NAMAZ / RÜKÜNLER |
DÖRDÜNCÜ RÜKÜN: KlRAAT
D. FATİHA'DAN SONRA
ZAMM-İ SÜRE OKUMAK
A. ZAMM-i SURE
OKUMANIN HÜKMÜ
B. İLK İKİ RERATI
KAÇIRAN KİMSENİN ZAMM-İ SÜREYİ SON İKİ RERATTA OKUMASI
C. İMAMA UYAN KİŞİNİN
ZAMM-İ SURE OKUMASI
A. ZAMM-i SURE
OKUMANIN HÜKMÜ
Daha güçlü görüşe göre
-üçüncü ve dördüncü rekatlar dışındaFatiha' dan sonra bir sure okuması
sünnettir.
Gerek imamın gerekse tek
başına namaz kılan kişinin -kıraatin gizli yapıldığı namazda bile olsa- namazda
Fatiha'dan sonra bir sure okuması sünnettir. Ancak akşam namazının üçüncü
rekatında ve dört re katlı namazların üçüncü ve dördüncü rekatında okuması
sünnet değildir. Bu hükmün her iki yönü ile ilgili hadise ittiba etmek için
böyle yapılır. (Buhari, Ezan, 772; Müslim, Salat, 881)
Daha güçlü görüşün
karşısında yer alan diğer görüşün delili de Müslim'de yer alan hadistir.
Her iki hadis öğle ve
ikindi namazı ile ilgilidir; diğer namazlar bu ikisine kıyas edilir.
Hadiste yer aldığı üzere
ikinci re katta okunacak sure birincisinden daha kısadır. Bu konunun sonuna
doğru "birinci rekatta kıraati ikinci rekata göre daha uzun tutmanın
sünnet olduğu" konusu gelecektir.
İkinci görüş esas
alındığında üçüncü rekarta okunacak surenin dördüncü re katta okunacak sureye
göre daha uzun olması da sünnettir.
Şarih Celaleddin
el-Mahalli şöyle demiştir.
Alimler genel prensibin
aksine davranarak, hükmü nefyeden delili, hükmü ispat eden delile tercih etmek
suretiyle birinci görüşü esas almışlardır. Çünkü alimler nezdinde bu prensibin
geçerli olduğuna dair delil bulunmaktadır.
Öyle görünüyor ki
alimler birinci görüşü Buhar! ve Müslim' de yer alan Ebu Katade (r.a.) hadisi
ile desteklenmesi sebebiyle tercih etmişlerdir.
[*] - Ebu Katade şöyle
demiştir: Allah Resulü (s.a.v.) öğle namazının ilk iki rekatında Fatiha ile
birlikte bir sure okurdu. Son iki rekatında yalnızca Fatiha okurdu. Bize bazen
okuduğunu işittirirdi. İlk rekatta ikinci rekattakine göre okumayı daha uzun
tutardı. İkinci ve sabah namazlarında da böyle yapardı.
Zamm-ı sure okumanın
farz olmamasının sebebi şu hadistir: Fatiha başka surelerin yerini tutar, başka
sureler onun yerini tutmaz. (Hakim, Salat, 1,238)
Bu hadisi Hakim rivayet
etmiş ve "Buhar! ile Müslim'in şartlarına göre sahihtir" demiştir.
Metinde yer alan
"Fatiha'dan sonra" ifadesi zamm-ı sureyi Fatiha' dan önce okumayı
veya zamm-ı sure yerine Fatiha suresini tekrar okumayı dışarıda bırakır. Bu
ikisi zamm-ı sure yerine geçmez; çünkü bu hareket sünnette yer alana aykırıdır.
Ayrıca bir şey ile aynı mahalde hem farz hem de nafile eda edilmez. Bununla
birlikte kişi Fatiha' dan başka bir şey okuyamaz da Fatiha'yı tekrar okursa;
Ezrai'nin dediği gibi bunun yeterli olacağı görüşü yerinde bir görüştür. Şu
halde alimlerin görüşü yaygın durum dikkate alınarak söylenmiştir.
Zamm-ı sure okuma
konusundaki sünnet Kur'an'dan bir ayet okumakla da yerine gelir. Bununla
birlikte en kısa sure miktarınca olması için üç ayet okumak daha evi ad ır. Tam
bir sure okumak, o sure miktarınca uzun bir ayet okumaktan daha faziletlidir;
çünkü o sure ile başlamak ve onun sonunda durmak kat'! olarak sahih olduğu
halde surenin bir kısmından başlayıp bir kısmında bitirmek konusunda ihtilaf
vardır. Burada sözü edilen hüküm teravih namazı dışındaki namazlarda
geçerlidir. Teravih namazlarında ise uzun bir ayetin bir kısmını okumak İzz b.
Abdüsselam ve diğer bazı alimlerin fetvalarına göre daha faziletlidir. Bunun
gerekçesini "teravihte sünnet olan hatimle kılmaktır" şeklinde belirtmişlerdir.
Şayet gerekçe bu ise hüküm yalnızca teravih namazı ile sınırlı kalmaz; aksine
bir kısmına dair bir emrin söz konusu olduğu yerde yalnızca onu okumak daha
faziletlidir. Örneğin sabah namazında bakaranın son iki ayeti ile AI-i
İmran'dan iki ayet okumak böyledir.
B. İLK İKİ RERATI
KAÇIRAN KİMSENİN ZAMM-İ SÜREYİ SON İKİ RERATTA OKUMASI
Ben [Nevevi] derim ki:
Şayet kişi ilk iki rekatı kaçırmışsa İmam Şafii'nin açık ifadesine göre zamm-ı
sureyi [üçüncü ve dördüncü rekatta] okur. Allah daha iyi bilir.
Mesbuk, yani namazın baş
kısmını kaçıran kişi kendi kıldığı namazın üçüncü ve dördüncü rekatında, ilk
iki rekatı telafi ederken zamm-ı sureleri okur. Bu konuda Şafii'nin açık
ifadesi vardır. Böylece namazı bu iki sOreden ayrı kalmamış olur.
Zayıf bir görüşe göre
ise; nasıl ki meşhur görüşe göre sesli bir namazın ilk iki rekatını kaçıran
kişi üç ve dördüncü rekatı kendisi kılarken okumayı açıktan yapmıyorsa burada
da üç ve dördüncü re katta zamm-ı sure okumaz.
İlk görüş bu ikisi arasında
şu farkın olduğunu belirtir: Namazın sonunda [son iki rekatında] kıraati gizli
yapmak sünnettir. Namazın son iki rekatında zamm-ı sure okumak ise böyle
değildir; çünkü "zamm-ı sureyi terk etmek sünnet değildir" denilemez
aksine son iki rekatta zamm-ı sure okumak sünnet değildir.
> Zamm-ı sure okumak
müstakil bir sünnettir. Açıktan okumak ise okumanın sıfatıdır. Bu yüzden bu
daha gereklidir.
Ben, metni şerhederken
"üçüncü ve dördüncü rekatiar" diye ekleme yaptım. Her ne kadar ilk
iki rekat için sahih olsa bile "ilk iki rekat" demedim. Bunu zamirler
aynı olduğu için yaptım.
İlk görüşe göre,
gerekçeden anlaşıldığı üzere üç ve dördüncü rekatlarda zamm-ı surenin okunması,
kişinin ilk iki re katta zamm-ı sure okumamış olması durumuna özgüdür. Şayet kişi
imamının okuması yavaş olup da kendisi zamm-ı sureleri okursa veya imam ilk iki
re katta zamm-ı sure okumuşsa, son iki re katta mesbuk kişinin zamm-ı sure
okuması sünnet olmaz. Kişi mesbuk olduğundan veya okuması yavaş olduğundan
zamm-ı sure okuması kendisinden sakıt olursa bu kişi son iki re katta zamm-ı
sure okumaz.
Yukarıdaki hükümden şu
istisna edilmiştir: Su ve toprak bulamadığı için abdest ve teyemmüm alamayarak
namaz kılan kişi, gusletmesi gereken durumda ise -teyemmüm konusunda geçtiği
üzereonun zamm-ı sure okuması caiz olmaz.
C. İMAMA UYAN KİŞİNİN
ZAMM-İ SURE OKUMASI
İmama uyan kişi
[Fatiha'dan sonra] sure okumaz, imamı dinler.
İmama uyan kişi,
kıraatin açıktan yapıldığı namazlarda zamm-ı sure okumaz, imamın okuyuşunu
dinler. Çünkü Allah (celle celalühü) "Kur'an okunduğu zaman onu
dinleyiniz." [Araf, 204] buyurmuştur.
[*] - Nebi (s.a.v.) de
şöyle buyurmuştur: Arkamda olduğunuzda Fatiha dışında bir şeyokumayın.
(Darekutni, Salat, 1, 320. Bu, hasen-sahih bir hadistir. )
İmamı dinlemek
müstehaptır. Bir görüşe göre ise farzdır. Farikı Fevaidü'l-mühezzeb adlı
eserinde bunu tek görüş olarak belirtmiştir.
Şayet imamdan uzakta
olup [sesini duymuyorsa] veya kıraatin gizli olduğu bir namazda ise daha doğru
olan görüşe göre zammı sureyi okur.
> İmamdan uzakta
olduğu için veya kulağında sağırlık [veya ağır işitme] bulunduğu için imamı
duyamasa,
> -Nevevİ'nin
el-Ezkar'da belirttiği üzere- bir ses duymakla birlikte okunanı anlamasa,
> Kıraatin gizli
yapıldığı bir namazda imam kıraati gizli yapsa,
> Kıraatin açıktan
yapıldığı bir namazda imam [sehven] içinden okusa,
Bu durumlarda imama uyan
kişi[nin zammı sure okuması konusunda mezhep içinde iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre zamm-ı sure okur;
çünkü susmasının bir'
anlamı yoktur.
Ancak imam, kıraatin
gizli olduğu namazda açıktan okursa -Nevevİ'nin el-Mecmu'da açık olarak
belirttiği üzere- imamın fiili dikkate alındığından imama uyan kişi onu dinler.
Rafii, eş-Şerhu'ssağır adlı eserinde fatiha' da meşru olana itibar etme
görüşünü doğru saymıştır. Buna göre kıraatin gizli olduğu namazlarda imama uyan
kişi herhalükarda zamm-ı sure okur, kıraatin açıktan olduğu namazlarda hiçbir
şekilde okumaz.
[İkinci görüş]: Daha
doğru olan görüşün karşısındaki diğer görüşe göre ise yasağın genelolması
sebebiyle kişi zamm-ı sureyi hiçbir şekilde okumaz.
Not:
> Gerek imamın
gerekse tek başına namaz kılan kişinin sabah namazında, akşam ve yatsının ilk
iki rekatında kıraati açıktan yapması, imamın Cuma namazında kıraati açıktan
yapması müstehaptır. İmamın böyle yapması ile ilgili hadis ve icma söz
konusudur. Tek başına namaz kılan da ona kıyas edilmiştir.
> İmam ve tek başına
kılan kişi yukarıda sayılan namazlar dışında kıraati gizli yapar.
> Bu hükümler eda edilen
namaza ilişkindir. Kaza namazlarda ise kişi güneşin batışından doğuşuna kadarki
zaman diliminde kıraati açıktan yapar. Güneşin doğuşundan batışına kadarki
zaman diliminde ise kıraati gizli yapar.
> İsnevi'nin dediği
üzere bayram namazı bu hükümden istisna edilir; bayram namazının edasında
kıraat açıktan yapıldığı gibi kazasında da kıraat açıktan yapılır.
> Yukarıda zikredilen
hükümlerin tümü erkeklere ilişkindir.
Kadınlara ve çift
cinsiyetli şahıslara gelince; yabancı birinin onların sesini duymayacağı
durumda kıraati açıktan yaparlar. Onların açıktan okuması, erkeğin açıktan
okumasına göre daha alçak sesle olur. Şayet yabancı biri onların okuyuşunu
işitiyorsa kıraati gizli yaparlar. Bu durumda açıktan kıraat yaparlarsa
namazları batı! olmaz.
> EI-Mecmu ve
et-Tahkik'te yer aldığına göre çift cinsiyetli şahıs erkeklerin ve kadınların
bulunduğu yerde kıraati gizli yapar. EI-Mühimmat'ta ise bunun reddedilen bir
görüş olduğu söylenmiştir. Çünkü kadınların huzurunda bulunan çift cinsiyetli
şahıs ya erkek veya kadındır. Her iki durumda da açıktan okuması sünnettir.
EI-Mecmu ve et-Tahkik'teki ifadeleri "kadınlar ve erkekler bir arada
bulunduğunda" şeklinde yorumlamak mümkündür. Ki bu yorumda yer alan hüküm
doğrudur.
> Mutlak olmayan
nafilelere gelince; kişi iki bayram namazı, ay tutulması namazı, yağmur duası
namazı, teravih, ramazanda vitir namazı, iki rekatlık tavaf namazını kişi
geceleyin kıldığında kıraati açıktan yapar. Bunun dışında kıraati gizli yapar.
> Mutlak nafilelere
gelince kişi bu namazı gündüz kılarsa kıraati gizli yapar. Gece kılarsa; uyuyan
veya namaz kılan başka bir kişiyi rahatsız etmesi söz konusu olmayacaksa gizli
ile açık arasında okur. Şayet rahatsızlık söz konusu olacaksa gizlemesi
sünnettir.
> EI-Mecmu'da
alimlerden şu görüş nakledilmiştir: "Kur'an okurken sesi yükseltmenin
faziletli olması, kişinin gösterişe düşmekten korkmadığı ve başkasını da
rahatsız etmediği durumda söz konusu olur; aksi taktirde alçak sesli olarak
okuması gerekir."
Bu, gizli okumanın daha
faziletli olduğunu gösteren rivayetlerle açık okumanın daha faziletli olduğunu
gösteren rivayetlerin bir noktada buluşturulduğu bir görüştür.
> ilim mütalaa eden,
ders veren veya kitap yazan bir kimsenin yanında yüksek sesle zikir yapmak ve
Kur' an okumak da buna kıyas edilir. Nitekim Hocam Remli bu yönde fetva vererek
şöyle demiştir: "Gizli veya açık okumanın sünnet olduğuna dair verilen
hükümlerin bizatihi okumanın kendisine ilişkin olduğu, [dış şartlar dikkate
alındığında ise hükmün değişebileceğil açık olan bir husustur."
> Gizli ve açık
ortasındaki okuyuşun ne olduğu konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir.
Bir gruba göre
"namazında yüksek sesli okuma ... " [İsra, 110] ayetinin de işaret
ettiği gibi bu, iki oku yu Ş arasında mukayese yapılarak bilinebilir.
Bir başka gruba göre ise
Nebi (s.a.v.)'in gece namazında yaptığı üzere kişi bazen açıktan bazen gizli
okuma yapar.
Birinci görüş daha
yerindedir.
> Kıraatin açıktan
yapıldığı namazlarda "amin" dedikten sonra imamın, cemaatin Fatiha
suresini okuyabilmeleri için bir süre susması menduptur. imam bu esnada zikir,
dua ve gizlice Kur' an okumakla meşgulolur. EI-Mecmu'da bu görüş tek görüş
olarak belirtilmiştir. Bu esnada imamın Kur' an okumakla meşgulolması daha iyi
olur.
> Namazda mendup olan
sekteler dört tanedir:
a) Namaza başlama
tekbirinden sonra susmak,
b) "ve
leddallin" ve "amin" ifadeleri arasında susmak,
c) imamın açıktan olan
namazlarda "amin" sözcüğü ile zamm-ı sure arasında imama uyanların
Fatiha'yı okuyabileceği kadar bir süre susması,
d) Rüku tekbirinden önce
susmak.
Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir: Bu susmalardan birinci ve ikinciye sekte denilmesi mecazidir. Çünkü
gerçekte kişi bu durumda susmamaktadır.
Zerkeşi bu sektelerin
beş tane olduğunu söylemiştir: Son üçü ile birlikte, başlama tekbiri ile açılış
duası arasında susmak, Fatiha' dan sonra susmak.
Zerkeşi'nin görüşüne
göre yalnızca İmamın "amin" sözünden sonra susmasına sekte demek
mecazıdir, diğerleri mecaz değildir. Birinci görüş daha meşhurdur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ
LİNK’E TIKLAYIN
E. NAMAZLARDA OKUNMASI SÜNNET OLAN ZAMM-İ SURELER