MUĞNİ’L-MUHTAC

NAMAZ  /  RÜKÜNLER

 

DÖRDÜNCÜ RÜKÜN: KlRAAT

 

C. FATİHA'DAN SONRA "AMİN" DEMEK

 

Fatiha'nın öncesinde "namaza başlama duası" ve "euzü" okumak şeklinde iki sünnet vardır. Fatiha'nın sonrasında da "amin" demek ve "zamm-ı sure okumak" gibi iki sünnet vardır. Nevevİ Fatiha öncesindeki iki sünneti ele aldıktan sonra Fatiha'dan sonraki iki sünneti ele alarak almıştır. O [amin demek konusunda] şöyle demiştir:

 

Fatiha'nın peşinden, sonunu uzatarak -mım harfini şeddelemeksizin- "amın" demek sünnettir.

 

Gerek namazda gerekse namaz dışında Fatiha suresini bitirdikten sonra kısacık bir aradan sonra "amin" demek sünnettir. Ancak bunu namazda söylemek daha müstehaptır.

 

[*] - Bunun delili Ebu Davud, Tirmizi ve diğerlerinin Vail b. Hucr'dan rivayet ettikleri şu hadistir: Allah Resulü (s.a.v.)'nün arkasında namaz kıldım. "Ve leddallin" deyince "amın" dedi ve bunu derken sesini uzattı. (Tirmizi, Ebvabü's-salat, 248)

 

[*] - Buhari, Ebu Hureyre aracılığıyla Nebi (s.a.v.)'den şunu rivayet etmiştir: İmam "ve leddallfn" dediğinde "amın" deyin. Kimin [amin] sözü meleklerin sözü ile denk düşerse onun önceki ve sonraki günahları bağışlanır. (Buhari, Tefsir, 4475)

 

"Fatiha'nın peşinden" ifadesi ile kastedilen "amin" sözünü "Fatiha" suresine bitiştirmek değildir. Nitekim eklediğim açıklama bunu göstermektedir. Kişi, "amin" sözcüğü kıraatten ayrılmış olsun diye kısa ara verir.

 

EI-Mecmu'da yer aldığı üzere daha doğru olan görüşe göre, "amin" deme imkanı ancak başka bir şeyi okumaya başladığında ortadan kalkmış olur. Bir diğer görüşe göre ise rüku yapıldığında "amin" deme imkanı kaçırılmış olur.

 

"Amin" ifadesi yalnızca Fatiha suresine tahsis edilmiştir; çünkü bu surenin yarısı dua mahiyetinde olduğundan, kişinin Allah'ın bunu kabul etmesi için istekte bulunması müstehap olmuştur.

 

Alimlerin sözlerinden anlaşıldığına göre Fatiha yerine başka bir sure okunması veya zikir yapılması halinde bunlardan sonra "amin" denilmesi sünnet değildir.

 

Gazzi şöyle demiştir: Okunması müstehap olan bir dua okumuşsa bundan sonra "amin" demesi uygun olur.

 

Gazzi'nin "uygun olur" şeklinde ortaya koyduğu bu görüşü Ruyani açık bir şekilde ifade etmiştir.

 

Not:

 

[*] - Hz. Aişe aracılığıyla Nebi {s.a.v.)'den şu rivayet edilmiştir: Bizim doğru yola yönlendirildiğimiz, kendilerinin ise saptırıldığı kıble konusunda, Cuma günü konusunda ve bizim imamın arkasında "amin" dememiz konusunda Yahudiler bizi kıskanmışlardır. (İbn Mace, İkametü's-salat ve's-sünnetiha, 856. )

 

"Amın" derken "mım" harfi şeddeli okunmaz. Bu, meşhur ve fasıh olan söyleniş biçimidir. Nitekim Şair şöyle demiştir:

 

Amın, Amın, bin taneye ulaşmadıkça bir Amıne razı olmam! [Amın sözcüğünü] sonunu uzatmaksızın söylemek de caizdir. Çünkü böyle söylemek anlamı bozmaz.

 

Vahidı uzatarak ve kısaltarak söyleme yanında bir üçüncü söyleme şekli olarak "imale" şekliyle okumayı da nakletmiştir.

 

Kısaltarak ve uzatarak okumakla birlikte [ammin ve ammin şeklinde] şeddeli okuma da rivayet edilmiştir. Bu durumda anlam "sen, sana yönelenleri boş çevirmekten müstağnisin, biz de sana yöneliyoruz" şeklinde olur. Bu, yanlış bir okuyuştur. Hatta bunun şazz ve hoşgörülmeyecek bir okuyuş olduğu bile söylenmiştir. Bununla birlikte -el-Mecmu'da doğru görüş olarak belirtildiğine göre- kişi bunu dua niyetiyle söylemiş olduğundan bunu söyleyenin namazı bozulmuş olmaz.

 

Şafii el-Ümm'de şöyle demiştir: Kişi "amıne rabbe'l-alemın" vb. zikirler söylese bu güzelolur.

 

Kişi [cemaatle namaz kılıyorsa] imam amin derken amin der. İmamdan önce veya sonra söylemez.

 

[*] - Bunun delili şu hadislerdir: İmam amin deyince siz de amin deyiniz; çünkü kimin amin demesi meleklerin amin demesi ile buluşursa onun önceki günahları affolunur. (Buhari, Ezan, 780; Müslim, Salat, 914)

 

Sizden biri amin dediğinde ve gökteki melekler amin dediğinde, bunlar birbiri ile buluşursa onun önceki günahları affolunur. (Buhari, Sıfatü's-salat, 781; Müslim, Salat, 916)

 

Bizim mezhebimizde bunun dışında imamla birlikte yapılması müstehap olan bir fiil yoktur.

 

Bunun imamla birlikte yapılmasının sebebi şudur: Amın ifadesi Kur'an okuma sebebiyle yapılır, imam da kıraati bitirmiştir. Bundan anlaşılmaktadır ki hadiste yer alan "imam amin dediğinde" ifadesi ile "imam amin demek istediğinde" ifadesi kastedilmiştir.

Kişinin "amın" demesinin, meleklerin amın demesine denk düşmesının anlamı zaman olarak aynı zamanda gerçekleşmesidir. Bir diğer yoruma göre bununla kastedilen "ihlas vb. sıfatlar açısından meleklerin aminine denk düşmesi" dir.

 

Buradaki meleklerle kastedilen [hangi meleklerdir? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Bunlar hafaza melekleridir.

 

[İkinci görüş]: Başka bir görüşe göre ise bunların dışındaki meleklerdir; çünkü bir rivayette şöyle denilmektedir: Kişinin sözü, gök halkının sözü ile uyuşursa ... (Buhari, ezan 782; Müslim, salat 919)

 

İlk görüş sahipleri buna şu şekilde cevap vermişlerdir: Hafaza melekleri amin deyince onların üzerindeki melekler de bunu söyler. Gökteki meleklere varıncaya kadar bu böyle devam edip gider.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensari şöyle demiştir: "Bunlar hafaza melekleri ve diğer meleklerdir" denilmiş olsa daha yerinde olurdu.

 

İmam "amin" ifadesini mendup olan vakitten sonraya ertelese, imama uyan kişi mendup olan vakitte bunu söyler.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Kişi imamla birlikte okursa ve ikisi aynı zamanda okumayı bitirirlerse tek bir defa amın yeterli olur. Şayet imamdan önce okumayı bitirirse Bağavı "kişi imamı bekler" demiştir. Tercih edilen veya doğru olan görüş bu kişinin kendisi için amin demesi sonra da hadise uymak için imam la birlikte amın demesidir.

 

Daha güçlü görüşe göre amin' i açıktan söyler.

 

a) Sesli okunan namazlarda imama uyan kişinin amin sözcüğünü açık mı gizli mi okuyacağı konusunda mezhep içinde iki görüş vardır:

 

[Birinci görüş]: Daha güçlü görüşe göre imama uymuş olmak için hadise ittiba etmek suretiyle sesli olarak söylenir. Bunu İbn Hibbtm ve başka alimler rivayet etmiş ve sahih görmüşlerdir. Nitekim "beni nasıl namaz kılarken görüyorsanız öyle namaz kılın" hadisi de bunu göstermektedir.

 

[İkinci görüş]: Kişi namazdaki diğer zikideri içinden okuduğu gibi bunu da içinden söyler.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ise cemaat çok ise açıktan, değil ise içinden söyler.

 

İmamın ve tek başına namaz kılan kişinin bunu sesli olarak söyleyecekleri tek görüş olarak kabul edilmiştir. Bu konuda şazz bir görüşün bulunduğu da söylenmiştir.

 

b) Gizli okunan namazlara gelince; tıpkı gizli okunan namazlardaki kıraatte olduğu gibi namaz kılanların hepsi [imam, imama uyan ve tek başına kılan kişi] amın sözünü içinden söyler.

 

Nevevİ el-Mecmu' da şöyle demiştir: Görüş ayrılığı imamın amın demesi durumuna özgüdür. Şayet imam amın demezse imama uyan kişi, imamın duyarak amın demesi için mutlak olarak sesli şekilde amın der.

 

Kadınların ve çift cinsiyetli kişilerin amın demesi tıpkı Kur'an okumaları gibidir. Bunun hükmü ileride gelecektir.

 

Not:  İmama uyan kişi beş yerde sesli olarak okur. Bunların dördü amın dediği durumlardır:

 

1. İmamın amın demesi ile birlikte amin demesi,

2. Sabah namazının kunutunda dua etmesi,

3. Ramazanın ikinci yarısında vitir kılarken kunut etmesi,

4. Beş vakit namazda, meydana gelen bir felaket sebebiyle kunut yaparken,

5. İmam Kur'an okurken şaşırdığında onu düzeltirken.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

D. FATİHA'DAN SONRA ZAMM-İ SÜRE OKUMAK