MUĞNİ’L-MUHTAC

İHRAM / YER VE ZAMAN

 

2. İHRAMSIZ GEÇİLEMEYECEK MEKANLAR

 

A. HAC İÇİN MİKAT MAHALLERİ

B. UMRE İÇİN MİKAT MAHALLERİ

 

A. HAC İÇİN MİKAT MAHALLERİ

 

Hac için ihramsız geçilerneyecek mekanlar;

 

1) Mekke'de olanlar için Mekke'nin kendisidir. Bir görüşe göre ise harem bölgenin bütünüdür.

 

2) Mekke' de olmayanlar için [ihramsız geçilerneyecek mikat mekanları şunlardır:]

 

a) Medine' den gelenler için Zülhuleyfe,

b) Şam, Mısır ve Mağribden [Kuzey Afrika'dan] gelenler için Cuhfe,

c) Yemen'in Tihame bölgesinden gelenler için Yelemlem,

d) Yemen ve Hicaz'ın yüksek bölgelerinden [Necidden] gelenler için Karn,

e) Doğudan gelenler için zatu Irk'tır.

 

1. MEKKE'DE OLANLARIN MİKAT MEKANI

2. MEKKE'DE OLMAYANLARIN MİKAT MEKANLARI

3. İHRAMA GİRMENİN EN FAZİLETLİ OLDUĞU YER

4. YOLU MİKAT BÖLGESİNDEN GEÇMEYENLERİN İHRAMSIZ GEÇEMEYECEKLERİ SINIRLAR

5. MİKAT BÖLGESİ İLE MEKKE ARASINDA OTURAN KİŞİNİN İHRAMA GİRECEĞi YER

8. MİKAT BÖLGESİNİ İHRAMSIZ GEÇMEYE İLİŞKİN BAZI MESELELER

7. NEREDEN İHRAMA GİRMEK DAHA FAZİLETLİDİR?

8. MİKAT BÖLGESİNİ İHRAMSIZ GEÇMEYE İLİŞKİN BAZI MESELELER

 

1. MEKKE'DE OLANLARIN MİKAT MEKANI

 

Mekke'de olan kimseler -gerek oranın halkından olsun gerekse başka yerli olsun -hac için --- (Kıran haccı yapıyor olsa bile (Şirbinl)--  ihrama girecekleri yer [konusunda iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]

 

Mekke'nin kendisidir. Bunun delili birazdan gelecek olan rivayettir.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre bütün harem bölgesidir. Çünkü saygınlık bakımından Mekke ile diğer harem bölgesi birbirine eşittir.

 

Kişi Mekke'nin binalarındı terk ettikten sonra ihrama girmesinin ardından Vakfe yaptıktan sonra Mekke'ye dönse ilk görüşe göre kötü bir iş yapmış olmakla birlikte ikincisine göre kötü bir şey yapmış sayılmaz.

 

 

2. MEKKE'DE OLMAYANLARIN MİKAT MEKANLARI

 

Hac yapmayı istediği esnada Mekke' de oturmayan kimselerin mıkat mekanları [nereden hacca geldiğine bağlı olarak] aşağıdaki gibidir.

 

a. Medine' den Gelenlerin Mikat Mekanı

 

Medine'den hacca yönelenlerin mikat mekanı Zülhuleyfe'dir. Rafii ve Nevevi, bu bölgenin Mekke'ye yaklaşık olarak on merhale uzaklıkta bulunduğunu söylemişlerdir. Burası Mekke'ye en uzak mikat alanıdır.

 

Gazali "burası Medine'ye altı mil uzaklıktadır" demiş, el-Mecmu ve başka eserlerde bu görüş doğru olarak kabul edilmiştir.

 

Buranın Medine'ye yedi mil uzaklıkta olduğu da söylenmiştir.

 

İsnevi el-Mühimmat'ta şöyle demiştir: "Bilinen ve şahit olunan doğru görüş buranın Medine'ye üç mil veya biraz daha fazla uzaklıkta olduğudur. Burası şu anda Ebyaru Ali diye bilinen yerdir."

 

Subki'nin de belirttiği üzere, mikatı burası olan kişiler için en faziletli davranış Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ihrama girdiği mescitten ihrama girmektir.

 

b. Şam, Mısır ve Kuzey Afrika' dan Gelenlerin Mikat Mahalli

 

Şam, Mısır ve Kuzey Afrika' dan hacca gelenlerin mikat mahalli Cuhfe'dir.

 

Şam'ın başlangıç noktası İbn Hibban'ın Sahih'inde belirtildiğine göre Nablus, bitiş noktası ise Ariş' tir. Başka bazıları ise "Şam'ın uzunlamasına sınırı Ariş'ten Fırat'a kadar, genişliğine sınırı ise Kıble yönündeki Tay dağından Rum denizine [Akdenizel kadardır. Yine bu paralelde bulunan bölgeler de Şam'a dahildir. Meşhur görüşe göre Şam sözcüğü müzekkerdir.

 

Mısır, herkesçe bilinen bölgenin adıdır. Müzekker de müennes olarak da okunur. Yine munsarif olarak okunduğu gibi gayr-i munsarif olarak da okunur. Fasih olanı gayr-i munsarif olmasıdır. Mısır'ın uzunlamasına sınırı Rum denizinin [Akdenizin] güneyinden Eyle'ye kadardır. Bunun mesafesi yaklaşık olarak kırk gündür. Genişliğine mesafesi ise Üsvan şehri ile onun hizasında yer alan Said-i A'la bölgesinden, Reşid ve onun hizasında yer alan Nilin Akdeniz' e döküldüğü bölgelere kadardır. Bunun mesafesi de yaklaşık otuz gündür. Mısır'a ilk olarak o bölgede oturan Nuh'un oğlu Sam'ın oğlu Kaysar'ın oğlu Mısır'ın adı verilmiştir.

 

Cuhfe, Mekke ile Medine arasında büyük bir yerleşim biriminin adıdır. Nevevi el-Mecmu'da buranın Mekke'ye üç merhale uzaklıkta olduğunu söylemiştir. Rafii ise buranın Mekke'ye elli fersah uzaklıkta olduğunu söylemiştir. Bu iki alimin belirttiği mesafeler arasında büyük farklılık vardır. Bilinen ve gözlenen durum Rafii'nin dediği gibidir. Cuhfe'ye bu ismin verilmesinin sebebi oraya gelen bir selin orayı harap halde bırakmış olmasıdır ki nitekim şu anda Cuhfe harap haldedir. Buraya "mertebe" sözcüğü ile aynı vezinden olan Mehyea ve "meişe" sözcüğü ile aynı vezinden olan Mehia isimleri de verilmektedir.

 

c. Yemen'in Tihame bölgesinden gelenlerin mikat mahalli

 

Yemen'in Tihame bölgesinden gelenlerin mikat mahalli Ye lemlem'dir. Tihame, Hicaz diyarlarından dağlık olmayan bütün bölgelere verilen isimdir. Yemen, bilinen bir bölgedir. Yelemlem'e Elernlem adı da verilmektedir. Bu kelimenin aslı Elernlem olmakla birlikte hemzesi ya harfine dönüştürülmüştür. Buraya Yeremrem adı da verilmiştir.

 

Yelemlem Mekke'ye iki merhale uzaklıktadır.

 

d Yemen ve Hicaz'ın yüksek bölgelerinden gelenlerin mikat mahalli

 

Yemen ve Hicaz'ın yüksek bölgelerinden gelenler için mikat mahalli Karn'dır. Bu bölgeye Karnu'l-menazil ve Karnu's-sealib adı da verilmektedir. Burası Mekke'ye iki merhale uzaklıkta bir dağdır. Cevheri yanılgıya düşerek buranın adını Karen şeklinde zikretmiştir. Yine o Üveys el-Kareni(43) o bölgedendir diyerek de yanılmıştır. Çünkü o, Müslim'de yer aldığına göre Murad kabilesinin Karen soyuna mensuptur.

 

Necid aslında yüksek bölgelere verilen isimdir, alçak bölgelere ise Gavr adı verilir. Necid kelimesi tek başına kullanıldığında bununla Hicaz' daki Necid bölgesi anlaşılır.

 

e. Doğudan gelenlerin mikat mahalli

 

Doğudan, yani Irak ve başka bölgelerden hacca gelenlerin mikat mahalli Zatu Irk bölgesidir. Burası Mekke'ye iki merhale uzaklıkta harap olmuş bir bölgenin adıdır.

Zatu Irk denilen bölgedeki Akik vadisi Irak ve Horasan' dan gelenlerin mikat mahalli olarak Zatu Irk'tan daha iyidir. Çünkü buradan önce ihrama girmek ihtiyata daha uygundur.

 

[*] - Bunun delili İbn Hişam'ın şu rivayetidir: Hz. Peygamber (s.a.v.) Doğu bölgelerinden gelenler için mıkat sınırı olarak Akık' i belirledi. (Tirmizi, Hac, 832. Tirmizi bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir)

 

Nevevi ise bunu el-Mecmu'da reddederek hadiste bir zayıflığın bulunduğunu söylemiştir. Bu yüzden bu hadisi esas almak gerekmez. Bununla birlikte sahih olma ihtimalini göz önünde bulundurarak bu bölgeden ihrama girmek müstehap görülür. (Şirbinı)

 

[*] - Mıkat bölgeleri konusundaki temel delil Buharive Müslim' deki şu rivayettir: Hz. Peygamber (s.a.v.) [ihramsız geçilemeyecek bölgeleri] Medineliler için Zülhulefye, Şamlılar için Cuhfe, Necdliler için Karnü'l-menazil, Yemenliler için Yelemlem olarak belirledi ve şöyle buyurdu: Bu mfkat bölgeleri hem belirtilen şehirlerin halkı hem de o mfkat bölgelerine başka yerlerden gelip de hac ve umre yapmak isteyenler içindir. Bu sınırların iç tarafında bulunup da hac yapmak isteyenler bulundukları yerden ihrama girerler. Mekke'liler de Mekke'den ihrama girerler. (Buhari, Hac, 1530; Müslim, Hac, 2796)

 

[*] - İmam Şafii (r.a.) şunu rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v.), Medineliler için Zülhuleyfe, Şam, Mısır ve Kuzey Afrikahlar için ise Cuhfe'yi mıkat sınırı olarak belirledi. (Müsnedü'ş-Şafii, hadis no: 376)

 

[*] - Nesai ve diğer hadisçiler -el-Mecmu' da belirtildiğine göre sahih bir yolla- şunu rivayet etmişlerdir: Resulullah (s.a.v.) Şam ve Mısır halkı için Cuhfe'yi, Irak halkı için Zatu Irk'ı mıkat sınırı olarak belirledi.(Nesai, Menasik, 2652)

 

Bir görüşe göre Zatu Irk'ı Hz. Ömer kendi idihadıyla mıkat mahalli olarak belirlemiştir.

Eş-Şerhu'l-kebir ve er-Ravda'da alimlerin çoğunluğunun bunun nassla belirlendiği görüşüne meylettiği belirtilmiştir. Nevevi el-Mecmu'da "alimlerimizin çoğunluğunca doğru kabul edilen görüş budur" demiştir. Rafil'nin İmam Şafii (r.a.)'nin Müsned'ine yaptığı şerhte ise buranın Hz. Ömer'in idihadıyla belirlendiği belirtilmiş, başka bir görüş zikredilmemiştir. Nevevi de Müslim şerhinde "doğru olan görüş budur, İmam Şafii (r.a.)'nin el-Ümm'deki kendi ifadesi de böyledir". Yukarıda geçen hadisin sahih olması sebebiyle bu konuda önceki görüş daha doğrudur.

 

Nevevi'nin genel ifadesinin kapsamından "hac yapması için ücretle tutulan kişi" çıkarılır; çünkü onun ölen şahsın veya kendisi için hac yapmak üzere başkasını ücretle tutan şahsın mıkat bölgesinden ihrama girmesi gerekir. Ücretle tutulan kişi bu mıkatlardan farklı bir bölgeden gelirse -bu mıkat bölgelerine Mekke' den daha uzakta ise- onların hizasından ihrama girer. Bu görüşü el-Kifaye yazarı, Fevrani' den aktarıp onaylamıştır.

 

Not:  Bir alim şöyle demiştir: Ahmed b. Hanbel'e "Hz. Peygamber (s.a.v.) mikat sınırlarını hangi yıl belirledi?" diye sordum. O "hac yaptığı yıl" diye cevap verdi.

 

 

3. İHRAMA GİRMENİN EN FAZİLETLİ OLDUĞU YER

 

Kişinin mıkat bölgelerinin baş tarafından ihrama girmesi daha faziletlidir. Bu bölgenin sonundan ihrama girmesi de caizdir.

 

Kişinin mıkat bölgelerinin baş tarafından ihrama girmesi daha faziletlidir. Burası mıkat bölgesinin Mekke'ye daha uzak olan kısmıdır. Buradan ihrama girmek mıkat bölgesinin orta ve son kısmından ihrama girmekten daha faziletlidir. Çünkü kişi böylece kalan kısmı ihramlı olarak geçirmiş olur.

 

Ancak Zülhuleyfe bundan istisna edilir. Ezrai şöyle demiştir: "Şayet Zülhuleyfe'de şu an bulunan mescidin, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ihrama girdiği mescidin kalıntısı olduğu kesin olarak bilinirse bu görüş doğru olur. Ki zahir olan bu kalıntıların o mescide ait olduğudur" .

 

Kişinin, mıkat bölgelerinin son kısımlarından ihramagirmesi de caizdir; çünkü "mıkat" adı buralara da verilmektedir.

 

Bu konuda dikkate alınacak olan arazidir, arazi üzerindeki yapılar araziye yakın olsa bile yapılar dikkate alınmaz.

 

 

4. YOLU MİKAT BÖLGESİNDEN GEÇMEYENLERİN İHRAMSIZ GEÇEMEYECEKLERİ SINIRLAR

 

Mikat bölgesine ulaşmayan bir yoldan hacca giden kimse [için birkaç durum söz konusudur:]

 

Şayet bir mikat bölgesiyle aynı hizadan geçecekse onun hizasından ihrama girer.

 

İki mikat bölgesiyle aynı hizadan geçecekse daha doğru olan görüşe göre Mekke'ye daha uzak olanı hizasından ihrama girer.

 

Hiçbir mikat bölgesiyle aynı hizadan geçmeycekse Mekke'ye iki merhale mesafesi kaldığında ihrama girer.

 

Kara veya deniz yoluyla hacca yolculuk yapan bir kimsenin yolu yukarıda zikredilen mikat bölgelerinin hiçbirinden geçmiyorsa [burada üç durum söz konusudur:]

 

[Birinci durum]

 

Şayet yolu mikat bölgelerinin herhangi birinin arkasından veya önünden değil de sağ veya sol hizasından [paralelinden] geçiyorsa onun hizasından ihrama girer.

 

[*] - Bunun delili Buhari'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği şu hadistir: Iraklılar Hz. Ömer' e gelerek şöyle dediler: "Ey müminlerin emiri! Restilullah (s.a.v.) Necidliler için Karn bölgesini belirledi, burası ise bizim yolumuzun dışında kalıyor. Şayet Karn bölgesine gidip ihrama girecek olsak o zaman da bizim için zor olacak" . Hz. Ömer şöyle dedi: "Yolunuz üzerinde Karn bölgesinin hizasına düşen yeri belirleyin" dedi. Daha sonra onlar için Zatu Irk denilen yeri belirledi. Hiç kimse de itiraz etmedi. (Buhari, Hac, 1531)

 

Kişi, mıkat bölgesine paraleVhizalı olan yerin neresi olduğunu karıştırırsa ictihadda bulunur.

 

Bu konuda ihtiyata riayet etmesi sünnettir. Bunun aksine Kadı Ebu't-Tayyib ise bunun farz olduğunu söylemiştir.

 

[İkinci durum]

 

Kişinin yolu iki mikat bölgesinin hizasından [paralelinden] geçiyorsa veya her iki mıkat yeri aynı yönde kalıyorsa [ne yapılır? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre iki mikat bölgesinden biri Mekke'ye daha uzak olsa bile kişi kendisine en yakın mıkat yerinden ihrama girer. Çünkü kişinin yolu üzerinde bir mikat bölgesi bulunsaydı, hizasında Mekke'ye daha uzak bir mıkat bulunsa bile yolu üzerindeki mikattan ihrama girmesi gerekirdi. Kendisine yakın mikatta da bunu yapmnası gerekir.

 

Şayet iki mikat eşit uzaklıkta ise -Mekke'ye daha yakın olan mikat mahallinin hizasından geçse bile- daha uzak olan mikat hizasından girer. Örneğin daha uzak olan mikat kişinin yoluna paralel düşmüyorsa veya ters tarafta kalıyorsa daha yakın olan mikat kişiye paralel düşüyorsa daha uzak olan mikatın hizasından girer.

 

[Soru]:  Her iki mikatta kişinin bulunduğu yere eşit uzaklıkta ise her ikisi de mikat mahallidir.

 

[Cevap]:  Bu durumda mekke'ye daha uzak olan mikat onun mikatıdır. Bunun etkisi şurada görülür: Kişi hac yapmak amacıyla bu iki mikat yerini ihramsız geçse ve bunların mikat mahalli hizasında olduğunu bilemese sonra daha uzak olan mikat mahalline veya onun mesafesi kadar olan yere dönse kurban kesme yükümlülüğü kalkar, diğer mikat hizasına giderse kurban kesme yükümlülüğü kalkmaz.

 

Her iki mikat kişiye ve Mekke'ye eşit uzaklıkta ise kişi birinin hizasından daha önce geçmiyorsa her ikisinin hizasından ihrama girer. Şayet birinin hizasından daha önce geçiyorsa -nasıl ki Zülhuleyfe' den geçen bir kimse ihrama girmeyi Cuhfe'ye kadar erteleyemezse- bu kişi de birincinin hizasından ihrama girer, diğerinin hizasına gelmeyi beklemez.

 

[İkinci görüş]

 

Nevevi'nin "daha doğru görüş" diye belirttiği görüşün karşısında yer alan görüşe göre kişi şu ikisinden birini seçer: Dilerse iki mikat mahallinden daha uzak olanın dilerse daha yakın olanın hizasından ihrama girer. Maverdi "bu doğru ve alimlerin çoğunluğunca kabul edilen görüştür" demiştir; çünkü kişi nasslarda belirtilen mikat yerlerinden geçmemiştir ki bunları terk etmiş olsun. O, mikat bölgesinin hizasındaki yerden ihrama girmiştir.

 

[Üçüncü durum]

 

Kişi yukarıda zikredilen mikat mahallerinin hiçbirinin hizasından geçmiyorsa Mekke'ye iki merhale mesafe kalınca ihrama girer. Çünkü mesafesi bundan daha az olan bir mikat mahalli bulunmamaktadır.

 

Yukarıda "mikat yerini geçmek" ile kastedilen et-Ta'ciz adlı eserin yazarının da belirttiği üzere bizzat geçmek değil kişinin bilgisine göre geçmektir. Çünkü mikat bölgeleri Mekke'nin bütün yönlerini kuşatmaktadır, kişinin bunların biri ile aynı hizaya gelmesi kaçınılmazdır.

 

 

5. MİKAT BÖLGESİ İLE MEKKE ARASINDA OTURAN KİŞİNİN İHRAMA GİRECEĞi YER

 

Evi, Mekke'yle mikat bölgesi arasında yer alan kimsenin [ihrama gireceği] mikat yeri evidir.

 

Evi Mekke'yle mikat bölgesi arasında yer alan kimsenin hac için ihrama gireceği yer; -evi ister köy ister mezra isterse başka evlerden ayrı bulunsun- kendi evidir. Kişi ihrama girmeden evden çıkamaz. Bu kişinin mikat yerine dönmesi gerekmez.

 

[*] - Bunun delili daha önce geçen hadisteki şu ifadedir: Evi bundan daha yakın olan kimsenin ihramı ise bulunduğu yerden olur. (49)

 

 

8. MİKAT BÖLGESİNİ İHRAMSIZ GEÇMEYE İLİŞKİN BAZI MESELELER

 

Hac yapmayı kastetmeksizin mikat bölgesine ulaşan bir kimse daha sonra hac-umre yapmak isterse bulunduğu yer onun mikat bölgesidir.

 

Hac yapmak için mikat bölgesine ulaşan kişinin ihramsız olarak burayı geçmesi caiz değildir. Şayet ihramsız geçerse ihrama girmek için geriye dönmesi gerekir. Ancak hac için vakit daralmışsa veya yolda tehlike varsa geri dönmesi gerekmez. Geri dönmediğinde kurban kesmesi gerekir.

 

[Mikat mahallini ihramsız geçen kişi, gittiği yerde] ihrama girse sonra mikat mahalline dönse, daha doğru görüşe göre hacla ilgili herhangi bir fiili yapmaya başlamamışsa kurban kesme borcu düşer, aksi takdirde düşmez.

 

[1] - Nasslarda yer alan veya aslı mikat olmasa bile bizim yukarıda mikat olarak kabul ettiğimiz yerlere ulaşan bir kimse hac yapmayı istemeksizin burayı geçmişse onun mikatı bulunduğu yerdir, çünkü daha önceki hadis sebebiyle onun mikata geri dönmesi gerekmez.

 

[2] - Kişi, hac yapma niyetiyle mikat yerine gelirse ihrama girmeksizin harem bölgesine doğru gitmesi caiz değildir. Bu konuda icma vardır. Buradan sağ veya sol tarafa gitmesi caizdir. Maverdl'nin belirttiğine göre bu durumda kendi bölgesinin insanlarının mikata girdiği yerin veya daha uzak mikatın mislinden [hizasından] ihrama girer. Bu hükme muhalefet ederek yasak olan şeyi yapar da harem bölgesine doğru ihramsız giderse, ihrama girmek üzere yeniden geriye dönmesi gerekir. Çünkü oradan ihrama girmesi farz olduğu halde terk etmiştir. Bunu telafi etmesi mümkün olduğundan kişi bunu yapar.

 

Not:

1) Nevevi'nin "oradan ihrama girmek üzere" ifadesi ihramsız geçilen o mikattan ihrama girmenin zorunlu olduğu, başka bir şeyin onun yerine geçemeyeceği anlamına gelmekte ise de bu kastedilmemiştir. Aksine kişi bu mikat ile aynı mesafedeki başka bir mikat yerinden ihrama girse bu da caiz olur. Bunu Maverdi ve başka alimler söylemiştir.

 

Şu durum da bunu desteklemektedir: Alimler haccını bozan kişiye eda olarak yaptığı ilk haccda ihrama girdiği mikat yerinden kazayı farz gördükleri halde şöyle demişlerdir: "Kişinin bu mikatı terk edip onunla aynı mesafede olan başka bir mikattan ihrama girebilir". Hatta Ziyfıdetü 'r-Ravda' da bu konuda görüş ayrılığının bulunmadığı belirtilmiştir.

 

2) Yine ifadeden kişinin ihramını geri dönmeye kadar ertelemesinin farz olduğu anlaşılmaktaysa da bu kastedilmemiştir. Çünkü "kurban farz olduktan sonra mikata geri dönmek kurbanı düşürmektedir" görüşünü kabul ettiğimizde -ki doğru olan görüş budur- ihrama girip daha sonra mikat yerine geri dönebilir. Çünkü amaç mesafeyi ihramlı olarak geçirmektir. Nitekim Mekkeli birisi umre yapmak istediğinde Mekke' den ihrama girmesi daha sonra helal bölgeye çıkması -doğru olan görüşe göre- dÜzdir.

 

3) Nevevi'nin ifadesinden "kişi daha sonra ihrama girmişse mikat yerine geri dönmesine gerek yoktur" gibi bir anlam da çıkmaktadır. Çünkü geri dönme gerekçesini "ihrama girmek" olarak belirtmiştir. Kişi daha sonra ihrama girdiğinde bu zaten yerine gelmiş olmaktadır. Metinden böyle bir anlam çıkmakla birlikte bu kastedilmemiştir. Aksine kişi ihrama girmiş olsa bile mikat yerine geri dönmesi gerekir.

 

Nevevi'nin belirttiği meselede kişinin mikat mahallin i kasten, yanılarak, bilerek veya bilmeyerek geçmesi arasında fark yoktur; çünkü -namaza niyet etme meselesinde olduğu gibi- emredilen şeylerde kişinin kastının olup olmaması arasında fark yoktur. Ancak unutan ve bilmeyen kimse hakkında günah söz konusu değildir.

 

4) Kişinin yanılarak mikat yerini ihramsız geçmesi Nevevi'nin ibaresinin kapsamına girmemektedir. Çünkü ihramdan gafil olan kişinin böyle bir durumda hac yapmayı kastetmesi düşünülemez. Bu şöyle bir şekilde düşünülebilir: "Kişi hac yapma amacıyla ülkesinden yola çıksa ve bu amacı devam etse, tam ihram yerini geçerken gaflete düşse" bu durumda geri dönmesi gerekir.

 

[3] - Nevevi, kişinin geriye dönmeyi gerektiren durumlardan iki tanesini istisna etmiştir:

 

a) Mikat mahalline geri dönmeye yetmeyecek şekilde vaktin daralması,

b) Yolda tehlikenin bulunması.

 

[Bunlara şu durumları da ekleyebiliriz:]

 

c) Meşakkatli bir hastalık sebebiyle mazur olmak,

d) Kafile arkadaşlarından ayrı düşmekten korkmak.

 

Bu durumlarda kişinin mikat yerine geri dönmesi gerekmez, kişi kurban keser.

 

Not:  Nevevi "vaktin daralması, yolda tehlike bulunması gibi bir özür bulunursa dönmesi gerekmez" dese hem daha kısa hem daha kapsamlı olurdu. Ezrai'nin belirttiğine göre kişi geri döndüğünde haccı kaçıracağını biliyorsa -zahir olan- dönmesi haram olur.

 

Alimlerin ifadelerinden "kişi yürüyerek gidebiliyorsa ve yürüdüğünde bir zararla karşılaşmayacaksa" yürüyerek mikat mahalline dönmesinin gerekli olmadığı anlaşılmaktadır.

 

İsnevi şöyle demiştir: Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Yürüyerek hacca gitme meselesinde söylediğmiz gibi burada da şu söylenebilir: Şayet mesafe namazın krısaltılabileceği mesafeden daha az ise kişinin dönmesi gerekir, daha uzunsa dönmesi gerekmez.

 

İbnü'l-İmad şöyle demiştir: Kişinin mutlak olarak geri dönmesinin gerekli kabul edilmesi uygundur. Çünkü bu, haksızlıkta bulunmak suretiyle terk ettiği bir şeyi kaza etmektir. Bu yönüyle -aradaki mesafe uzak olsa bile- bozmuş olduğu haccı kaza etmesine benzer.

 

Bu, gerekçeden de anlaşıldığı üzere şayet kişi mikat mahallin i ihramsız geçme konusunda haksızlık yapmışsa söz konusu olur. Aksi takdirde İsnevi' nin görüşü yerindedir.

 

[4] - [Mikat mahallini ihramsız olarak geçen] kişi, bir özür sebebiyle veya özür olmaksızın mikat mahalline geri dönmezse, mikatta ihrama girmediği için kurban kesmesi gerekir.

 

[*] - İbn Abbas şöyle demiştir: Haccından bir fiili unutan veya terk eden kimse kan akıtsın [kurban kessin].(Muvatta, Hac 977 Malik ve diğerleri bu hadisi sahih bir senetle nakletmişlerdir.)

 

[5] - Kişiye kurban kesmenin gerekli olmasının şartı mutlak olarak umre için ihrama girmesi veya o seneki hac için ihrama girmesidir.

 

Bundan farklı olarak;

 

[a] - Kişi hiçbir şekilde ihrama girmezse kurban kesmesi gerekmez; çünkü kurbanın gerekli olması hac-umredeki eksikliği gidermek için olup kurban eksikliğin bedeli değildir.

 

[b] - Yine kişi bir başka sene için ihrama girmiş ise kurban kesmesi gerekmez; çünkü bu sene ihrama girmesi başka senenin ihramına uygun değildir.

 

[6] - Nevevi'nin sözünden -ki el-Muharrer'deki ifade de böylediranlaşıldığına göre "kafir birisi hac yapmayı isteyerek mikat mahallini ihramsız geçtikten sonra müslüman olsa ve mikatın ötesinde ihrama girse onun durumu müslümanın durumu gibidir". Müzeni'nin görüşünün aksine bu hüküm doğduru.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden şu durum istisna edilir: Bir çocuk veya köle hac yapmayı isteyerek mikat mahallini ihramsız olarak geçse, daha sonra vakfeden önce çocuk buluğa erse veya köle azat edilse, doğru görüşe göre kurban kesmeleri gerekmez. Bunu her ikisi de el-Minhac'ı şerheden İbn Şehbe "köle" konusunda, İbnü'l-kasım ise hem köle hem de çocuk hakkında kitaplarında belirtmişlerdir.

 

[7]- Mikat mahallini ihramsız olarak geçen kişi [geçtikten sonra] ihrama girse sonra mikat mahalline geri dönse [kurban kesme borcu düşer mi? Bu konuda mezhep içinde birkaç görüş vardır:]

 

> Daha doğru olan görüşe göre hacla ilgili herhangi bir fiili yapmaya başlamamışsa kurban kesme borcu düşer. Çünkü mikattan bir mesafeyi ihramlı olarak geçmiş, daha sonra yapılması gereken tüm fiilleri de eda etmiştir. Onun durumu mikattan ihrama giren kişinin durumu gibidir. Bu konuda Mekke'ye girmiş olmasıyla olmaması birbirine eşittir.

 

> [Zayıf] bir görüşe göre kişi Mekke'ye ulaştıktan sonra mikat mahalline geri dönse kurban kesme borcu düşmez.

 

> [Zayıf] bir başka görüşe göre namazların kısaltılabileceği kadar gittikten sonra dönse kurban kesme borcu düşmez.

 

> [Şafii'nin] bir görüşüne göre ise hiçbir şekilde düşmez.

 

Şayet hac fiillerinden herhangi birine -hatta kudüm tavafına bile olsa- başlamışsa haccın bir fiilini nakıs bir ihramla yaptığı için kurban kesme si gerekir, sonradan mikat mahalline dönmekle kurban kesme yükümlülüğü düşmez.

 

[8] - Rafii ve Nevevi'nin sözlerinden önce kurban kesmenin gerekli olduğu daha sonra bunun düştüğü anlaşılmaktadır ki Maverdl'nin belirttiği görüşlerden biri budur.

 

Bu kurbanın ilk baştan da gerekli olmadığı görüşü sahih kabul edilmiştir; çünkü kurban kesmenin gerekli olması mikat mahalline geri dönme imkanının ortadan kalkmasına bağlıdır, oysa bu, ortadan kalkmamıştır.

 

İtimad edilecek olan görüş de budur.

 

Kurban kesme yükümlülüğünün mikat mahalline geri dönmekle ortadan kalktığı durumda mikat mahallini ihramsız geçmek -Muhamili ve Ruyanl'nin tek görüş olarak belirttiğine göre- haram değildir. Ancak bunun için -Muhamili'nin belirttiği üzere- bu geçişin, daha sonra t geğri dönme niyetiyle olması şarttır.

 

 

7. NEREDEN İHRAMA GİRMEK DAHA FAZİLETLİDİR?

 

Kişinin, ailesinin bulunduğu evden ihrama girmesi daha faziletlidir. Bir görüşe göre ise mikat mahallinden ihrama girmesi daha faziletlidir.

 

Ben [NevevI] derim ki mikattan ihrama girmenin daha faziletli olduğu şeklindeki görüş daha güçlü görüştür. Bu görüş, sahih hadislere uygundur.

 

Mikat mahallinin gerisinde olanlar için [nereden ihrama girmek daha faziletlidir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha faziletli olan, kişinin ailesinin bulunduğu evden ihrama girmesidir. Çünkü daha çok uygulanan budur. Ancak adet dönemindeki kadın ve loğusa kadın için daha faziletli olan davranış -İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadesine göre- mikat mahallidir.

 

[İkinci görüş]

 

Bir başka görüşe göre Hz. Peygamber (s.a.v.)'e uymuş olmak için mikat mahallinden ihrama girmek daha faziletlidir.

 

Nevevi -kişi şayet mikat mahallinden daha önceki bir bölgeden ihrama girmeyi adamamışsa- mikat mahallinden ihrama girmenin daha faziletli olduğu görüşünün daha güçlü görüş olduğunu söylemiştir. Sahih hadislere uygun olan da budur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.)'in veda haccı esnasında mikat mahallinden ihrama girdiği konusunda icma vardır. Buhari de Meğazi bölümünde bunu nakletmiştir. (Buhari, Meğazi, 4148)

Ayrıca ihramı daha önceden yaparak buna sabretmek her ne kadar ca,iz olsa bile bunda zorluk ve insanları aldatma vardır.

 

İhramın mikat zamanından önce yapılması caiz olmadığı halde mikat mekanından önce yapılması caizdir; çünkü ibadetin zamanla ilişkisi mekanla ilişkisinden daha güçlüdür. Ayrıca mikat mekanları bölgelere göre değişiklik gösterdiği halde mikat zamanları değişiklik göstermez.

 

Kişi mikat mahallinden önce ihrama girmeyi adamışsa -el-Mühezzeb'te belirtildiğine göre- bunu yapması gerekir. Nevevi de el-Mühezzeb'in şerhinde bu görüşü esas almıştır. Nevevi, mikat mahallinden ihrama girmeyi daha faziletli gördüğü halde adak yapılması halinde daha önceden ihrama girmeyi gerekli görmesinde bir problem bulunmaktadır. "Yürüyerek hacca gitmeyi adamak" konusunda bu meseleye temas edilecektir. Bu görüşteki itiraza açık durumu orada açıklayacağız.

 

Not:

Görüş ayrılığının bulunduğu meselelerden şunlar istisna edilir:

 

1) Adet dönemindeki kadın ve loğusa kadın için mikat mekanlarından ihrama girmek daha faziletlidir.

 

2) Kişi mikat mekanının harap olması sebebiyle mekan konusunda şüphe etse, ihtiyata riayet ederek daha önceden ihrama girmesi daha faziletlidir. Bir görüşe göre bunu yapması farzdır.

 

3) Daha önce geçen adak meselesi.

 

 

B. UMRE İÇİN MİKAT MAHALLERİ

 

Harem bölgesinin dışında olan kimseler için umre mikatları hac mikatlarıyla aynıdır.

 

Harem bölgesinde yaşayan kişinin ise [harem bölgenin dışına, yani helal bölgeye] bir adım atarak bile olsa en yakın helal bölgeye çıkması gerekir. Şayet çıkmaz da umre fiillerini yaparsa daha güçlü görüşe göre bu fiiller yeterli olur, kurban kesmesi gerekir.

 

Kişi ihrama girdikten sonra helal bölgeye çıksa mezhepte esas alınan görüşe göre kurban kesme borcu düşer.

 

Helal bölgelerin en faziletlisi u'rane, sonra Ten'İm, sonra Hudey-

biye'dir.

 

1. Umrenin mekan olarak mikatı [şöyledir:]

 

[a] - Harem bölgesinin dışında yaşayanlar için: Bunların mikatı hac mikatlarıyla aynıdır.

 

[*] - Bunun delili Hz. Peygamber (s.a.v.) -daha önce geçen hadisteki- şu ifadeleridir: "Hac ve umre yapmayı isteyenler için". (Buhari, Hac, 1526; Müslim, Hac, 2796)

 

[b] - Harem bölgesinde yaşanlar için: Gerek Mekke' de gerekse harem sınırlarına dahil başka yerlerde yaşayanların -haram bölgeden dışarı bir adım veya daha az atmak suretiyle bile olsa- harem bölgesindeki yönlerden herhangi birinde yer alan en yakın helal bölgeye çıkması gerekir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Aişe'yi haccın tamamlanmasından sonra umre yapması için Ten'ım bölgesine gönderdi. Hz. Aişe de umre yaptı. Şayet helal bölgeye çıkmak gerekli olmasaydı, hac kafilelerinin geri dönmesi sebebiyle zaman darlığı bulunduğundan Hz. Aişe'den bunu yapmasını istemezdi. Bunun sebebi kişinin ihramında helal ve haram bölgeyi bir araya getirmesidir.

 

Not:  Nevevi "en yakın helal bölge" ifadesiyle yetinmiş olsaydı veya "bir adım atmak suretiyle bile olsa" ifadesine "azıcık" ifadesini eklemiş olsaydı benim belirttiğim hususları da kapsamına alması bakımından daha uygun olurdu. Yine kıran haccı yapmak için Mekke' de olanları da -tağlib yoluyla [haccı umreye galip görme yoluy[a] kapsardı.

 

2. Şayet en yakın helal bölgeye çıkmaz da harem bölgesinde umre için ihrama girdikten sonra umre fiillerinden herhangi birini yaparsa umresi başlamış olur. Bu konuda tek görüş vardır.

 

[Bu umre, yapacağı umre yerine geçer mi? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü görüşe göre bu umre, yapacağı umre yerine geçer.

 

Çünkü ihramı bağlamış ve kişi de bundan sonra gerekli şeyleri yapmıştır. Ancak mikat mahallinden ihrama girmediği için kurban kesmesi gerekir.

 

[İkinci görüş]

 

Bu umre, yapacağı umre yerine geçmez. Çünkü umre [Kabe'de yapılan] iki ibadetten biridir. Dolayısıyla tıpkı hacda olduğu gibi bun~ da da helal ve haram bölgenin bir arada bulunması gerekir. Çünkü hacda kişinin ihrama helal bölgeden girmiş olması şarttır. Arafat da helal bölgedir.

 

3. İlk görüşe göre kişi ihramdan sonra tavaf ve sa'yden önce en yakın helal bölgeye gitse [kurban kesme yükümlülüğü düşer mi? Bu konuda iki rivayet bulunmaktadır:]

 

[Birinci rivayet]

 

Bu konuda mezhebin görüşü kurban kesme borcunun düştüğü görüşüdür. Bu, mikat mahallin i ihramsız geçip daha sonra oraya geri dönen kişinin durumuna benzer.

 

[İkinci rivayet]

 

Bu konuda kurban kesme borcu mutlak olarak düşer.

 

[Birinci rivayette birbirine kıyaslanan] iki mesele arasında şu fark vardır: Diğer kişi hac yapmak amacıyla mikat bölgesine varmış sonra orayı geçmiştir. Bu kişi hakiki anlamda kötü bir iş yapmıştır. Burada ise aynı durum söz konusu değildir. Bu, mikattan önce ihrama giren kimsenin durumu gibidir.

 

"Kurbanın düşmesi" ile kastedilen "kurbanın farz olmamasıdır".

 

4. Umre için ihrama girmek kimse için helal bölgelerin en faziletlisi [sırayla şunlardır:]

 

[a] - [Öncelikle] Ci'rane'dir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) oradan ihrama girmiştir. (Buhari, Megazi, 4148; Müslim, Hac, 3023) (2)

Burası Taif yolu üzerinde Mekke'ye altı fersah uzaklıktadır.

 

(2) Bu kelimenin Ci'rane şeklinde okunması -hadisçilerin çoğunluğu tarafından tercih edilen Ciirrane şeklinde okunmasından daha fasihtir. Nevevi bunu el-Mecmu'da belirtmiştir. (Şirbinı)

 

Not:  Alimlerden biri buradan üç yüz peygamberin ihrama girdiğini söylemiştir.

 

[b] - Daha sonra Ten'lm'dir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Aişe'nin (r.a.) oradan ihrama girmesini emretmiştir. Burası Hz. Aişe mescidi diye bilinen mescidin bulunduğu, Mekke'ye bir fersah mesafede bir yerin adıdır. Burası helal bölgenin

Mekke'ye en yakın tarafıdır. Sağında Naim solunda Naim adı verilen bir tepe bulunduğundan bu bölgeye bu isim verilmiştir. Bu vadinin adı Na'man'dır.

 

[c] - Daha sonra Hudeybiye'dir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) umre için oradan ihrama girmeye yeltenmiş, ama kafider onu engellemiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu yapmış, emretmiş, buna yeltenmiştir. Gazali de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in oradan umre yapmaya niyetlendiğini belirtmiştir.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Doğru olan şudur: Hz. Peygamber (s.a.v.) Zülhuleyfe'den ihrama girmişti, ancak Mekke'ye Hudeybiye'den girmeye niyet etti. Bunu Buhari rivayet etmiştir. (Buhari, Meğazi, 4157)

 

Buranın isminin "Hudeybiye" diye okunması "Hudeybiyye" şeklinde okunmasından daha fasihtir. Burası Cidde ve Medine yolu üzerinde iki dağın arasında Mekke'ye altı fersah uzaklıkta bir kuyunun adıdır.

 

[Soru]: Ci'rane'de ihrama girmek daha faziletli olduğu halde Hz. Peygamber (s.a.v.) niçin Hz. Aişe'ye Ten'ım'den ihrama girmesini emretmiştir?

 

[Cevap]:  Bu, ya vaktin kısıtlı olmasından veya en yakın helal bölgeden ihrama girmenin caiz olduğunu göstermek içindir.

 

Bu açıklamalardan, faziletin mesafenin uzaklığına bağlı olmadığı anlaşılmaktadır.

 

Son Hükümler:

 

Ülkesinden veya Mekke'den ihrama giren kişi için ihramdan sonra yola çıkması, beklememesi sünnettir. Bunu Şeyh Ebu Hamid, İmam Şafii (r.a.)'nin kendi ifadesi olarak aktarmıştır.

 

Yukarıda belirtilen üç yerin hiçbirinden ihrama girmeyen kimsenin kendisi ile harem bölgesi arasında bir vadiyi bırakması sonra ihrama girmesi sünnettir. Bu, et-Tetimme ve diğer eserlerde belirtilmiştir. Bu, el-İbane'de İmam Şafii (r.a.)'nin görüşü olarak aktarılmıştır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İHRAM: GİRİŞ