MUĞNİ’L-MUHTAC

REHİN

 

REHİN BIRAKILAN KÖLENİN DİYET VEYA KISAS GEREKTİREN BİR SUÇ İŞLEMESİ

 

Rehin olarak bırakılan bir köle diyet-kısas gerektiren bir suç işlediğinde, suça maruz kalan kişi[nin o köle üzerindeki hakkı, rehin alan kişiden] öne alınır. Şayet köleye kısas uygulanırsa veya suça maruz kalan kişinin hakkı için satılırsa rehin geçersiz hale gelir.

 

Köle, efendisine karşı kısası gerektiren bir suç işlediğinde efendi ona kısas uygularsa rehin geçersiz olur. Mal karşılığında affederse -doğru olan görüşe göre- bu mal sabit olmaz, köle rehin olarak kalmaya devam eder.

 

Rehin bırakılmış köle, efendiye ait olan ve başkasına rehin bırakılmış diğer bir köleyi öldürür ve kendisine kısas uygulanırsa her iki rehin de geçersiz hale gelir. Şayet kölenin mal ödemesi gerekirse, öldürülmüş olan kölenin rehin bırakıldığı kişinin bu mal üzerinde hakkı olur. Köle bunun için satılır ve satım bedeli rehin olarak kalır. [Zayıf] bir görüşe göre ise köle rehin kalır.

 

İki köle bir şahıs elinde tek bir alacak sebebiyle rehin durumda iken [kölelerden biri diğerini öldürmüş olsa] güvence zayıflamış olur. İki borç karşılığında rehin olmuş olsa, güvenceyi nakletmekte bir amaç bulunursa nakledilir.

 

1. Rehin bırakılan bir köle, yabancı bir şahsa karşı kısas-diyet gerektiren bir suç işlese bu suç onun rakabesine yönelik olur.

 

Bu durumda suça maruz kalan kişi, rehin alan kişiye göre öncelik hakkına sahip olur; çünkü suça maruz kalan kişinin, kölenin rakabesi dışında bir hakkı yoktur. Hal böyle iken rehin alan kişinin öncelik hakkı olmuş olsa diğer şahsın hakkı zayi olmuş olur.

 

 

Rehin alan kişinin hakkı kölenin rakabesi ve efendinin zimmetine bağlıdır, bu sebeple kölenin rakabesi ortadan kalkınca rehin alamn hakkı ortadan kalkmış olmaz.

 

2. Efendi mümeyyiz olan kölesinin suç işlemesini emretmiş olsa, onun izin vermesinin günah dışında bir etkisi olmaz. Suç işleyen köle mümeyyiz değil ise veya yabancı olup da "efendinin bütün emirlerine itaat etmenin gerekli olduğu"na inamyorsa burada efendinin kendisi suçu işlemiş kabul edilir. Kölenin rakabesine yönelik ne kısas ne de mal borcu söz konusu olur.

 

Efendinin "köleme suç işlemesini ben emrettim" demesi suça maruz kalan açısından bir etki göstermez; çünkü efendinin bu sözü kabul edilirse, suça maruz kalan kişinin kölenin rakabesi üzerindeki hakkı ortadan kalkmış olur. Bu kabul edilmeyince köle suç sebebiyle satılır. Efendi kölenin değerini köle yerine rehin bırakmak üzere alacaklıya teslim eder, çünkü suç işleme emrini kendisinin verdiğini ikrar etmiştir.

 

3. Efendiden başkasının köleye suç işlemesini emretmesi, hükümleri bakımından yukarıda geçtiği üzere efendinin emretmesi gibidir. Alimler bunu "suçlar" bahsinde zikretmişler, Maverdı ise bu konuda [yani rehin bahsinde] belirtmiştir.

 

4. Suça maruz kalan kişi;

 

[a] - İşlenen suçun kısası gerektirmesi durumunda gerek can gerekse başka konularda kısas uygulanmasını talep etse,

 

[b] - Veya işlenen suçun malı gerektirmesi sebebiyle veya suça maruz kalan kişinin [kısas uygulatmayıp] mal karşılığında affetmesi sebebiyle rehin bırakılan kölenin bütünü veya bir kısmı suça maruz kalan kişinin hakkı sebebiyle satılsa,

 

Kısas uygulanan veya satılan kısımda artık rehne uygun bir mahal kalmadığından rehin geçersiz olur.

 

[c] - Şayet köle, gasp eden bir kimsenin elinde bulunması sebebiyle kölenin değerinin ödenmesi gerekli olsa bu durumda rehin ortadan kalkmaz, rehnin değeri onun yerine konur.

 

Satılan köle rehin verenin mülkiyetine döndüğünde yeniden rehin olmaz.

 

Not:  Nevevi'nin kısas ve satım konusunu zikretmekle yetinmesinden anlaşıldığına göre, suça maruz kalan kişinin köleyi affetmesi veya kölenin efendisinin fidyeyi ödemesi sebebiyle suça maruz kalan kişinin hakkı ortadan kalksa kölenin rehin olması geçersiz olmaz.

 

5. Rehin bırakılan köle efendisine yönelik kısas / diyet gerektiren bir suç işlese ve efendisi de ona kısas uygulasa, kısasın uygulandığı kısımda -bu ister can isterse el-Muharrer'de belirtildiği üzere organa yönelik olsun- rehin geçersiz ahle gelir.

 

Dile İlişkin Bir Not:  İsnevi "..." kelimesi "iktassa" [kısas uygular] şeklinde okunur. Bunun zamiri [öznesi] hak sahibidir. Bu, efendiyi, mirasçıyı ve mirasçısı bulunmaması halinde idareciyi kapsar. Bunu "uktussa" [kısas uygulanır] şeklinde okumak doğru değildir. Çünkü bu ifade ancak "min" harf-i ceri ile geçişli olur.

 

Şarih Celaleddin el-Mahalli bunun "uktussa" şeklinde okunacağını ve "minhu" ifadesinin de takdiren varsayılacağını söylemiştir.

 

Birinci görüş takdiri gerektirmediğinden daha iyidir. Ancak Şarih Celaleddin el-Mahalli' nin görüşünü birazdan gelecek ifadenin mechul okunması desteklemektedir.

 

6. [Efendisine karşı suç işleyen] köle [efendisine ödeyeceği] bir mal karşılığında affedilirse [bu mal borcu sabit olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Doğru olan görüşe göre bu borç sabit olmaz; çünkü efendinin kölesi üzerinde doğrudan alacağı sabit olamaz. Bu durumda köle, olduğu şekilde rehin olarak kalmaya devam eder.

 

[İkinci görüş]

 

Köle üzerinde mal borcu sabit olur, bu borç vasıtasıyla köle rehin olmaktan kurtarılır.

 

Bu görüş ayrılığı "ödeme güçlüğü içindeki efendisi tarafından ümmü veled kılınmış cariye" dışındaki köleler hakkında geçerlidir. Ona gelince; ümmü veled kılmak rehin alan açısından geçerli olmaz. Bu cariye efendisine yönelik bir suç işlediğinde kesinlikle satılmaz; çünkü ümmü veled, yabancı bir şahsa yönelik suç işlediğinde satılmaz, efendisi fidyesini öder. Bu sebeple ümmü veledin efendisine yönelik işlediği suç, rehin açısından yok hükmündedir.

 

Not:  "....." sözcüğü Nevevi'nin kendi el yazısında görüldüğü üzere "üfiye" şeklindedir. Bu durumda ifade hem efendinin hem de mirasçılarının köleyi affetmesini kapsar. Ancak bu okunuşa terimsel açıdan itiraz edilmiştir; çünkü efendinin köleyi affetmesi konusundaki görüş ayrılığı mezhep alimlerine ait iki görüş arasındadır. Oysa mirasçıların köleyi affetmeleri konusundaki görüş ayrılığı İmam Şafii (r.a.)'nin iki görüşü arasındadır. Şu halde ilk durumda malın [köle üzerinde alacağın] sabit olması zayıftır, ikinci durumda ise güçlüdür.

 

Bu ifade "fa" harfi ile zikredilmiştir; çünkü bu, doğru olan görüşün bir uzantısıdır.

 

Doğru görüşün karşısında yer alan görüşe göre de rehin olmaya devam eder, ancak cinayet sebebiyle satılır ve bu durumda rehin olma özelliği ortadan kalkar.

 

Köle, efendisine yönelik yanlışlıkla diyet gerektiren suç işlese bu affedilir.

 

Nevevi "mal gerektiren bir sebep bulunsa" demiş olsa daha kapsamlı olurdu.

 

7. Rehin olan köle, efendisine ait olan ve başkası yanında rehin bulunan diğer bir köleyi öldürse [bakılır:]

 

[a] - Efendisi katil olan köleye kısas uygulasa her iki rehnin nesnesi ortadan kalktığından iki rehin de geçersiz olur.

[b] - Efendi kölesini mal karşılığı olmaksızın affederse rehin sahih olur.

[c] - Efendi kölesini mal karşılığı affederse veya yanlışlıkla öldürme vb. bir suçtan dolayı mal ödenmesi gerekli olsa bu mal üzerinde "öldürülen köleyi rehin almış olan şahıs" hak sahibi olur. Ödenecek mal, kölenin rakabesi üzerindedir.

 

[Bu durumda bakılır:]

 

[ca] - Kölenin değeri, öldürme sebebiyle ödenmesi gerekli olan mal miktarından daha fazla değilse köle satılır.

 

Satım bedeli, ödenmesi gereken maldan daha fazla değilse satım bedeli rehin olarak kalır.

Satım bedeli, ödenmesi gereken maldan daha fazla ise ödenmesi gereken kısmı rehin olarak kalır; çünkü bu durumda bedelin kendisi rehne dönüşür.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ise köle rehin olur, satılmaz. Çünkü ödenmesi gereken mal kölenin kıymetinden daha fazla ise veya denk ise kölenin satılmasının bir anlamı yoktur.

 

Bu görüş "rehin alan kişinin kölenin kendisi değil mali değeri üzerinde hakkı vardır" denilerek reddedilmiştir. Ayrıca köleye daha fazla fiyat verilerek rağbet gösterilebilir, böylece katil köleyi rehin almış kimse de elde edilecek paradan kendi alacağını güvence altına alabilir.

 

[cb] - Şayet ödenmesi gereken mal kölenin kıymetinden daha az ise ilk görüşe göre kölenin "ödenmesi gereken mal miktarı" kadar bölümü satılır, kalan bölümü ise rehin olarak kalır. Kölenin bir bölümünü satmak mümkün olmazsa veya bu satım sonucunda kölenin değeri düşüyorsa kölenin bütünü satılır, ödenecek miktardan fazla olan kısım katil köleyi rehin alan alacaklı elinde rehin olur.

 

Not:  Görüş aynlığı, "rehin veren kişi, katil olan köleyi maktul köleyi rehin almış olan şahsa nakletmek istediği halde maktul köleyi rehin alan kişi katilin satılmasını istese bu durumda hangisinin isteği yerine getirilir?" konusuyla ilgilidir. Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır.

 

Rehin veren kişi köleyi satmak istediği halde, maktu! köleyi rehin almış olan kişi diğer kölenin kendisine nakledilmesini isterse o zaman rehin verenin isteği yerine getirilir; çünkü rehin alan kişinin kölenin kendisi üzerinde bir hakkı yoktur.

 

Rehin veren kişi ile rehin alan diğer iki kişi iki şıktan birisi üzerinde ittifak ederse, kesinlikle o şık yerine getirilir. Rehin veren ile öldürülmüş köleyi rehin almış olan kişi öldüren kölenin bütününün veya bir kısmının rehin olarak diğerine nakledilmesi konusunda anlaşırlarsa, öldüren köleyi rehin almış olan kişi buna karşı çıkıp satım talebinde bulunamaz; çünkü onun bunu yapmasının bir yararı yoktur.

 

Rafii şöyle demiştir: "Köleye, değerinden daha fazla fiyat veren bulunabilir" şeklindeki gerekçelendirme, katil köleyi rehin almış olan kişinin satımı talep edebilmesini gerektirmektedir.

 

8. Bir veya daha fazla şahsa tek bir borç sebebiyle rehin olarak bırakılmış iki köleden biri diğerini öldürmüş olsa, tıpkı kölelerden birinin kendiliğinden ölmüş olması durumunda olduğu gibi, rehnin güvence fonksiyonu azalmış olur.

 

Not:  Nevevı "bir şahsa" demek yerine "bir hak sahibi yanında" demiş olsa benim yaptığım açıklamaları da içermiş olacaktı; çünkü bu konuda rehin bırakılan şahsın bir veya daha fazla olması arasında fark yoktur.

 

9. Bir şahsa olan iki borç sebebiyle iki köle rehin bırakıldığında bu kölelerden biri diğerini öldürmüş olsa ve öldürme sebebiyle ödenmesi gereken mal katil kölenin rakabesine ilişse, bu sebeple güvenceyi öldürülenin borcuna nakletmekte mürtehin açısından bir yarar söz konusu olsa o zaman bu nakledilir. Şayet bir yarar yoksa nakledilmez.

 

10. Borçlardan biri peşin diğeri vadeli olsa veya borçlardan ikisi de vadeli olmakla birlikte birinin vadesi daha uzun olsa bu durumda rehin alan kişi, katil kölenin satımından elde edilen bedeli, öldürülen kölenin rehin bırakıldığı alacağını teminat altına almada kullanabilir.

 

Şayet alacak peşin ise bunu nakletmenin yararı, öldüren kölenin satım bedelinden alacağı derhal tahsil etmektir.

 

Şayet alacak vadeli ise bunu nakletmenin yararı alacağını güvence altına almış olur. Peşin olan borç talep edilir.

 

Her iki borç da miktarı bakımından ve peşinlik-vadelilik bakımından eşit olsa, öldürülen kölenin değeri öldüren kölenin değerinden daha fazla veya eşit olsa bu durumda güvence bir köleden diğerine nakledilmez, çünkü bunun bir yararı yoktur.

 

11. Öldüren kölenin değeri öldürenden daha fazla olsa öldürülenin değeri kadarlık miktar ondan diğerine nakledilir.

 

Katil kölenin veya bir bölümünün naklinin kabul edildiği durumda bununla kastedilen kölenin satılarak satım bedelinin, öldürülen köle yerine rehin bırakılmasıdır, yoksa öldüren kölenin kendi rakabesi değildir.

 

12. İki borcun cinsleri birbirinden farklı olsa; örneğin borçlardan birisi dinar diğeri de dirhem üzerinden olsa ancak bu borçların değerleri birbirine denk olsa, yani birbiriyle karşılaştırıldığında eksik ve fazlası olmasa -el-Vasıt'te bunun bir etkisi olacağı belirtilmişse de bu görüşün aksine- bunun bir etkisi olmaz. Rafil ve Nevevı şöyle demiştir: el-Vasft'teki bu ifade İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadesine ve bütün alimlerimizin görüşlerine aykırıdır.

 

13. Borcun yerleşmiş olup olmaması arasında fark yoktur. Yani mesela borçlardan birisi teslim edilmemiş olan bir malın satımından kaynaklanan bir borç veya zifaf gerçekleşmeden önce ödenecek bir mehir borcu olsa, diğer borç ise kesinleşmiş bir borç olsa bu fark etmez.

 

14. Nevevl'nin sözlerinden anlaşıldığına ve sonraki bazı alimlerin de desteklediğine göre, iki borçtan birini tazmin eden bulunsa ve rehin alan kişi, güvenceyi tazminli olan borçtan diğerine naklederek her iki alacağının da güvence altına alınmasını istese, bunun kendisi için bir yararı bulunduğundan onun isteği karşılanır.

 

Bu gerekçeden şu sonuç çıkar: Rehin alan kişi "bu köleyi satın ve parasını onun yerine koyun, çünkü ben bu kölenin tekrar bir cinayet işleyip de bunun için rakabesinin alınıp rehnin geçersiz hale gel~ meyeceğinden emin değilim. " dese onun bu isteği karşılanır, çünkü ~ bir yararı bulunmaktadır.

 

Bu isteğin karşılanıp karşılanmayacağı konusunda mezhep içinde hangisin tercih edildiği belirtilmeyen iki görüş bulunmaktadır. Zerkeşi bu isteğin karşılanmayacağı görüşünü tercih etmiştir. Zerkeşi'nin görüşü bence de doğrudur. Nitekim rehni bozması muhtemel diğer durumlarda hüküm böyledir. Daha sonra Ebu Halef etTaben'den özetle bunun mezhebe ait görüş olduğu nakledilmiştir.

 

Efendi, katilolan köleye kısas uygulamış olsa, kölenin alacağı güvence altına alma özelliği ortadan kalkmış olur.

 

Rehin Bırakılan Kölenin Semavi Bir Afet Sebebiyle Ölmesi

 

Rehin bırakılan köle semavı bir afet sebebiyle ölse rehin geçersiz hale gelir.

 

Rehin bırakılan köle semavı bir afet sebebiyle ölse, rehne konu olan şeyortadan kalktığı için rehin sözleşmesi geçersiz hale gelir.

 

Not:  Nevevl'nin "telef" ifadesi "meyve suyunun şarap haline dönüşmesi"ni de kapsamaktadır. Bundan şu sonuç çıkar: Bu şarap kendiliğinden sirkeye dönüşse rehinlik özelliği geri gelmez. Daha önce geçtiği üzere daha doğru görüşe göre rehinlik özelliği geri döner.

 

Nevevi'nin "afet" diyerek sınırlama yapmasına şu mesele bir itiraz noktası teşkil eder: Rehin alan kişi rehin veren kişinin rehin verdiği köleyi dövmesine izin verse ve o da döverken köle telef olsa bu durumda İmam Şafii (r.a.)'nin el-Ümm'deki açık ifadesine ve alimlerimizin de esas aldığı görüşe göre rehin akdi kendiliğinden bozulmuş olur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

REHNİN FEKKİ [REHİN MALIN KURTARILMASI]