HIRSIZLIK |
4. Had Cezasının
Uygulanışı
1. Hırsızın sağ eli
kesilir. Sağ eli kesildikten sonra ikinci defa çalarsa sol ayağı kesilir, üçüncü
defa çalarsa sol eli kesilir, dördüncü defa çalarsa sol ayağı kesilir. Bundan
sonra [tekrar çalarsa] tazir cezası uygulanır.
2. Hırsızın elinin
kesildiği yer kızgın zeytin yağı veya tereyağına batınlır. Bir görüşe göre bu,
had cezası bununla tamamlanır. Daha doğru görüşe göre ise bu, eli kesilen
kimsenin hakkıdır, bu sebeple de masrafı ona aittir. Devlet başkanı bunu
yapmayabilir.
3. El bilekten, ayak da
ayak bileğinden kesilir.
4. Bir kimse birkaç defa
hırsızlık yaptığı halde eli kesilmemiş olursa -dört parmağı eksik bile olsa-
sağ elinin kesilmesi yeterli olur.
5. Ben [Nevevi] derim
ki: Daha doğru görüşe göre beş parmağı kopmuş olsa bile hüküm böyledir.
Doğrusunu en iyi Allah bilir.
6. Daha doğru görüşe
göre bir elde fazladan bir parmak varsa [hırsızlık cezası olarak] o el kesilir.
7. Kişi hırsızlık
yaptıktan sonra sağ eli bir afet sebebiyle kopsa el kesme cezası düşer. Sol eli
kop sa mezhepte esas alınan görüşe göre ceza düşmez.
182. Kişi solak bile
olsa hırsızlık yaptığında ilk olarak sağ eli kesilir. Bu konuda icma vardır.
Ayrıca Taberanı'nin Mu'cem adlı eserinde rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber
(s.a.v.)'e bir hırsız getirildi. O, sağ elini kestirdi. (Taberani,
el-Mu'cemü'l-keblr, 17, 182)
Raşid halifeler de aynı şekilde
uygulamışlardır.
Ayetteki {.....}
"onların ellerini kesin" ifadesi şazz kıraatte .... "onların sağ
ellerini kesin" şeklinde okunmuştur. İmam Şafii'nin, Buveytı'nin
muhtasarında yer alan açık ifadesine göre şazz kıraat, delil olarak kullanılma
açısından haber-i vahid hükmündedir.
Cüveyni şöyle demiştir:
"İmam ŞafiI'nin mezhebi olarak bilinen zahir görüşe göre şazz kıraat delil
getirilmez."
Nevevi de bu konuda onu
taklid etmiş, Müslim şerhinde "bizi orta namazdan alıkoydular"
hadisini şerhederken bunu tek görüş olarak belirtmiştir.
İsnevi "bundan
kaçın" demiştir.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: "Hırsızın eli kesildiği halde niçin zina eden kişinin
cinselorganı kesilmiyor?"
Buna iki şekilde cevap
verilmiştir:
1. [Kolu olmayanlar ve eli
kopuk olanlar hariç] genelde insanlar iki elli olduğu için hırsızın kesilen
elinin benzeri onda bulunduğundan elden elde edilen menfaat, sağ elin
kesilmesiyle bütünüyle ortadan kalkınaz.
2. Cinselorganı
koparmak, nesiin üremesini iptal etmek anlamına gelir.
İlk önce sağ eli
kesmenin hikıneti şudur: Genelde sağ el, tutma gücü bakımından sol ele göre
daha güçlü olduğu için kesmeye sağ elden başlamak daha caydırıcıdır.
Not: Hırsızın sağ eli, felçli değilse kesilir.
Aksi taktirde uzmanlara sorulur. Şayet "kesilmesi halinde kanama durur ve
damarların ağızları örtülür" derlerse sağ el kesilir ve bununla yetinilir,
aksi taktirde sağ el kesilmez; çünkü [bu durumda] kesmek ölüme yol açar.
183. Kişi sağ elinin
kesilmesinden sonra ikinci defa hırsızlık yaparsa bakılır: Şayet sağ eli
iyileşmişse sol ayağı kesilir. İyileşmemişse iyileşinceye kadar ceza ertelenir.
184. Kişi sol ayağının
kesilmesinden sonra üçüncü defa hırsızlık yaparsa sol eli kesilir. Sol elinin
kesilmesinden sonra dördüncü defa hırsızlık yaparsa sol ayağı kesilir.
Bunun delili, İmam
Şafii'nin senetli bir şekilde Ebu Hureyre'den rivayet ettiği şu hadistir:
Resulullah (s.a.v.), hırsızIa ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
> Hırsızlık ederse
sağ elini kesin. Tekrar yaparsa [sağ) ayağını kesin, tekrar yaparsa [sol] elini
kesin. Tekrar yaparsa [sol] ayağını kesin. (İbn Hacer, Telhlsu'l-habir, 4, 68)
185. El ve ayağın
kesilmesinin hikmeti şudur: Hırsızlık yapan kişi bu işi yaparken yürüme ve tutma
fiillerine bağlı olarak yapar. Zira malı eliyle alır ve ayaklarıyla yürüyerek
onu başka yere götürür. Bu sebeple kesme cezası buralara yönelik olmuştur.
186. El ve ayak
çaprazlama kesilmektedir ta ki kişinin [tutma ve yürüme] menfaati bir bütün olarak
ortadan kalkıp da hareketi zayıflamasın. Nitekim eşkiyalık cezasında da
böyledir. Ayrıca iki kere yapılan hırsızlık şer'an yol kesme suçuna denktir.
Eşkiyanın önce sağ eli ve sol ayağı, ikinci defada sol eli ve sağ ayağı
kesilir.
187. Ayak, elin iyileşmesinden
sonra kesilir, ta ki peşpeşe kesme, ölüme yol açmasın. Bu, eşkıyalıkta el ve
ayağın peşpeşe kesilmesinden farklıdır. Zira eşkıyalıkta bu, tek bir had
cezasıdır.
188. Kişi, iki eli ve
iki ayağı kesildikten sonra beşinci defa veya daha fazla hırsızlık yaparsa
artık kendisine tazir cezası uygulanır. Zira kesme cezası Kitap ve Sünnet'le
sabit olmuştur.
Bundan sonra başka bir
ceza sabit olmamıştır. El kesme bir günah olduğuna göre geriye tazir cezası
uygulama seçeneği kalmıştır. Nitekim kişinin en başta elleri ve ayakları kopuk
o'lsaydı hırsızlık cezası olarak kendisine tazir uygulanacaktı.
Kişi beşinci defa
hırsızlık yaptığında öldürülmez. İmam Şafii eski görüşünde bunu benimsemiştir.
Buna, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in [beşinci defa hırsızlık yapan kişiyi]
öldürttüğü şeklindeki rivayet bu görüşe delil olarak zikredilmiştir.
Buna cevap olarak şu
söylenmiştir: Bu hadis mensootur veya burada kastedilen şey [hırsızlık] değil
zina suçudur. Yahut da alimlerin belirttiği üzere kişi hırsızlığı helal sayarak
çaldığında [mürted olduğu için] öldürülmüştür. Dahası bu hadisi Darekutnı ve
başkaları zayıf saymıştır. İbn Abdilberr hadisin münker olduğunu söylemiştir.
Ayrıca -zina ve zina iftirası suçlarında da görüleceği üzere- haddi gerektiren
bir günah tekrarlandığında bu' günah kişinin öldürülmesini gerektirmez.
189. Hırsızın elinin
kesildiği yer kızgın yağa batırılır. Bunu yapmak menduptur. Çünkü Hakim
en-Nisaburı'nin sahih saydığı rivayette belirtildiğine göre böyle yapmak
emredilmiştir. (Hakim, Müstedrek, 4, 381)
Bunun aklı gerekçesi de
kan akışının durması için damarların ağızlarını kapatmaktır.
Not: Nevevi'nin sözünden yağ dışında bir şeyle
bunun yapılamayacağı anlaşılmaktadır. İmam Şafii, el-Ümm'de yalnızca ateşle
dağlamaktan bahsetmiştir. Maverdi, el-Havi'de şöyle bir ayrım yapmıştır:
"Şehirlinin kolu kızgın yağa batırılır, bedevinin kolu ise ateşle
dağlanır.
Çünkü onların adeti
böyledir." Bu, güzel bir ayrımdır.
190. [Hırsızın elinin
yağa batırılması had cezası kapsamında yer alır mı? Bu konuda iki görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
[Zayıf] görüşe göre yağa
batırmak had cezası kapsamında olup devlet başkanının [veya had cezasını
uygulayan yetkilinin] bunu yapması zorunludur. Bu, terk edilemez. [Bunu yapmak
had cezasıdır] zira fazladan acı verir.
İkinci görüş
Daha doğru olan -ve İmam
Şafii tarafından açık olarak ifade edilen- görüşe göre yağa batırmak, eli
kesilen kişinin hakkıdır. Çünkü bu tedavi amacıyla ve kan kaybından ölüme
engelolmak amacıyla yapılır. Bu sebeple -tıpkı cellat masrafı gibi- bunun
masrafı da kolu kesilen kişiye aittir. Ancak devlet başkanı, had cezalarını
uygulamak üzere bir kimseyi tayin eder ve devlet hazinesinden kendisine maaş
bağlarsa o zaman başka.
Not: Nevevi, ilk görüşe göre masrafın kimin tarafından
karşılanacağından söz etmemiştir. İfadeden anlaşıldığına göre bu, eli kesilen
kimseden alınmaz. Ancak bu kastedilmemiştir.
Ravdatü't-talibin ve
eş-Şerhu'l-kebir'deki ifadeye göre tıpkı celladın masrafı gibi bu konuda da
görüş aynlığı bulunmaktadır.
191. [Yukarıdaki
meselede] daha doğru olan [ikinci] görüş esas alındığında devlet başkanı, eli
kesilen kişinin elini kızgın yağa batırma işlemini uygulamayabilir, eli kesilen
kişi de buna zorlanamaz. Bunu yapmak müstehaptır. Devlet başkanının, el kesme
işleminden sonra bunun yapılmasını emretmesi menduptur. Bunu, ancak eli kesilen
şahsın izniyle yapar; çünkü bu bir tür tedavidir. Ancak bu yapılmadığı taktirde
eli kesilen kişi bayılma, delirme vb. gibi durumlar sebebiyle bunu kendi başına
yapamayacak durumda olur ve bu durum onun ölümüne yol açma tehlikesi taşırsa
devlet başkanının bunu terk etmesi caiz olmaz. Bunu Bulkinı ve başkaları
belirtmiştir.
192. El, bilekten keskin
bir aletle bir defada kesilir. Nitekim Safvan'ın kaftanını çalan hırsızIa ilgili
hadiste bu şekilde emrediImiştir. Bunun aklı gerekçesi de şudur: Tutma işlemi
elle yapılır, kol kısmı ele tabidir. Bu sebeple eli kesme durumunda diyet
ödemek gerekli olduğu halde bundan fazla olan kısım için mahkemece belirlenecek
tazminat ödenir.
193. Ayak, ayak
bileğinden kesilir. Bunun delili Hz. Ömer'den (r.a.) rivayet edilen
uygulamadır. Bunu İbnü'l-Münzir rivayet etmiştir. Beyhaki de Hz. Ali'den
(r.a.)'den şunu rivayet etmiştir: Ayak bileğindeki çıkıTltılar bırakılır ki
kişi yürürken bunlara dayanabilsin. (Beyhaki, Serika, vnı, 271)
Ebu Sevr de bu
görüştedir.
Not: Kesilecek uzvu kesmeden önce [elbisesinden]
soymak menduptur, böylece kesme işlemi kolayolur,
Eli kesilecek olan
kimsenin oturması, keserken hareket etmesin diye bir yerde zaptedilmesi,
kendisini suçtan caydırmak, başkasının da suç işlemesine engelolmak amacıyla
kesilen organını bir süreliğine boynuna asmak menduptur.
194. Bir kimse iki veya
daha fazla hırsızlık yaptığı halde herhangi bir yeri [ceza olarak] kesilmemiş
olsa yalnızca sağ elini kesmek bütün yaptığı hırsızlıklar karşılığında yeterli
bir ceza olur; çünkü [el kesmeyi gerektiren] sebep birdir. Nitekim kişi birden
fazla zina etse veya şarap içse kendisine bir had cezası uygulanması yeterli
olur.
Şu durum bundan farklıdır:
İhramlı bir kimse farklı meclislerde olmak üzere elbise giyse veya güzel koku
sürünse, sebep aynı olsa bile birden fazla fidye ödemekle yükümlü olur; çünkü o
meselede bir insan hakkı söz konusudur. Zira keffaret, insanlara sarf
edilcektir. Bu sebeple -had cezasının aksine- keffaretler tedahül etmemiştir.
Not: Sağ el dışındaki yerleri keserken de sağ
eldeki gibi hareket edilir.
195. Kişinin sağ elinde
dört parmağı eksik olsa bile o elini kesmek yeterli olur, onun ayağını kesme
yoluna gidilmez. Çünkü acı verme ve caydırma bu yolla sağlanmış olur.
Nevevi, Rafil'nin
eş-Şerhu'l-kebir' de dediği gibi şöyle demiştir: Daha doğru olan - ve İmam
ŞafiI tarafından açıkça ifade edilen- görüşe göre beş parmağın tümü kopuk olsa
da o eli kesmek yeterli olur. Çünkü nasıl ki elde fazladan parmak bulunduğunda
o organa "el" ismi verilebiliyorsa aynı şekilde parmaklar olmadığında
da o organa isim olarak verilebilmektedir. Dolayısıyla ayetin kapsamına
dahildir.
Diğer görüşe göre ise bu
elin kesilmesi yeterli olmaz, ayağı kesme yoluna gidilir; çünkü bu el, tutma
işlevini yerine getirmez.
Not: Görüş ayrılığı elin bir kısmı kopuk olup
geriye kesme bölgesi kaldığında da söz konusudur. Nevevi "elin bir kısmı
beş parmakla birlikte kopmuş olsa" dese her iki meselenin hükmünü de
kapsamış olurdu.
196. Bir elde fazladan
bir veya daha fazla parmak bulunsa [bu el hırsızlık suçunun cezası olarak
kesilebilir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha dOğru görüşe göre
kesilebilir; çünkü ayette "el" kelimesi [herhangi bir kayıtla
kayıtlanmaksızın] mutlak olarak zikredilmiştir. "El" sÖzcüğÜ, beş ya
da daha fazla parmağın bulunduğu eli de kapsar.
İkinci görüş
Bu durumda kesilemez,
ayağı kesme yoluna gidilir.
Not: Bir kimsenin el bileğinden sonrasında iki el
bulunsa bu eller birbirınden ayrı halde ise ve fazladan bır kesme soz konusu
olmadan cezanın uygulanması mümkün olursa asrı olan kesilir. Aksi taktirde her
ikisi birden kesilir.
Eller birbirinden ayrı
değilse yalnızca biri kesilir.
Cüveyni alimlerimizden
bu durumda elin mutlak olarak kesileceği ni aktardıktan sonra kendisi
yukarıdaki tercihte bulunmuştur. Alimlerimiz ise eldeki fazlalığı, fazla parmak
gibi değerlendirmişlerdir.
et-Tehzib adlı eserde
belirtildiğine göre "asrı olan el diğerinden ayrı ise o kesilir, aksi
taktirde iki elden yalnızca biri kesilir, tek bir hırsızlık sebebiyle iki el
birden kesilmez. Bu, fazlalık parmaktan farklıdır. Zira fazla parmağa
"el" adı verimez." Rafil "bu, en güzel görüştür" demiştir.
Nevevi de şöyle demiştir: "Bu, İmam Şafii tarafından açık olarak
belirtilmiş olan sahih görüştür." et- Tahkik adlı eserde tek görüş olarak
belirtilmiş ve Şerhu'l-Mühezzeb adlı eserde tasvip edilmiş, İbnü's-Salah
tarafından da sahih kabul edilmiştir.
Demlrl şöyle demiştir:
"Şu durum, Nevevi açısından bir çelişki olarak görülemez: Nevevi,
cinsiyeti belirlenemeyen kişi konusunda şöyle demiştir: O, iki cinselorganından
birden sünnet ettirilmez. Buna gerekçe olarak da ortada belirsizlik varken
[normalin ötesinde] yaralayıcı fiil yapmak doğru değildir. Bu meselede üçüncü
bir görüş olarak "her iki el de kesilmez" denirse bu da uzak bir
ihtimal sayılmaz. Çünkü fazlalık olan elin kesilmesi caiz değildir. Fazlalık
olan da asrı olanla karışmıştır."
Burada zikredilen
probleme şöyle cevap verilir: Ortada bir karışıklık olduğu halde hırsızın
elinin kesilmesinin sebebi kendisine sert davranmak içindir. Nevevi'nin esas
aldığı görüşe göre asrı organ ancak fazlalıkla birlikte kesilebiliyorsa veya
karışıklık durumunda iki elden birini kesmek mümkün olmuyorsa o zaman ayağı
kesme yoluna gidilir.
Aslı eli kesmek mümkün
olup kesildikten sonra bu kişi ikinci defa hırsızlık yapsa ve kişinin fazlalık
olan eli aslı ele dönüşse yani tutma gücüne sahip olsa veya kişinin bir el
bileğinde iki tane aslı olan eli bulunup bir tanesi bir hırsızlık sebebiyle
kesilmiş olsa ikinci hırsızlıkta bu ikinci el kesilir, ayağı kesme yoluna
gidilmez.
Bazıları bu meseleyi
Nevevi'nin "ikinci defa çalarsa sol ayağı kesilir" şeklindeki
ifadesine bir itiraz olarak ileri sürmüşlerdir. Buna şöyle cevap verilir:
Nevevi burada yaygın olarak görülen normal yaratılıştaki bir kişiden söz
etmiştir.
197. Bir kimse hırsızlık
yaptıktan sonra semavı bir afet veya başka bir sebeple mesela kısasa karşılık
olarak kesilmesi sebebiyle sağ eli kopmuş olsa, bu kesik olan eli üzerinde
[hırsızlık sebebiyle yapılması gereken] kesme işlemi düşer, ayağı kesme yoluna
gidilmez; çünkü kesme cezası bizzat sağ el üzerinde idi ve bu elin ortadan
kalkmasıyla ceza da ortadan kalkmıştır. Bu, mürtedin ölmesine benzer. Yine
kişinin eli hırsızlık yaptıktan sonra çolak hale gelse, kesilmesi halinde
şahsın ölümüne yol açmasından korkulsa Kadı Hüseyin'in belirttiğine göre hüküm
yine böyle olur. Sağ eli bulunmayan kimsenin durumu ise bundan farklı olup onun
ayağı kesilir.
198. Kişinin sağ eli
bulunmakla birlikte yukarıda belirtilen sebeplerden herhangi birine bağlı
olarak sol eli kopsa [ilk defa hırsızlık yaptığında sol eli kesilir mi? Bu
konuda mezhep içinde iki rivayet bulunmaktadır:]
Birinci rivayet
Mezhepte esas alınan
görüşe göre sağ eli kesme yükümlülüğü düşmez. Çünkü kesmenin yapılması gereken
yer mevcuttur.
İkinci rivayet
Denildiğine göre İmam
Şafii'nin bir görüşüne göre bu durumda el kesme cezası düşer.
199. Yukarıda zikredilen
hükümler bakımından ayağın durumu elin durumu gibidir.
Hırsızlığa ilişkin son
hükümler
Hırsız, cellada sol
elini çıkarsa ve cellat da onu kesse kendisine [niçin böyle yaptığı] sorulur:
Şayet "ben onun sağ
eli olduğunu sandım" veya "o elini kesmenin yeterli olduğunu
sandım" derse hırsızın kendisini yalanlaması halinde cellat, iddia ettiği
şeyin doğru olduğuna dair yemin ettikten sonra diyeti tazmin eder. Çünkü
celladın sözünün doğru olma ihtimali bulunmakta olduğundan bu durum kısası
kaldırma bakımından bir şüphe teşkil eder. Cellat, masum olan bir organı
kestiğinden kendisine diyet tazmin ettirilir. Bu durumda hırsızın sağ elinin
kesilmesine gerek yoktur. Aksi taktirde kişinin tek bir hırsızlık fiili
sebebiyle iki eli kesilmiş olae:aktır.
Cellat "ben onun
sol eli olduğunu ve o elinin kesilmesinin yeterli olmadığını biliyordum"
derse kendisine kısas uygulanması gerekir; çünkü o, herhangi bir şüphe söz
konusu olmaksızın kasten kesmiştir. Bu, sol elini çıkaran kişi, bunu sağ elin
bedeli olarak veya sol elinin kesilmesini serbest bırakmak amacıyla yapmamışsa
geçerli olur. Aksi taktirde -daha önce öldürme ve yaralama suçlan konusunda
geçtiği üzere- kısas uygulanmaz. Bu durumda sol elin kesilmiş olması sağ elkı
kesilme yükümlülüğünü karşılamaz, sağ eli had cezası olarak kesilir. Çünkü
kesilmesi gerekenı el sağ eldi ve o eli de mevcuttur, dolayısıyla başka elin
kesilmesi -tıpkı kısasta olduğu gibi- onun yerine geçmez.
Cellada soru sorulması
ile ilgili mesele Ebu İshak eş-Şirazl'nin et-Tenb'ih adlı eserinde ve İbnü'l-Mukrl'nin
Ravd adlı eserinde benimsediği görüştür. Bu, eş-Şerhu'l-kebır'de belirtilen
rivayetlerden birisimr. Rafi'i onunla birlikte bir başka rivayet daha
zikretmiştir ki bu da şöyledir: Elini çıkaran kişi, "ben bunun sağ elim
olduğunu sanıyordum" veya "onun kesilmesinin yeterli olduğunu
sanıyordam" derse sol elinin kesilmesi yeterli olur, aksi taktirde yeterli
olmaz. eş-Şerhu'l-kebir'deki ifade ilk rivayete meylettiğini göstermektedir ki
İsnevi ikincisini doğru saymış olsa da doğru olan ilkidir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
EŞKIYALIK / YOL
KESİCİLİK SUÇU VE CEZASI