HAC-UMRE / TAVAF |
3. BAŞKASINA TAVAF
YAPTIRMAK
İhramlı olmayan bir
kimse ihramlı bir kimseyi taşıyarak ona tavaf yaptırsa bu tavaf taşınan kimse adına
hesap edilir. Aynı şekilde kendisi adına tavaf yapmış ihramlı birisi kişiyi
taşıyparak ihram yaptırdığında taşınan kimse adına geçerli olur. İhramlı kişi
kendisi adına tavaf yapmadan başkasını taşıyarak tavaf yaptırırsa daha doğru
görüşe göre bununla taşınan kimseye tavaf yaptırmayı kastetmişse tavaf onun
adına geçerli olur. Şayet kendisi adına tavaf yapmayı kastetmişse veya hem
kendisi hem de taşıdığı şahıs adına tavaf yapmayı istemişse yalnızca taşıdığı
şahıs adına tavaf yapılmış olur.
İhramlı kişinin
kendisinin tavaf yapması şart değildir. Bu yüzden ihramlı bir kimse hastalık,
küçüklük veya bir acısının bulunması gibi bir sebeple kendi başına tavaf
yapamıyor olsa ve tavafı kendisinden başkasına da sarf etmese [onu başkası
taşıyarak tavaf yaptırsa burada birkaç durum söz konusu olur:]
[a] - Şayet ihramsız
olan bir kimse onu taşıyorsa; taşıyan kişi -tavaf yaparken- kendisi adına veya
her ikisi adına tavafa niyet etmemişse yapılan tavaf taşınan kişinin ihramının
kapsamında yer alan tavaf olarak hesap edilir. Bu kişi bir hayvanın sırtında
tavaf yapan kişi konumundadır.
Bazı nüshalarda "bu
tavaf, taşınan kimsenin şartlarına bağlı olaÖ rak onun tavafı sayılır"
denilmiştir. Yani taşınan kimsenin taharetli ~ olması, avret yerini örtmesi,
vaktin girmesi gibi şartlar dikkate alınır.
Bu şart zorunlu bir
şarttır, aksi takdirde tavaf taşıyan kişi adına gerçekleşir.
[b] - Taşıyan kişi kendi
ihramı için kendisi adına daha önceden tavaf yapmışsa, onun taşıması ihramsız
kişinin taşıması gibidir. Bunun hükmü daha sonra gelecektir.
[c] - Kişi tavafını
başka bir amaca sarfederse -Subki'nin belirttiği üzere- yapılan tavaf onun
adına geçerli olmaz.
Taşıyan kişi tavafın
kendisine veya her ikisine ait olmasına niyet etse onun niyeti kendisi hakkında
geçerli kabul edilerek tavaf onun adına geçerli olur.
[d] - Bir kimseyi, daha.
önce kendi ihramı için kendisi adına tavaf yapmış ihramlı bir kimse taşısa,
yahut da -İsnevi'nin kendi görüşü olarak belirttiğine göre- taşıyan kişinin tavafının
vakti girmemiş olsa yapılan tavaf taşınan kimse adına hesap edilir.
[e] - Şayet ihramlı
olarak taşıyan kimse daha önce kendi adına tavaf yapmamışsa ve kendisinin tavaf
vakti girmiş olsa [tavaf kime ait olur? Bu konuda mezhep içinde üç görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
taşıyan kimse tavafın taşınan şahıs adına geçerli olmasını kastetmişse tavaf
yalnızca taşınan kimse adına geçerli olur. Bu durumda taşıyan kimse [hüküm
açısından] binek hayvanı gibi olmuştur. Burada tavafın taşıyan adına geçerli
olmamasının sebebi, onun tavafı kendisinden başkasına yönlendirmesidir. Bu
hüküm bizim daha önce belirttiğimiz "Kişinin tavafının sahih olması için
başka bir amaca yönlendirmemesi şarttır" görüşüne dayalıdır ki daha önce de
belirttiğimiz gibi daha doğru olan görüş budur.
[ikinci görüş]
Tavaf yalnızca taşıyan
kimse. adına geçerli olur. Bu kendisi üzerine hac-umre farz iken başkası adına
ihrama giren kişinin durumuna benzer. Bu görüş "tavafın başka amaca
yönlendirilmesinin bir zararı yoktur" görüşüne dayalıdır.
[Üçüncü görüş]
Tavaf hem taşıyan hem de
taşınan kişi adına geçerli olur. Çünkü birisi dönüş yapmış, diğeri de
döndürülmüştür.
[f] - Başkasını taşıyan
kişi tavafın kendisi adına veya her ikisi adına geçerli olmasına niyet etmişse
veya herhangi bir niyette bulunmamışsa -taşınan kişi kendisi adına geçerli
olmasını istemiş olsa bile- tavaf yalnızca taşıyan kişi için geçerli olur.
Çünkü tavafı yapan kişi taşıyan şahıstır ve tavafı başka bir amaca da
yönlendirmemiştir.
Buradan şu
anlaşılmaktadır: İhramsız olan bir kimse ihramsız başka bir kimseyi taşıyarak
tavaf yaptırsa, her ikisi de tavafın kendisi adına geçerli olmasına niyet etse
tavaf taşıyan kişi adına geçerli olur. Bu yüzden Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir:
Her ikisi de tavafın
kendisi adına geçerli olmasını isteyen iki ihramsız kişi [taşıyan ve taşınan
kişiler], her ikisi de ihramlı olan iki kişiye kıyas edilir. Bu durumda daha
doğru görüşe göre tavaf taşıyan kişi adına geçerli olur. Küçük çocuğu ister
onun adına ihrama giren velisi taşımış olsun isterse veli dışında birisi
taşımış olsun fark etmez.
Ancak Hocamız Zekeriya
el-Ensarl'nin de belirttiği gibi veliden başkasının çocuğu taşıması durumunda
velinin izninin şart olduğu görüşü uygundur. Çünkü -Ruyani ve başka kimi
alimlerin de belirttiği üzere- küçük çocuk hayvana binerek tavaf yaptığında
velisinin mutlaka hayvanı süren veya hayvanı [elinde yularını tutarak]
yönlendiren kişi olması gerekir. Bu hüküm "mümeyyiz olmayan çocuk"
hakkındadır.
Veli çocuğu taşımayıp
yere konmuş bulunan bir şeye bırakarak bunu çekse, çocuk veliden ayrı bulunduğu
için bunların hiçbirinin tavafının diğeri ile ilgisi olmayacağı açıktır. Bunun
bir benzeri de ço~ cuğun bir kayıkta olup velisinin onu çekmesi durumunda söz
konusudur.
Not: İsnevi şöyle demiştir: Nevevi'nin el-Minhac'ın
aslında [yani el-Muharrer'de] bulunan görüşe tabi olarak el-Minhac metninde
"taşıyan ve taşınan her iki kişinin de tavafın kendisine ait olmasına
niyet etmeleri" meselesinde sahih saydığı görüş İmam Şafii (r.a.)'nin
el-Ümm'deki ifadesidir. EI-İmla'daki ifadesi bundan farklıdır. Ancak
el-Ümm'deki "tavafın taşınan kişi adına yerine gelmiş olacağı",
el-İmla' daki "tavafın taşıyan kişi adına yerine gelmiş olacağı"
şeklindedir. EI-Bahr'da da bu şekilde nakledilmiştir. Her iki ifade de yukarıda
zikredileni reddetme noktasında ittifak etmektedirler. Mezhebimize mensup
alimler nezdinde el-Ümm'deki ifade daha güçlüdür. Bu ifade, özellikle de ele
aldığımız konuda el-İmla'daki ifadeden daha güçlü olduğundan onun esas alınması
gerekir.
Ezrai buna şöyle itiraz
etmiştir: "el-Bahr'de nakledilen el-İmla'nın ifadesine göre tavafın hem
taşıyan hem de taşınan kişi adına geçerli olacağına dair ifade yanlıştır. Aksine
el-İmla'nın birkaç nüshasında tavafın taşınan kişi için değil taşıyan kişi için
geçerli olacağı yazılır. Alimlerimiz de bunu kıyasa uygun olduğu için tercih
etmiştir; çünkü kişi kendisi ve başkası adına hacca niyet etmiş olsa hac
kendisi adına geçerli olur. Haccın bir rüknü olan tavafta da durum böyledir.
EI-Bahr yazarım buna
sevk eden sebep onun ağır ifadeler kullanmayı sevmesidir. Bu yazarımız -Allah
kendisine merhamet etsin- güvenilir biri olmakla birlikte açıkça görüldüğü
üzere anlayışında ve naklinde çokça vehme düşen birisidir. Allah bizi de onu da
bağışlasın."
Nevevi'nin meseleyi
"taşıyan şahsın bir kişi olması" şeklinde ortaya koyması, çoğunlukla
görülen duruma göre zikredilmiştir. Şayet taşıyan kişi iki veya daha fazla
şahıstan oluşursa hüküm değişmez.
Zerkeşı şöyle demiştir:
el-Kafi metnindeki ifadeden zorunlu olarak "taşınan kimse açısındtan sa'y
ve tavaf hükümleri arasında bir fark bulunmadığı" sonucu çıkmaktadır ki bu
tartışmaya açık bir hükümdür.
İbn Yunus şöyle
demiştir: "Kişi, bir başkasını vakfe esnasında taşısa, bu taşıma her
ikisinin vakfesi için yeterli olur." Yani mutlak olarak [herhangi bir
ayrım söz konusu olmaksızın] geçerli olur.
Arada şu fark vardır:
Vakfede dikkate alınacak olan şey sakin bir şekilde beklemek, yani vakfe
yerinde hazır bulunmaktır. Hem taşıyan hem taşınanda da bu durum bulunmaktadır.
Burada ise dikkate alınan şey tavaf fiilidir, bu ise her ikisinde
bulunmamaktadır.
Hac için ihrama giren
bir kimse ihramının umre ihramı olduğuna inanarak tavaf yapsa, daha sonra
ihramının hac ihramı olduğu anlaşılsa daha önce yaptığı tavaf hac tavafı yerine
geçer. Bu kendisinin tavaf borcu dururken başkası adına tavaf yapan kişinin
durumuna benzemektedir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN