MUĞNİ’L-MUHTAC

CENAZELER / DİĞER BAZI HÜKÜMLER

 

I. ÖLÜ YlKAYICISINA İLİŞKİN MESELELER

 

A. ÖLÜYÜ YIKARKEN GÖRÜLEN KÖTÜ DURUMLARIN ANLATILMAMASI

B. ÖLÜYÜ YIKAMA HAKKI KONUSUNDA İKİ KİŞİNİN BİRBİRİ İLE ANLAŞMAZLlĞA DÜŞMESİ

C. KAFİRİN, KAFİR YAKININI YıKAMASI

 

A. ÖLÜYÜ YIKARKEN GÖRÜLEN KÖTÜ DURUMLARIN ANLATILMAMASI

 

Ölü yıkayıcısı güvenilir bir kimse olsun! O [yıkama esnasında] iyi bir durum görürse bunu anlatır, başka bir durum görürse -bir masIahat olmadıkça- bunu anlatması haram olur.

 

1. Ölü yıkayan kişinin güvenilir bir kimse olması menduptur.

 

Böylelikle gerek yıkama gerekse yıkamaya ilişkin diğer meşru kılınmış hükümler konusunda kendisine güvenilebilsin. Ölü yıkaYIClSına yardım eden kişinin de böyle olması gerekir.

 

2. Şayet ölüyü fas ık veya kafir birisi yıkıyorsa yıkama görevi yerine gelmiş olur. Ancak bu kimselerin yıkamalarının geçerli olması için yıkamada zorunlu olan durumları bilmeleri gerekir.

 

3. Ölü yıkayan kişi ölünün bedeni üzerinde "yüzünün nurIanması" , "kendisinden güzel koku gelmesi" vb. iyi bir durum görürse bunu anlatması mendup olur. Çünkü bu onun cenaze namazını kılacak kişilerin çoğalmasına ve onun için dua yapılmasına daha çok teşvik eder.

 

4. Ölü yıkayan kişi ölünün üzerinde iyi olmayan bir durum görürse; örneğin bedeninde kararma, kendisinden kötü koku gelmesi veya suretinin değişmesi gibi bir durum görürse bunu başkalarına anlatması haram olur. Çünkü bu kendisinden helallik almak mümkün olmayan bir kimsenin gıybetini yapmaktır.

 

[*] - Müslim'in sahihinde şöyle bir hadis yer almaktadır: Kim bir müslümanın [istenmeyen bir durumunu] örterse Allah da onun ahirette [insanların görüp duymasını istemediği günahını] örter. (Müslim, el-Birr ve's-sıla, 6521)

 

[*] - Ebu Davud'un ve Tirmizi'nin Sünen'lerinde de şöyle bir hadis bulunmaktadır: Ölülerinizin iyiliklerini anlatın, kötülükleri konusunda su sun. (Ebu Davud, Edeb, 4900; Tirmizi, Cenaiz, 1019)

 

[*] - Hakim'in el-Müstedrek adlı eserinde ise şöyle bir hadis bulunmaktadır: Bir ölüyü yıkayıp onda gördüğü [istenmeyen] durumları gizleyen kimseyi Allah kırk gün boyunca affeder. (Hakim, Müstedrek, 1, 354)

 

5. Şayet ölü yıkarken onda görülen kötü durumları anlatmayı gerektiren bir zorunluluk varsa; örneğin ölü bid'atını açıktan işleyen bir bidatçı ise bu durumda insanların ondan sakınması için yıkama esnasında görülen kötü durumlar anlatılır.

 

Bu istisnayı el-Beyan yazarı [İmrani] kendi görüşü olarak ortaya koymuştur. Nevevi'de el-Mecmu'da bunu aktarmış ve "bu yapılabilecek olan tek davranıştır" demiştir.

 

Bu görüşün; açıktan fasıklık yapan ve zulmeden kimseler hakkında da uygulanması gerekir.

 

Ezrai'nin de belirttiği üzere bu durumda uygun olan görüş şöyle demektir:

 

Kişi bidatçı bir kimsenin cenazesini yıkarken iyi bir durum görürse bunu gizlemelidir. Hatta bunun farz olması da uzak bir ihtimal değildir; böylelikle insanları o kişinin cenazesine ilgi göstermeye yönlendirmemiş olur. Fıskını açıktan işleyen ve zulmeden bir kimsenin cenazesi hakkında böyledir. Ta ki onda görülen güzel durumların zikredilmesi, onunla aynı durumda olanları aldatmasın.

 

İkinci kısımda bir ayrıma gidip de birincide ayrım yapmamanın bir anlamı yoktur. Gazzi şöyle demiştir: "Kitaptaki "bir maslahat olmadıkça" şeklindeki istisnanın her iki meseleye de dönmesi gerekir."

 

Bunu kabul etmekte bir sakınca yoktur.

 

Not:

Anlatıldığına göre İmam Malik zamanında bir kadın ölen bir kadının cenazesini yıkıyordu. Yıkayıcının eli cenazenin cinsel organına yapıştı [bir türlü ayrılmıyordu]. İnsanlar kadının elini ölünün cinselorganından nasıl ayıracaklarını bilemediler: Kadının eli mi kesilecek yoksa cenazenin cinselorganı mı kesilecekti? Bu konuda İmam Malik'e fetva soruldu. İmam Malik şöyle dedi: "Ölü yıkayıcısına sorun bakalım elini cenazenin cinsel organına koyduğunda ne demiş?". Kadına sordular. Kadın şöyle cevap verdi: "Ben cenazenin cinselorganını yıkamak için elimi oraya koyduğumda içimden bu organla rabbine ne kadar da isyan etmiştir kim bilir?" dedim. İmam Malik "bu bir zina iftirasıdır, o kadına seksen sopa vurun eli oradan kurtulur" dedi. Kadına seksen sopa vurdular ve eli kurtuldu. Bu yüzden [o zamandan sonra] "İmam Malik Medine' de iken [başkası tarafından] fetva verilemez" denildi.

 

 

B. ÖLÜYÜ YIKAMA HAKKI KONUSUNDA İKİ KİŞİNİN BİRBİRİ İLE ANLAŞMAZLlĞA DÜŞMESİ

 

İki erkek kardeş veya ölenin iki karısı ölüyü yıkama konusunda anlaşmazlığa düşse kura çekilir.

 

Ölenin -mesela- iki erkek kardeşi veya iki karısı onu yıkama konusunda anlaşmazlığa düşseler ve birini diğerine tercih edecek bir durum bulunmasa aralarında kura çekilmesi zorunludur. Kurada çıkan kişi ölüyü yıkar. Çünkü [kura çekmeksizin] bunlardan birine yıkama hakkını vermek, tercihi gerektiren bir sebep olmaksızın tercihte bulunmaktır.

 

 

C. KAFİRİN, KAFİR YAKININI YıKAMASI

 

Kafir [gayr-i müslim], kafir olan yakınını yıkama konusunda [müslümana göre] daha fazla hak sahibidir.

 

Gayr-i müslim olan biri, kendisi gibi kafir olan yakınını techiz konusunda müslümandan daha fazla hak sahibidir; çünkü o, yakınının velisidir. Zira Yüce Allah şöyle buyurmuştur: İnkar edenler birbirinin uelisidir. [Enfal, 73]

 

Şayet ölen gayr-i müslimin, kafir olan bir yakını yoksa onun techiz ve tekfinini müslüman kişi üstlenir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İ. ÖLÜYÜ KEFENLEMEYE İLİŞKİN BAZI MESELELER