DEVAM: 10- Tevbe
suresinden tefsir edilen ayetler.
حدثنا محمد
بن بشار حدثنا
عبد الرحمن بن
مهدي حدثنا
إبراهيم بن
سعد عن الزهري
عن أنس أن حذيفة
قدم على عثمان
بن عفان وكان
يغازي أهل
الشام في فتح
أرمينية
وأذربيجان مع
أهل العراق
فرأى حذيفة اختلافهم
في القرآن
فقال لعثمان
بن عفان يا أمير
المؤمنين
أدرك هذه
الأمة قبل أن
يختلفوا في
الكتاب كما
أختلف اليهود
والنصارى
فأرسل إلى
حفصة أن أرسلي
إلينا بالصحف
ننسخها في المصاحف
ثم نردها إليك
فأرسلت حفصة
إلى عثمان بالصحف
فأرسل عثمان
إلى زيد بن
ثابت وسعيد بن
العاصي وعبد
الرحمن بن
الحرث بن هشام
وعبد الله بن
الزبير أن
انسخوا الصحف
في المصاحف
وقال للرهط
القرشيين
الثلاثة ما
اختلفتم أنتم
وزيد بن ثابت
فاكتبوه
بلسان قريش
فإنما نزل بلسانهم
حتى نسخوا
الصحف في
المصاحف بعث
عثمان إلى كل
أفق بمصحف من
تلك المصاحف
التي نسخوا
Enes (r.a.)’den rivâyete
göre, Huzeyfe b. Yemân, Osman b. Affân’a geldi, Osman Iraklılarla beraber
Şamlıları Ermenistan ve Azerbeycan’ın fethi için savaşa hazırlanıyordu. Huzeyfe
Kur’ân konusunda bazı ihtilaflar görmüş ve Osman b. Affân’a: Ey Mü’minlerin
emiri! Dedi. Yahudi ve Hıristiyanların ihtilaf edip ayrılığa düştükleri gibi bu
ümmette Kur’ân konusunda ihtilafa düşmeden yetiş ve yapman gerekenleri yap
dedi.
Bunun üzerine Osman,
Hafsa’ya yazılmış tek nüsha olan o mushafı bize gönder çoğaltıp tekrar iade
ederiz diye haber gönderdi.
Hafsa mushafı Osman’a
yolladı. Osman (r.a.)’de: Zeyd b. Sabit, Saîd b. Âs, Abdurrahman b. Hâris b.
Hişâm ve Abdullah b. Zübeyr’e bu mushaftan mushaflar çoğaltınız diye talimat
verdi. Osman üç Kureyşliden oluşan bu ekibe Zeyd b. Sabit’le ihtilaf ettiğiniz
yeri Kureyş lehçesine göre yazınız çünkü Kur’ân onların lehçesiyle inmiştir.
Sonunda mushafları çoğalttılar. Osman (r.a.)’da o mushaflardan her birini belli
merkezlere gönderdi.
Diğer tahric: Buhârî,
Cihâd
قال الزهري
وحدثني خارجة
بن زيد بن
ثابت أن زيد
بن ثابت قال
فقدت آية من
سورة الأحزاب
كنت أسمع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقرؤها { من المؤمنين
رجال صدقوا ما
عاهدوا الله
عليه فمنهم من
قضى نحبه }
فالتمستها
فوجدتها مع
خزيمة بن ثابت
أو أبي خزيمة
فألحقتها في سورتها
قال الزهري
فاختلفوا
يومئذ في
التابوت
والتابوه
فقال
القرشيون
التابوت وقال
زيد التابوه
فرفع
اختلافهم إلى
عثمان فقال
اكتبوه
التابوت فإنه
نزل بلسان
قريش قال
الزهري فأخبرني
عبيد الله بن
عبد الله بن
عتبة أن عبد الله
بن مسعود كره
لزيد بن ثابت
نسخ المصاحف وقال
يا معشر
المسلمين
أعزل عن نسخ
كتابة المصحف
ويتولاها رجل
والله لقد
أسلمت وإنه
لفي صلب رجل
كافر يريد زيد
بن ثابت ولذلك
قال عبد الله
بن مسعود يا
أهل العراق
اكتموا
المصاحف التي
عندكم وغلوها
فإن الله يقول
{ ومن يغلل يأت
بما غل يوم
القيامة } فالقوا
الله بالمصاحف
قال الزهري
فبلغني أن ذلك
كرهه من مقالة
بن مسعود رجال
من أفاضل
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم
قال هذا حديث
حسن صحيح وهو
حديث الزهري
لا نعرفه إلا
من حديثه
Zühri dedi ki: Hârice b.
Zeyd, Zeyd b. Sabit’in bana şöyle söylediğini aktardı: Ahzab sûresinden bir
ayeti aradım Nebi (s.a.v)’in onu okuduğunu işitmiştim (Ahzab sûresi 23. ayet)
bu ayeti Huzeyme b. Sabit’in veya Ebû Huzeyme’nin yanında buldum ve sûrenin
gerekli yerine koydum.
Zühri dedi ki: O
günlerde “tabût” ve “Tabûh” üzerinde ihtilaf etmişlerdi. Kureyşliler Tabût
diyorlar. Zeyd b. Sabit ise Tabuh diyordu. Bu mesele Osman’a götürüldü. Osman
da Tabût yazın çünkü Kur’ân, Kureyş lehçesiyle inmiştir dedi.
Zühri diyor ki:
Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe bana şöyle anlattı: Abdullah b. Mes’ûd, Zeyd b.
Sabit’in Mushafları yazma işinin başına getirilmesini pek hoş karşılamamış ve
şöyle demişti. Ey Müslümanlar topluluğu ben Mushafları yazma işinden uzak
tutulacağım ve bu işin başına başka bir adam mı geçecekti, vallahi o Zeyd b.
Sabit kafir bir adamın sulbünde iken ben Müslüman olmuştum. Bu yüzden Abdullah
b. Mes’ûd, Iraklılara şöyle konuşmuştu. Ey Iraklılar yanınızdaki Mushafları
gizleyin onları saklı olarak bulundurun. Bakınız Allah, Âl-i Imrân 161.
ayetinde; “Bir Nebiin ganimet malına hainlik etmesi olacak birşey değil, kim
böyle bir hainlikte bulunursa, kıyamet günü hainlik ettiği o şeyin günahını
yüklenerek gelir. Sonra herkese kazandığı tastamam verilir ve hiç haksızlığa
uğratılmazlar.” Allah böyle buyuruyor. Siz de elinizdeki Mushaflarla Allah’a
kavuşmuş olunuz.
Zühri diyor ki: Nebi
(s.a.v)’in ashabından ileri gelen bazı kimselerin İbn Mes’ûd’un bu
konuşmalarını hoş görmedikleri bana ulaşan haberler arasındandır.
Tirmizî: Bu hadis
hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Zührî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz.