MUĞNİ’L-MUHTAC

ZEKAT

 

2. DEFİNELERİN [GÖMÜLERİN] ZEKATI

 

Nevevi madenlerin zekatı konusunu bitirdikten sonra başlıkta yer alan ikinci konuya yani definelerin zekatı meselesine geçmiştir.

 

A. DEFİNELERDE ZEKAT NİSABI VE ZEKATIN VERİLECEĞİ YERLER

B. DEFİNELERDE ZEKATIN FARZ OLMASININ ŞARTI

C. DEFİNE NEDİR?

D. DEFİNENİN MÜLKİYETİ KİME AİTTİR?

 

A. DEFİNELERDE ZEKAT NİSABI VE ZEKATIN VERİLECEĞİ YERLER

 

Definelerde beşte bir vardır. Bu miktar, meşhur görüşe göre zekatın verildiği yerlere verilir.

 

1. Definelerde beşte bir yükümlülük vardır. Bunü Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. (Buhari, Diyat, 6912; Müslim, Hudud, 4440)

 

Defineler "elde edilmesinde bir külfet [masraf] olmaması" veya "az külfeti olması" bakımından madenlerden ayrılmaktadır. Bu yüzden de -onda bir verilen diğer ürünlerde olduğu gibi- definelerin zekat miktarı da çok olmuştur.

 

2. Gerek definelerden alınan beşte birlik miktar, gerekse madenlerden alınan zekat [nerelere harcanır? Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır: ]

 

[Birinci görüş]

 

Meşhur olan görüşe göre zekatın harcandığı yerlere harcanır. Çünkü bu da tıpkı meyveler ve ekinlerde verilmesi gerekli olan zekat gibi "yerden elde edilen malda gerekli olan bir yükümlülük"tür. (kıyas)

 

Er-Ravdo ve el-Mecmu'da bu görüş tek görüş olarak ifade edilmiştir.

 

Bu görüşe göre [d efi neyi bulan kişiden definenin beşte birinin devlet tarafından tahsil edilmesi] için defineyi bulan kişinin müslÜman olması şarttır.

 

[İkinci görüş]

 

Bu define ganimet elde edildiğinde ganimetin beşte biri nerelere harcanıyorsa oralara harcanır; çünkü bu da tıpkı fey gibi "at veya deve koşturulmaksızın [savaş yapılmaksızın] ele geçirilmiş cahiliyye dönemine ait mallar" dır. (kıyas)

 

Bu görüşe göre özgürlük sözleşmesi yapmış köle ve kafirden de beşte bir tahsil edilir; çünkü bunun verilmesi niyete bağlı değildir.

 

 

B. DEFİNELERDE ZEKATIN FARZ OLMASININ ŞARTI

 

Mezhepte esas kabul edilen görüşe göre definelerde zekatın farz olmasının şartı [bulunan definenin] nisap [miktarına ulaşması] ve bulunan definenin altın-gümüş türünden olmasıdır. Üzerinden bir yılın geçmesi şart değildir.

 

[Definelerde zekatın farz olmasının şartları konusunda kaç görüş bulunduğuna dair iki rivayet bulunmaktadır.

 

Birinci rivayete göre bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Mezhepte esas kabul edilen görüşe göre definelerde zekatın farz olmasının [iki şartı vardır:]

 

1. Şart: Başkasının eklenmesi suretiyle de olsa definenin nisap miktarına ulaşması şarttır.

2. Şart: Bulunan definenin gerek basılı olarak gerekse kalıp halinde altın-gümüş olması şarttır.

 

Çünkü define, tıpkı maden gibi araziden elde edilen bir mal olduğundan miktar ve tür olarak zekatın farz olduğu altın-gümüşe özgü kılınmıştır.

 

[İkinci görüş]

 

Definelerde zekatın farz olması için yukarıdaki iki hususun bulunması şart değildir. Çünkü "definelerde beşte bir vardır" hadisin ifadesi geneldir. (Buhari, Diyat, 6912; Müs!im, Hudad, 4440)

 

İkinci bir rivayete göre bu konuda yalnızca ilk görüş bulunmaktadır.

 

Maden bulunduğunda -madeni elde etmek için bir zorluk çekildiğinden- üzerinden bir yıl geçmesinin şart olup olmadığı konusunda ihtilaf bulunmak birlikte definenin üzerinden bir yıl geçmesi şart değildir. Bu konuda görüş ayrılığı bulunmamaktadır.

 

 

C. DEFİNE NEDİR?

 

Define cahiliye döneminde gömülmüş olan gömüye denir.

 

Define, cahiye döneminde gömülmüş olan gömüye denir. "Cahiliye" ile kastedilen İslam öncesi dönem, yani Şeyh Ebu Ali'nin açık olarak ifade ettiği üzere "Hz. Peygamber (s.a.v.)'in peygamber olarak gönderilmesinden önceki dönem" dir. Bu döneme, insanların cehaletlerinin çokluğu sebebiyle bu isim verilmiştir. Definenin "cahiliye dönemine ait" olduğunu belirlemede -Ebu İshak el-Mervezı'nin belirttiğine göre- sahibine İslam davetinin ulaşmadığının bilinmesi gerekir. Şayet İslam davetinin kendisine ulaştığı ve onun inat göstererek İslam'ı kabul etmediği bilinirse, onun binasında veya inşa ettiği beldede define bulunursa bu define değil fey kabul edilir. Nevevi bunu el-Mecmu'da bir grup alimden nakletmiş ve onaylamıştır.

 

Nevevi burada "cahiliye" ifadesi ile o dönemde darp edilmeyi mi yoksa o dönemde gömülmüş olmayı mı kastettiğini açıklamamıştır. Ancak daha sonra söylediği "iki dönemden hangisinde basıldığı bilinmiyorsa da hüküm böyledir" ifadesi bununla cahiliye döneminde darp edilmeyi kastettiğini göstermektedir. Er-Ravdo' daki ifade şöyledir: "Define, cahiliye döneminde gömülmüş olan hazinedir".

 

Bu ifadenin daha iyi olduğu söylenmiştir; çünkü hüküm defineyi onların gömmüş olmasına bağlıdır. Çünkü cahiliye döneminde darp edilen altın ve gümüş olması onun cahiliye döneminde gömülmüş olmasını gerektirmez. Zira bir müslümanın bu defineyi bularak aldıktan sonra gömmüş olması mümkündür. Nevevi ve Ram de bunu söylemiştir.

 

Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Aslolan ve görünürde olan duruma göre bir müslüman bunu alıp daha sonra gömmüş olamaz. Bu görüş kabul edilirse elimizde define denilebilecek hiçbir şey kalmamış olur.

 

Subki şöyle demiştir: Gerçek şu ki definenin cahiliye dönemindekiler tarafından gömüldüğünü bilmemiz şart değildir; çünkü bunu bilmek mümkün değildir. Bunun cahiliye döneminde mi yoksa başka dönemde mi basıldığına dair alametlerin bulunması ile yetinilir.

 

Bu görüş daha yerindedir.

 

"Cahiliye döneminde gömülmek" şeklinde sınırlandırma yapmak, müslümanlarla aynı dönemde yaşayan ve müslümanlarla savaş halinde olan [darü'l-harbe mensup olan] kimselerin açık arazilerdeki gömülerinin define değil fey olacağını gösterir.

 

İsnevi "Ebu İshak el-Mervezi'nin daha önce geçen sözü de bunu göstermektedir" demiştir.

 

Gömünün define kabul edilmesi için yine toprağa gömülmüş olması gerekir. Şayet açıkta bulunursa [bakılır:] Şayet bunu selortaya çıkarmışsa definedir, kendiliğinden dışarda ise buluntu mal hükmündedir. Nasılortaya çıktığı konusunda şüphe varsa bu, gömünün cahiliye dönemine mi yoksa islami döneme mi ait olduğu konusunda şüphe etmek gibidir. Bunu Maverdi söylemiştir.

 

 

D. DEFİNENİN MÜLKİYETİ KİME AİTTİR?

 

Şayet define İslami dönemde bulunur ve sahibi de bilinirse define o kişiye [sahibine] aittir. Aksi takdirde buluntu mal hükmündedir.

 

Hangi dönemde darp edildiği [basıldığı] bilinmediğinde de böyledir.

 

Define yalnızca onu bulan kişinin mülkü olur.

 

Kişi ölü arazide veya kendisinin ihya ettiği arazide defineyi bulduğunda zekatını vermesi gerekir.

 

Define bir mescitte veya yolda bulunursa mezhepte esas kabul edilen görüşe göre buluntu mal hükmündedir.

 

Define bir şahsa ait arazide bulunursa -şahıs definenin kendisine ait olduğunu iddia ederse- define ona ait olur. Aksi takdirde arazi kimden mülk yoluyla alınmışsa ona ait olur. Bu böylece araziyi ilk olarak [ölü halden] ihya edene kadar gider.

 

Araziyi satan ve satın alan veya kiraya veren ve kiralayan yahut ariyet veren ve ariyet alan kimseler define konusunda anlaşmazlığa düşseler yeminle birlikte araziyi elinde bulunduran şahsın sözü kabul edilir.

 

1. Define İslamı dönemde bulunursa, örneğin üzerinde Kur'a.n'dan bir bölüm bulunur veya Müslüman yöneticilerden birinin adı bulunursa [bakılır:]

 

[a] - Sahibi bilinirse define onu bulana değil sahibine ait olur. Bu durumda defineyi sahibine vermek gerekir. Çünkü bir müslümana ait malonu ele geçirmekle sahiplenilmez.

 

[b] - Definenin sahibi bilinmiyorsa bu define buluntu mal hükmündedir; bulan kişi tıpkı yer üzerinde bulunan malda yaptığı gibi defineyi bulduğunu duyurur [ilan eder].

 

2. Definenin Cahiliye döneminde mi yoksa İslamı dönemde mi basıldığı bilinmezse, örneğin define altın-gümüş külçe, süs eşyası veya kap-kacak şeklinde olur da üzerinde herhangi bir iz-işaret bulunmazsa yahut bu definenin hem cahiliye hem de İslamı dönemde basılmış olması mümkün ise bu da buluntu mal hükmünde olup buna da yukarıdaki gibi işlem uygulanır.

 

3. Defineyi bulan kişi ancak ve ancak bu defineye [şu durumda sahip olabilir:]

 

[a] - Ölü bir arazide bulmuşsa:

 

Bu ölü arazi ister İslam yurdunda isterse müslümanlarla savaş halinde olan ve hatta topraklarını savunan devletin topraklarında olsun, ister bulan kişi ihya etsin isterse ona ikta' yoluyla verilmiş olsun ya da olmasın hüküm aynıdır. Harp ülkesindeki kabirlerde, harabelerde veya kalelerde bulunan defineler de ölü arazide bulunan defineler gibidir.

 

[b] - Kendisinin ihya ettiği bir arazide bulmuşsa: Çünkü bu kişi araziyi ihya etmekle oradaki defineye de sahip olmuş olur.

 

4. Kişi defineyi mescitte veya sokakta bulursa [bu definenin hükmü nedir? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Bu define buluntu mal hükmündedir. Buluntu mal için geçerli olan hükümler bunun için de geçerlidir. Çünkü bu mal üzerinde müslümanların hakimiyeti bulunmaktadır, sahibi de bilinmediğinden bu mal buluntu hükmündedir.

 

[İkinci görüş]

 

Bu define -tıpkı ölü arazide bulunan gibi- define hükmündedir.

 

Aradaki ortak nokta insanların üç şeyde [yani ot, su ve ateşte] ortak olmalarıdır.

 

5. Kişi defineyi bir şahsın mülkü olan veya ona vakfedilmiş olan arazide bulursa [bakılır:]

 

[a] - Şayet hem bulan hem de arazinin sahibi [yahut da vakfedilen şahıs] definenin kendisine ait olduğunu iddia ederse define arazi sahibine ait olur, yemin etmesine gerek olmaksızın bunu alır. Bu tıpkı kişinin evinde bulunan eşyanın ona ait olması gibidir. Rafii ve Nevevi böyle söylemiştir.

 

İbnü'r-Rif'a ve Subkı ise "burada kişinin hazinenin kendisine ait t ... olduğunu reddetmemesi şarttır" demişlerdir.

 

İsnevi de tıpkı kişinin elinde bulunan diğer mallarda olduğu gibi burada da bu görüşün doğru olduğunu söylemiştir.

 

İtimad edilecek olan görüş Rafii ve Nevevl'nin ifade ettiği görüştür. Bu, kişinin elindeki diğer mallardan şu yönüyle ayrılır; defineden farklı olarak diğer mallar normal şartlarda ortada ve bilinmektedir. Bu yüzden -başka bir şahsın onu gömmüş olması ihtimali dikkate alınarak- kişinin definenin kendisine ait olduğunu iddia etmesi şartı dikkate alınmıştır.

 

[b] - Şayet arazinin sahibi -definenin kendisine ait olmadığını söylemek veya susmak suretiyle- definenin kendisine ait olduğu iddiasında bulunmazsa define, arazi sahibinin araziyi kendisinden mülk olarak edindiği kişiye ait olur. O kişinin ölümünden sonra mirasçıları onun yerine geçer. Mirasçılardan bir kısmı definenin kendilerine ait olmadığını söylerse onun hakkı düşer. Bundan sonraki kişilerde de aynı işlem uygulanır.

 

[c] - Belirtilen uygulama araziyi ilk olarak ihya eden şahsa varıncaya kadar devam ettirilir, [şayet aradaki kimseler definenin kendilerine ait olduğu iddiasında bulunmazlarsa] define araziyi ilk olarak ihya eden şahıs bir iddiada bulunmamış olsa bile ona ait olur. Çünkü araziyi ihya etmekle defineye sahip olmuştur. Define arazinin satımında satım akdi kapsamına girmez; çünkü define taşınabilir [menkul] bir maldır. Bu yüzden araziyi ilk olarak ihya edene teslim edilir, buna malik olduğu tarihte ödemesi gereken beşte birlik kısım kendisinden alınır. Bunu kendisinden tahsil ettiğimizde -gasp edilmiş ve kaybolmuş malda da yaptığımız üzere- geçmiş yılların zekatını vermekle de onu yükümlü tutarız.

 

Şayet araziyi ilk olarak ihya eden şahıs ölmüşse onun mirasçıları onun yerine geçer.

 

İki kişiden her biri define üzerinde hak iddiasında bulunur ve definenin bulunduğu arazi bir başkasının mülkü olursa, arazi sahibi kimin sözünü tasdik ediyorsa define ona kabul edilir ve teslim edilir.

 

6. Mülk arazide bulunan define konusunda satıcı ve müşteri veyakiraya veren ve kiralayan yahut araziyi ariyet veren ile ariyet alan arasında anlaşmazlık söz konusu olsa, örneğin müşteri, kiralayan veya araziyi ariyet alan kişi "define bana aittir, onu ben gömdüm" dese, satıcı, kiraya veren veya ödünç veren kimseler de aynı iddiada bulunsa, yeminle birlikte araziyi elinde bulunduran kişilerin yani müşteri, kiracı ve ariyet alanın sözü kabul edilir. Bu, satılan, kiraya verilen veya ariyet verilen arazideki mal konusunda karşılıklı iddiada bulunmaya benzer. (Kıyas)

 

Bu hüküm, -uzak ihtimal bile olsa- müşteri, kiracı ve ariyet alanın sözünü kabul etmenin mümkün olması halinde geçerlidir. Şayet bu kişilerin araziyi elinde bulundurduğu süre içinde böyle bir defineyi gömmeleri mümkün olmadığı halde böyle bir iddiada bulunurlarsa sözleri kabul edilmez.

 

Yukarıda geçen anlaşmazlık, arazi satıcının, kiraya verenin veya ariyet verenin eline döndükten sonra söz konusu olsa, bunların her biri "ben defineyi arazi benim mülküme döndükten sonra gömdüm" dese, şayet böyle bir şey mümkün görülüyorsa yeminle birlikte sözleri kabul edilir. Şayet "ben defineyi arazi benim mülkiyetimden çıkmadan önce gömmüştüm" derse daha doğru görüşe göre müşteri, kiralayan ve ariyet alanın sözü kabul edilir; çünkü arazi sahibi definenin arazi karşı tarafın elinde iken meydana geldiğini kabul etmiştir, bu durumda araziyi elinde bulunduranın zilyedliği önceki zilyedliği ortadan kaldırmış olur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

3. TİCARET MALLARININ ZEKATI