MUĞNİ’L-MUHTAC

TEYEMMÜM HÜKÜMLERİ

 

A. TEYEMMÜMÜN BOZULMASI

 

Nevevİ daha sonra teyemmümün hükümleri konusunu ele almıştır. Teyemmümün hükümleri üçtür. [Aşağıda bunlar sıra ile işlenecektir]

 

A. TEYEMMÜMÜN BOZULMASI

B. SU BULUNMADlĞI İÇİN TEYEMMÜM YAPAN KİŞİNİN NAMAZA BAŞLADIKTAN SONRA SU BULMASI

C. KAZASI TEYEMMÜM İLE DÜŞEN BİR NAMAZ KILARKEN SUYU BULAN KİŞİNİN NAMAZINI KESMESİ

D. TEYEMMÜM İLE NAFİLE NAMAZ KILARKEN SUYU BULAN KİMSENİN DURUMU

 

A. TEYEMMÜMÜN BOZULMASI

 

Su bulunmadığı için teyemmüm eden kimse [için iki durum söz konusudur]:

 

a) [Birinci durum: Namaza başlamamış olması]:

 

Şayet namaza başlamamışsa, "İçmek için suya ihtiyaç duyulduğundan suyun abdestte kullanılmasına engel bir durumun bulunması" söz konusu değilse, su bulunmadığı için teyemmüm eden kimsenin teyemmümü batıl olur.

 

b) [Ikinci durum: Namaza başlamış olması]:

 

[Kazası] teyemmüm ile düşmeyen bir namazda ise; meşhur olan

görüşe göre namazı batıl olur.

 

Teyemmüm namazın kazasını düşürüyorsa o zaman batıl olmaz.

[Zayıf] bir görüşe göre suyun bulunması nafile namazı bozar.

Daha sahih olan görüşe göre, [kazası teyemmüm ile düşen bir namaz kılarken suyu bulma durumunda] abdest almak için namazı kesme k daha faziletlidir.

 

c) [Daha sahih olan görüşe göre teyemmüm yaparak] nafile namaz kılan kimse iki re kattan fazla kılmaz; ancak belirli bir sayıda namaza niyet etmişse bunu tamamlar.

 

A. SU BULUNMADlĞI İÇİN TEYEMMÜM YAPAN KİŞİNİN NAMAZA BAŞLAMADAN ÖNCE SU BULMASI

 

Nevevİ -abdestsizlik dışında- suyu bulmak sebebiyle teyemmümün bozulması konusu ile başlayarak şöyle demiştir:

 

"İçmek için suya ihtiyaç duyulduğundan suyun abdestte kullanılmasına engel bir durumun bulunması" söz konusu değilse, su bulunmadığı için teyemmüm eden kimsenin teyemmümü batılolur.

 

Vakit daralmış olsa bile hüküm böyledir. İbnü'l-Münzir'in belirttiğine göre bu konuda icma vardır. (İcma 21)

 

[*] - Ayrıca Ebu Zer'in rivayet ettiği bir hadiste Nebi (s.a.v.) [uzun süre çölde kaldıklarını ve yanlarında yalnızca içme suyu bulunduğunu, bu durumda abdest işini ne yapacaklarını soran bir kimseye] şöyle buyurmuştur: Suyu on yıl boyunca bulamasan bile toprak sana yeterlidir. Suyu bulduğunda, tenine suyu sür [abdest al]. (Hakim, Taharet, 1, 177)

 

Bu hadisi Hakim rivayet etmiş, Tirmizı de "hasen-sahih" diyerek hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.

 

Bu hükmün akli gerekçesi ise şudur: Teyemmüm alan kişi henüz asıl amacı olan namaza başlamamıştır. Bu haliyle o, teyemmüm yapma sırasında suyu gören kimse gibidir. (Kıyas)

 

Suyu satın almanın mümkün olduğu bir durumda su satın alabilecek parayı bulmak, suyun kendisini bulmak gibidir.

 

Yine kişide su bulunduğu kanaatinin oluşması da -bu derhal ortadan kalksa bile- suyun kendisini bulmak gibidir. Çünkü bu kanaat oluştuğunda kişinin suyu araması gereklidir. Kişinin sütre bulunduğuna dair kanaatinin oluşması ise bundan farklıdır; çünkü bu durumda araştırma yapması gerekli değildir. Çünkü çoğunlukla insanların bu konuda cimrilik göstererek birbirine sütre vermediği ve insanın sütre bulamadığı görülmektedir.

 

Abdest konusunda geçtiği üzere teyemmümü bozan durumlardan biri de irtidatdır [dinden dönmedir].

 

Serap görmek de "kişide su bulunduğuna dair kanaatin oluşması" gibi değerlendirilir. Yakında yoğun bir bulut kütlesi görmek, yaklaşmakta olan bir kervan görmek gibi su bulunduğu kanaatini oluşturan durumlar da böyledir.

 

Kişi "bende su var, gaip bir şahsa ait" diyen birini duyduğunda, teyemmüm batıl olur. Çünkü "gaip bir şahsa ait" ifadesini duymadan önce "bende su var" ifadesini duymuştur. Şayet kişi "bende gaip bir şahsa ait su var" diyen birisini duyarsa teyemmüm batıl olmaz. Çünkü suyun bulunduğu öğrendiği anda onun başkasına ait olduğunu öğrenmiştir.

 

Kişi "bende hazır olan şahsa ait bir su var" diyen birini duyduğunda su sahibinden su istemesi gerekli olur.

 

Kişi "bende falana ait bir su var" diyen birini duyduğunda, adı geçen şahsın mevcut mu gaip mi olduğunu bilmese, bunu sorması gerekir. O şahıs var olsa da yok olsa da teyemmüm bozulur; çünkü kişinin suyu araştırması gerekli hale gelince teyemmüm bozulur.

 

Kişi "bende su, yani gülsuyu var" diyen birini duyduğunda abdesti bozulur mu bozulmaz mı? Bu konu incelenmeye muhtaçtır. Buna temas eden birini görmedim. Daha sonra yaptığım araştırmada sonraki dönemdekilerden birinin buna temas ettiğini ve bu durumda teyemmümün mutlak olarak batıl olacağını söylediğini gördüm.

 

Yukarıda zikredilenlerin namaza başlama tekbirinden önce bulunması, namaza başlamadan önce bulunması gibidir.

 

[Soru]:

> Keffareti oruç tutarak yerine getirdikten sonra azat edecek köle bulan kişinin önceki keffareti geçerlidir, [yeniden keffareti yerine getirmesine gerek yoktur].

 

> Üç ay beklemek suretiyle iddetini geçirdikten sonra hayız gören kadının önceki iddeti geçerlidir. [Yeniden iddet beklemesine gerek yoktur]

 

Teyemmüm aldıktan sonra su bulan kişi de böyle kabul edilmeli ve önceki teyemmümün bozulmaması gerekirdi.

 

[Cevap]: Teyemmümün aksine "oruç tutmak" ve "üç ay beklemek" doğrudan hükmün amacıdır. [Teyemmüm ise doğrudan amaç değil yalnızca namazın mübah hale gelmesinin aracıdır].

 

Kişi namaza başladıktan sonra; su bulunduğuna dair vehme kapılsa, su bulunduğunu zannetse veya buna dair şüphesi oluşsa namaz bozulmaz. Su bulunduğunu kesin olarak bilme halinde ne olacağı ileride gelecektir.

 

Nevevİ "suyun olmaması" sözü ile "hastalık vb. sebeplerle teyemmüm yapma" durumunu dışarıda bırakmıştır. Söz konusu durumlarda teyemmüm, su kullanma gücüne kavuşma durumunda geçersiz olur. Suyun bulunup bulunmamasının teyemmüme bir etkisi yoktur.

 

Suyun bulunması veya bulunduğuna dair kanaatin oluşması, şayet suyun abdest için kullanılmasını engelleyen; susuzluk, suyun yanında yırtıcı hayvan bulunması gibi bir engel söz konusu değilse teyemümmü bozar. Ancak belirtilen durumlar varsa teyemmüm bozulmaz, çünkü söz konusu durumlarda suyun varlığı ile yokluğu eşittir.

 

 

B. SU BULUNMADlĞI İÇİN TEYEMMÜM YAPAN KİŞİNİN NAMAZA BAŞLADIKTAN SONRA SU BULMASI

 

1. Teyemmüm ile kazası düşmeyen bir namazdayken

 

Teyemmüm yaparak kılındığında sonradan su bulunca abdest alınarak kaza edilmesi gereken bir namazda iken kişi suyu bulsa meşhur görüşe göre namazı batıl olur.

 

Kişi, kazası teyemmüm ile düşmeyen bir namazda iken suyu bulursa; örneğin suyun çoğunlukla bulunduğu bir bölgede teyemmüm alarak namaz kılmışsa [namaz esnasında suyu bulduğunda namazın bozulup bozulmadığı konusunda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Meşhur olan görüşe göre namazı bozulur. Çünkü namazı iade etmesi herhalükarda şart olduğundan bu halde iken namaza devam etmesinin bir anlamı yoktur.

 

[İkinci görüş]: Namazın saygınlığını korumak için bu namaz bozulmaz. Daha sonra kişi namazı iade eder. Bu, zayıf bir görüştür.

 

Er-Ravda'da ve diğer eserlerde yer aldığına göre bu konuda iki görüş bulunmaktadır. Şu halde Rafii'nin iki şerhinde ve er-Ravda'da yer aldığı üzere birinci görüşe "meşhur görüş" değil de "doğru olan görüş" denilmesi daha yerindedir. Şayet namazın değil de teyemmümün batılolduğu söylenseydi daha yerinde olurdu; çünkü namazın batıl olması teyemmümün batıl olmasını gerektirmediği halde teyemmümün batıl olmasın namazın batıl olmasını gerektirir. Ayrıca burada ele alınan mesele namazın batıl olması konusu değil teyemmümün hangi durumlarda batıl olduğu konusudur.

 

2. Teyemmüm ile kazası düşen bir namazda iken suyu bulması

 

Teyemmüm ile kılındığında sonradan kazası gerekmeyen bir namazdayken kişi su bulsa namaz batıl olmaz. Çünkü kişi teyemmüm ile amaçlanan fiile başlamıştır. Bu, keffaret Ü borcunu oruç tutarak yerine getiren kişinin daha sonradan köle azat etme gücüne kavuşması gibidir. Ayrıca suyun bulunması abdesti bozan bir durum değil, bundan böyle teyemmüm yapılmasını engelleyen bir durumdur.

 

[Kazası teyemmüm ile düşen bir namazda iken] suyu bulmak [şu iki durumdan farklıdır];

> Mest giyerek namaz kılan kimsenin namazda iken mestinin yırtılması meselesinden farklıdır. Çünkü yırtık mest giyerek namaza başlamak hiçbir durumda caiz değildir. Ayrıca kişi mestini kontrol etmediği için kusurlu davranmıştır.

> Yine bu, ay hesabı ile iddet beklerken, süre bitmeden önce hayız olan kadının durumundan da farklıdır. Çünkü bu kadın, bedelolan "ay hesabı ile iddet bekleme"yi tamamlamadan önce, asıl iddet olan hayız beklemeye güç yetirir hale gelmiştir.

 

Teyemmüm yapan kişi ise her iki durumdaki şahıslardan farklıdır.

 

"Namazın bozulmaması" hükmü açısından öğle vb. gibi farz bir namaz ile cenaze namazı arasında fark yoktur. Yine bayram ve vitir gibi nafile namazlar arasında da fark yoktur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre suyun bulunması nafile namazı bozar. Çünkü nafile namazın saygınlığı farz gibi değildir; çünkü nafilenin aksine farz namaza başladığında bu namazı tamamlamak gerekir.

 

[Soru]: Kör bir kimse kıble konusunda başkasının söylediğini esas alarak onu taklid etse sonra namazda iken gözleri açılsa, zorunluluk ortadan kalktığı için namaz batılolur. Öyleyse teyemmümde de namazdaki kişi suyu gördüğünde namazının bozulması gerekmez mi?

 

[Cevap]: Teyemmüm yapan kişi abdestin bedelini tamamlayıp namaza başlamıştır. Kör kimse ise namaza devam ettiği sürece [kıblenin yönü konusunda başkasının görüşünü] taklid etmektedir.

 

[Mesele]

 

> Yolcu, namazını kısaltarak kılarken namaz sırasında su görse

daha sonra ikamete niyet etse,

 

> veya namazını kısaltarak kılan kişi suyu gördüğü sırada namazını tam kılmaya niyet etse,

 

Her iki durumda da namaz bozulur. İlk durumda ikamet halini daha güçlü kabul etmemiz sebebiyle, ikinci durumda da mübah hale gelmesini kastetmediği bir durumun meydana gelmesi sebebiyle namaz bozulur.

 

İlk durumda meseleyi tıpkı ikincisinde olduğu gibi namazın kısaltılması ile ilişkilendirmemiz İsnevl'nin şu şekilde ortaya koyduğu çelişkiyi gidermektedir:

 

İlk hüküm doğru değildir; çünkü teyemmüm yapan kişi;

 

a) Çoğunlukla suyun bulunduğu bir yerde teyemmüm yapmışsa ikamete niyet etmemişse bu namazını kaza etmesi gerekir.

b) Çoğunlukla suyun bulunmadığı bir yerde teyemmüm yapmışsa namazını kaza etmesi gerekmez. Şayet ikamete niyet ederse bu niyetin bir etkisi yoktur.

 

[Soru]: Bu iki durum, Nevevi'nin ifadeleri açısından da bir itiraz teşkil eder; çünkü her iki durumda kişi namaza, kendisine kazanın gerekli olmadığı bir yerde başlamıştır.

 

[Cevap]: Nevevl'nin "[teyemmüm namazın kazasını] düşürüyorsa" ifadesi söz konusu iki durumu dışarıda bırakmaktadır; çünkü bu, kazası düşmeyen namazdır.

 

"Suyu gördüğü sırada" ifadesi, suyu görmenin ikamete veya namazı tam kılmaya niyet ettitkten sonra olması halini dışarıda bırakmaktadır. Bu durumlarda namaz bozulmaz.

 

[mesele]

 

[Yolculukta iken namazı kısaltarak kılan] kişi ikamete niyet ettiği anda suyu görse veya namazı tam olarak kılmaya niyet ettiği anda suyu görse [burada iki ihtimal söz konusudur]

 

[Birinci ihtimal]: Bu görme niyetten önce görme gibi değerlendirilir. Bu durumda suyu görmenin namaza bir zararı yoktur.

 

[İkinci ihtimal]: Bu görme niyetten sonra görme gibi değerlendirilir. Bu durumda suyu görmenin namaza zararı vardır.

 

Hangi ihtimal kabul edilmelidir?

 

Er-Ravda'da Nevevİ'nin "suyu gördükten sonra" demesi bunun namaza zararı olmadığını göstermektedir. Hocamız Zekeriya el-Ensarı de bu görüşü esas almıştır. Oysa ilk ihtimal daha güçlüdür. Çünkü suyu görme, namazın bozulmasına engelolan duruma bitişiktir.

 

Hastanın namazda iken iyileşmesi, yolcunun namazda iken su bulması gibidir. (Kıyas)

Bu durumda bakılır: Şayet namazın kazası teyemmüm ile düşüyorsa namaz bozulmaz. Kazası düşmüyorsa -örneğin abdestsiz iken yarasına sargı koyduktan sonra teyemmüm yapıp namaz kılsa- namaz bozulur.

 

 

C. KAZASI TEYEMMÜM İLE DÜŞEN BİR NAMAZ KILARKEN SUYU BULAN KİŞİNİN NAMAZINI KESMESİ

 

Daha sahih olan görüşe göre, [teyemmümlü iken kılınmaya başlanan ve daha Sonra abdestli iken kaza edilmesi gerekmeyen] bir namaz kılarken suyu bulma durumunda] abdest almak için namazı kesmek daha faziletlidir.

 

Teyemmüm ile kazası düşen bir namaz esnasında suyu gören kimsenin, bu namazı abdestli olarak kılmak için -farz veya nafile- namazı kesmesi [konusunda iki farklı görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Daha sahih olan görüşe göre namazı kesme k tamamlamasından daha faziletlidir.

 

Bu, keffareti oruç tutarak yerine getirme esnasında azat edecek köle bulma gibidir. (Kıyas) Söz konusu durumda orucu bırakıp köle azat etmek daha faziletlidir.

 

Ayrıca böyle yaparak yolculukta namazı tam kılmayı haram kabul edenlerin görüş ayrılığından da kurtulmuş olunur.

 

Ancak farzın vakti daralırsa -et-Tahkik'te tek görüş olarak belirtildiğine göre- bu durumda namazı kesmek haram olur. Nevevİ el-Mecmu'da bunu İmam'dan [Cüveynı'den] naklederek şöyle demiştir: "Bu tek görüştür. Bu konuda farklı görüş bilmiyorum". Er-Ravda'daki ifadeden ise bunun zayıf görüş olduğu anlaşılmaktadır.

[İkinci görüş]: Namazı tamamlamak daha faziletlidir; çünkü namazdan çıkmakta am eli iptal etme durumu söz konusudur. Oysa Yüce Allah (celle celalühü) ayette "amellerinizi iptal etmeyin" [Muhammed, 33] buyurmaktadır.

 

Şöyle zayıf bir görüş de ileri sürülmüştür: En faziletli davranış farzı nafileye çevirmek ve iki re katta selam vermektir.

 

Nafile namaz kılarken su bulunması halinde namazın kesilip abdest alınmasının daha faziletli olduğu ittifakla kabul edilmiştir.

 

Bazı ayrıntılar:

 

[1] - Beğavi fetvalarında şunu zikretmiştir.

Kişi [su bulunmaması sebebiyle] ölüye teyemmüm yaptırsa ve onun namazını [teyemmüm alarak] kılsa sonra su bulsa ölüyü yıkaması ve yeniden namazını kılması gerekir. Suyu, namaz sırasında bulması ile namazdan sonra bulması arasında fark yoktur. Bunun farz olmaması da muhtemeldir.

 

Beğavi'nin söylediği, hazar / ikamet hali ile ilgilidir. Yolculuk durumunda ise -tıpkı sağ kişinin durumunda olduğu gibizikredilen şeyleri yapmak gerekmez. İbn Süraka Telkın adlı eserinde bunu tek görüş olarak zikretmiştir. Ancak o, meseleyi "suyun namazdan sonra bulunması" ile ilgili olarak düşünmüştür.

 

Bunlardan anlaşıldığına göre cenaze namazı da diğer namazlar gibidir ve ölüye teyemmüm yaptırma, tıpkı hayatta olan kişinin teyemmümü gibidir.

 

[2] - Kişi, teyemmüm ile kazası düşen bir namazda su görse namazdan [sağa] selam verdiği anda teyemmümü bozulur. Selam vermeden önce su telef olmuş olsa bile hüküm böyledir. Çünkü teyemmüm suyun görülmesi ile zayıflamıştır. Bu aslında kişinin kılmakta olduğu namazın da batıl olmasını gerektirirdi, ancak namazın saygınlığı sebebiyle biz buna muhalefet ettik. Namaz ilk selamla bitmiş olsa bile kişi ikinci selamı da verir; çünkü -Nevevi'nin Ruyani'nin babasına muhalif olarak Ruyani'ye tabi olarak belirttiği ve gibi- ikinci selam da namaza dahildir.

 

[3] - Kadı Ebu't-Iayyib ve başka alimlerin belirttiğine göre; su bulunmadığı için teyemmüm yapan hayızlı kadın, kocasıyla ilişkide bulunurken suyu görse kocasına ilişki konusunda müsaade etmesi haram olur. EI-Mecmu' ve diğer eserlerde belirtildiğine göre kadının temizliği geçersiz hale geldiği için kocanın, cinselorganını kadının cinsel organından derhal çıkarması gerekir.

 

Suyu kocası görse, kadının temizliği devam ettiğinden kocanın cinselorganını çekmesi gerekmez. El-En var' da ise buna aykırı olarak çıkarmanın gerekli olduğu söylenmiştir.

 

[4] - Ruyanl'nin belirttiğine göre; cünüp kişi teyemmüm yapsa ve Kur'an okumaya başlasa bu sırada su görse, suyu gördüğü an teyemmümü bozulur. İster belirli miktarda Kur'an okumaya niyet etsin isterse birbiri ile irtibatı olmayan farklı bölümler okumaya niyet etsin hüküm böyledir.

 

 

D. TEYEMMÜM İLE NAFİLE NAMAZ KILARKEN SUYU BULAN KİMSENİN DURUMU

 

[Daha sahih olan görüşe göre teyemmüm yaparak] nafile namaz kılan kimse [namaz esnasında suyu bulursa] iki rekattan fazla kılmaz; ancak belirli bir sayıda namaza niyet etmişse bunu tamamlar.

 

Herhangi bir miktarda namaz kılmaya niyet etmemiş olarak nafile namaza başlayan ve namaz sırasında su bulan kişi [konusunda üç görüş vardır]]:

 

[Birinci görüş]: Daha sahih olan görüşe göre iki rekatı geçmez.

İki rekat kılınca selam verir; çünkü nafile namaz konusunda en iyisi ve en bilineni iki rekat kılmaktır. Bu, şayet üçüncü veya daha sonraki \ rekatlara kalkmamışsa söz konusu olur. Şayet kalkmışsa Kadı Ebu'tTayyib ve diğer alimlerin dediğine göre içinde bulunduğu rekatı tamamlar.

 

[İkinci görüş]: Kişi rükünleri dilediği kadar uzatabileceği gibi rekat sayısını da dilediği kadar çoğaltabilir.

 

[Üçüncü görüş]: Bir rekatla yetinir. Çünkü herhangi bir sayı belirtmeden "namaz kılmayı adayan kimse" bir re kat namaz kılar.

 

Herhangi bir sayıya veya rekata niyet eden kimse bunu tamamlar, çünkü niyeti o sayıda kesinleşmiştir. Bu, miktarı belirli farz namaza benzer. Kişi niyet ettiği sayının üzerinde namaz kılamaz; çünkü fazla kısma başlamak, yeni bir nafileye başlamak gibidir; çünkü namazın bu bölümü yeni bir kastalniyete ihtiyaç duyar.

 

Nevevi, bir rekatiık namazı da kapsayacak şekilde ifadeyi benim.

açılımını yaptığım gibi düzenleseydi daha iyi olurdu. Çünkü kişi bundan fazlasını kılmaz. Zira bir, sayı değil sayıların başlangıcıdır.

 

Kişi teyemmüm yaparak başladığı tavaf sırasında su görse; Flıranı'nin dediğine göre "tavafın bölünmesi caizdir görüşünü kabul edersek -ki daha sahih olan da budur- kişi abdest alıp [bundan sonraki kısmı abdestli yapar], aksi takdirde tavafın hükmü namaz gibidir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

B. TEYEMMÜM İLE MÜBAH HALE GELEN FİİLLER