmesini şu şekilde izah etmiştir:
Şayet aciz kişinin kıbleye
dönmesi de şart olsaydı kıbleye dönmeksizin kıldığı namazın sahih olmaması
gerekirdi. Namazı sonradan kaza etmesinin gerekli olması, aciz için kıbleye
dönmenin şart olduğuna delil olmaz.
Bu görüş itiraza
açıktır; çünkü şart bulunmadığında da -örneğin ne abdest için su ve ne de
teyemmüm için toprak bulabifen kimsenin durumunda olduğu gibi- namaz sahih
olur, sonradan iade edilir.
Ben, daha sonra
Ezrai'nin de buna temas ettiğini gördüm.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
II. KIBLEYE DÖNME
YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN BULUNMADlĞI DURUMLAR