DEVAM: 4- Al-i Imran
suresinin tefsir edilen ayetleri.
حدثنا الحسن
بن محمد
الزعفراني
حدثنا الحجاج
بن محمد قال
قال بن جريج
أخبرني بن أبي
مليكة أن حميد
بن عبد الرحمن
بن عوف أخبره
أن مروان بن
الحكم قال
اذهب يا رافع
لبوابه إلى بن
عباس فقل له لئن
كان كل امرئ
فرح بما أوتي
وأحب أن يحمد
بما لم يفعل
معذبا لنعذبن
أجمعون قال بن
عباس ما لكم
ولهذه الآية
إنما أنزلت
هذه في أهل
الكتاب ثم تلا
بن عباس { وإذ
أخذ الله
ميثاق الذين
أوتوا الكتاب
لتبيننه
للناس ولا
تكتمونه } وتلا { لا
تحسبن الذين
يفرحون بما أتوا
ويحبون أن
يحمدوا بما لم
يفعلوا }
قال بن عباس
سألهم النبي
صلى الله عليه
وسلم عن شيء
فكتموه
وأخبروه
بغيره فخرجوا
وقد أروه أن
قد أخبروه بما
قد سألهم عنه
فاستحمدوا
بذلك إليه
وفرحوا بما
أوتوا من
كتمانهم وما
سألهم عنه
قال أبو عيسى
هذا حديث حسن
صحيح غريب
Mervan b. Hakem
(r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mervan kapıcısı olan Rafî’e dedi ki:
Git, İbn Abbâs’a şöyle söyle eğer her bir kimse yaptığına sevinir ve yapmadığı
işlerle de övülmesini isterse mutlaka azâb görecekse hepimiz azâblanacağız
Bunun üzerine İbn Abbâs şöyle dedi: Bu ayetten size ne! Çünkü bu ayet ehli
kitap olan Yahudî ve Hıristiyanlar hakkında inmiştir. Sonra İbn Abbâs, Âl-i
Imrân 187. ayetini okudu: “Allah kendilerine
kitap verilenlerden, O kitabı mutlaka insanlara açıklayacaksınız,
gizlemeyeceksiniz diye kesin söz almıştı. Fakat, onlar bunu kulak ardı ettiler
ve küçük bir kazançla değiştirdiler. Ne kötü bir alışverişti bu.”
Arkasından da hemen 188.
ayeti okudu: “Ettikleri kötülüklere
sevinen ve yapmadıkları iyiliklerle övülmek isteyenlerin, davranışlarını doğru
sanma, onların azâbtan kurtulacaklarını da sanma, onlar için acıklı bir azâb
vardır.”
İbn Abbâs şöyle devam
etti: Nebi (s.a.v), o kitap ehline bir şeyler sormuştu da onlar o gerçeği
gizleyip başka bir şeyler söyleyip çıkıp gittiler onlar istenilen şeyi değil de
başka bir şeyi haber verdiler de böylelikle de övülmek istediler. Kendilerinden
isteneni söylemeyip gizlediklerine de sevinip gittiler.
Diğer tahric: Buhârî,
Tefsir-ül Kur’an; Müslim,i Sıfat-ül Münafıkın
Tirmizî: Bu hadis
hasen sahih garibtir.