NAMAZ / RÜKÜNLER |
GİRİŞ
A. RÜKÜN ve ŞART
KAVRAMLARI
B. NAMAZDA TERK
EDİLMESİ İSTENEN ŞEYLER NAMAZIN ŞARTLARINA DAHİL MİDİR?
C. NAMAZIN
RÜKÜNLERİNİN SAYISI
A. RÜKÜN ve ŞART
KAVRAMLARI
Namazın bir takım
rükünleri, şartları, bölümleri ve şekilleri vardır.
Namazın rükünleri bu
bölümde ele alınacaktır. Şartları bir sonraki bölümün başında ele alınacaktır.
Namazın bölümleri sehiv secdesi ile telafi edilebilen sünnetlerdir. Namazın
şekilleri sehiv secdesi ile telafi edilemeyen sünnetlerdir.
Rükün; tıpkı şart gibi
varlığı zorunlu olan şeydir. Şarttan farkı şudur: Şart -örneğin abdest almak ve
avret yeri kapatmak- namazdan önce bulunur ve namaz sırasında da varlığını
koruması gerekir. Rükün ise -rÜku. ve secde gibi- namazın kapsamında yer alan
şeydir.
B. NAMAZDA TERK
EDİLMESİ İSTENEN ŞEYLER NAMAZIN ŞARTLARINA DAHİL MİDİR?
[Bu konuda mezhep içinde
iki görüş vardır:]
[Birinci görüş]: Şartın
bu tarifi namazın içinde yer alan "konuşmama" gibi "terk
türünden işleri" dışarıda bırakmaktadır. Nevevİ'nin el-Mecmu'da sahih
görüş olarak nakletliğine göre namazda terk edilmesi gereken fiiller namazın
şartı değildir, fakat bulunması namazı batıl kılar. Niyetin ortadan kalkması da
böyledir.
[İkinci görüş]: Bir
başka görüşe göre ise namazdaki terk edilmesi gereken şeyler namazın
şartlarındandır. Gazall bu görüşü ileri sürmüş, İbnü'l-Mukrı de -namazın
şartları konusundaki prensibine uygun olarak- bunu onaylamıştır.
Şu hüküm ilk görüşü
desteklemektedir: "Namazda unutarak az miktarda konuşmak namazı
bozmaz". Şayet konuşmayı terk etmek namazın şartı olsaydı [az da olsa
konuşmak] namaza zarar verirdi.
[Soru]: Meşhur olan
görüşe göre namazda kıbleye dönmek şarttır. Oysa şart yukarıdaki gibi
tanımlandığında -İbnü'r-Rif'a'nın da belirttiği gibi- kıbleye dönmek namazın
şartı olmaktan çıkıyor. Çünkü kıbleye dönme yalnızca ayakta iken ve otururken
gerçekleşmektedir.
[Cevap]: Kıyam ve kuud
dışındaki durumlarda da öden [halkın kullanımında] kıbleye dönme gerçekleşmiş
olmaktadır. Çünkü bu şekilde namaz kılan kimseye "kıbleye dönerek namaz
kıldı, kıbleden başka yöne dönmedi" denilir. Üstelik kıyam ve kuud
dışındaki durumlarda da kişinin ön tarafının bir kısmı gerçekten kıbleye
dönmektedir, bu miktarda dönüş yeterlidir.
Not:
Namaz bir bütün halinde
insana benzetilmiştir: Namazın rüknü insanın başına, şartı insanın hayatına,
namazın bölümleri insanın organlarına, namazın şekilleri insanın saç ve
tüylerine [sakal, bıyık vb.] benzer.
C. NAMAZIN
RÜKÜNLERİNİN SAYISI
Namazın rükünleri on
üçtür.
EI-Muharrer'de de ifade
bu şekilde olup tuma'nine(8) namaza tabi bir şekil olarak kabul edilmiştir.
(8) Namazda intikallerde [bir rükünden
diğer bir rükne geçerken] organların hareketten kesilmesi.
Et-Tenbih adlı eserde
ise rüku' da, rükudan doğrulduktan sonra, secdede ve iki secde arasındaki
oturuşta organların hareketsiz kalması ve namazdan çıkma niyeti de namazların
rükünleri arasında sayılmış, böylece namazın rükünleri on sekiz olarak
belirtilmiştir.
Nevevi et-Tahkik ve
er-Ravda'da namazın rükünlerini on yedi olarak belirtmiştir; çünkü daha doğru
olan görüşe göre namazdan çıkmaya niyet etmek farz değildir.
EI-Havi'de namazın
rükünleri on dört olarak belirtilmiştir, birazdan sayılacak olan on üç rükne tuma'nine
eklenmiş ancak farklı rükünlerde yerine getirilmesi gereken tuma'nine tek bir
rükün olarak kabul edilmiştir.
[Tuma'nine'nin bir rükün
mü yoksa birden fazla rükün mü sayılacağı konusundaki] farklılık [özde değil]
sözde farklılıktır. Tuma'nine'yi bir rükün olarak kabul etmeyenler her bir
rükünde onu rüknün parçası ve o rükne tabi bir şekil olarak kabul etmişlerdir.
"Bir veya birden fazla rüknü öne almak veya ertelemek" konusunda
alimlerin sözleri de bunu desteklemektedir. Birazdan gelecek olan "namaza
kalktığında ... " şeklindeki hadis de bunu hissettirmektedir.
Tuma'nineyi birden fazla
rükün olarak kabul edenler, her birinin diğerinden bağımsız olmasını dikkate
almışlardır. Yine bu görüşte olanlara göre tuma'nine olmadan yapılan secde,
rüku vb. fiillere de "secde", "rüku" denmektedir. Yapıldığı
yerler değiştiği için tuma'nineyi de birden fazla rükün olarak kabul
etmişlerdir. Bir rükün olarak kabul edenler ise, nasıl ki iki secde aynı
cinsten olduğu için bir rükün kabul ediliyorsa bunu da aynı cinsten olduğu için
bir rükün kabul etmişlerdir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN